Ben mi öleyim yoksa ateş edecek misin?

Çünkü onları geç keşfettim. Ve şimdi geç olsun da güç olmasın deyip haklarında bir an önce yazmalıyım.
Çünkü önceki günden beri sürekli şarkılarını dinliyorum.
Özellikle de Ateş Edecek misin adlı şarkılarını:
“Sıkılmıştım ben de biraz / Hep aynı yerde durmaktan / Yanında olmak varken hep arkanda koşmaktan / Beni bu kentte tutan Boğaz’ı değil, geçmişimdir / Sen nasıl gidiyorsun, hep merak etmişimdir / Yarın sabah geri gelmeyecek misin? / Ben mi kalkayım yoksa çayı sen demleyecek misin? / Madem öyle lafı uzatmaya gerek yok / Ben mi öleyim yoksa ateş edecek misin?”

ONLAR KİM Mİ?

Bir kere grubun adı film adı gibi: Yüzyüzeyken Konuşuruz (evet, yüz yüze kısmını özellikle bitişik yazıyorlar).
2011 ilkbaharında kötü geçen kışlara karşı bir tepki olarak kurulmuşlar!
Evet, kendilerini böyle tarifliyorlar.
Şarkılarının canlı performanslarını sosyal medyada paylaştıkça tanınmaya başlamış ve sonuçta bugünlere gelmişler.
Şarkıların hepsini Kaan Boşnak yazıyor. Vokaller de ona ait.
Yüzyüzeyken Konuşuruz’un neredeyse tüm şarkıları hikaye gibi.
Samimiyet ve ironi başrolde. Melodiler de sağlam. Bildik değil. Ama uzak da değil.
Evdekilere Selam adlı albümlerinden favorim Ateş Edecek misin oldu ama, Ölmemişiz şarkısı da şahane, Bir Sinema Filmine Bilet Almışım da...
Sözün özü, yeni bir söz yeni bir soluk bu grup.
Yazıyı yine onların sözleriyle noktalamak en güzeli:
“Rahatsız ediyorum ama, çiçeğe su verdin mi / Evet bunun için aradım, başka ne olabilir ki? / Ha bir de, yola çıktığın zaman hangi köprüyü seçtin? / Tam beş saat olmuş İzmit’i yeni mi geçtin?”

Doğum günü videosunu halka açmak

Mirgün Cabas, eşi Tuba Ünsal’a doğum günü sebebiyle sürpriz bir video hazırlamış.
Videoda önce kendisi doğum günü mesajı veriyor.
Bebekleri Civan Mert’le beraber.
Ardından Ünsal’ın yakın arkadaşları peş peşe doğum günü dileklerini iletiyor.
Özellikle Marilyn Monroe sesiyle hepi börtdey diyen arkadaş şahane, dön dolaş izlemek istiyor insan.
Gerçekten çok matrak.
Peki ben bunları nereden biliyorum?
Ünsal’ın doğum günü partisine gidip orada izlemedim videoyu.
Cabas, videoyu YouTube’a koymuş. Oradan da ışık hızıyla her yere yayıldı zaten.
Haliyle düşündüm:
Böyle bir videonun özel kalması daha güzel değil mi? Sadece Tuba ve arkadaşlarının eve kurulan barkovizyondan izlemiş olması gerekmez mi?
Hani videoda doğum günü mesajı verenlerden biri olsam bozulurdum, anı olsun diye yapılmış bir işin ortalığa saçılmış olmasından dolayı...

Beyoğlu’nun arka sokaklarında neler oluyor

Fransız Konsolosluğu’nun arka sokağından girdiğinizde bir başka dünya var ya Beyoğlu’nda.
Kendi kendine dönüşen, yenilenen.
Mesela Rock’n Rolla
ve hemen yanındaki
Bar-ish Pub’ı yeni gördüm.
İkisi de nasıl tıklım tıklım ve yabancı turist kaynıyordu: Sırf o enerjiyi koklamak için bile gidilir.
Zencefil ve Parsifal adlı restoranlar ise bu sokağın demirbaş iki vejeteryanı.
Yıllardır varlar. Kendilerini aynen korudular.
İstikrarlarına şapka çıkarmak lazım, bravo.
Zübeyir zaten bu sokağın vazgeçilmezi. Tutkunu çok.
Bi Buçuk keza öyle.
Sokağın kötü tarafı, Beyoğlu Belediyesi yine ve yine taşları değiştirmeye başlamış!
Yine toz toprak yine çamur deryası...
Hiç bitmeyecek galiba
bu şehrin taşlarını söküp söküp yeniden yapma hadisesi...