Mehmet Şimşek emeklilik teşviki ile neyi kastediyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
DEVLET Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz hafta MÜSİAD Ekonomi Buluşmaları toplantısında ilginç bir tespitte bulundu.
Türkiye’de sermaye piyasalarının sığ, tasarrufların da az olduğunu söyleyen Şimşek, ABD gibi ülkelerde emeklilik fonlarının ve sigorta şirketlerinin birikimlerinin ülke milli gelirinin yüzde 100’ünden fazla olduğunu belirtti. Mehmet Şimşek, Türkiye’de ise bunların yetersiz kaldığına değinerek, reel faizin yüksek olmasının nedenini de buna bağladı ve "Uzun vadeli tasarrufları özendirecek bireysel emekliliği teşvik etmemiz lazım" dedi.
Dikkat ediyorum da Mehmet Şimşek, Bakan olduğundan beri hemen hemen her platformda sigortacılığın ve özel emeklilik sisteminin teşvik edilmesinden bahsediyor ki, açıkçası Türkiye’de bugüne kadar ekonomiyi yönetenlerden pek de duymaya alışık olmadığımız söylemler bunlar.
Ancak şunu da belirtmekte fayda var. Sadece söylemekle olmuyor, uygulamak da gerekiyor.
Mehmet Şimşek’in söylediği gibi gelişmiş ülkelerde bireysel emeklilik fonlarının ekonomiye katkısı çok büyük. 2006 yılı itibariyle fonların büyüklüğü OECD ülkelerinde 16.244 milyar dolar, OECD dışı ülkelerde ise 616 milyar dolar olmak üzere toplam 16.860 milyar dolar mertebesinde. Emeklilik fonlarının net varlık değerlerinin coğrafi dağılımına bakıldığında yüzde 61’inin ABD’de de olduğu görülüyor.
10 YIL 20 MİLYAR DOLARLIK FON
Yine 2006 yılında, birçok ülkede emeklilik fonlarının toplam yatırımlarının ortalama yüzde 50’sini ve bazı ülkelerde de portföy dağılımının ortalama yüzde 80’inini kamu ve özel borçlanma senetleri ile hisse senetleri oluşturuyor. Kamu ve özel borçlanma senetleri ile hisse senetleri toplamının en yüksek oranda olduğu ülkeler yüzde 97.5 ile Meksika, yüzde 96.7 ile Polonya ve yüzde 89.2 ile Hollanda. Aynı şekilde emeklilik fonlarının GSYİH’ye oranı ABD’de yüzde 70’ler; İsviçre ve Hollanda’da yüzde 100’lerin üzerinde.
Emeklilik fonlarının geliştiği ve ülke ekonomisine ciddi katkılar sağladığı ülkelere baktığımızda ise; mesela Avrupa’nın çoğunluğunda bireysel emeklilik sistemi zorunlu. ABD’de de ise, Avrupa’daki gibi zorunlu değil, gönüllülük esasına dayalı ama sistemin ve dolayısıyla da fonların büyümesi için ciddi teşvikler sağlanıyor.
Türkiye’deki duruma geçmeden önce şunu belirtmekte fayda var. Mehmet Şimşek’in de değindiği gibi, Türkiye’de de bireysel emeklilik sisteminin uygulamaya girmesinin bir nedeni kişilere ikinci emeklilik hakkı sunmak olduğu kadar; gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ekonomiye uzun vadeli fon yaratarak, sermaye piyasalarına derinlik kazandırmaktı. Ve beklenti de 10 yılda, 20 milyar dolarlık fona ulaşmaktı.
SİSTEM TEŞVİK EDİLMELİ
Bugün için ise bireysel emeklilik fonlarının büyüklüğü 5.214 milyon YTL ve GSYİH içindeki payı henüz yüzde 1’e bile ulaşmış değil. Tabi, bireysel emeklilik sistemi, Türkiye’de beşinci yılını bile doldurmadı. Daha çiçeği burnunda bir sistem. Ve gönüllülük esasına dayalı. Yani, isteyen bireysel emeklilik sistemine girer, isteyen girmez.
Dünyada ve Türkiye’de bireysel emeklilik sistemlerinin durumu böyle. Doğrudur, fonların Türkiye’de de, Amerika ve Avrupa’daki büyüklüklere ulaşması için bireysel emeklilik sisteminin teşvik edilmesi ve desteklenmesi gerekir. Bu konuda Mehmet Şimşek’e katılıyorum.
Ama benim tek anlayamadığım, sisteme teşviği ve desteği verecek olan ya da bunun için diğer bakanlıklarla ilgili oluşumu sağlayacak olan yine Mehmet Şimşek’in kendisidir. Çünkü bireysel emeklilik sistemi Hazine Müsteşarlığı’na, dolayısıyla da Mehmet Şimşek’e bağlıdır. Hal böyleyken, Mehmet Şimşek’in her platformda "emeklilik sistemi teşvik edilmeli" demesine anlam vermekte zorlanıyorum.
Bireysel emeklilik sisteminin yasal altyapısı iyi kurgulanmış, iyi oturtulmuştur. Aksayan veya eksik yönlere rastlandıkça yeni düzenlemeler de yapılmaktadır. Yani, yasal bir sorunu yoktur.
BAKANLAR KURULU YETKİSİNİ KULLANABİLİR
Sistem bir ölçüde teşvik de edilmektedir ama işte o teşvik yeterli değildir. Ne için yeterli değildir diyecek olursanız... Devlet Bakanı Şimşek’in kastettiği; fonların ABD ve Avrupa’daki büyüklüklere ulaşarak, sermaye piyasalarına derinlik kazandırmaya, reel faizi de aşağılara çekmeye yeterli değildir.
Yukarıda da değindiğimiz gibi sistemin geliştiği ülkelere baktığımızda ya zorunlu olduğu için büyüyor ya da ciddi teşvikler sağlandığı için. Yoksa ’az buçuk’ teşviklerle istenilen seviyelere gelinemiyor.
Bu teşvik nedir diyecek olursanız... Öyle alt alta uzun bir liste yapmaya da gerek yok. Bugün için bireysel emeklilik sistemine tanınan vergi avantajı yüzde 10’dur. Ve Bakanlar Kurulu’nun bu oranı iki katına yani, yüzde 20’ye çıkarma yetkisi bulunmaktadır.
Mesela Mehmet Şimşek’in bahsettiği teşviğe buradan başlanabilir. Bu bile sistemi, şu an bulunduğu konumdan iki katına çıkartır. Eminim ki, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek de bunu çok iyi biliyordur.