Elde var sıfır

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, dün partisinin Beyoğlu ilçe kongresinde yaptığı konuşmanın tam bir saatlik kısmını Aydın Doğan’ın sahibi olduğu medya organlarına saldırmaya ayırdı.

Aslında bu konuda konuşacağını geçen hafta açıklamıştı. O nedenle konuşması sürpriz değildi.

Ama konuşması bir bakıma sürpriz oldu.

Bir bakıma derken bizim gibi düşünmeyenleri kastediyoruz. Çünkü gerçekten yeni bir şeyler söyleyeceği beklentisi yaratmıştı.

Oysa biz bunun "blöf" olduğu inancındaydık. Nitekim tek kelimelik yeni bir şey söylemedi. Geçen haftaki konuşmasını yeni cümlelerle tekrarladı.

O nedenle biz Başbakan Erdoğan’ın doğruca Aydın Doğan’ı hedef alan sözlerini değil, hepimiz için tehdit teşkil eden diğer sözlerini ele almak istiyoruz:

Başbakan Tayyip Erdoğan’a göre, basının görevini özgürce yapmasını hedef alan sözlerine yurtiçinden ve özellikle yurtdışından gösterilen tepkilerin hiç ama hiç önemi yokmuş.

Nitekim "basının görevini özgürce yapmasına" yönelik tehditlere karşı, işbirliği yapmak amacıyla 1950 yılında -yani Başbakan doğmadan 4 yıl önce- kurulan Uluslararası Basın Enstitüsü’nün kendisine yönelik protestosunu hiç dikkate almazmış.

Şöyle söylüyor:

"Basın özgürdür yalan doğru fark etmez istediğimizi yazarız, istemediğimizi yazmayız" dediler. Bugün de üyesi oldukları uluslararası basın kuruluşu, o güya -kendi gazetelerinde yazıyor- ültimatom çekmiş bana. Kimsin sen de ültimatom çekiyorsun bana? Ne ültimatomu? Kendi oluşturmuş oldukları bir kuruluş. Kimsenin benim ülkemde kabul etmediği uluslararası basın konseyi.(Oysa öyle bir basın konseyi yok) (...) Bu ültimatom diyormuş ki, ’Başbakan medyaya olan ültimatomunu geri çeksin’. Ben ne konuşuyorum? Konuştuğuma bak! İyi izle ha!.. Konuştuğumu izleyerek de, bize siyaseti susturmak isteyenlere evet, biz gereken cevabı veriyoruz. Bundan sen de nasibini al, yaptığımız iş bu."

Başbakan
belli ki bu konularla ilgili gerçekleri hiç bilmiyor. Daha da kötüsü bilmediğini de bilmiyor. O nedenle biz söyleyelim:

Uluslararası Basın Enstitüsü (International Press Institute) (IPI), 120 çeşitli ülkenin 2 bin kadar deneyimli gazetecisinin üye olduğu son derece saygın bir meslek kuruluşudur. Dünyanın neresinde basına ve basın mensuplarının özgürlüklerine dönük bir tehdit söz konusuysa derhal o konuyla ilgilenir. Aynen Committee to Protect Journalists gibi, World Freedom Forum gibi World Association of Newspapers gibi, World Association of Press Councils gibi ve Reporters Without Frontiers gibi... Konuya el atar. Eğer ortada ciddi bir tehdit veya tehlike varsa, hem ilgili ülkenin cumhurbaşkanına veya başbakanına mektup yazar hem de sesini dünyaya duyurur.

Dahası... IPI, kurulduğu günden beri, Türk basınının özgürlük mücadelesinde her zaman yanımızda yer almış ve bu ülkede demokrasinin yerleşmesine büyük katkıda bulunmuş bir kuruluştur. Başbakan neden söz ettiğini öğrenirse kendisine de yararı olur.
Yazarın Tüm Yazıları