Nuran Çakmakçı

Deniz'in 'yapay' zekası

6 Kasım 2021
Deniz Baran Karagöz, Darüşşafaka Lisesi 10. sınıf öğrencisi. En büyük tutkusu yapay zeka üzerine çalışmak. Öğretmenlerinin yönlendirmesiyle ulusal ve uluslararası birçok yarışmaya katılıyor. Son olarak Münih’teki Uluslararası Makeathon Yarışması’na katılan tek liseli oldu ve tüm dikkatleri üzerine çekti...

Önceki hafta Münih’te yapay zeka odaklı iş fikirlerinin ortaya konulduğu; Microsoft, Siemens, Google, IBM gibi firmalar tarafından desteklenen ve Avrupa’nın en itibarlı yarışmalarından biri olarak görülen uluslararası bir yarışmaya katıldı Deniz Baran Karagöz. Yarışmanın adı Makeathon’du ve Deniz bu yarışmaya katılan en küçük yarışmacıydı. Ekibinde 3 Alman, bir Kolombiyalı üniversite öğrencisi olan Deniz, yarışma sonunda ilk üçe giremedi ama herkesin dikkatini çekti. Çünkü dünyanın farklı ülkelerinden 200’e yakın kişinin katıldığı yarışmada, ortaöğretim düzeyinde katılmaya hak kazanan tek öğrenci oydu. Öğretmenleri, “Yarışmaya kimlerin katılacağı bir jüri tarafından belirleniyor. Deniz dışındaki katılımcıların çok büyük kısmı iş dünyasından lisans veya yüksek lisans mezunları. Kendisiyle gurur duyuyoruz” dedi.

TÜRKİYE İKİNCİSİ

Deniz’in yarışmadaki takımında toplam 5 katılımcı bulunuyordu. Yarışmada belli bir şehir ya da bölgede modern şehirleşme çözümlerini sürdürülebilirlik ekseninde tasarlamaya çalıştılar. Burada da genel olarak bir bölge fotoğrafı üzerinden, tamamen yapay zekayı kullanarak, o bölgenin insan ve bina yerleşimi açısından nasıl daha verimli kullanılabileceğini ortaya koyan bir sistem geliştirdiler. Bunu da yarışma süresi olan sadece 48 saatte gerçekleştirdiler. Bugün hala yarışmadaki takımıyla kontak halindeler ve bu projeyi daha da geliştirmenin ve ticarileştirmenin yollarını arıyorlar. Darüşşafaka Lisesi giriş sınavında Türkiye ikincisi olan Deniz Baran, yazılım ve yapay zeka geliştirme konularında kendini geliştirmeyi hedeflediğini, gelecekte yapay zeka mühendisliği okumak istediğini belirtiyor.

MAKEATHON YARIŞMASI NEDİR?

Münih Teknik Üniversitesi bünyesindeki Makeathon Plaftormu tarafından düzenlenen yarışmada adaylar belli bir zaman diliminde önceden belirlenmiş ihtiyaçlara yanıt veren yenilikçi ürünler çıkarmayı hedefliyor. Makeathon yapay zeka alanında, Avrupa’nın en itibarlı yarışmalarından biri. Microsoft, Siemens, Google, IBM gibi iş ortaklarının da destek verdiği platform tarafından düzenlenen etkinliklere, dünyanın dört bir yanından ortalama 250 yarışmacı katılıyor. Platformun yönetimini ise Technische Universität München’deki (TUM) öğrenciler üstleniyor.

Yazının Devamını Oku

7 yıl sonra ilk şura toplanıyor... Eğitimde fırsat eşitliği masada

30 Ekim 2021
Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘en yüksek danışma kurulu’ olarak nitelendirilen Milli Eğitim Şurası, 7 yıl aradan sonra ilk kez toplanacak. 1-3 Aralık’ta yapılacak 20’nci Milli Eğitim Şurası’nda üç önemli konu masaya yatırılacak: Temel Eğitimde Fırsat Eşitliği, Mesleki Eğitimin İyileştirilmesi ve Öğretmenlerin Mesleki Gelişimi...

Milli eğitim şuraları aslında eğitim politikalarını belirleyen çok önemli toplantılar. Burada alınan kararlar bağlayıcı oluyor. Her ne kadar üç yılda bir yapılması planlasa da son yıllarda kesintiye uğradı. 1995’te çıkarılan yönetmeliğe göre ise dört yılda bir toplanması planlandı. Ancak, bu takvime de pek uyulmadı. İlk şura Maarif Kongresi adıyla 1921’de toplandı. Son şura ise Aralık 2014’te yapıldı. Milli Eğitim Şuraları, Türk millî eğitim sistemini geliştirmek, niteliğini yükseltmek için eğitim ve öğretimle ilgili konuları tartışmak ve tavsiye kararları almak üzere toplanıyor.

ÖNEMLİ KARARLAR ÇIKIYOR

Bu önemli toplantılarda Milli Eğitim Bakanı şuranın tabii üyesi ve başkanı oluyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı ve üyeleri ile Millî Eğitim Bakan yardımcıları ve Bakanlık merkez teşkilatı birim amirlerinin “tabii üyeler” olarak katılacağı şuraya bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler ile yurtiçi ve yurtdışından meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, özel sektör, basın ve yayın kuruluşları, öğrenci ve veli temsilcileri ile eğitim alanında şura konularıyla ilgili çalışmalarıyla tanınmış uzmanlar da davet edilecek.



1-3 Aralık’ta toplanacak Millî Eğitim Şurası’na yönelik gündem konularıyla ilgili eğitim paydaşlarından görüşler alınmaya devam ediyor.

Yazının Devamını Oku

Yüz yüze eğitimin ilk 45 gününde öğretmenlerin pandemi sınavı

23 Ekim 2021
Geçen hafta pandemi döneminden etkilenen öğrencilerin yüz yüze eğitime geçişte ilk 40 günü nasıl geçirdiklerini aktarmıştım. Şimdi de sıra öğretmenlerde. Eğitim hayatının en kilit rolündeki öğretmenler, 45 gün boyunca yaşadıklarını ve karşılaştıkları zorlukları paylaştı...

Kuşkusuz salgın sürecinde iş yükü en çok artan meslek grubunun başında öğretmenler geliyor. Öğretmenler daha önce hiç deneyimlemedikleri bir süreçle karşı karşıya kalmalarına ve bu süreçte kendileri de zaman zaman desteğe ihtiyaç duymalarına rağmen öğrencilerini büyük bir özveriyle destekleyip bilgi ve deneyimleriyle beslemeye çalıştı. Bu dönemde olağanüstü çalışmalar yaptılar. Eğitim verme şekillerini yeniden keşfeden görünmez birer kahraman oldular. En zorlu şartlarda mucizeler gerçekleştirdiler. Karantina dönemlerinde kapı kapı dolaşıp öğrencilerine eğitim verdiler. Kendi imkanlarıyla köy köy dolaşıp öğrencilerine ulaşanlar oldu. Kimisi de ekran karşısında her gün öğrencileriyle birlikte oldu, onları motive etti.

HİÇBİR ENGEL TANIMIYORLAR

Bu zorlu süreçte hiçbir engel tanımayan öğretmenler, kaynaklarını ve zamanını öğrencilerine ayırmaya devam ediyor. Toplam 43 ilde 500’ü aşkın gönüllü ve 50 bini aşkın ulaşılabilir öğretmenin bulunduğu Öğretmen Ağı’nın Genel Koordinatörü Buket Sönmez, öğretmenlerin yüz yüze eğitim başladığından bu yana sorunları ve davranış biçimleri farklılaşan öğrencilerle karşı karşıya olduklarını belirterek şunları söylüyor:

“Çocuklarda ciddi davranışsal problemler var. O yaş grubunun iniş çıkışlarını yönetebilirsiniz. Ancak, öğretmenlerden gelen geri dönüşlerden anlıyoruz ki davranışsal sorunları yönetilemeyecek noktaya gelmiş olabiliyor. Birinci sınıfın ilk dönemini yaşayan çocuklar, 3’üncü sınıf olarak döndüler. Sınıf içi akademik ortam bir öğrenme yeri ancak koridorlar daha büyük öğrenme yeri. Sınıf dışındaki ortamlarda akranlarıyla beraber vakit geçirirken çocuklar kurallara uyma konusunda sorun yaşıyor. İki yıllık eksiklik var. Öğretmenler, akademik sorunlardan çok sosyal, duygusal öğrenmede geri kalmışlığın ciddi sorunlarını yaşıyor. Velilerle doğru zeminde ilişki kurma noktasında da sıkıntılar var. Veliler öğrenme eksikliklerine kilitlenmiş durumda. Ancak çocukların sosyal duygusal gelişimini görmekten uzaktalar. Çünkü, onların da önünde sınav bariyeri var.”

İŞTE EN ÖNEMLİ SORUNLARI

Öğretmen Ağı tarafından pandemi sürerken öğretmenlerin okulda karşılaştıkları zorluklar ve sorunlara yönelik çalışmalar yapıldı. Eğitim Reformu Girişimi’nin hazırladığı Eğitim İzleme Raporları’nda da bu dönemde öğretmenlerin karşılaştığı sorunlar şöyle sıralandı:

Yazının Devamını Oku

Pandemi çocukları böyle değiştirdi

16 Ekim 2021
Yüz yüze eğitimde 40 gün geride kaldı, bir buçuk yıl sonra sınıflara dönen öğretmenler, öğrencilerindeki değişimi anlattı: Göz teması kuramıyorlar, bireyselleşip duygusallaşmışlar, dikkatlerini toparlayamıyorlar, yazmayı unutmuşlar...

Bir buçuk yılı aşkın süredir uzaktan eğitim gören milyonlarca öğrenci bir buçuk aydır yeniden okullarında. 6 Eylül’de başlayan yüz yüze eğitimde ilk 40 günü atlattık ama birçok okulda öğrencilerin uyumu konusunda hâlâ sorunların devam ettiğini görüyoruz, duyuyoruz... Öğretmenler, öğrencilerde görülen okula uyum sorunlarının başlıcalarını şöyle sıralıyor: “Bireyselleşmişler, bilgisayara alıştıkları için göz teması kuramıyorlar, sosyal ilişkiye açlar ama bir yandan da duygusal ve sosyal gelişimleri yavaşlamış, ödev yapmakta zorlanıyorlar, takım çalışmasına alışamadılar, dikkatleri azalmış, disiplin sorunu yaşıyorlar, yazmayı unutmuşlar...”

En büyük zorluğu birinci, 5’inci, 9 ve 10’uncu sınıflar yaşıyor. Eğitimcilerin bugünlerde birinci önceliği çocukların sosyal ve duygusal becerilerini geliştirmek. Akademik gelişme daha sonra geliyor. Özel Üsküdar SEV İlkokulu öğretmeni Barış Durmuş, Sezin Ortaokulu Müdür Yardımcısı Pınar Turan, Bilfen Lise ve İlköğretim Okulları Rehberlik Bölüm Başkanları Sebahat Başusta ve Tuğçe Kılıç öğrencilerde gözlemledikleri sorunları ayrıntılarıyla anlattılar:

DİKKAT VE DİSİPLİNLERİ AZALMIŞ: Azalan dikkat sürelerini tekrar arttırmaya çalışmak, daha da bireyselleşen öğrencileri sosyalleşmeye yönlendirmek, ders dinleme kurallarını tekrar hatırlatmak gibi durumlar için öğretmen ve rehberlik servislerine önemli görevler düşüyor. 1.5 yıl önce bıraktığımız öğrenci profilinin şimdiki ile farklı olduğunu hem öğretmenlerin hem de velilerin kabul edip buna göre aksiyon alması gerekiyor. Daha önceki yöntemlerin birçoğunun bu yeni öğrenci yapısına göre yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Öğrencinin uzun bir dönem evde büyükleri ile vakit geçirmesi, pandemi sürecinin psikolojik etkileri, etrafta duyulan ya da yakınlarında yaşanan kayıpların ebeveynlerin çocuklar üzerindeki etkisini de azalttığını görüyoruz. Evde sınırlar, kurallar ve sorumluluklar noktasında serbest kalan öğrencilerin bu eğilimlerini okula da taşımaya çalıştığını gözlemledik. 

BİREYSELLEŞMİŞLER: Ortak bir alanı paylaşmanın gerekliliklerini unutmuşlar. Daha bireysel bakan, değerlendiren ve hareket eden çocuklarla karşılaştık. Bu da arkadaşlarına karşı tutum ve genel kurallar anlamında zorluk yaşanmasına sebep olmuş. “Önce ben” diye düşünüyor çocuklar. Çok bireyselleşmişler ve arkadaş ilişkilerinde benciller. Grup içinde yaşamak, kurallara uymak, sınıf ortamında ders dinlemek, empati kurmak, topluluk içinde sıra beklemek, kendi kendine organize olmak, dikkatini uzun süre sürdürebilmek gibi sosyal konularda yol almamız gerekiyor.

GÖZ TEMASI KURAMIYORLAR: Evde tek başlarına, bilgisayarın önünde, göz teması kurmadan, istediklerinde oturup istediklerinde kalktıkları bir ders süreci geçirmiş olmaları, şu an karşılaştığımız bu durumun ana sebepleri olarak sayılabilir. Bilgisayar ekranları onları uzak tutmaya çalıştığımız bir ortamken, pandemiyle birlikte sekiz saat boyunca bilgisayarın önünde oturmak durumunda kaldılar. Şimdi sınıf içinde öğrenmeleri ve ders boyunca öğretmenle göz temasını sürdürmeleri için çalışıyoruz. Görüyoruz ki bilgisayardan ders dinlemeye alışmış çocuklar göz teması kurmuyor.

DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMLERİ YAVAŞLAMIŞ: Ev ortamında anne-babalar ne kadar destek olurlarsa olsunlar, çocuklar yeni tutumlar geliştirmişler. Olmaları gereken yaştan daha geride davranış sergiliyorlar, özellikle küçük yaş gruplarında daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor. Yaşı daha büyük olan çocuklar adaptasyona daha hazırlar. Onların da en büyük eksikliği akran etkileşimi, çatışma yönetimi, ikili iletişim becerileri ve saha faaliyetleri.

DERSE HAZIRLANAMIYORLAR:

Yazının Devamını Oku

Bu okul gururumuz olacak

8 Ekim 2021
Milli Eğitim Bakanlığı’nın gelecekte yıldızı parlayacak farklı alanlarda öğrenci yetiştirme yolunda attığı adımların sonuncusu Demirören Medya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi oldu. Böylece fabrikada, havalimanında, savunma sanayi bölgesinde, teknopark içinde açılan mesleki ve teknik Anadolu liselerine bir yenisi daha eklendi.

Demirören Medya Center içinde yer alıp 2022 yılından itibaren öğrenci kabul edecek olan lisede öğrenciler akademik eğitimleri boyunca sektörün deneyimli isimleriyle derslere girecek. Daha donanımlı, daha nitelikli gençlere gazeteciliği aktarmak için çıkılan bu yolculukta ilk etapta 30 öğrenci yer alacak. Bu sayı sonraki yıllarda katlanarak büyüyecek. Devlet lisesi olarak eğitim verecek okul, LGS başarı puanıyla öğrenci  alacak. Öğrencilere okulda gösterecekleri başarıya göre burs ve mezuniyet sonrası istihdam olanakları da sağlanacak. Medya alanında ilk olacak bu lisenin en önemli mimarları İstanbul Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Kemal Varın Numanoğlu ve daha bakan yardımcılığından itibaren mesleki eğitimin yıldızının parlamasını sağlayan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer oldu. Geçtiğimiz haziran ayında ilk çalışmalara başladığımızda zamanın İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Serkan Gür ve daha sonra görevi devralan Zekine Dayıoğlu ve ekibiyle geleceğin meslektaşlarını yetiştirebilecek olmanın heyecanını yaşadık.

TÜRKİYE’NİN HER YERİNDEN ÖĞRENCİ

CNN Türk Genel Müdürü Murat Yancı, DHA Genel Müdürü Celal Korkut, Demirören Medya İnsan Kaynakları Grup Başkanı Elif Karacaoğlu, Demirören Teknoloji Strateji ve İş Geliştirme Grup Başkanı Vadi Dipçin, Hürriyet Ekler Yayın Yönetmeni Aslı Çakır ve benim de bulunduğumuz ekip ilk günden dünkü imza törenine kadar heyecanla çalıştı. Babaları Erdoğan Demirören’in eğitime ve gençlere verdiği değeri miras olarak devralan Yıldırım Demirören ve Meltem Demirören bu projede başından beri en büyük destekçilerimiz oldular. Sınıfları, Türkiye’nin en büyük gazete, televizyon, radyo ve internet sitelerini çatısı altında toplayan Demirören Medya Center içinde kurulacak olan okulda akademik derslerin yanı sıra atölye, seminer gibi çalışmalar da yapılacak.

Türkiye’nin her yerinden öğrenci alabilmek için pansiyonlu olarak tasarlanan okulda ilk hedeflerden biri de çok iyi derecede yabancı dil bilen medya mensupları yetiştirmek. Yabancı hocaların da ders vereceği okulda liselilerin öncelikle kendi ana dilini daha sonra da İngilizce’yi çok iyi öğrenmesi için gerekli tüm koşullar hazırlanacak. Ve bizler de ömrümüz oldukça kuruluşu için heyecan duyarak emek harcadığımız bu okuldan mezun olacak gençlerin gelecekteki başarılarını keyif ve gurur duyarak izleyeceğiz.

Yazının Devamını Oku

İyi ki varsın çocuk!

2 Ekim 2021
Öğretmen anne Burcu Genco Büyükburç, önce 2 çocuğunu ‘ekran’dan uzak tutmak için evde deneyler hazırlayıp, ‘icat’ geliştirmeye başladı, ardından da internet üzerinden ‘İnteraktif Aile Saati’ uygulamasıyla başka anne-babalara ulaştı. Burcu öğretmen şimdi, 19 branştan meslektaşıyla ‘filozof çocuk’ yetiştirmenin püf noktalarını anlatan atölye çalışmaları yapıyor....

Burcu Genco Büyükburç, 35 yaşında 6 yıllık fen bilgisi öğretmeni. Hatay İskenderun’da özel bir okulda görev yapıyor. Burcu öğretmenin, biri 1.5 diğeri 4 yaşında iki oğlu var. O da pek çok anne gibi çocuklarının ekran maruziyetinden mümkün olduğunca uzak kalmasını istiyor. Bu yüzden büyük oğlu Murat Atlas çocukluğunun ilk yıllarını bilgisayar, tablet ve televizyondan uzak geçirsin diye 2.5 yaşından itibaren evde onun için deney ve oyunlar hazırlamaya başladı. Mesela geri dönüşüm malzemelerinden bir oyun icat etti. Pandemi öncesi başladığı bu deneysel oyunlarla çocuğu ile daha etkili vakit geçirip, onu keşfeden, üreten bir birey haline getirmek istiyordu. Oğlunun yaparak, yaşayarak öğrenmesi için geliştirdiği “İyi ki Varsın Çocuk” projesini sosyal medyada duyurdu. Hatta farklı branşlarda meslektaşları ile ücretsiz etkinlikler düzenleyerek ailelerin katılımına açtı. Geçen sene 1 Ekim-5 Kasım tarihleri arasında her akşam meslektaşları ile bir etkinlik düzenleyen Burcu öğretmen, ailelerin icat ettiği oyunları sanal sergide yayınladı. Ebeveynlerin gerek zaman, gerek maddi yetersizlikler nedeniyle çocuklarına veremediği eğitimleri evlerinde ücretsiz bir şekilde yapabilmeyi hedefleyen Burcu öğretmenin başlattığı etkinliklere psikolojik danışman, ilk yardım eğitmeni, anlayarak hızlı okuma uzmanı, yaşam koçu, nefes koçu, keman ve piyano eğitmeni ile birçok gönüllü öğretmenler de destek veriyor.

İNTERAKTİF ‘AİLE SAATİ’

Pandemide çocukların evde çok fazla sıkıldığını her zamankinden daha çok ilgiye ve oyun oynamaya ihtiyaç duyduğunu söyleyen Burcu Genco Büyükburç, “İyi ki Varsın Çocuk” projesini kendi evinden çıkarıp başka çocukların, başka anne babaların evlerine sokup, “İnteraktif Aile Saati” adında bir uygulama başlattı. Ailelerin evde çocuklarla zaman geçirerek geri dönüşüm malzemeleri ile kendi oyunlarını hazırlayıp oynamalarını sağlamayı amaçladığını belirten Büyükburç, “Bu sayede çocuklarımızı televizyon, telefon ve tablet ekranlarından uzak tutacağımızı düşündüm” diyor. Eşi de matematik öğretmeni olan Burcu öğretmen, yeni projeleri olduğunu da söylüyor: “Mutlu, üreten, keşfeden, özgür çocuklar yetiştiren, bilinçli anne baba vizyonu ile hareket eden, bununla birlikte çocuklarımızla eğlenerek etkileşimli zaman geçirmeyi ilke edinen ebeveynler olmak bizim ilk hedefimizdi. Ve sonrasında bu hedefimiz projelerimiz için çıkış noktası oldu. Büyükburç Ailesi olarak eğitim alanında birçok yeni projemiz var.”

AİLELERLE İCAT SERGİSİ AÇTI

"Oğlumla evde etkinlik ve deneylere başladığımda ilk amacım onun el becerilerinin, motor ve kaslarının gelişmesiydi. Çocuğumun fiziksel ve bilişsel becerilerini geliştirmek amacıyla başlattığım bu etkinlikler evde deneylerle devam etti. İlk etapta kendim yaptım, sonra oğluma yaptırmaya başladım. Sonra bunu sosyal medyada duyurdum. Türkiye’nin farklı illerinden farklı branşlardan öğretmenler de bana eşlik etti. Bunun üzerine ailelerin icatlarıyla bir sergi açtık. Şimdi de ekim ayı boyunca her gün farklı atölyelerde sanat terapisinden ev kazalarına karşı ilk yardıma, sayılarla karikatür yapmadan filozof çocuk nasıl yetiştirilire kadar birçok etkinlik düzenliyoruz. Ücretsiz olan bu etkinlikler online herkese açık olacak. 19 branştan öğretmenimiz 28 farklı atölye ile aile ve çocuklara ulaşacak."

15 DAKİKA DA OLSA ZAMAN AYIRIN

Yazının Devamını Oku

YÖK Başkanı Erol Özvar: Üniversitelilerin yarısından fazlası çift doz aşılı

25 Eylül 2021
Üniversiteler bu yıl yüz yüze eğitim ağırlıklı olmak üzere yavaş yavaş açılmaya başladı. YÖK Başkanı Erol Özvar, üniversite öğrencilerinin yüzde 65.6’sının çift doz aşısının yapıldığını söyledi, yeni öğretim yılında yüz yüze eğitim ve salgına yönelik alınan önlemleri Hürriyet’e anlattı:

"Ülkemizdeki yükseköğretim kurumlarında eğitim gören öğrencilerimizin yüzde 65.6’sı çift doz aşı oldu. Bu önemli bir oran. Bizleri sevindiren diğer bir gelişme ise profesör, doçent, doktor, araştırma görevlisi, okutman gibi öğretim elemanlarımızın yüzde 85.6’sının çift doz aşılı olmasıdır. Önümüzdeki günlerde bu oranın yüzde 100’e yaklaşacağına inanıyoruz. Bu aşı oranlarının bizim 2021-2022 akademik yılı dolayısıyla yüz yüze eğitim konusundaki kararlılığımızı desteklediğini ve bu konudaki inancımızı arttırdığını ifade etmek isterim. Umuyorum öğrencilerimiz de öğretim elemanlarımız gibi eğitim öğretim dönemi açılırken aşılarını tamamlamak suretiyle yüz yüze eğitim için gerekli olan bu şartı yerine getirmiş olacak.

ÇEVRİMİÇİ DERSLER DE DEVAM EDECEK

COVID-19 salgınının devam ettiği bu dönemde üniversitelerde derslerin yüz yüze yapılmasının yanında çevrimiçi ve çevrimdışı yöntemlerden de istifade edilecek. Böylece eğitim-öğretimi kesintisiz sürdürebileceğiz. Üniversitelerimiz, salgın öncesinde de kullandıkları uzaktan öğretim yöntemini, salgın esnasında bütün programlara genişleterek bir hayli tecrübe kazanmış oldu. Bu tecrübe ile bu yeni akademik yılda gerekli gördükleri derslerin belirli bir oranını bu yöntem ile verebilecekler. Öğretim elemanlarımız derslerin büyük kısmını yüz yüze sınıflarda anlatacaklar. Bir kısım teorik dersleri ise senkronize olarak öğrencilere aynı anda çevrimiçi sunabilecekler. Üniversitelerimiz, asenkron yani derslerin video kayıtlarının alınıp öğrenciler tarafından izlenmesinin önünü açan uygulamaları da yapabilecekler. Böylece yüz yüze öğretimin yanı sıra online, senkron ve asenkron gibi uzaktan eğitim yöntemleri ile dersler çeşitlendirilmiş bir şekilde yürütülebilecek. Salgın esnasında bu yöntemlerin bir arada uygulanması öğretimin kesintisiz sürdürülebilmesi için vazgeçilmezdir.

UYGULAMALI EĞİTİM YÜZ YÜZE OLACAK

Uygulamalı öğretimler, stajlar ve iş yerinde mesleki eğitimlerin de tedbirlere uyularak devam etmesi gerekiyor. Öğrencilerimizin staj ve iş yeri mesleki eğitimlerinde kamu ve özel sektör kurumlarından gerekli anlayışı göstermelerini, tedbirlere riayet etmek suretiyle kapılarını öğrencilerimize açmalarını bekliyoruz.”

ÜNİVERSİTELERDE SALGIN ÖNLEMLERİ GİRİŞLERDE HES KODU KONTROLÜ

BAŞKAN Özvar, yüz yüze eğitimde alınacak salgın önlemlerini şöyle sıraladı: “YÖK’ün koordinasyonunda üniversitelerimiz, Sağlık Bakanlığı ile şu an protokol yapmış durumda. Bu protokol sayesinde üniversitelerimiz dijital verilerle COVID-19’u üniversite ölçeğinde, kampüs ölçeğinde takip etme imkanına sahip. Yine kampüs, bina girişleri veya gerekli görülen yerlerde üniversitelerimiz HES kodlarının kontrollerini yaparak riskli temaslıları veya virüse yakalanmış olanları izleyebilecek.

Yazının Devamını Oku

Tek göz odadan çıkan pırlantalar

18 Eylül 2021
Viranşehirli Muhsin, Silopili Hividar, Uludereli İlhan... Kalabalık ailelerde zor şartlarda büyüyen, yazın tarlalarda çalışıp biriktirdikleri parayla eğitim masraflarını karşılayan üç genç, şimdi üniversitede okumak için büyük şehirlere gitmeye hazırlanıyor. İşte pırlanta gibi 3 gencin başarı hikayeleri...

Viranşehirli Muhsin Zencir, 14 çocuğun yaşadığı bir evde büyüdü. Kardeşlerin en küçüğüydü. Nasıl başardıysa başardı ve sadece kardeşlerinin arasından değil bu yıl üniversite sınavına giren yüz binlerce gencin arasından da sıyrılmayı başardı. Türkiye 550’ncisi oldu. Şimdi İstanbul’da mühendislik okuyacak.



İlhan Gün de 12 kardeşin en küçüğü olarak tıpkı Muhsin gibi çok zor şartlar altında büyüdü. Onun yaşam savaşı Şırnak’ta başladı sonra hem çalışmak hem okumak için Antalya’ya uzandı. 1990 doğumlu olan İlhan bir üniversite bitirdi şimdi ikincinin peşinde. YKS’de en iyi 10 bin aday arasına girdi, bu sene Akdeniz Üniversitesi’nde hukuk tahsiline başlayacak, avukat olmak istiyor.

ZORLU HAYATLAR...

Hividar Çeviker ise Silopi’de 9 kardeşiyle aynı odada uyuyor, geceleri onlar uyanmasın diye sokak lambasının ışığında ders çalışıyordu. O da Muhsin ve İlhan gibi ailesinin üniversiteye giden ilk bireyi olacak. Yani o da diğerleri gibi ailesinin gururu, umudu olacak. YKS’de Türkiye 17 binincisi oldu. Başka okullar seçme şansı da vardı ama o öğretmen olmak istiyor. Hem de özel eğitim öğretmeni. Çünkü bir amacı var; yeğeni gibi engelli çocukların hayatına dokunabilmek. Çok kardeşli ve çok zorlu bir hayatın içinden gelip sınav başarılarıyla yüz binlerce genci geride bırakıp ailelerine büyük gurur yaşatan ve kalplerimize umut aşılayan bu üç genci gelin biraz daha yakından tanıyalım:

Yazının Devamını Oku