Nuran Çakmakçı

Boğaziçi Hukuk 100 öğrenciyle eğitime başlıyor

19 Şubat 2022
Geçen yıl tartışmalarla kurulan Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2022 YKS ile öğrenci alarak güz döneminde kapılarını açacak. Yaklaşık 100 kontenjanı olacak fakülteye giren öğrenciler önce hazırlık sınıfı okuyacak. Ancak İngilizce yeterliliği olanlar hazırlık okumadan birinci sınıfa başlayacak.

Üniversite yetkililerinden aldığım bilgilere göre Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin açılış hazırlıkları sürüyor. Eğitim programının ve akademik kadronun oluşturulması için çalışmaların yakında tamamlanacağı belirtiliyor. Edindiğim ilk izlenime göre Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Türkiye’nin uluslararası hukuk alanında ihtiyaç duyduğu uzman iş gücüne katkı sağlayacak gibi görünüyor. Yani hazırlık çalışmaları o yönde ilerliyor.

EĞİTİM İNGİLİZCE VE TÜRKÇE

İngilizce ve Türkçe eğitim verilecek olan Hukuk Fakültesi’nde Koç Üniversitesi ve Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde olduğu gibi Türk hukukuna dair dersler Türkçe, seçmeli dersler ise İngilizce olarak okutulacak ve tüm öğrenciler İngilizce Hazırlık Okulu’nu tamamlamak zorunda olacak. İnsan hakları, hukuk tarihi gibi zorunlu dersler de İngilizce olarak verilecek. Hukuk fakülteleri YÖK’ün koyduğu Türkçe-İngilizce ders oranı ölçütüne uymakla yükümlü. Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde de özellikle yabancı literatürü takip etmenin önemi nedeniyle İngilizce derslerin yasal zorunluluk olan yüzde 30 oranının oldukça üzerinde olacağı söyleniyor.  

AKADEMİK KADRO TAMAMLANIYOR

Fakülte, akademik kadro çalışmalarını da tamamlamak üzere. Üniversitenin fakülte ana sayfasında kabul edilen öğretim üyelerinin isimleri açıklandı. Kadroya alınan öğretim üyelerinin doktora derecelerinin yurtdışındaki saygın üniversitelerden olması tercih edildi. Bugüne kadar kadroya alınan 7 öğretim üyesinin yüksek lisans ve doktoralarının Queen Mary Londra Üniversitesi, Oxford Üniversitesi, Durham Üniversitesi, Leicester Üniversitesi, Sorbonne Üniversitesi gibi önemli eğitim kurumlarından olması dikkat çekiyor.

DİL PUANLARI YÜKSEK

Kadroya atanan akademik personelin Yabancı Dil Sınavı puanı, çok tartışma yaratmıştı. Yetkililer dil puanı 90 ve üzerinde olan adayların araştırma görevlisi olarak istihdam edildiğini belirterek, “ALES puanı 100 olan bile var ki burada da 90’ın altında ALES puanı bulunmuyor. Yurtdışı doktora sahibi akademik personelin de eğitimleri itibarıyla yabancı dil sorunu zaten yok” diyor.

Yazının Devamını Oku

YÖK Başkanı Özvar: Daha çok öğrenci tercih yapsın diye

13 Şubat 2022
Bu yıl sınava girecek 2.5 milyonu aşkın adayı ilgilendiren ve önceki akşam açıklanan sınav değişiklikleri birçok öğrenciyi sevindirdi ancak bazı uzmanları da kalitenin düşeceği konusunda endişelendirdi. Sınav değişikliklerini YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ile konuştum...

Baraj puanı niye kalktı?

Önlisans ve lisans programlarını tercihte bugüne kadar olan baraj puan uygulamasını kaldırdık. Kazanmak, kayıt yaptırmaktan söz etmiyoruz. Öğrencilerin tercih yapma imkanını genişletip, arttırdık. Puanların kaldırılması, üniversitedeki bölüm ve programların puanlarının düşmesi anlamına gelmiyor. Bu puanları düşürmeye yönelik bir uygulama değil. Ön lisans ve lisans programlarını tercih etmek için önceden TYT’de 150, AYT 180 puan almak gerekiyordu. Bu barajı kaldırarak, puanı hesaplanabilen öğrencilerin tercihte bulunma fırsatını onlara vermiş oluyoruz.

PUAN ÜSTÜNLÜĞÜ ÖNEMLİ

Sıfır puan almayan herkesin tercih hakkı var değil mi?

Önlisans ve lisans programlarının yerleştirme puanlarında düşüş, indirme söz konusu değil. Temel matematik veya Türkçe testinde belirli düzeyde ham puan almak yine gerekiyor. Ham puan uygulaması devam ediyor. TYT sınav puanının hesaplanabilmesi için bu iki testten birinde en az 0.5 veya daha fazla ham puan alınmalı. Bu ham puanı alan öğrencilerin sınav puanı hesaplanıyor. Buna göre puanı hesaplanan öğrencinin en düşük alacağı puan 100, en yüksek alacağı puan ise 500’dür. Bu açıdan puan hesaplamalarında herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Önceki senelerde olduğu gibi bu uygulama devam ediyor.

Geçen sene Y-TYT’de öğrencinin puanının hesaplanabilmesi için 150 puan alması gerekiyordu. 150 puan aldığında ön lisans programlarına başvurabiliyordu. AYT’de de puan türlerine göre sayısal, sözel, eşit ağırlık alanlarında 180 ve üzeri aldığı takdirde puanı hesaplanabiliyordu. Yeni dönemde ise puanı hesaplanabilen bütün öğrencilerin hem Y-TYT hem Y-SAY hem Y-SÖZ, Y-EA, Y-DİL puanı hesaplanacak. Fakat önceki senelerde olduğu gibi programları kazanabilmek için aldığı puan ile başarı sırasına bağlı. Yani bir programa girebilmek için puan üstünlüğüne sahip olmanız gerekiyor. Demek istiyoruz ki, herhangi bir programa başvuranlar kontenjan nispetinde başarı sırasına göre yerleştirilecek, önceki senelerde olduğu gibi.

REKABET ARTACAK

Yazının Devamını Oku

Doğa Kolejiyle her kuşağa hitap edeceğiz

12 Şubat 2022
Doğa Koleji’ni bünyesine katan İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Prof. Sanver, “Bilgi’nin amiral gemisi olduğu, her kuşağa hitap eden ve dünyaya yayılmış bir eğitim ekosistemi planlıyoruz. Yeni eğitim yatırımlarına devam edeceğiz” dedi...

2002 yılında Fethi Şimşek tarafından Beykoz’da kurulan, 2011’de Turkven’in danışmanlığını yaptığı Dünya Bankası’nın yatırım kuruluşu olan IFC, Avrupa Yatırım Bankası fonu EIF, Almanya Kalkınma Bankası DEG ve Hollanda Kalkınma Bankası FMO gibi uluslararası yatırımcıların hissedar olduğu, 2016’da Metal Yapı, 2020’de İTÜ ETA Vakfı tarafından alınan Doğa Koleji bu hafta salı günü İstanbul Bilgi Üniversitesi bünyesine katıldı. 51 bini aşkın öğrencisi ve 8 bin öğretmeni olan okulun velilerinin ve öğretmenlerinin yeni döneminle ilgili kafalarında sorular oluşmaya başladı. İşte bu durumu Doğa Koleji’nin yeni sahibi İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Remzi Sanver’e sordum:

EĞİTİM EKOSİSTEMİ

Can Holding, 2019 yılında Bilgi Kültür ve Eğitim Vakfı’nın destekçileri arasına katıldı. Bilgi Üniversitesi’ni alma kararının ardından Doğa Koleji’ni de bünyesine kattı. Eğitim alanında bu yatırım kararı nasıl alındı?

Dün olduğu gibi bugün de Bilgi Üniversitesi’nin sahibi Bilgi Kültür ve Eğitim Vakfı. Can Holding, İstanbul Bilgi Üniversitesi’ni almaktan ziyade ifade ettiğiniz gibi vakfın destekçileri arasına katıldı. Bunu eğitim alanında yapmayı planladığı kapsamlı ve uzun soluklu yatırımların ilk ve temel adımı olarak gördü. Bundan böyle, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin amiral gemisi olduğu, her kuşağa hitap eden ve dünyaya yayılmış bir eğitim ekosistemi planlıyoruz. Doğa Kolejleri’nin Can Eğitim Grubu’na dahil edilmesi de bu yönde atılmış ikinci adım. Bunu başka adımlar da takip edecek, sadece Türkiye’de değil, başka ülkelerde de.

OKULUN ADI AYNI KALACAK

Okulun adı aynı mı kalacak?

Evet. Şu anda değiştirmek için hiçbir sebep görmüyoruz.

Yazının Devamını Oku

Acar Baltaş ailelere seslendi: Çocukların egolarını şişirmeyin

5 Şubat 2022
Psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş, Türk ailesini yakından tanıyan ve gözlemleyen bir uzman. “Okullar ve eğitim kurumları kadar sizlerin de sorumlulukları var” diyen Prof. Dr. Baltaş, aileleri çocukların egolarını şişirmemeleri için uyardı...

Geçtiğimiz günlerde Antalya’da TÖZOK tarafından yapılan “Eğitimin Dönüşümü” toplantısında Psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş her zaman olduğu gibi yine katılımcıların ilgiyle takip ettiği bir konuşma yaptı. Sempozyum sonrasında konuştuğumuz Prof. Dr. Baltaş, önce aileleri sonra da eğitimcileri şöyle uyarıyor:

PSİKOLOJİK BAĞIŞIKLIĞINI GELİŞTİRİN

“Okul, çocuğun eğitimi için önemli. Ama çocuk zamanının büyük bölümünü okulda değil, aile içinde geçiriyor. Çocuğa aşırı odaklanmak, onun psikolojik bağışıklık sisteminin gelişmesine engel oluyor. Çocuğun otonomisi sınırlanıyor. Daha küçükken ona yemeği ailesi yediriyor, ayakkabıları bağlanıyor. Kısaca söylemek gerekirse, çocuğun yapabileceği neredeyse her şey evdekiler tarafından yapılıyor. Onu olumsuz sonuçlardan korumak için aileler aşırı gayretli oluyor. Çocukların yerine aileler onun görevlerini yapıyor ve egosunu şişiriyorlar. Çocuk ne yaparsa harika olduğuna ve birinci olacağına inanıyor. Servisini kaçırınca kendileri okula götürüyor, ödevini unutunca arkasından yetiştiriyor, eşya kırılırsa ‘canın sağ olsun’ diyor, hayvanı ölürse yenisi alınıyor. Bir spor takımına giremezse gidip öğretmenle konuşulup takıma girmesi sağlanıyor. Çocuk okulda çatışma yaşarsa taraf olup, onun adına durumu çözmeye çalışıyorlar. Dr. Erdal Atabek’in deyişiyle, ‘ailenin hayatına değil, refahına ortak’ çocuklar yetişiyor. Çocuğun psikolojik bağışıklığının geliştirilmesi gerekiyor.

ANNELERİN ÜZERİNDE ÇOK BASKI VAR

Ebeveynler yanlış yapmamak adına çocuklarının hayatına çok fazla karışıyor, onları mükemmel birey yapabileceklerine inanıyorlar. Bu tutumun altında sevgi ve korku gibi birbirinin içine geçmiş iki duygu yatıyor. Çocuklarının başarılı olamayacağı korkusu onlara duyulan sevgi ile birleşip, hayat karşısında güçlenmelerini engelleyecek müdahalelere yol açıyor. Son iki kuşak ebeveyn, çocuk yetiştirmeyi bir projeye dönüştürmüş durumda. Özellikle kadınlar, toplumun onlara yüklediği rolün uzantısı olarak çocukların yetişmesinde esas sorumlunun anne olduğuna inandırılmışlar. Babalardan bekledikleri yardımı alamadıkları zaman bu anneler kendilerini yalnız hissediyor ve çocuklarını kusursuz yetiştirme ve hayata eksiksiz hazırlama tutkusuyla hem onların hem de kendilerinin sağlıklarını tehlikeye atıyorlar. Böyle anneler hayatlarından daha az memnun oluyor ve hayattaki diğer rollerini ihmal ediyor.

KÖTÜ PATRON, KÖTÜ

Yazının Devamını Oku

Okul yöneticilerine liderlik ve bütçe eğitimi

29 Ocak 2022
Bakan Özer, okul yöneticilerine liderlik ve yöneticilik eğitimi verileceğini açıkladı: “Yarıyıl tatilinden sonra tüm okul yöneticilerimize liderlik eğitimlerinden iyi uygulamaların yaygınlaştırılmasına ve bütçenin verimli bir şekilde kullanımına kadar kapsamlı bir eğitim başlatacağız.”

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, her okulun artık kendi ihtiyaçlarının belirlenmesi konusunda inisiyatif alacağını, bakanlığın da gerekli bütçe desteğini sağlayacağını vurguladı. Bakan Özer’le Antalya’da TÖZOK’un yaptığı “Eğitimde Dönüşüm” toplantısında buluştuk:

Okulların artık tek tek inisiyatif almasını istiyorsunuz. Nasıl olacak?

Okullarımızı çok daha güçlü bir hale getirmeye çalışıyoruz, kendi ihtiyaçlarını belirleme noktasında inisiyatif almalarını istiyoruz. Örneğin, öğretmenlerimizin mesleki gelişim eğitimlerinde ilk kez okulları merkeze alan bir uygulama geliştirdik. Artık okullarımız kendi öğretmenlerinin mesleki gelişimlerine yönelik eğitim ihtiyaçlarını tespit edecekler. Bizler de okullarımıza gereken bütçeyi göndereceğiz. Böylece her okul kendi ortamını iyileştirmeye ve kalitesini sürekli arttırmaya odaklanmış olacak.

Peki ne tür çalışmalar planlıyorsunuz?

Yarıyıl tatilinden sonra tüm okul yöneticilerimize yönelik kapsamlı eğitimler başlatacağız. Liderlik eğitimlerinden iyi uygulamaların yaygınlaştırılmasına ve bütçenin verimli bir şekilde kullanımına kadar okul yöneticilerimizi sürekli destekleyeceğiz. Yöneticilerimize liderlik eğitiminin yanı sıra, okul kültürünü geliştirmeye yönelik psikososyal eğitimler, şiddeti engellemeye, bağımlılıkları önlemeye ve yabancı uyruklu öğrencilerin uyumuna yönelik eğitimler vereceğiz. Okul yöneticilerimiz kendilerini mesleki olarak geliştirdikçe bu durum okullarımıza da yansıyacak ve nihayetinde eğitimin kalitesi de sürekli olarak artacak.

TEMEL EĞİTİMDE 10 BİN OKUL PROJESİ

2022 bütçesinde yer alan 3 milyar TL’lik ‘Temel Eğitimde 10 bin okul’ projesi ile ilgili detay verir misiniz?

Yazının Devamını Oku

Çocuklarda başarının sol anahtarı

22 Ocak 2022
‘Müzikle erken yaşta tanışan çocuk hem fizik, matematik gibi derslerde hem de hayatta başarılı oluyor.’ Bu bilginin kaynağı olan Dr. Erman Türkili, “Enstrüman çalmak zekâyı geliştiriyor. 7 yaş geç, 3 yaşından itibaren piyanoya, beş yaşından itibaren de kemana başlatın” diyor...

Bahçeşehir Üniversitesi Konservatuvarı Müzik Bölüm Başkanı Dr. Erman Türkili, doktorasını ABD’de tamamlamış. Çocuklarda erken yaşta müzik eğitimi üzerine çalışmalar yapan, aynı zamanda kendisi de bir keman sanatçısı olan Türkili, “Çocuklar motor becerilerinin gelişimi için 3 yaşından itibaren rahatlıkla piyano eğitimlerine başlayabilirler” diyerek şunları söylüyor: “Amerikan Psikoloji Derneği araştırmasına göre; iyi bir müzik eğitimi alan çocuklar matematik ve fen sınavlarında müzik eğitimi almayanlara göre, çok daha yüksek puanlar elde ediyorlar. Erken yaşta müzik eğitimi, beyinde yararlı işler yapıyor. Bu durumdaki bir çocuk matematik ve bilim derslerinde yüzde 21, dil becerilerinde yüzde 22 daha başarılı olabiliyor. Erken yaşta müziğe başlayan biri tüm hayatı boyunca daha hızlı ve daha keskin zekaya sahip olabiliyor, sınav başarı oranlarında yüzde 21-22 daha yüksek bir grafiğe ulaşıyor. Bu veriler birçok bilimsel araştırmanın sonucu. Müzik eğitiminde hem kinestetik hem işitsel hem de görsel beceri kullanılıyor. Beyin daha fazla kullanıldığında bu ilerleme sağlanıyor. Bu nedenle enstrüman eğitimine üç yaşında başlıyoruz. Özel eğitimde olanlara yaş sınırı koymuyoruz.”

NOTASIZ METOT

Erken yaşta öğrenme güçlüğü çeken ve otizm spektrumundaki çocukların piyano çalabilmesi için notasız bir metot geliştiren Dr. Türkili, notalar yerine renk ve sembollerle miniklere hem müziği sevdiriyor hem de kısa zamanda bir enstrüman çalmalarını sağlıyor. Önsözünü çocuk ve ergen psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Yankı Yazgan’ın yazdığı ‘First Steps of a Little Artist (Küçük Bir Sanatçının İlk Adımları)’ kitabı birçok ülkede satışa sunuldu. Kitabı üzerine çalışmaya Amerika’da 2008’de başlayan Türkili, 3 yaşındaki öğrencisine eğitim verirken zorlanınca araştırmaya başladı. Geleneksel notalı eğitim yöntemleriyle enstrüman çalmayı öğretemediği öğrencisine bu kez renk ve sembollerle kısa sürede öğretmeyi başardı.

RENKLİ TUŞLAR

12 yıllık grafik, test aşamasından sonra yayınladığı bu kitapta çocukların renk ve sembollerle melodileri nota bilmeden hızlıca çalmaya başladıklarını aktaran Dr. Erman Türkili, çalışmasını şöyle anlatıyor: “Yüksek lisans ve doktoramı Amerika’da yaptım. Doktora öğrencisi iken orada öğrencilerim vardı. 3 yaşında çocuklar bir enstrüman çalmak için geldiğinde inanılmaz zorlanıyorlardı. Müziğin kuşkusuz en zor kısmı nota okuma. Öğrencilerim aylar boyu ilerleyemiyorlardı. Gördüm ki çocuk 3 yaşında nota öğrenemiyor. Bir gün yolda giderken, bu çocuklara nasıl bir dil kullanmalıyım ki enstrümanla tanıştıkları andan sonra onu hızlıca çalsınlar diye düşünürken aklıma notaları çıkarıp, onların yerine sembol ve renkler koymak geldi ve uygulamaya geçtim. 6 ayda hiçbir ilerleme kaydedemeyen çocuk, sembol ve renklerle uyguladığım metotla iki ayda konsere çıktı. Bütün parçaları nota yerine sembolize etmeye başladım. Türkiye’ye dönünce de uluslararası alanda kitap yazdım. Piyanoyu baştan sonra renklendirdik. Üzerlerine etiketler yapıştırdık. Böylece çocuklar bir anda nota yerine sembolleri takip ederek piyanonun başına oturdukları andan itibaren enstrümanı çalmaya başladılar.”

Yazının Devamını Oku

TÖZOK Başkanı Öztürk: ‘Hem velileri hem okulları korumalıyız’

15 Ocak 2022
Özel okulların ücret artışları bu haftanın gündemindeydi. 154 bin 668 öğretmenin görev yaptığı, 1 milyon 450 bin öğrencinin eğitim gördüğü, 12 bin özel okulu kapsayan bu ücret artışı tartışmasını Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) Başkanı Zafer Öztürk ile konuştum...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan özel okul ücretlerindeki artış tavanını enflasyonla, yani yüzde 36 seviyesiyle sınırladıkları açıklamasıyla konuya son noktayı koydu. Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na göre, öğrenim ücreti ve diğer yan ödemelerin okullar tarafından en geç mayıs ayına kadar ilan edilmesi gerekiyor. Tartışılan bu artış oranı da ara sınıflarda okuyan öğrencileri ve onların velilerini yakından ilgilendiriyor. Çocuğu özel okula giden veliler, gelirlerinin aynı oranda artmadığı gerekçesiyle tepkili ve tedirgin. Üstelik öğrenim ücreti dışında kalan yemek, kırtasiye gibi hizmetlere yapılacak artışın oranı henüz açıklanmadı ama beklenti bu oranın okul ücretlerindeki artışın da üstünde olacağı yönünde. Ayrıca bazı okul servisleri yılı bitirmeden zam yaptı. 154 bin 668 öğretmenin görev yaptığı, 1 milyon 450 bin öğrencinin eğitim gördüğü, 12 bin özel okulu kapsayan bu ücret artışı tartışmasını Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) Başkanı Zafer Öztürk ile konuştum:

PANDEMİDE CİDDİ KAYIPLAR YAŞADIK

“Pandemide zaten okullarımız ciddi anlamda kayıplar yaşadı, ne yazık ki okul öncesi gruplarında ciddi kapanmalar oldu. Bu süreç içinde kurumlar kısa çalışma, KDV gibi desteklere rağmen ciddi anlamda ekonomik sıkıntılar yaşadı. Ama eğitim kalitesinden taviz vermediler. Online, hibrit eğitim için ciddi teknolojik yatırım yaptılar. Ekonomik dalgalanma, aşırı fiyat artışları karşısında veliden herhangi bir ek ücret talep etmedik. Ara zam yapmadık. Kârlılıktan çoktan vazgeçtik. Yaşamaya ve kaliteyi sürdürmeye çalışıyoruz. Devletten de velilerimiz adına KDV indirimi başta olmak üzere destek bekliyoruz.

BİRÇOK OKULUMUZ MALİ SIKINTIDA

Başta yerel okullar olmak üzere birçok kurumumuz sıkıntıda. Biz 1 milyon 450 bin öğrenciyi okullarımızda kaliteli eğitimle tanıştırıyoruz. Kaldı ki bugün bu okullarımızın tamamında öğrencilerin en az yüzde 10’u muhtelif oranlarda burs alıyor. Aynı zamanda katma değer yaratıp gelir vergisi ödüyoruz ve her okul bir STK gibi işleyiş içinde sosyal ve ekonomik fayda yaratıyor, organizasyon yapıyoruz, bağış topluyoruz. Her okul bunu yapıyor.

EKONOMİK DALGALANMA BİZİ ETKİLİYOR

Yazının Devamını Oku

Eğitimde öncelik yüz yüze

8 Ocak 2022
Türkiye’de son bir hafta içerisinde COVID-19 vaka sayısında yaşanan hızlı artış karşısında, öğrenciler ve veliler kaygılı. Üniversiteliler finallerin çevrimiçi yapılmasını istiyor, ilk ve orta öğretimde ise erken ve uzun tatil beklentisi var. Tüm bu beklentileri YÖK Başkanı Özvar ve Bakan Özer ile konuştum...

Vakaların pik sayısına doğru yükselişi ve salgının hızla yayılıyor olması rakamlara yansımışken bazı vakıf üniversiteleri, öğrencilerden gelen talepler doğrultusunda sınavları çevrimiçi yapacağını duyurdu. Ancak, devlet üniversiteleri şimdilik yüz yüze sınav yapmakta kararlı. Yükseköğretimde son durumu YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ile konuştum. Başkan Özvar’ın bu konuda söyledikleri şöyle:

HİBRİT DE BİR SEÇENEK

“YÖK, üniversitelerdeki COVID-19 tedbirlerini ve eğitim süreçlerinin çerçevesini 3 Eylül 2021 tarihinde belirleyerek üniversitelere bildirdi. Buna ve Küresel Salgında Eğitim ve Öğretim Süreçlerine Yönelik Uygulamalar Rehberi’ne göre, öncelik yüz yüze eğitimde. COVID-19 salgınının seyrine göre yükseköğretim kurumlarının örgün programlarda harmanlanmış (hibrit) eğitim modeli kullanılabileceği de belirtilmişti.

Harmanlanmış eğitime geçildiği durumda da gerekli önlemler alınarak uygulamalı eğitimler, olabildiğince yüz yüze yapılacak. Teorik dersler ise salgının seyrine göre yüz yüze veya belirli bir oranda uzaktan eğitimle verilebilecek.

KARAR ÜNİVERSİTELERİN

Kılavuzda, gelecekteki olası senaryolara göre yükseköğretim kurumlarında izlenmesi öngörülen genel bir çerçeveye yer verildi. Salgının bölgesel ve yerel seyrine göre farklı programlar için yapılacak olan uygulamalara yönelik hususlarda daha önce de olduğu gibi değişiklik yapma yetkisi yükseköğretim kurumlarının ilgili kurullarına bırakıldı.

Buna göre, vaka sayısı artan bir yerleşkede çevrimiçi eğitim ağırlık kazanabileceği gibi, başka bir kampus tamamen yüz yüze devam edebilecek. Salgın süresince devletin ilgili kurum ve kuruluşlarının yanı sıra, iller düzeyinde yerel otoritelerin aldığı kararlar da takip edilecek ve ona göre gerektiğinde uygulamalarda değişikliğe gidilebilecek.

Yazının Devamını Oku