Paylaş
Cannes Film Festivali dönüşü havalimanındaki gazetecilere böyle söylemiş Dere.
Soma faciası nedeniyle moralinin bozuk olduğunu ekleyerek...
Biraz slogan gibi ama cümleyi sevdim.
Aslında Cansu, “Bu ülkede ne kadar iyi hissedilebilir ki” demek istemiş.
Ama benim diğer anladığım da şu:
“Bu ülkede ne kadar iyi biri olunabilir ki?”
Bir yere kadar olursun, sonra delirmeye, nihayetinde sen de kötü biri olmaya başlayabilirsin. Baktın ki habire salak yerine konuluyorsun.
Çünkü göz göre göre yalan söylenir bu ülkede.
“A öyle miymiş, markette yumruk mu atılmış? Görmedim, duymadım, bilmiyorum” denir.
Çünkü kimse özür dilemez bu ülkede, en büyük zayıflıktır.
Dahası üste çıkılır, raporlar alınır ve bir tekme daha savrulur “Çık, özür dile” diyene...
O yüzden ve gerçekten: Bu ülkede ne kadar iyi olunur/hissedilir ki?
NBC DER Kİ...
Bir alıntıyla bu yazı bitsin.
Nuri Bilge Ceylan, sinema yazarı Esin Küçüktepepınar’a verdiği röportajda şöyle diyor:
“Bizde, alçakgönüllülük, sadelik, itiraf, kendinle alay edebilmek gibi özellikler hiçbir zaman bir üst değer olamamıştır.
Övünmek, kurnazlık, yüksekten uçmak, alaycılık her zaman daha çok onay görmüştür.
Kültürümüzde harikulade şeyler yok demiyorum, var tabii ki. Ama çok temel bazı eksikler var. Daha kökten daha temel bir şeylerin değişmesi gerekiyor sanki. İşte sanatın, sinemanın önemi de burada ortaya çıkıyor.”
Ali Şen’in itirazını tartışmak
Şimdi bu tartışılıyor:
Ali Şen’in torununun cenaze töreni sırasında imama “masalı kes” demesi.
Kimisi diyor ki, zenginlik böyle bir şey. Fakir bir vatandaş bunu asla yapamazdı.
Bir başkası, Ali Şen haklı, 17 yaşındaki bir gencin cenaze töreninde Malazgirt Savaşı’ndan bahsetmenin, ta oralara kadar gitmenin ne anlamı var...
Aksini savunan da var: İslami cenaze törenlerinde böyledir, geçmişte ölenlerin de ruhu şad edilir.
Bu üç görüşü bir yana bırakın.
Ali Şen’in anlık isyanı gayet insani.
Gerçekten de imam uzattıkça uzatmış.
Şen de dayanamamış, sadede gel diyor.
Bu kadar basit.
Acıyla birleşmiş bir itirazın bu kadar deşilmesinin nedeni alışık olmadığımızdan.
Cenaze töreni katılımcılarının fazlasıyla pasifleştirilmesinden.
Törendeki ritüellerin fazlasıyla kutsallaştırılmış olmasından...
Normale dönüldü mü?
Bu soruyu soran da çok:
“Her şey normale döndü mü?”
Her şeyden kasıt: Sosyalleşme vaziyeti.
İnsanlar dışarıya çıkıyor mu? Eğleniyor mu?
Mekânlar dolu mu boş mu?
Elbette normale döndü.
Sosyal hayat devam ediyor. Mekânlarda konuşulan mevzular doğal olarak gündeme ve siyasete dair.
Herkes durgun, sıkkın ama evet dışarı çıkılıyor, mekânlar doluyor. “Görülmemeyim, laf ederler” diyen de var.
Kendi bilecekleri iş.
Ama sosyal hayatın devam etmesine kıl olanları, hatta bundan nefret edenleri de anlamış değilim.
Paylaş