Avustralya’dan ’gelecek bilimci’ iki arkadaş, yani Richard Watson ve Ross Dawson, 2050 yılına kadar yok olması muhtemel şeyleri gösteren bir liste hazırlamışlar ya. Geçen günlerde gazetelerde haberi vardı, belki görmüşsünüzdür.
Bu listeye göre gelecek yıl kül tablası, 2016’da ise bilgisayar fareleri ve emeklilik filan tarihe karışacakmış.
Watson ve Dawson, "Ya gerçekleşmezse" diyenler için de şöyle demiş: "Bu çizelgede kusur aramayın."
Madem öyle işte böyle deyip bu listenin yerlisini hazırladım.
İşte, Türkiye’de 2050 yılına kadar yok olacaklar listesi. Kusur aramadan okuyun tabii...
n 2010: Youtube’u takiben patır patır diğer siteler de memleketin çalışkan sulh mahkemeleri tarafından kapatılacak. Gençler arasında internet kullanımı hızla sona erecek. Canı sıkılan genç nesil, 80’lerde olduğu gibi tekrar çizgi roman okumaya başlayacak. Tommiks, Zagor, Kızılmaske ve Red Kit en revaçta çizgi romanlar olacak.
n 2012: Tayt giyilen her tür spor bitecek. Çünkü taytlı kürekçilere yapılan saldırıyı örnek alanlar önce güreşçilere, sonra da yağlı güreş yapanlara "Ulan Allahsızlar" diye girişecek. Hál böyle olunca ata sporu yavaş yavaş tarihe karışacak.
n 2016: Türk popu diye bir şey kalmayacak. Neden olarak, yurtdışına açılan ve bir daha geri dön(e)meyen Türk popçuları gösterilecek. Ama gençler Ajda ve Sezen best of’ları dinleyerek nostalji yapacak.
n 2018: Peş peşe açılan ve Anadolu’ya kadar uzanan Uzakdoğu restoranları sayesinde (Hakkasan Antep’te, Zuma Urfa’da şube açacak mesela) Türk mutfağı unutulma noktasına gelecek.
Artık börek açan babaannelerin yerini suşi yapan modern teyzeler alacak.
n 2020: İstanbul’un trafiği bitecek. Çünkü aynı anda meydana gelen 200 kaza sonucu bir gün tüm yollarda araç trafiği duracak. Sürücüler arabalarında oturmaktan sıkılıp çevrede dolaşmaya başlayınca arabaları yağmalanacak.
Bu trajik final sonrası trafiğe çıkmaktan korkulur hale gelinecek.
n 2030: Son dönemde pıtrak gibi çoğalan alışveriş merkezleri sona erecek. Ama ilgi görmediği için değil.
Tam aksine şehirlerin dört bir yanı alışveriş merkeziyle dolacağı için kestirme bir çözüm bulunacak: Şehirlerin üstü kapatılacak ve tek bir alışveriş merkezi yaratılmış olacak!
n 2040: Boğaz hattındaki eğlence hayatı sona erecek. Şehir içinde yaratılan suni boğazlara kayacak eğlence hayatı (düşünün mesela: Halkalı Reina’sı bir adet). Çünkü doğal olanı görmek, onun yanında eğlenmek artık kimselere yetmez olacak.
n Ve 2050: Düğün, kına, nişan, kız isteme gibi organizasyonlar/ritüeller için kimsenin vakti kalmayacak. Bu tip şeyler iş yerlerinde, öğle yemeği için mola verildiği zaman on dakikada yapılıp bitecek. Kız isteme olayı için de kızın ailesine formalite icabı sms ya da mail atılacak. Maksat gelenekler devam etsin...
Dizileri gerçek zannetme halleri
Bir arkadaşım söylemişti, "Türk halkı dizileri gerçek zannediyor, gerçek hayatta olup bitenleri ise dizi izler gibi seyrediyor" diye.
O da bu cümleyi dizi meselesi üzerine araştırma yapan bir prof’dan duymuş.
Neyse ne, güzel laf sonuçta. Ve korkarım, "Binbir Gece"nin finalinin canlı yayınlanması bu algıyı iyice kuvvetlendirecek.
Diziler tamamen gerçek zannedilecek.
Gerçi hiç mi şöyle düşünen çıkmıyor: Gerçek hayatta dizilerdeki kadar uzun uzun bakışılmaz!
Malum, Binbir Gece bu alanın en iyisi. Ne zaman bir göz gezdirsem bu diziye, sürekli bir bakışma hali oyuncularda.
Uzun uzun, ağır ağır. Binbir Gece eşittir Binbir Bakışma gibi bir şey aslında.
Dizi mizi demişken, Lost’un 4. sezon finalini internetten izlemiş olanlar herhalde delirmek üzeredir benim gibi. Peki ama şimdi ne olacak (adaya geri dönecekler mi, döneceklerse nasıl) gibi gibi türlü sorularla... Ben de Lost’u gerçek zannediyorum galiba. Değişen bir şey yok yani...