Ömür Kurt

Çocukları hasta olan annelere umut ışığı

9 Kasım 2019
Çocuğu ağır hastalık geçiren, engelleri olan veya uzun süren tedaviler için şehir değiştirmek zorunda kalan aileler maddi-manevi yıpranıyor, çocukları için çırpınırken kendi ruh ve beden sağlıklarından oluyorlar. Bu ailelere destek için kurulan Çocuğum Özel Kampı’nı, kampın kurucularından Prof. Dr. Raşit Vural Yağcı ile konuştuk.

Çocuğum Özel Kampı nedir?
- Çocukları sağlık sorunları yaşayan ebeveynler çok ciddi sıkıntı içinde. Hem psikolojik hem de moral desteğe ihtiyaç duyuyorlar. Çocuğum Özel Kampı da zihinsel veya bedensel engeli bulunan, kronik hastalığı olan, kanser gibi ağır süreçlerden geçen özel çocuklara sahip hasta yakınlarının ruh ve beden sağlıklarını korumaları, dengelemeleri, hastalıkla mücadele ederken duygu durumlarını kontrol altında tutabilmelerine destek olmak amacıyla kuruldu. Bu çerçevede ailelere iki günlük yoğun kamp eğitimi ve beraberinde kısaltılmış günlük eğitimler sunuyoruz.

Nereden çıktı kampı kurma fikri?
- Yıllardır çocukları hasta olan ailelerin dramlarına tanık oluyorum. Depresyona girmiş, hayatla kavgalı, suçu kendinde arayan, mutsuz anneler görüyorum. Öyle ki kendi kimliklerini bile unutmuş haldeler. Çocuklarını ağlayarak seven ya da sevmeyi unutmuş anneler... Onların bu çaresiz görüntüsü hasta çocukları da huzursuz, mutsuz ve tepkisel yapıyor. Tedaviler de bu düşük moral ortamında yetersiz kalabiliyor. İşte bu sebeple kurduk. Çünkü hasta yakınlarının morali yüksek olursa çocuklar daha hızlı iyileşebilir.
 Eğitimlerin içeriğinde neler var?
- Yogayla bedenin rahatlatılması ve güçlendirilmesi, meditasyonla rahatlama ve motivasyon desteği. Ayrıca beslenme, doğru bilinen yanlışlar, sindirim sistemi sorunlarıyla mücadele gibi konularda eğitim verilecek.

Yazının Devamını Oku

Bebeğinizi mutlu etmenin en garanti yolu

2 Kasım 2019
London Goldsmiths Üniversitesi, bebeklerin mutluluğunun kaynağını araştırdı. Sonuçlar çarpıcı: Eğer bebeklerin bezi kuruysa bebekler mutlu, değilse mutsuzlar. Araştırmayı ve sonuçlarını Prima yöneticisi, bilim insanı Frank Wiesemann’la konuştuk.

Bebek beziyle bebeklerin mutluluğu arasında nasıl bir bağlantı var?

24 yıldır bu alanda çalışan bir uzmanım. Ar-Ge merkezimizde her hafta yaklaşık 1200 ailenin katılımıyla, onların ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamak için testler yapıyoruz. Dolayısıyla hem kendi merkezimizde yaptığımız araştırmaların sonucunda hem de Dr. Caspar Addyman ve ekibinin London Goldsmiths Üniversitesi’nde yaptığı araştırmada gördük ki bebeğin bezi kuruysa mutlu, değilse mutsuz oluyor. Özellikle bebekler sabahları altı kuru olarak uyandığında günü daha mutlu bir şekilde geçiriyor.

Ne sıklıkla değiştirilmeli peki?

Bir yaşından küçüklerde 6-8 tane, bir yaşından sonraysa 4-5 tane bez kullanılmalı. 2-3 yaşındaysa 4 tane kullanılabilir.

Bebeklerin cildine losyon kullanmak doğru mu?

Bebekler bezlerini kirlettikten sonra bez o sıvıyı çok hızlı emse bile cildin PH değeri değişiyor. Ancak losyon bunu önleyen bir bariyer. Bu nedenle kullanmak yararlı olabiliyor. Ancak günümüzde anneler bebek cildine çok fazla losyon kullanıyor. Bu da doğru değil. Kararında olmalı.

Çocukların uyku kalitesini nasıl artırabiliriz?

Yazının Devamını Oku

Hadi gidelim

26 Ekim 2019
Çocuklarla bir arada olmanın, hafta sonunu doyasıya yaşamanın en keyifli yollarından biri çocuklarla birlikte dışarı çıkmak, etkinliklere katılmak, birlikte okumak ve eğlenmektir. Bu haftanın keyifli etkinliklerini sizin için derledik...

Küçük Prens

Dünyanın en çok okunan kitaplarından biri olan ‘Küçük Prens’in tiyatro oyunu Ankaralı çocuklar için sahneleniyor.

Yer: Ankara-Panora Sanat Merkezi
Tarih: Bugün
Saat: 13.00/15.00
Fiyat: 39.75 TL
Tel: (0312) 491 91 92

Yazının Devamını Oku

Çocuğun duruşu, dikkat süresini bile etkiliyor

19 Ekim 2019
Günümüz çocukları zamanlarının büyük kısmını kapalı alanlarda tablet ve telefon başında geçiriyor. Gelişimleri için gerekli olan doğru duyusal ve duygusal uyaranları almıyorlar. Bu durum da pek çok fiziksel soruna sebep olabiliyor. Konuyu fizyoterapist Umut Aybarç ile konuştuk.

* Çocuklarda duruş bozuklukları neden kaynaklanıyor?
- Eğer çocuğun kas ve iskelet sistemiyle ilgili bir problemi yoksa yanlış postürü, dışarıdan duruş bozukluğu olarak tanımlayabiliriz. Ancak bu durum sahip olduğu sinir sistemi becerilerini kullanmakta sorun yaşadığının göstergesidir. Beden farkındalığı ya da görsel becerilerini kullanmayla ilgili problem yaşıyor olabilir. Öğrenme güçlüğü, dikkat problemleri, sakinleşme zorlukları gibi daha birçok probleme işaret edebilir.

* Cep telefonu ve teknoloji, duruşumuzu nasıl etkiliyor?
- Günümüz ebeveynlerinin elinden telefon düşmüyor, bilgisayar ve televizyon hayatlarının önemli bir kısmını kaplıyor. Anne-babalarını böyle gören çocukların da onların izinde ilerlemesine şaşmamak gerek. Ekran başında uzun süre vakit geçiren çocuklarda çeşitli kas ve duruş sorunları ortaya çıkabiliyor.
* Çocuklar günlerinin büyük bir kısmını okulda geçiriyor. Uzun saatler sırada oturuyorlar, eğilerek yazı yazıyorlar... Bu hareketler çocukların duruşunu nasıl etkiler?
- Uzun süre aynı pozisyonu sürdürmek hepimiz için zararlı. Kas iskelet sisteminin sağlığı açısından pozisyonun sık sık değiştirilmesi gerekir. Özellikle ilkokulda, çocukların uzun süre aynı duruşta dersi dinlemesi isteniyor. Öğretmen, çocukların ihtiyaçlarını anlamalı, uygun stratejileri geliştirebilmeli ve çocukları sık sık uyarmalı. Onu dik durmaya teşvik etmeli. Derse, çocukların kollarını, boyunlarını ve bacaklarını da kullanabilecekleri küçük oyunlar katmak hem dersin kalitesini hem de çocukların duruşunu olumlu etkileyecektir. Böylece çocukların hem dikkat süreleri artacak hem de doğru bir pozisyonda durmaları sağlanacaktır.

Yazının Devamını Oku

Çocuklar kelebeklerin dünyasına giriyor

12 Ekim 2019
Konya bozkırında tropikal iklim olması ilk bakışta hayal gibi gelebilir ama bu hayal, Konya Tropikal Kelebek Bahçesi’yle gerçeğe dönüşmüş. Kelebek görünümlü dev bir mekân tasarlanmış ve içine 154 tür bitki yerleştirilmiş. Şu anda bu bahçede 36 farklı türde tropik kelebek, tırtıl, kuş ve böcek yaşıyor. Bahçe, burayı keşfetmek isteyen minik ziyaretçilerini bekliyor.

2015 yılında açılan Kelebek Bahçesi’ndeki kelebekler henüz ‘pupa evresi’ndeyken Kenya’dan, Kosta Rika’dan ve Filipinler’den getiriliyor. Böylece burayı gezenler, dolapların içinde asılı olan kelebeklerin doğumunu bile görebiliyor. Çocukların en çok ilgisini çeken de bu kısım. Çünkü bir canlının üzerindeki zarı yırtıp ortaya çıkması onları büyülüyor. Çocuklar için her hafta düzenli olarak atölyeler yapılıyor.
Atölyeler; böcekler, sürüngenler, kuşlar, mantarlar, bilim insanları ve ilginç canlılar olarak altı ayrı eğitimle yapılıyor.
Bu atölyelere katılmak isteyenler konyakelebeklervadisi.com adresinden başvuru yapabilir.


Ne var ne yok?
Birbirinden sevimli tropik papağanlar...

Yazının Devamını Oku

Her kahve, bir fidan için can suyu

10 Ekim 2019
Yanan arazide 10 Bin fidan yetişecek

Geçtiğimiz hafta Çanakkale’deydik. Gördüğümüz manzara karşısında hüzünlendik. Gökyüzüne uzanan güzel ağaçlar kül olmuş, toprağın üzerini acı yeller sarmış. Bu tarihi yarımada uzun yıllardır yangınlarla boğuşuyor. Yanan alanlar ise hemen ağaçlandırılamıyor. Yanan alanların temizlenmesi, toprağın içindeki isi atması, yeniden nefes alması uzun zaman alıyor. Yanan alanlara hemen ağaç dikilemiyor. Aslında her yangında ağaçlar ve hayvanlarla birlikte toprak da ölüyor. Toprağın yeniden canlanması için epey çaba harcamak gerekiyor.

Çanakkale’nin Gürece Köyü yakınlarında yanan ormanlık alanların yeniden ağaçlandırılması için bir proje başlatıldı. TEMA Vakfı ve Kahve Dünyası’nın ortaklaşa yürüttüğü ‘yeşil termos’ projesine göre, termosla içilen her altı adet kahve, Çanakkale’ye bir fidan dikilmesini sağlayacak. Biz de ellerimizde kazmalar ve fidanlarla, ‘Hatıra Ormanı’na ilk ağaçları diktik.

Uzun yıllardır ülkemizi yeşillendirmek için büyük uğraşlar veren Tema Vakfı, Kahve Dünyası ile el ele vermiş, harika bir ağaçlandırma projesini hayata geçirmiş.

Kahve Dünyası'na özel olarak üretilen ‘Yeşil Termos'u bir kere alıp, kâğıt bardak kullanmak yerine kahvelerinizi bu termosla satın aldığınızda, her 6 adet kahve için sizin adınıza bir fidan dikiliyor. Termosların altında bir QR kod var. Bu kod ile aldığınız kahvelerin sayısını görebiliyor, ayrıca www.budunyahepimizin.org sitesinden de adınıza dikilen ağaçların bilgisine ulaşabiliyorsunuz.

Projeyi, benim de davetli olduğum Çanakkale’deki ‘Hatıra Ormanı’nın açılışında Kahve Dünyası Genel Müdürü Kaan Altınkılıç ve TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç duyurdu. Hem Altınkılıç hem de Ataç, gelecek nesillere karşı olan sorumluluklarımızı dile getirdi. Ağaçlık alanlarımızın azaldığından, bu açığı kapatmak için hem markaların hem de vakıfların el ele vermesi gerektiğini hatırlattılar. Bu çok önemli bir vurgu. Çocuklara borcumuz var çünkü… Dilerim, ülkemiz yeşilliklerle dolar.

Yazının Devamını Oku

Saldırganlığının sebebi vitamin eksikliği olabilir

5 Ekim 2019
Oxford Üniversitesi, gelişim çağındaki çocukların vitamin, mineral ve omega-3 yağ asidi oranlarının, onların davranışlarındaki etkilerini araştırdı. Sonuçlar şaşırtıcı: Vitamin eksikliği olan çocukların daha sinirli ve saldırgan tavırlar sergilediği gözlendi. Araştırmayı ve sonuçlarını inceleyen uzman eczacı Ayşen Dinçer’le konuştuk.

Ne söylüyor Oxford Üniversitesi araştırması?

Gelişim çağındaki çocuklarda vitamin, mineral ve omega-3 yağ asidi takviyesinin davranışsal etkilerini araştıran orta ve şiddetli derecede davranış bozukluğu olan 13-16 yaş arasındaki kız ve erkek çocuklar iki gruba ayrılmış. 12 hafta boyunca bir gruba Wellteen vitamin mineral desteği, diğer gruba ise tedaviye yönelik etkisi olmayan plasebo içeriği verilmiş. Araştırmanın sonucunda göre Wellteen vitamin mineral desteği alan çocukların davranışlarında iyileşme, plasebo grubunda ise kötüleşme görülmüş.

Peki bunun beslenmeyle nasıl bir ilişkisi var?

Araştırmayı yapan ekipten Prof. John Stein, “Beslenme yetersizliği antisosyal davranış biçimine dahil edilebilir. Dolayısıyla beslenme sorunlarını düzelttiğimizde davranışlarda düzelme de görülebilir” diyor. Yiyip içtiklerimizden yeterli vitamin, mineral ve yağ asitlerini alamadığımızda sağlığımızla ilgili sorunlar çıkıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her birey ancak günlük 5-9 porsiyon arasında sebze-meyve tükettiğinde gerekli vitaminleri alabiliyor. Gençlerin günlük tükettiği sebze-meyve miktarıysa 1 porsiyonun bile altında; 0.7!

Türkiye’de durum nasıl?

Türkiye Beslenme Rehberi raporuna göre folik asit, A ve D vitaminleri, demir, iyot ve çinko mineralleri başta olmak üzere birçok esansiyel vitamin ve mineral alımı günlük gereksinimi karşılayamıyor. Araştırmalar özellikle ergenlik dönemindeki çocukların kahvaltıyı atladıklarını, yüksek kalorili, yağlı ve şekerli besin tükettiklerini gösteriyor; sağlıklı beslenen gençlerin oranı sadece yüzde 7. Bu nedenle testlerde vitamin ve mineral eksiklikleri ortaya çıkıyor ve bu eksikliği takviye besinlerle gidermemiz gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

Çocuklara bilimi sevdirmek için merak duygusu şart!

28 Eylül 2019
Sizi iki harika öğretmenle tanıştırmak istiyorum. Bilişim teknolojileri öğretmeni Selçuk Yusuf Arslan ve fen bilimleri öğretmeni Semih Esendemir, bu yıl Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’ne (CERN) kabul edildi. Orada iki haftalık eğitimle çocukları bilime yönlendirmekle ilgili seminerlere katıldılar ve 'CERN Bilim Elçisi' olarak Türkiye'ye döndüler. İkiliyle buluştuk, deneyimlerini konuştuk.

CERN maceranız nasıl başladı?
Selçuk Yusuf Arslan (S.Y.A.): CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi) her yaz dünyanın farklı yerlerinden bilim insanlarını ve öğretmenleri bir araya getiren ‘Uluslararası Lise Öğretmen Programı’ ve ‘Uluslararası Öğretmen Programı’ adlı iki eğitim düzenliyor. Katılabilmek için her yıl kasım ayında açılan başvuru sayfasındaki formu doldurmak gerekiyor. Biz de doldurduk, altı kıta ve 39 ülkeden seçilen 48 öğretmen arasına girme başarısını gösterip ülkemizi uluslararası bir platformda temsil etme gururunu yaşadık.

Orada neler öğrendiniz?

Semih Esendemir (S.E.): Parçacık fiziği, parçacık hızlandırıcıları, parçacık dedektörleri, Higgs bozonunun keşfi, medikal uygulamalar, veri depolama, bilgisayar ve mühendislik uygulamaları gibi teorik eğitimler aldık. Tüm eğitimler CERN’de ve dünyanın saygın üniversitelerinde görev yapan bilim insanları tarafından verildi. Yerinde ziyaretler, S’Cool Laboratuvarı’nda düşük bütçeli basit sınıf deneyleri, tartışmalar, soru-cevap oturumları ve final rapor sunumları yapıldı. Bu eğitimler sonunda ben ve Selçuk, bu deneyimleri ülkemizin çocuklarına aktarmak için ‘CERN bilim elçisi’ olarak Türkiye’ye döndük.

Çocuklara bilimi sevdirmek için ne yapılmalı?

S.Y.A.: Yaparak ve yaşayarak öğrenmek önemli. Araştırma ve öğrenme, merakla desteklenirse çocuklar bilimi sever.
S.E.: Albert Einstein, “Özel bir yeteneğim olduğunu düşünmeyin, sadece tutku derecesinde meraklıyım” demiş. Entelektüel merak, bilimin ve bilimsel düşüncenin gelişimi için itici bir güç, hatta erdemdir. Bu yüzden bilimsel süreç becerilerini gerçekleştirebilecek, bilimi hayatımızın merkezine alan, öğrenci odaklı etkinliklere ağırlık verilmeli. Bilimsel düşünmenin temeli araştırmadır. Çocuklar yaşayarak ve görerek fizik, astronomi, mühendislik gibi farklı disiplinleri bir araya getirip bilimin farklı dalları hakkında derinlemesine bilgi edinebilmeliler. Okullarımızı düşünen, üreten ve çözüm getiren bilim yuvalarına dönüştürmeliyiz.

Anne-babalara ve öğretmenlere önerileriniz neler?

Yazının Devamını Oku