Ömür Kurt

Masalların çıktığı topraklarda yaşıyoruz ama masal anlatmayı bilmiyoruz

29 Şubat 2020
Çağdaş çocuk edebiyatının üretken isimlerinden Koray Avcı Çakman’ın yeni kitabı ‘Masal Dolu Anadolu’ çocuklarla buluştu. Çakman’la bir araya geldik; hem masalları hem de kitabı konuştuk.

Bu kitabı yazma fikri nasıl ortaya çıktı?

Büyülü gerçekçilik akımının önde gelen isimlerinden Borges, “Edebiyatın başlangıcı mitoloji ve anlatıdır. Hatta fantastik bir dille başlar edebiyat” der. Bizim kültürümüzde de köklü bir sözlü anlatı geleneği vardır. Ben de bu kültürden beslenerek, yurdumuzun dört bir köşesinden söylencelerini derleyip Dere Tepe Efsane adında bir kitap yayımlamıştım. Masal Dolu Anadolu da bu kitabın devamı olarak ortaya çıktı. Her iki kitapta da şiir ve masal geleneğinden yararlanarak ‘çocuğa göreliliği’ temel aldım. Okurlarımı hayali bir zamanda, Kaf Dağı’nın ardında, tılsımlı bir masal yolculuğuna çıkarmak istedim.

Bu kitapta Anadolu’dan masallar var. Hangi anlatılara yer verdiniz?

Kitap, 14 masaldan oluşuyor. Her masalın başlangıç tekerlemesinin dışında, kitabın adını taşıyan bir giriş tekerlemesi var:

“Falanca’dan Filanca’dan

Yazının Devamını Oku

Öykünü yaz, tiyatro oyunu olsun

22 Şubat 2020
Türkiye’nin her yerinden ilkokul üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencileri öykülerini yazacak, birinci seçilen ‘Bir Hayal, Bir Oyun’ projesi kapsamında tiyatro oyunu olup sahnelenecek. Projenin mimarları Zorlu Holding Kurumsal İletişim Genel Müdürü Aslı Alemdaroğlu ve Zorlu Çocuk Tiyatrosu Yönetmeni Gaye Cankaya’yla bir araya gelip sohbet ettik.

Nasıl doğdu bu proje?
Aslı Alemdaroğlu: 2003’te hayata geçirdiğimiz Zorlu Çocuk Tiyatrosu şimdiye dek 14 farklı oyunu sahneledi. Çocuklardan ve ailelerden aldığımız tepkiler o kadar güzeldi ki 2016’da ‘Bir Hayal, Bir Oyun’ projesini hayata geçirdik. İlköğretim üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencileri, kendi yazdıkları özgün hikâyelerle katılıyor. Sanatçı, yazar, tiyatro oyuncusu ve yönetmenlerinden oluşan jüri üyeleri değerlendiriyor. Yarışma sonucunda birinci seçilen hikâye oyunlaştırılarak Zorlu PSM’de sahneleniyor. Dereceye giren ilk üç katılımcıya para ödülü veriliyor. Dönemin sonundaysa ilk 10 hikâyeyi kitaplaştırıp izleyicilere armağan ediyoruz. Başvurular,birhayalbiroyun.com internet sitesi üzerinden yapılıyor.


Bu projeyle neyi amaçlıyorsunuz?
Aslı Alemdaroğlu: Çocuklarımızın sonsuz hayal güçlerini destekleyerek onlara ilham vermeyi ve hayallerinin peşinden gitmeleri için
onları teşvik etmeyi amaçlıyoruz.

Yazının Devamını Oku

Göz bozukluğu okul başarısını etkiliyor

15 Şubat 2020
Göz hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Halil İbrahim Altınsoy, “Türkiye’de her üç çocuktan birinde görme bozukluğu var. Doğumdan hemen sonra ilk göz kontrolü yapılmalı. Okul süresince de düzenli olarak kontrole devam edilmeli” diyor.

◊ Çocuklar hangi aralıklarla göz kontrolünden geçmeli?

Türkiye’de her üç çocuktan birinde göz bozukluğu var. Sorunun farkında olmayan aileler çocuklarının derslerdeki başarısızlığını “Öğrenme yeteneği düşük” diye nitelendirebiliyor. Eğer gerekli önlemler zamanında alınmazsa ilerleyen yıllarda tedavisi daha güç olan ‘göz tembelliği’ yaşanabilir. Bu nedenle doğumdan hemen sonra ilk göz kontrolü yapılmalı. Ardından 6-12 aylık dilimde... Okul süresince de düzenli olarak kontrole devam edilmeli.

Anne-babalar, çocuklarında görme sorunu olduğunu nasıl anlar?

Anne-babalar sadece belirtileri anlayabilirler. Eğer çocukta göz kayması, gözkapağı düşüklüğü, çapaklanma, şişlik, bir gözü kapayarak bakma, okurken satır atlama, cümleleri eliyle takip etme, gözleri kısarak bakma, televizyonu yakından seyretme, gözlerde sulanma, sık sık göz kaşıma, gözde
ya da başta ağrı gibi belirtiler görüyorlarsa hemen bir hekime başvurmalılar.

Her göz bozukluğunda gözlük takılmalı mı?

Çok yüksek hipermetropi ve astigmatizmada gözlerin her ikisinde birden tembellik oluşabilir. Bu durumda çocuk uygun gözlüğü hemen takmaya başlamalı. Gözlük takmanın yaşı yok, hatta üçüncü aydan itibaren uygun çerçeve seçimiyle bebekler de rahatlıkla gözlük kullanabilir. Gözlük takmak daha iyi görmek için değil görme gelişiminin sağlanması veya kaymanın düzelmesine yardımcı olmak içindir. Göz numarasını düşürmez veya numaranın yükselmesine neden olmaz.

HAFTANIN KİTABI

Yazının Devamını Oku

Artık ‘mutfak reformu’ yapmalıyız

8 Şubat 2020
Çocukların sağlıklı beslenmesi için ‘Karnım Zil Çalıyor’ kitabını yazan Obezite ve Metobolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya: “Tabağındakini bitir demeyin, mutfağa girin, birlikte yemek sohbetleri yapın.”

Bu kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz?

Anne babalar için ‘Beslenme Saati’ adında bir kitap yazmıştım. Bu kitapta 0-18 yaşları arasındaki çocuklar için beslenme tavsiyeleri vardı. Kitabı okuyan ebeveynler “Önerilerinizi evde uygulamaya çalışıyoruz ama biz söyleyince yapmıyorlar, zorlanıyoruz. Keşke çocuklar için bir öykü kitabı yazsanız da doğrudan onlarla okusak. Böylece daha ikna edici olur” dediler. Çünkü çocuklar otoriteden çok etkilenirler. Örneğin bazen anne babaları onlara söz geçiremez ama öğretmenlerinin sözlerini dinlerler. Buradaki durum da buna benziyordu ve benim bir ışık yandı ve kitabı yazmaya karar verdim. Yani bu kitap anne babaların ihtiyacından doğdu. 

Ne anlatıyor kitap?

Kitapta, üniversitede okuyan teyzelerinin bir gün iki yeğenini ziyarete gelmesiyle değişen hayatlarını konu alıyor. Kitaptaki iki çocuk, bisiklete binmeyi çok seviyorlar, ama çabuk yoruluyorlar. Teyze, bu sorunu çözmek için kolları sıvıyor. Böylece doğru beslenme ve sağlıklı büyüme sırlarıyla dolu bir macera başlıyor. Kitapta oyunlarla birlikte sağlıklı yiyecekler, boy uzatan egzersizlerden besin piramitlerine, hatta sağlıklı tariflere kadar pek çok şey var.

Günümüz çocukları sağlıklı beslenmiyorlar mı sizce?

Kesinlikle sağlıklı beslenmiyorlar. Türkiye, çocukluk çağı obezitesinde dünya üçüncüsü. Avrupa genelinde ise obezite birincisiyiz. Çocukluk çağı obezitesi önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olacak gibi görünüyor. Bu nedenle bir an önce önlem almalı, beslenme konusunda bilinçlenmeliyiz. Sadece sağlıksız beslenme konusunda değil, sağlıklı beslenme konusunda da ciddi hatalar yapıyoruz. Türkiye’de çocuk beslenmesiyle ilgili iki temel yanlış var: İlki “Aman çocuktur, yesin bir şey olmaz. Şimdi yemeyecek de ne zaman yiyecek?” diyerek her türlü aburcubura izin veren aileler, ikincisi ise çocuğunun beslenmesine çok özen gösterip, sağlıklı olduğunu düşündükleri yiyecekleri çocuklara büyük porsiyonlar halinde veren aileler… Bu ikisi de çocuğa çok zarar veriyor. 

Nasıl?

Yazının Devamını Oku

KAÇUV Aile Evi hayat kurtarıyor

4 Şubat 2020
Aile Evi, pek çok ailenin yuvası olmuş, onlarca çocuğun hayatı bu evde kurtulmuş

Türkiye’de yılda 3 bin 500 çocuğa yani her 3 saatte 1 çocuğa kanser teşhisi konuluyor. Bu rakam nükslerle birlikte 5 bine ulaşıyor. Kanser konusunda bilinç ve doktora, sağlık hizmetlerine ulaşmak kolaylaştıkça tedavi başarısı da yıllar içinde artış gösteriyor.

Türkiye’de, kanserli çocukların ve ailelerinin sığınabileceği, dost eli uzatan bir vakıf var: KAÇUV. Kuruluş hikâyesi bile göz yaşartıyor. Kanserli Çocuklara Umut Vakfı (KAÇUV), 2000 yılında maddi sorunları nedeniyle tedavileri aksama riski taşıyan çocukların tedavilerinin sürekliliğini sağlamak amacıyla çocukları tedavi görmekte olan aileler ile hekimlerinin bir araya gelmeleriyle kuruldu. 2012 yılında ise yılında çocuklarının kanser tedavisi nedeniyle şehir dışından İstanbul’a gelmek zorunda kalan ve ekonomik sıkıntı çeken ailelerin ücretsiz konaklama, gıda, hijyen, psiko-sosyal destekler ve kısmi giyim gibi ihtiyaçlarını karşılama hedefiyle Cerrahpaşa’da Aile Evi’ni kurdular. Kurumsal ve bireysel bağışçıların desteğiyle ayakta kalan Aile Evi, pek çok ailenin yuvası olmuş, onlarca çocuğun hayatı bu evde kurtulmuş. Şimdi yepyeni bir atılım daha yaptılar ve İstanbul Pendik’te ikinci Aile Evi’nin temelini attılar.

         

Geçtiğimiz hafta KAÇUV’un kurucusu Prof. Dr. İnci Yıldız ile buluştuk. Bize KAÇUV’un hikâyesini gözleri dolarak anlattı. Çocukları hastayken perperişan olan ailelerin KAÇUV ile umuda tutunmasının kendileri için en büyük armağan olduğunu söylerken hissettiği gururu gizlemiyordu. Sonra bize bir kısa film izlettiler. O kısa filmde hem çocuklar hem de aileler duygularını dile getiriyordu. İçlerinden birinin “KAÇUV aile evi, benim yuvam oldu” sözleri aklımdan çıkmıyor.

İstanbul Cerrahpaşa’daki Aile Evi’nde şimdiye dek 704 kişiyi konuk etmiş. Artık Pendik’te de bir Aile Evi olacak ve o ev de pek çok kanserli çocuğa ve ailesine umut olacak. Çok yakında tamamlanacak olan Aile Evi’nde aynı anda 22 aile ağırlanabilecek. Bu evden tedavi için şehir dışından İstanbul’a gelmiş ve İstanbul’da kalacak bir yeri olmayan maddi olanakları yetersiz aileler konaklayabiliyor. Aile Evi’nden yararlanmak için tedavi sürecindeki çocuğa kanser tanısı konulmuş, henüz tanı konulmamış ise tetkiklerin sürüyor olması gerekiyor. Ancak tedavisi bitmekle beraber kontrolleri sürüyorsa da aile bu hizmetten yararlanabiliyor. Ayrıntılı bilgi için kavuc.org sitesi ziyaret edilebilir.

Yazının Devamını Oku

Öykü kitaplarıyla güvenlik dersi! ‘ÇÖK-KAPAN-TUTUN’ kuralını öğretin

1 Şubat 2020
Güvenlik, çocukların en temel ihtiyaçlarının başında geliyor. Okulda, serviste, evde veya deprem anında çocukların güvenliği için iki öykü kitabı yazan Osman Öztürk’le bir araya geldik, ‘Serviste Güvende’ ile ‘Depremde Güvende’ kitaplarını ve güvenlikten ne anlamamız gerektiğini konuştuk.

Bu kitaplar hangi ihtiyaçtan doğdu?

Her geçen gün artan ve çeşitlenen tehditler çocukların yaşamını zorlaştırıyor. Bunları öngörmek, belirlemek ve önlemler almak zorundayız. Ayrıca onlara bu tehlikelere karşı kendilerini nasıl koruyacaklarını öğretmeliyiz. Bu amaçla sekiz yaş üstü çocuklar için ‘Ada ile Efe’ serisini yazdım.

Çocuklar ‘güvenlik’ kavramından ne anlıyor?

En küçük bir olayla karşılaştıklarında korkup “Şimdi bana ne olacak?”, “Bir daha annemle babamı görecek miyim?” gibi sorular soruyorlar. Bu sorular çocuğun kaygı ve endişe duyduğunun belirtisi. Bu hissi ortaya çıkaran sebepse güven eksikliği. Onların güven ihtiyacının giderilmesi için bilgi edinmek ve bilgilendirmek gerek. Bilgi sahibi olan bir çocuk, olay anında telaşlansa da ne yapacağını bilir. Bunun güveniyle de doğru adımları atıp korku refleksini kontrol altına alabilir. 

Bu konularda çocuklara neler öğretmek gerek?

Örneğin, ‘Depremde Güvende’ kitabında “Depremde merdivenlere, balkona, asansöre ve çıkışlara doğru koşmamalıyız. ‘Hayat üçgeni’ alanlarını belirleyip deprem sırasında ‘ÇÖK-KAPAN-TUTUN’ kuralını uygulamalıyız” vb. öneriler yer alıyor.


Yazının Devamını Oku

Bu festivaller kaçmaz

30 Ocak 2020
Yarıyıl tatilinin bitmesine kısa bir süre kala iki büyük festival, çocukların neşesini yerine getirecek. Bu festivallerden ilki Geleceğimiz Çocuk Festivali diğeri ise Zorlu Sanat Festivali. Üstelik her ikisi de sadece çocuklar için değil, bu festivallerde anne babalar için de etkinlikler ve eğlence var.

Çocuklar yarıyıl tatilinin son günlerini keyifle geçirsin diye düzenlenen Geleceğimiz Çocuk Festivali yarın başlıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle düzenlenen festival ücretsiz. Üç gün boyunca hem çocuklar için atölyeler hem de anne babalar için etkinlikler olacak.

Festival kapsamındaki çocuk atölyelerinde oldukça renkli isimler var. Tiyatrocu Mehmet Erbil ‘Bir Bavul Masal’ oyunuyla sahnede olacak. ANYA Yayın Uzman Psikolog Ceyda Yanar ve Uzman Klinik Psikolog Zeynep Yetkin yönetimi ile ‘Liyo’ ve ‘Cesareti Arayan Geyik’ masal atölyesi yapacak ve çocukların kaygı ve korkularını çözümlemesinde yardımcı olacak ‘Cesaret Bilekliği düzenleyecekler. Ayrıca Bahçeşehir Koleji Robotik Atölyesi, SosyalBen Vakfı’nın yaratıcılık atölyeleri ve Doğan Egmont’un okuma ve çizim atölyesi de çocuklarla olacak. ‘Her Yerde Oyun’ ekibi de birbirinden renkli atölyeleriyle çocukları mutlu edecek.

Çocuklar atölyelerle eğlenirken ebeveynler de unutulmamış. Anne babalar için de hem atölyeler hem de söyleşiler gerçekleşecek. Ebeveyn Söyleşi Atölyesi’nde AYNA Eğitim ve Psikolojik Danışma Merkezi kurucusu Funda Tekelioğlu kaygı, korku ve sınırlar ile ilgili konuşmasının bir bölümünde deprem korkusu ve kaygısı konusunda da çocuklarımıza nasıl yaklaşmamız gerektiği hakkında bilgiler verecek. Bahçeşehir Koleji Genel Müdürü Özlem Dağ, ‘Geleceğin Eğitimi’ başlıklı söyleşiyle, Prof. Dr. Halil İbrahim Altınsoy ise ‘çocuklarda göz sağlığı’ konusunda bilgiler verecek. Ödüllü yazar Burcu Aktaş çocuk edebiyatını, Uzman Diyetisyen M. Pırıl Duru çocuk sağlığı ve beslenmesini anlatacak. Ayrıca Dr. Ayça Kaya, Uzman Psikolog Ceyda Yanar, yazar Hande Birsay ‘mükemmel ebeveynlik’ kavramını tartışacaklar.

Çocuk Gelişimi Uzmanı Özge Selçuk Bozkurt ve Bahçeşehir Koleji Genel Müdür Yardımcısı Hale Güneş okul öncesi eğitimi, Pepee’nin yaratıcısı, Düşyeri TV kurucusu Ayşe Şule Bilgiç dijital çağın çocuklarını tartışacak. ‘Dijital Çağda Ebbeveyn Olmak’ başlıklı söyleşimle ben de orada olacağım. Ayrıca daha pek çok sürpriz hem sizi hem de çocuklarınızı bekliyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Kemerburgaz Kent Ormanı’ndaki tesislerinde gerçekleşecek olan söyleşi ücretsiz. Katılmak isteyenler info@gelecegimizcocuk.com e-posta adresine yazabilir. Program ise festivalin internet sitesinde www.gelecegimizcocuk.com adresinde mevcut.

ZORLU SANAT FESTİVALİ’NDE SANAT DOLU GÜNLER

Türkiye’nin ilk ‘Çocuk Sanat Festivali’ ikinci yılında yine birbirinden renkli etkinliklerle binlerce çocuğu sanatla buluşturacak. 30 Ocak-2 Şubat tarihleri arasında Zorlu PSM ev sahipliğinde gerçekleştirilecek festivalde 1-13 yaş arası çocuklar; resimden müziğe, danstan karikatüre, senaryo yazarlığından fotoğrafa kadar çok sayıda atölyeye katılma fırsatı bulacak.

Yazının Devamını Oku

Bir eşyayı izinsiz alıyorsa...

25 Ocak 2020
Çocukların küçük ‘aşırma’ davranışları ailelerin nasıl tepki vereceğini bilemedikleri durumların başında geliyor. Ya görmezden geliyorlar ya da büyük cezalar veriyorlar. Oysa bu davranış gelişim sürecinin bir parçası. Neler yapılması gerektiğini psikolojik danışman Doç. Dr. Bilge Uzun’a sorduk.

* Çocukların kendilerine ait olmayan bir eşyayı izinsiz almaları hırsızlık olarak tanımlanabilir mi?

Bu eyleme ‘çalma’ ya da ‘aşırma’ diyebiliriz. Ama çocuklarda yaygın olarak görülen bu davranış, gelişimin bir parçası olarak değerlendirileceğinden ‘hırsızlık’ olarak tanımlanmaz.

* Peki çocuklar neden aşırır?

Bazıları ilgi çekmek amacıyla, bazılarıysa karşı tarafı ya da otorite figürü olarak gördüğü ebeveyni cezalandırmak için bu eylemi gerçekleştirebilir. Kimisi yoksunluğunu hissettiği bir nesnenin kendisine ait olmasını isterken kimisine göre bu eylem bir güç gösterisi bile olabilir.

* Hangi yaşlarda görülür daha çok?

Gelişimsel olarak yedi-sekiz yaşlarına kadar dünyanın kendi etrafında döndüğünü zanneden, benmerkezci çocukta mülkiyet duygusu henüz tamamlanmamıştır. Bu nedenle o nesnenin kendisine ait olmadığını, izin alması gerektiğini düşünemez. Sekiz yaşından sonra soyut işlemler dönemi başlayan çocukta ahlak gelişimi oluşur. Bu yaştan sonra istese de artık izinsiz bir şeyin alınmayacağını bilir. 

* Böyle bir durumla karşılaşan ebeveynler nasıl bir tutum takınmalı?

Yazının Devamını Oku