Viva ukalalık!..

Sıcaklardan mıdır nedir son günlerde üstümü başımı bir ukalalık bastı. Ukalalık ettikçe kendimi daha genç hissediyorum. Ukalalık daha çok genç adam işi çünkü.

Ukala sözcüğü, Arapça akıl (akl) sözcüğünden geliyor. Bilgiçlik taslayan, her konuda mutlaka fikir sahibi olan maydanozlara deniyor. İngilizce karşılığı tam yok ama mecazen smart, vayz gay filan diyorlar. Tam Türkçe karşılığı olarak ‘‘köşe yazarı’’ ya da ‘‘Sabancı’’ terimini de kullanabiliriz. İşte bu yazdıklarım ukalalıktır.

KİM EZİLSE BİTER ACABA?

Allah gani gani rahmet eylesin, önemli bir gazetecimiz güpegündüz yaya geçidinde otobüs altında kalıp yaşamını yitirince medyamız aniden trafik terörünü yeniden keşfetti. Sayfa sayfa trafik yazıları ve TV'lerde trafik oturumları gırla gitmeye başladı. Ulaştırma Bakanlığı'ndan, Trafik Müdürlüğü'nden, Belediye'den hesap sormalar mı istersin, şoförlerin kaçta kaçı ruh hastası üstüne araştırmalar mı?.. Seç seç al... (Bu kampanya bir hafta sürer.)

Oysa trafik teröründe ölenlerin ve yaralananların sayısı depremlerdeki kaybımızı defalarca katlar. Yanlış hatırlamıyorsam Başbakan'ımız Erdoğan'ın oğlu bile arabasıyla yılların ses sanatçısı Sevim Tanürek Hanım'ı ezip öldürmüştü. (Ve tabii ceza almamıştı. Zaten ülkemizde suç ve ceza ilişkisi şinanaynom!)

İkinci Dünya Savaşı'nda Almanlar asker, kadın, çocuk demeden 22 milyon Rus'u öldürmüşlerdi. Sovyetler Birliği'nde şehit vermemiş tek aile kalmamıştı. Yakında Türkiye'de de bu trafik katliamına kurban vermeyen tek aile kalmayacak sanırım. Türkler deprem felaketine kader diyor. Ama yaya geçidinde paspal bir otobüs altında can vermek de kader mi be!.. Markalı kader olur mu? Murat marka, BMW marka, Mersedes marka kader olur mu? Sen otoyollara, asfaltlara milyarlarca dolar yatırım yap. Ama o araçları kullanacak, o yollarda gezecek insanına beş kuruş yatırım yapma ve öğretme... Çünkü, ötekilerden para kazanıyorsun. İnsana yatırımın kısa vadede avantası yok ve bizde zaten onlardan çok var.

Neyse, ünlü biri tekrar trafik kazasına kurban gidene kadar trafik ukalalığımıza son verelim.

TÜRKÇE Mİ, TURKISH Mİ YOKSA TURKCHE Mİ?

Biraz önce Mercedes yerine Mersedes yazdım, wise guy yerine de vayz gay... Siz de farkındasınız sanırım, yabancı sözcükleri yıllardır o dilde yazıldığı gibi değil, inatla Türkçe okunduğu gibi yazıyorum. Zaten Osmanlı'dan miras aldığımız Arapça, Farsça, Fransızca ve Türkçe karışımı dilimiz 2.Dünya Savaşı'ndan sonraki Marşal Planı sayesinde tam bir aşureye döndü. Türk Basını yeni efendilerin dili olan İngilizce'yi keşfetti. İngilizce konusunda ne denli allame olduğunu yedi cihana göstermek için yıllarca ÇÖRÇİL diye yazdığı İngiliz Başbakanı'nın adını CHURCHILL diye yazmaya başladı. Kral Corc George, Henri Henry, Elizabet Elizabeth oldu. Ama Newyork'u Washington'u yazamadı.

Çünkü ellerindeki hurufatta o zamanlar ‘‘W’’ harfi yoktu. Yerine ‘‘V’’ harfiyle yetindik. Bu kadar kusur kadı kızında da olurdu canım. İşte o gün bugündür hiçbir yabancı kişinin, şehrin, nesnenin adını doğru söyleyemiyoruz. Nüvyork'a Nevyork, Vaşıngtın'a Vaşington, Örnst Hemingvey'e Ernest Hemingvey, Cek Landın'a Jack London deyip duruyoruz. İşin en keşkül yanı da Fransızca'yı, Almanca'yı, Rusça'yı da İngilizce okumaya başladık. Betofın'a Bethoven, Şarl'a ve Karl'a Çarls, Mari'ye Meri demeye başladık. Besteci Çaykovski'nin adı da bizde oldu mu sana Tchaikovsky!.. Frenkler, onu kendi milleti Çaykovski okusun diye kendi gramerlerine göre yazmışlar. Çünkü onlar Kiril Alfabesi kullanmıyorlar. Sen, niye onlardan bir adın yazılışını kopya ediyorsun da adam gibi Çaykovski yazmıyorsun entelciğim? Bu isim çorbasının en komik kısmı da bizim spor yazar-söylerlerine nasip oldu. Besnatçik mi, Betnastçuk mu nasıl desek acaba?.. Daha dün televizyonda maç anlatırken bir sürü sunucu ‘‘Cey Cey Okoçhaa!..’’ diye naralanıp duruyordu. Cey İngilizce J harfinin söylenişi. Afrikalı Arabın adı belki Jerom belki de Jikoko'dur. Nereden bilelim? J harfi adının kısaltılmışı...

Ama adam İngiliz değil ki ‘‘Cey’’ olsun. İngilizce yazıp söylemek için ıkınacağına sor öğren be kardeşim. Hiçbir yabancı dil bilmediği halde İngilizce yırtınan spor sayfacısı, yazarı ve söylerinin oranı yüzde 80'i geçer. Oysa kendi spor tarihlerine bakmayı akıl etseler biz okurların yaşamı ne kolay olacak... Spor yazarlarının ağababaları hiç ukalalık yapmadılar. Goal keepar'a kaleci, freekick'e frikik, shoot'a şut, goal'a gol, center halfback'e santrhaf, center forward'a santrfor deyiverdiler ve yazıverdiler.

Böylece hepimizin dili döndü ve rahat ettik. Yakında gazetelerimizde Kalegi Rushtu, Becir Goshcun, Turkan Shoray, Haccı Dhevrim filan yazarlarsa sakın şaşırmayın. (Hişşt, Hakkı Devrim'ciğim madem dilciliğe soyundun bu laflarımın bir kısmı da sanadır.)

BİZ YÜZDE KAÇIZ?

Din işportacı esnafı parti kurup siyasete soyunduktan sonra birdenbire,

‘‘Türkiye'nin yüzde 99'u Müslümandır!’’ diye bir slogan peydah oldu. Bu esnaf, ne zaman ve nerede ağzını açsa, ‘‘Yüzde 99'u Müslüman olan bu ülkedeee...’’ diye nutuk atıyor. Bir taraftan ‘‘Yüzde 99 Müslüman...’’ diye yırtınıyor. Bir taraftan beni Müslüman’dan saymıyor. Sanırım ben yüzde 1 kısmına giriyorum. Çünkü ben içki ve sigara kullanırım. Çünkü, ben günde 5 vakit namaz kılmam ve oruç da tutmam. Çünkü ben inancımla arama hacı, hoca, şeyh, şıh takımını sokmam. Çünkü ben dinimizin Arapça öğretilmesine karşıyım. Çünkü ben, Hac'ca gidip Osmanlı artığı ve İngiliz Amerikan yalakası Suudiler'e her yıl milyarlarca dolar söğüşlenmemize de karşıyım. O parayı hayra harcarım. Üstelik benim eşim ve kızım kafalarına tas gibi bez parçalarını da geçirmezler. Çünkü Müslüman erkeklerin saç kılı görünce azacaklarına da inanmazlar.

Yani ‘‘En el hak!’’ diyen şairi, Kubilay'ı, Van'da oruç tutmayan üniversite öğrencisini öldürecek kadar ve Sıvas Madımak Oteli’nde şair, yazar, karikatürcü aydınları yakacak kadar kin ve nefret dolu bu din amigolarına göre ben gavurum. Hatta gavur değil kafirim!..

Acaba ülkemizde benim gibi düşünen ve yaşayan kaç kişi var?.. Biz kaç kişiyiz? Bir milyon mu, yirmi milyon mu? Alevi, Bektaşi ve laikleri de sayarsak 50 milyon mu? Belki de daha fazla... Hani nerede kaldı senin zort zort öttüğün, ‘‘Çoğunluk bizden haa!..’’ diye aba altından sopa gösterdiğin yüzde 99 çoğunluk?.. Müslüman'ı sen mi tayin ediyorsun? Üstelik Osmanlı'nın mirasçısıyım diye övünmekte ve kendine kök aramaktasın. Osmanlı halkının yüzde kaçı Müslüman’dı haberin var mı?.. Rumlar'ı, Ermeniler'i, Yahudiler'i zorlatıp kaçırıp şimdi yüzde 99 Müslümanız demek ayıp değil mi? Osmanlı, mülklerine konmak için ne zaman Rumlar'ı Atina'ya tehditle kaçırmış?.. Beyoğlu'nu tarikatlar nasıl bastı?.. Bu rezillikleri yapmadığı için Koca Fatih de sana göre kafir miydi? Tövbe tövbe ya Rabbim... Bu ukalalık adamı kötü kötü söyletiyor.

*

Sahilde olta sallayan çocuğa,

‘‘Böyle isravrit tutamazsın’’ dedim.

‘‘Niye?’’

‘‘Çünkü çapariyi suyun üstünde sıyırtacaksın ki tüylere istavrit gelsin.’’

‘‘Bu çapari değil zoka... Ucundaki de tüy değil yem. Üstelik istavrit de tutmuyorum.’’

Oğlan koca bir balığı çekerken,

‘‘Sizin kuşak zaten balıkçılıktan ne anlar?’’ diye homurdanıp bir taksi çevirdim.

Göstergeye bakıp şoföre,

‘‘Benzinin bitmiş evladım’’ diye uyardım.

O da,

‘‘Bu araba benzinle değil, gazla çalışıyor beybaba’’ dedi. Viva ukalalık!..
Yazarın Tüm Yazıları