Paylaş
Mutlu çocuk yetiştirmenin reçetesi var mı bilemiyorum, ama ortaokul son ve lise sona doğru evlerin birer dershaneye, etüt merkezine dönüştüğüne hepimiz tanıklık etmişizdir. Psikolog Yrd. Doç. Dr. Nurcan Gökçakan’ın, “Çocuklarınıza gardiyan değil anne baba olun” sözleri çok çarpıcı. Özel Tarsus SEV İlköğretim Okulu’nda velilere seslenen Gökçakan, “Evler, çocuklar için sığınılacak bir limandır, bir yuvadır. Evleri etüt merkezine çevirmeyin. Onlara öğretmen değil, sadece anne ve baba olun! Onları anneanne ve babaannelerinizin sizi sevdiği gibi sevin; kitaplardaki formüllerle değil” diyor.
İşte Gökçakan’ın ailede çocuğun mutluluğu için reçetesine yazdığı ipuçları:
* Mutluluk, birden bire ortaya çıkan bir mucize değildir. Önce siz, sonra aile ortamınız mutlu olacak ki çocuğunuz da mutlu ve sosyal bir birey olarak hayata katılabilsin
* Mutluluk kendini tanımakla başlar. Siz mutlu olmazsanız aileniz de mutlu olamaz. Bu nedenle işe kendinizi tanımakla başlayın ve “Ben kimim” diye kendinize sorun. Ayrıca kendinizi dinlemeyi öğrenin. Gün içinde 3-4 defa durun ve kendinizi dinleyin; “Sıkıntıdayım, kaygılıyım, öfkeliyim, heyecanlıyım”... Eğer dinlerseniz farkına varırsınız.
* Çocuğunuza ceza verirken de aynı yöntemi uygulayın; kendinizi dinleyin! Diyelim ki çocuğunuz eve geç geldi ya da ödevini yapmadı. Lütfen o çocuğa müdahale etmeden önce bir dakika yani 60 saniye kendinizi dinleyin. Önce bir durun! Emin olun çocuklarınıza söylediğiniz en kötü kelimeler o bir dakika içinde çıkıyor. Siz onu unutuyorsunuz ama çocuk onu affetmiyor.
* Kendinizi dinlediğiniz 60 saniye içinde ‘Babasına mı söylemeliyim, odasına mı kapatmalıyım, cep telefonunu mu elinden almalıyım?’ diye düşünün. Siz düşünürken çocuk halen odasında!
* Hâlâ düşünmeye vaktiniz var; “Cep telefonunu alırsam nasıl bir ceza olur? Bu çocuk iyice hırçınlaşabilir. Geçen ay aldım üç gün küstü” diye kendi kendinizle konuşun. Ne yapmalısınız? Kendinize düşünmek için zaman tanıyın. Çok daha sağlıklı bir karar vereceğinizden emin olun.
* Ama eğer onun cezasını hemen verirseniz o anda ağzınıza geleni söylerseniz; çocuğunuz için bu yaptıklarınız hiçbir anlam ifade etmez. Bu nedenle çocuklarınızı hemen cezalandırmayın; çünkü sıradanlaşıyor.
* Ölünceye kadar dürüstçe çocuğunuzun yanında durun. Yanlış da yapsa, “Sanırım ben de senin yaşlarında olsam aynı şeyi yapardım” deyin. Çünkü siz çocuğunuza sadece anne ve baba olamıyorsanız; çocuğunuzun öğretmeni, hâkimi, yargıcı, gardiyanı, polisi, jandarması oluyorsanız; o çocuğunuz annesiz babasız demektir!
* Unutmayın; çocuğun yüz öğretmeni ama bir annesi, babası var. Ama anne ve babalar bunu unutuyor. O sığınılacak muhteşem liman olan ev de maalesef etüt merkezi haline geliyor. Biz çocuklarımıza çok büyük bir hata yapıyoruz. Odaya kapatıyoruz. Bir çocuğun ömrü bir odada, özel hoca, özel ders, dershanelerde geçiyor. Oysa eğitim sistemi onları zaten yeterince zorluyor. Sizin yapmanız gereken, evde huzurlu bir anne baba enerjisi yaratmak.
Paylaş