Paylaş
* Bu aralar o kadar çok ve farklı konuşuyorsun ki, şunları bir toparlayalım istedim. Ama önce seni bir tanıyalım...
- 1992’de Brüksel’de doğdum. Orada okudum. Annem yıllar önce Brüksel’e gitmiş. Sonra buraya tatile geldiğinde babamla tanışmışlar.
* Nasıl bir çocukluk yaşadın Brüksel’de?
- İki kültür arasındaydım aslında. Babam Afyonlu. Beni Türk örf ve adetleriyle büyüttü. Okula giderken iki kültür arasında kaldığım çok oldu. Türkiye’de yaşayan kızlara bakıyordum, benden daha özgürdüler.
* Neyini kısıtlıyordu?
- Okuldan sonra arkadaşlarımla bir yerlere gidemezdim.
* Türkçen iyi. Yurtdışında yetişen bazı kızlar Türkçe bile konuşamıyor. Nasıl başardın bunu?
- Çoğunlukla Türk televizyonlarını, Türk dizilerini izliyordum.
* Hangilerini?
- “Aşk-ı Memnu”, “Haziran Gecesi”, “Asmalı Konak”. Babamla Türkçe konuşuyordum, annemle Fransızca, okulda da Flemenkçe.
* Kaç dil biliyorsun?
- Dört.
MERYEM UZERLİ YOLUMU AÇTI
* Okul?
- Liseden sonra tıp okuma hevesim vardı. Tıp hazırlığına başladım ama birden kendimi ekonomi bölümünde buldum.
* Buralara gelip diziye başlama hikâyen nasıl peki?
- Üniversiteye başladım, yaz tatilinde Türkiye’ye geldim. O zaman da “Muhteşem Yüzyıl” modaydı, Meryem Uzerli’nin aksanlı konuşması bayağı dikkat çekmişti. Ben de o sıra çok aksanlı konuşuyordum. Bana dediler ki; “Sen aksanlı konuşuyorsun, ekran yüzün var, mutlaka Türkiye’de oyunculuk yapmalısın.”
* Meryem Uzerli yolunu açtı yani?
- Evet. Gittim bir ajansa kaydoldum. İlk seçmelerde kabul edildim, “Muhteşem Yüzyıl”da Gabriela rolüyle başladım işe.
* Oyunculuk var mıydı aklında o sıralarda?
- Yoktu. O kadar güzel, yetenekli kız var, ben mi oyunculuk yapacağım diye düşünüyordum.
BABAM “ÖNCE OKULUNU BİTİR” DEDİ
* Güzel bulmuyor muydun kendini?
- Buluyordum ama Türkiye’de yaşamadığım için buranın şov dünyası bana çok uzak geliyordu. Eğitimim de yok, imkansız gibi düşünüyordum.
* Ailen nasıl karşıladı oyuncu olmanı?
- Babam istemedi, ben de “8 bölüm oynayacağım, 1,5 ay sonra okuluma devam ederim” dedim.
* Kaçıncı sınıftaydın?
- İlk yılımdı. Hayatımda böyle bir anı olur düşüncesiyle geldim. Sonra okula başladığımda “Ben Türkiye’yi özledim, ben oyuncu olmak istiyorum” dedim ve tekrar dönme kararı aldım. Babamla bayağı zorluklar yaşadık tabii. “Önce okulunu bitir” dedi.
* Annen mi destek çıktı?
- Evet. Babam ciddiye almıyordu oyunculuğu, “Seni harcarlar” diyordu. Ama ben yine de geldim, bir yıl oyunculuk eğitimi aldım.
* Güzellik yarışmasında birincilik almışsın, sonra oyunculuğa başlamışsın, ardından bir anda müzik girmiş hayatına. Nasıl oluyor bunlar peş peşe?
- “X Faktor”de Fatih Aksoy’un dikkatini çektiğim gün, Samsun Demir’le de tanıştım. O günden sonra hayatım değişti. İlk toplantımızda şarkıya karar verdik. Bir anda kendimi bu yolda buldum...
* Cem Belevi’yle düet yaptın.
- Samsun Bey “İlk şarkıda Cem Belevi’yle düet yap, ikincide tek olursun” dedi.
* Klipte seksi bir kadın var...
- (Gülüyor) Maalesef.
* Niye maalesef?
- Çünkü ister istemez önyargı oluşuyor insanlarda. Düşünülerek yapılmış hareketler değil ama o anda ortaya çıkıyor.
* Flörtöz müsündür ilişkilerinde?
- Galiba... Evet, biraz... Zaten erkeklerle tanıştığımda ilk hoşlarına giden şey, yüksek enerjim.
* Ebru’dan ayrılsa, “Gel beraber olalım” dese beraber olur musun Sinan’la?
- Yok, hayır. Aşkla meşkle zaten uğraşamam şu an. Zaten Sinan’a aşık olsaydım, şimdi aşk acısından ağlıyor olurdum!
* Sinan Akçıl romantik çocuktur, çok yakışıklıdır, hayranı da çoktur. O bu kadar romantikken, senin aklın havada gibi...
- Ben de romantiğim ama Sinan ne kadar çapkınsa ben de o kadar çapkınım. O yüzden birbirimizi çok iyi anlıyoruz.
* Anlamadım. Çapkın mısın?.
- Yani o “A” dediğinde ben neden dediğini anlıyordum. Beni şiirlerle şarkılarla kandıramaz.
* Sen nelerden etkileniyorsun peki?
- Bir erkeğin fazla bir şey yapmasına gerek yok. “Çok aşığım” falan demesine de. Gizliden sevip de söyleyememek daha çekici geliyor bana.
* Var mı Türkiye’de “evlenilecek adam” dediğin biri?
- Yok. Ben aşık olmak istemiyorum. Şu an yaptığım iki-üç iş birden var. Ekstra bir şey eklemenin zamanı değil. Ne zaman kendi ayaklarımın üzerinde dururum, “Başardım” derim, o zaman kariyer de yaparım çocuk da.
TÜRKLERLE ARKADAŞ OLAMIYORUM HEMEN SEVGİLİ MODUNA GİRİYORLAR
* Neşeli, enerjik olman en başta erkeklerin hoşlarına gider ama sonra sendeki o özelliği yok edip değişmeni isterler. Böyle şeyler yaşadın mı ilişkilerinde?
- Evet. Belçika’daki eski sevgilimle her şey çok güzel gidiyordu. Türk’tü. Mesela arabada sevdiğim bir şarkı çıkınca ben son ses açıp dans ediyorum, o bana “Ağır ol” diyordu.
* Yabancı sevgilin oldu mu hiç?
- Hayır, olmadı. Benim orada çok erkek arkadaşım var ama sadece arkadaşım onlar. Türklerle ise arkadaş olamıyorum, hemen sevgili moduna giriyorlar çünkü. . İlk geldiğim sene çok sıkıntı yaşadım. Kiminle konuşsam boncuk dağıtıyorum sanıyorlardı. Belçika’da erkek arkadaşlarım vardı, onlarla gülüyorduk, eğleniyorduk ama burada öyle davranınca “Bu kız bana yazıyor” diye düşünüyorlar.
19’UMDA EVLENDİM AMA EVLİLİK HAYATI YAŞAMADIM
* 19 yaşında evlenmişsin?
- Özgür olabilmek için evlendim. Babamdan bahsettim az önce...
* Aşık olarak mı evlendin?
- 18-19 yaşında bir erkekle karşılaşıyorum, yakışıklı, popüler futbolcu ve bana ikinci gün evlenme teklif ediyor. Her genç kız etkilenir...
* Ne kadar sürdü?
- Tam bir evlilik değildi. Nişanlıydık, düğünden iki hafta önce ayrıldık. Düğün Belçika’da olacağı için Türkiye’de erkenden nikâh yaptık ama evlilik hayatı yaşamadım. Üç ay sürdü.
* Yaz projelerin neler?
- Bir dönem filminde oynayacağım, İsmail Güneş çekecek. Bir de Alper Narman imzalı yeni şarkı geliyor.
SİNAN BANA SÜREKLİ ŞARKI YAPIYORDU
* Asıl meseleye gelelim, şu günlerdir gündemi meşgul eden açıklamalarına...
- Sinan Akçıl’a mı?
* Evet. Nasıl başladı?
- İkinci şarkımı Sinan Akçıl yapacaktı. Samsun Demir, Sinan’ı aradı, “Böyle böyle bir şarkı var, söz yazılacak, Ayşe diye bir kızımız var o okuyacak” dedi. İlk başlarda yazmadı. Yoğundu çünkü. Daha sonra “Bir araya gelelim, belki daha iyi şeyler çıkar” derken buluştuk...
* Etkilendin mi o gün Sinan’dan?
- Ben mi? Yok, hiç. Göz göze gelmemizle bir şeyler başlamış oldu belki onun tarafında. Ama ben eğleniyordum.
* Yani o senden etkilendi...
- Evet. Ben etkilenmedim. Çünkü ilişkisi olduğunu biliyorum. Ondan sonra bir şarkı yaptı, derken ikinci, üçüncü şarkı çıktı. Durmadan şarkı yazmaya başladı...
* E yazar tabii, şarkı yapar, işi bu!
- Öyle tabii ama her gün stüdyodaydı, beraber çalışıyorduk. Ben sonradan anlamaya başladım bana ilgisini. Öyle olunca ben biraz kaçmaya başladım, çünkü ilişkisi olduğunu biliyordum. “Sen Eurovision’a katılabilirsin bence” diyordu. “Bana Hadise’yle yaşadığım ilk günleri hatırlatıyorsun” diyordu, enerji olarak.
* Peki o gün Ebru’yu bırakıp sana gelse ne yapardın?
- O an sadece kaçıyordum. Hatta bir dönem Belçika’ya gittim. Sonra Ebru’yla ayrıldıklarını öğrendim. O dönem şarkı sözü yazdı bana. Diyordu ki; “Göreceksin başka şansın yok, bu kalbe bir şans ver”...
* Sana yazdığına emin misin bunu?
- Bence öyleydi. Bir şans verebilirim diye düşündüm. Ertesi gün bir konserim vardı, İzmir’e gittim. O gece Ebru bana mesaj attı. Şoke oldum, cevap vermedim.
* Ne zaman oluyor bunlar?
- Bir ay önce. Buna rağmen ağzımı açıp bir şey demedim. Ama Sinan’ın morali bozuktu, keyifsizdi. Ona “Bu enerjiyle düeti yapmayalım” dedim.
* Sinan Akçıl’ın çevresi de bu düeti kendisinin iptal ettiğini söylüyor ama?
- Hayır. Çıkarsa Ebru iyice sinirlenecek diye düşündüm, ben iptal ettim.
* Yapılmış bir işi silip atmak zor gelmedi mi peki?
- Kariyerimin başlangıcında zaten çok kötü şekilde anıldım. Kara kedi ilan edildim. Bir de “PR’ını yapmaya çalışan kız” oldum. Ben gerçekten o kafada olsaydım, bu şarkıyı çıkarırdım ama istemedim.
* Sinan’la yaşadığın duyguları bir özetlersek?
- Ben aşık değilim Sinan’a. Ama şu bir gerçek; inanılmaz bir uyumumuz vardı. Eğlenebiliyorduk, dans edebiliyorduk. Bunu herkesle yapamıyorum. Sonuçta Ebru da benim gibi eğlenceli videolar paylaşmaya, beni taklit etmeye başladı.
* Niye taklit etsin ki!
- Ediyor. Ben Instagram’da eğlenirken, arabanın içinde şarkı söylerken çektiğim videolar paylaşıyorum. Altına biri yorum yazmış; “Helal olsun Ebru Şallı’yı da kendinize benzettiniz” diye. O da benzer videolar paylaşıyormuş. Ben göremiyorum tabii, engellemiş beni.
* Sinan ve düetle ilgili son sözün?
- İlk kez sana detaylı anlattım olayları ve burada noktalıyorum, bir daha Sinan Akçıl hakkında asla ve asla konuşmayacağım. Bunu da buradan herkese söylemek istiyorum; o şarkıyı da istediğine verebilir, çok güzel bir şarkı.
MEHMET ALİ ERBİL’İN FOTOĞRAFI BASINA VERECEĞİNİ BİLMİYORDUM
* Eklemek istediğin bir şey var mı?
- Evet, eklemek istediğim iki şey var. Herkes ismimi soruyor; Ayşe Özdemir mi, Ayşe Akın mı diye. Ayşe Akın’ı kullanıyorum. Anemin soyadı. Daha hoş durduğunu düşünüyorum.
* Ayshe niye peki?
- Yurtdışında ş harfi olmadığı için Ays diye okuyorlardı ismimi. Hep açıklama yapmak zorunda kalıyordum. İleride Avrupa’da bir şeyler yapmayı düşündüğümden “h” ekledim oraya.
* Eklemek istediğin ikinci şey?
- “Mehmet Ali Erbil’in eski sevgilisi” diyorlar benim için, öyle bir şey yok. Belçika’ya geldiğinde arkadaş ortamında tanıştık, bir kare selfie çektik. Ama onun fotoğrafı basına vereceğini bilmiyordum. Ertesi gün sevgili diye yazıldı.
Paylaş