Paylaş
Tepebaşı’ndaki Çok Çok Thai o restoranlardan biri.
Dile kolay, 16 yılı doldurmuşlar.
Bu bilgiyi de Çok Çok Thai’ye gittiğimde değil, bu grubun yeni açtığı restoranda öğrendim, Çok Çok Pera’da.
16 yıllık eski restorana çok yakın mesafede, Soho House’un yanı başında açılan Çok Çok Pera’nın tarzı hayli farklı.
Daha fine-dining, daha ağır ve daha şık.
Üstelik bulunduğu tarihi binadan dolayı mekan bölüm bölüm ilerliyor, sürprizli.
Girer girmez lounge alanı karşılıyor sizi.
Hemen solda Ernest’s Bar var. Diğer tarafta ise yemek salonu Agatha’s Room.
Ernest ve Agatha, o iki tarihi ismi, Agatha Christie ve Ernest Hemingway’i anmak için.
Çünkü her ikisinin de Çok Çok Pera’nın bulunduğu binada bir geçmişi var, İstanbul’a geldiklerinde burada kalmışlar.
Restoranın iç mekan tasarımı Singapurlu ekip Kay Ngee Tan Architects tarafından yapılmış.
Ben en çok duvarlara konulan bitki litograflarına bayıldım, uzun uzun onlara baktım.
Çok Çok Pera’nın yemekleri ise Tayland ve Güneydoğu Asya mutfağının daha modern versiyonu. Restoranın şefi Tayland Kraliyet Ailesi’ne de zamanında yemekler yapmış olan Khun Nuch.
Şef yemekler sonrası gelip tatlı bir şekilde selamlıyor tüm masaları.
Öyle mutlu ve mütevazı bir ifadesi var ki, hayran olmamak elde değil.
Çok Çok Pera’nın iyi yanlarından biri de barla restoranın tamamen ayrılmış olması.
Yemeğe gelmeseniz bile sadece barına gelip bir şeyler içmek mümkün.
Barında eksik olan tek şey ise müzik.
Çılgın bir müzikten bahsetmiyorum ama ambiyansı tamamlayacak iyi bir müziği hak ediyor burası.
Mutlu bir mekan: La Bodeguita
Çok Çok Pera sonrası tesadüfen keşfettiğim bir mekan var:
La Bodeguita del Medio.
Önünden geçerken içeriden yükselen kıvrak Latin müziğine tav olduk ve bir anda mekana daldık.
Mekanda çok az insan vardı ama öyle güzel dans ediyorlardı ki, uzun süredir İstanbul’da görmediğim kadar mutlu bir enerjiye sahipti La Bodeguita.
Meğer burası Havana’daki kulübün İstanbul şubesiymiş aynı zamanda. Elbette Havana’daki orijinal mekana göre burası daha şık olmuş.
Unutmadan:
1- La Bodeguita, Palazzo Donizetti Oteli’nin hemen altında.
2- Cumartesileri Havana’nın ünlü kabaresi Tropicana Show’u sergiliyorlar.
Novo ve Asmalımescit
La Bodeguita sonrası son durağım ise Novo oldu. Uzun süredir gelmediğim meşhur Beyoğlu mekanı.
Novo’daki müzikler yine nefisti tabii. Şanslıydık, DJ kabininde mekanın ortaklarından Levent Özçelik de vardı. Novo’dan sonra Asmalımescit’te de şöyle bir gezindim, ama “Ah nerede o eski Asmalı” diyerek...
Eski coşkulu havası maalesef yoktu.
Paylaş