Bunlardan birincisi, ‘rapor ücreti’, diğeri ise emeklilikle ilgili işlemler. Öyle ki, merkeze gelen 31.9 milyon çağrının yüzde 28’i rapor ücretiyle ilgili sorulardan oluşuyor. Peki, çalışanların en çok merak ettiği rapor ücreti nedir ve kimler bu ücreti alabilir?
Çalışanlar arasında bilinen adıyla rapor parası ya da rapor ücreti, bir başka adıyla da ‘geçici iş göremezlik ödeneği’; çalışanların iş kazası, meslek hastalığı geçirmesi veya sağlık sorunları nedeniyle çalışamaz hale gelmeleri durumunda, uğradıkları gelir kaybını önlemek için SGK tarafından ödenen ücrettir. Rapor parasından çırak ve stajyerler ile ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlar da yararlanabiliyor.
RAPOR ÜCRETİNİN ŞARTLARI
Rapor parasından yararlanabilmek için çalışanın sağlık sorununun başladığı dönemde sigortalı olarak çalışıyor ve iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde de en az 90 gün priminin yatırılmış olması gerekiyor. Ödenekten yararlanabilmek için SGK tarafından yetkilendirilen hekim veya sağlık kurulları tarafından istirahat raporu alınmış olması da aranılan kriterlerden.
İşçi ve Bağ-Kur statüsünde çalışan kadınların yararlandığı analık halinde geçici iş göremezlik ödeneği için de, doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde de 10 haftalık süreye kadar olan gebelik ve buna bağlı rahatsızlık ve engellilik halleri ‘analık hali’ kabul ediliyor.
Bu kapsamda da sigortalı kadına iş göremezlik süresince geçici iş göremezlik ödeneği veriliyor. Şunu da belirteyim; iş göremezlik ödeneğinde yapılan değişiklikle iş kazası ve meslek hastalığında bir yıl içinde en az 90 gün prim şartı devam ediyor, ancak hastalık ve analık izni nedeniyle ödenecek iş göremezlik ödeneği, çalışanın son 12 aylık dönemdeki ortalama ücreti üzerinden hesaplanıyor. Bunun da nedeni geçmişte yüksek rapor parası alabilmek için son üç aydaki kazançların yüksek gösterilerek, iş göremezlik ödeneğinin suiistimal edilmiş olması.
GÜNLÜK 223 LİRA ÖDENİYOR
Nisan sonu itibarıyla hasarların neredeyse tamamı ödendi. Son verilere göre, deprem bölgesinde 520 bine yakın konut için DASK, 24 milyar TL’ye yakın hasar ödedi. Tabi, zorunlu deprem sigortasına talep de arttı. Deprem öncesinde Türkiye’deki konutların yüzde 50’si sigortalıyken, bugün bu oran, yüzde 60’a çıktı. Hoş, deprem bölgesinde 1.5 milyondan fazla konutun zarar gördüğü, büyük Marmara depreminin de gündemde olduğu düşünüldüğünde; sigortalılık oranının yüzde 90’lara yaklaşması gerekirdi.
Şu bir gerçek ki, bu deprem, az prim ödeme uğruna konut metrekarelerinin düşük gösterilmesinden DASK poliçelerine yanlış bilgilerin girilmesine, artan teminat limitlerinden yararlanılmamasından elektrik ve su abonelikleri için sigortalanmaması gereken yerlerin bile sigortalanmasına kadar; yanlış uygulamaları ve eksiklikleri de ortaya çıkardı. Kabahat kimin diye sorarsanız; ilgili kurumlardan tutun da vatandaşa kadar tüm kesimlerin payı var derim.
TEMİNAT İKİ KATINA ÇIKIYOR
İşte sorunları ve yanlış uygulamaları tespit eden DASK, zorunlu deprem sigortasında değişikliğe hazırlanıyor. Yol haritası belirlendi, yakında da uygulamaya geçilecek. Tek tek anlatayım. Deprem gösterdi ki, DASK’ın verdiği teminat limitleri hem günümüz hem de piyasa şartlarına göre düşük kalıyor. Depremde bir gerçek daha ortaya çıktı; o da, DASK, her yıl teminat limitlerini artırsa da vatandaşlar ya haberdar olmadığından ya da başka bir nedenden teminatlarını güncellemiyor. Her iki soruna da çare bulundu.
Bugün DASK’ın teminatına konu birim metrekare bedeli 3 bin 16 lira. Buna göre, 100 metrekare bir konut için DASK ortalama 301 bin 600 lira teminat veriyor. DASK’ın, bir konut için vereceği en yüksek teminat tutarı ise 640 bin lira. İşte, yeni uygulama ile teminat tutarları iki katına çıkacak. Birim metrekare bedeli 6 bin 32 lira olacak. Böylece 100 metrekare konut için DASK’tan alınacak teminat 603 bin 200 liraya; DASK’ın bir konut için vereceği en yüksek teminat tutarı da 1 milyon 280 bin liraya çıkmış olacak. Böylece DASK’ın verdiği teminatlar günün şartlarına uygun hale gelecek.
PRİMİ DEVLET ÖDEYECEK
İkincisi, teminatların iki katına çıkması ile birlikte vatandaşın zorunlu deprem sigortasına ödeyeceği prim de haliyle artacak. Bugün 100 metrekare konut için ödenen ortalama prim 708 lira. Yani, 708 lira ödeyerek, DASK’tan 301 bin 600 lira teminat alıyorsunuz. Teminatlar iki katına çıkınca; 1.416 lira prim ödenerek, karşılığında 603 bin 200 lira teminat alınmış olacak. Yeni düzenleme yapıldığında aradaki bu prim farkı, bir yıl boyunca Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından karşılanacak. Bir yıldan sonra vatandaş primin tamamını kendi ödemeye başlayacak.
Bu ne getirecek? Birincisi, vatandaş, teminat arttı mı, artacak mı, ne zaman artacak diye düşünmeyecek; zeyilname peşinde koşmayacak. Yeni düzenleme yapıldığında DASK, zorunlu deprem sigortalı tüm konutların otomatik teminatlarını iki katına çıkaracak. Vatandaş, teminat artışı nedeniyle ekstra prim ödemeyecek, bir yıl boyunca Hazine ve Maliye Bakanlığı bunun yükünü üstlenecek. Böylece de Kahramanmaraş depremlerinde olduğu gibi vatandaş, ‘teminat artışından haberim yoktu, bana bilgi gelmedi’ demeyecek.
Özellikle EYT düzenlemesi sonrasında bu yöndeki sorular daha da arttı. Şu bir gerçek ki, geçmişte sigorta yapılmadan çalıştırılan ya da sigortası yapılsa bile primleri ödenmeyen milyonlarca kişi var. Geçmişte, sosyal güvenlik işlemleri, e-Devlet üzerinden takip edilmediğinden çoğu çalışanın; sigorta girişi yapılıp yapılmadığını, yapılsa bile priminin düzenli ödenip ödenmediğini takip etme şansı da bulunmuyordu. Hatta çalışana verilen bordrolar bile primin yattığı anlamına gelmiyordu. Emeklilik için SGK’ya başvurulduğunda durum ortaya çıkıyordu.
EYT düzenlemesinden yararlanarak, emekli olmak isteyen birçok kişi de bu sorunla karşılaştı ve emekliliklerini ertelemek durumunda kaldı. Öyle ki, kimi çalışanlar, geçmişte sigortasız çalıştıkları işyeri kapandığı için ne yapacağını bilemez halde. Peki, sigortasız çalışılan dönemlerin emeklilikten sayılabilmesi için ne yapılmalı, nereye başvurulmalı? İşte, tüm merak edilenler...
1- Eski işyerim sigortamı yapmadığından emeklilik sürem gecikiyor, ne yapmam lazım?
İş mahkemesinde, eski çalıştığınız işyerine, hizmet tespit davası ya da halk arasında bilinen adıyla prim tespit davası açmanız gerekiyor.
2- Eski işyerim sigortamı yaptırmış ama primleri ödememiş bu durumda ne yapmam lazım?
Bu duruma ‘günsüz işe giriş’ deniliyor. Yani kişinin sigorta girişi yapılıyor ancak primleri ödenmiyor. Prim yatmadığından da çalışanın prim gün sayısı eksik kalıyor ve emeklilik süresi uzuyor. EYT’den emekli olmayı planlayanların bir kısmının durumu da bu şekilde ve düzenlemeden yararlanamadılar. Yapılması gereken, önce SGK’ya başvurup bordroların tespit edilmesini istemek. Eğer bordrolar bulunamıyorsa hizmet tespit davası açılma yoluna gidilebilir.
3- Hizmet tespit davası hangi durumlarda açılıyor?
Sigorta girişi yapılmadan çalıştırılanlar, sigorta primi eksik yatırılanlar, sigorta girişi yapılmasına rağmen primleri ödenmeyenler, haberi olmadan işe giriş-çıkışı yapılanlar, sigortası geç başlatılanlar hizmet tespit davası açabiliyor. Dava işverene karşı açılıyor. Bu sayede sigortasız çalışılan süreler ve eksik yatırılan primler hizmet yılına işleniyor ve bu süreler ve primler emeklilik süresine sayılıyor. Hizmet tespit davasını çalışanın mirasçıları da açabiliyor.
6 Şubat depremlerinden sonra, 22 Şubat’ta deprem bölgesindeki işverenlere ve çalışanlara destek olmak için kararlar alınmıştı. Pandemi döneminde çalışanlara ve işyerlerine verilen desteklerin tamamı, deprem bölgesinde de uygulanmaya başlandı.
Buna göre, depremden etkilenen ve OHAL ilan edilen illerde işverenlere, çalışanları için kısa çalışma ödeneği; depremden dolayı işini kaybedenlere de nakdi ücret desteği ödeneğinden yararlanma imkânı tanındı. Ayrıca işverenlere, çalışanları işten çıkarma yasağı da getirildi. Bu desteklerin de İŞKUR kapsamındaki, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanmasına karar verildi.
22 MAYIS’TA BİTİYOR
Kısa çalışma ödeneği kapsamında, depremden etkilenerek çalışma sürelerini azaltan veya tamamen durduran işyerlerinde çalışanlara günlük ortalama brüt kazancının yüzde 60’ı İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödendi. Benzer şekilde deprem bölgesinde işvereni tarafından ücretsiz izne çıkarılan veya işten çıkarılan, işsizlik maaşı alamayan çalışanlara da günlük 133.44 lira, aylık da 4 bin lira İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödendi.
Tüm bu desteklerden yararlanan çalışanların ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık sigortası primleri de yine Fon’dan karşılandı. 22 Şubat’ta OHAL kapsamında deprem bölgesinde işverenleri ve çalışanları desteklemek için üç ay süreyle uygulanan kısa çalışma ödeneği, nakdi ücret desteği ve işten çıkarma yasağı 22 Mayıs’ta bitiyor.
KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ
İŞKUR, İşsizlik Sigortası Fonu’nun, şubat-mart-nisan verilerini açıkladı ve deprem bölgesinde desteklerden yararlanan kişi sayısı ve bu kişilere Fon’dan ödenen tutarlar da belli oldu. Buna göre de depremin olduğu şubat ayında, kısa çalışma ödeneği için deprem bölgesindeki işyerlerinden 80 bin 446 çalışan için başvuru yapıldı ve bu kapsamda İşsizlik Fonu’ndan 229.9 milyon TL ödendi. Mart ayında ise kısa çalışma ödeneğine başvuru sayısı 100 bin 217 çalışana yükseldi, bu çalışanlar için işverenlere İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödenen tutar 387.3 milyon TL oldu. Nisan ayında ise kısa çalışma ödeneğinden yararlanan çalışan sayısı 74 bin 802’e düşerken, bu kişiler için de Fon’dan 266.8 milyon TL maaş ödendi.
Depremde işvereni tarafından ücretsiz izne çıkartılan veya işten çıkartılan çalışanlardan 51 bin 757 kişi nakdi ücret desteği için şubat ayında İŞKUR’a başvurdu ve bu kişilere Fon’dan 138.3 milyon TL ücret ödendi. Mart ayında ise nakdi ücret desteğine başvuran çalışan sayısı 71 bin 131’e çıktı ve bu kişilere 286.9 milyon TL ödendi. Nisan ayında ise nakdi ücret desteğinden yararlanan sayısı 57 bin kişi oldu, bu kişilere de Fon’dan 216.9 milyon lira ödeme yapıldı. İŞKUR’un açıkladığı Nisan ayı verilerine göre deprem bölgesinde 131 bin 827 çalışan için kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteği olmak üzere 483.7 milyon TL ödendi.
Sağlık prim borçları nasıl yapılandırılacak, kimler yapılandırabilir gibi sorulara geçmeden önce Genel Sağlık Sigortası (GSS) hakkında kısa bir bilgi vereyim.
Nüfusun tamamı zorunlu GSS kapsamında sağlık hizmeti alıyor. Çalışan ve emekliler Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bağlı olduklarından bakmakla yükümlü bulundukları kişilerle birlikte GSS kapsamında devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanıyor. Herhangi bir sosyal güvenlik kapsamında olmayanlar, sigortalı işte çalışmayanlar ise cepten primlerini ödeyip, kendileri ve aileleri için sağlık hizmeti alıyor.
Primlerini ödeyemeyenler de gelir testine giriyor, testin sonucuna göre primlerini devlet karşılıyor. Buna göre geliri brüt asgari ücretin üçte birinin üzerinde olan kişilerin ödemesi gereken prim tutarı brüt asgari ücretin yüzde 3’ü tutarında. 2023 yılı için de bu tutar aylık 300, yıllık 3 bin 600 liraya denk geliyor.
Son verilere göre sosyal güvenlik şemsiyesi altında çalışanlar ile emekliler ve bu kişilerin bakmakla yükümlü olduğu kişiler dışında genel sağlık sigortası kapsamı altında 9.1 milyon kişi bulunuyor. Bunların 2.1 milyonu primlerini kendileri ödüyor, 7 milyonunun primlerini devlet karşılıyor. Bunların dışında da sağlık sigortası tescili olan ama primlerini ödemeyen, bundan dolayı da devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanamayan milyonlarca kişi var. Şimdi bu kişilere, borç yapılandırması kapsamında prim borçlarını yapılandırma imkânı tanındı. Peki, bu kişiler yapılandırmadan nasıl yararlanacak, nereye başvuracak? Madde madde anlatayım.
31 AĞUSTOS’A KADAR SÜRE VERİLDİ
* Aralık 2022 öncesine ait GSS prim borcu olanlar, 31 Ağustos tarihine kadar prim borçlarının asıllarını ödemeleri halinde gecikme cezası ve gecikme zammı ödemeyecekler. SGK bu alımlardan vazgeçecek. Yani, sağlık prim borcu olanların ana borçlarını ödemeleri yeterli olacak. Bir anlamda sağlık prim borçlarına af getirilmiş oluyor.
* GSS primini, -yıllık 3 bin 600 lirayı- ödeyemeyecek durumda olanların ise primlerini devlet karşılayacak. Bunun için gelir testine girilmesi gerekiyor. Geçmişte gelir testine girmemiş olanlar, 31 Temmuz tarihine kadar gelir testine başvurabilecek. Gelir testi sonucunda geliri asgari ücretin üçte birinden (3.336 lira) az ise; gelir testi sonucu, ilk GSS tescil tarihinden itibaren uygulanacak ve bu kişilerin sağlık primini devlet karşılayacak.
* Gelir testine başvurmamış olan kişiler, yapılandırma kapsamında gelir testi için oturdukları yerdeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na müracaat edecek.
- Yapılandırma SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı prim borcu olanların tamamını kapsıyor. Aralık 2022 öncesi döneme ait; sigorta primi, Bağ-Kur primi, işsizlik sigortası primi, emekli keseneği ve kurum karşılığı, sosyal güvenlik destek primi, isteğe bağlı sigorta primi, topluluk sigortası primi borçları, yanlış ve yersiz ödenmiş gelir ve aylıklardan doğan borçlar yapılandırılıyor. Borç yapılandırması başladı ve son tarih 31 Mayıs. Yani, 31 Mayıs tarihine kadar sosyal güvenlik borçlarını yapılandıracak olanların başvurması gerekiyor.
- Borçlar peşin veya taksitle ödenebiliyor. Yapılandırma kapsamındaki alacaklara, gecikme cezası ve gecikme zammı yerine Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) uygulanıyor.
- Borç yapılandırması yapılıp da hesaplanan tutar 3 Temmuz’da peşin ödenirse hesaplanan Yİ-ÜFE’nin yüzde 90’ı siliniyor.
NE KADAR ÖDEYECEKSİNİZ?
- Borcunu taksitle ödemek isteyenler; 12, 18, 24, 26 ve 48 aylık vadelere bölebiliyor. Tercih edilen taksit sayısına göre de belirli katsayı uygulanıyor. Borcunu 12 taksitle ödeyenler için 1.09, 18 taksitle ödeyenler için 1.135, 24 taksitle ödeyecekler için 1.18, 36 ay taksitle ödeyecekler için 1.27, 48 ay taksitle ödeyecek için 1.36 katsayı uygulanıyor.
Bir örnekle anlatayım ki daha iyi anlaşılsın: Prim borcu için yapılandırmaya başvurdunuz, ana borcunuza Yİ-ÜFE üzerinden gecikme zammı ve cezası da uygulandı, toplam borcunuz 40 bin lira olarak belirlendi. Bunu da 24 taksitle ödemek istediniz. 24 taksite uygulanacak katsayı oranı 1.18. 40 bin lira olan borcunuzu 1.18 ile çarpacaksınız ve toplam borcunuz 47.200 lira olacak. Bunu da 24 aya böleceksiniz ve böylece aylık 1.966 lira ödeyeceksiniz.
PEŞİN Mİ, TAKSİTLE Mİ?
Bankalar, EYT’lilere, hem promosyon hem de kredi desteği vermek için adeta yarış içindeler. Şimdilerde de bireysel emeklilik şirketlerinin hedefinde EYT’liler var. Şirketler, EYT’den emekli olacakları BES’e çekmek için kampanyalara başladı bile. Duyduğuma göre de EYT’den emekli olanlar BES’e girmeye başlamış.
Açıkça söylemek gerekirse, bankaların bir kerelik verecekleri emekli promosyonları cazip, ama EYT’liler için bireysel emeklilik sistemi birçok açıdan çok daha cazip. Eminim bu satırları okuyan milyonlarca EYT’li, ‘hele bir dur, başvurduk ama daha emekli olamadık, olalım o zaman düşünürüz’ diyecektir. Doğru; yığılmadan dolayı EYT’de gecikmeler yaşanıyor. 3 Mart’ta başvuranlar bile halen tahsis numaralarını alamadı. Ben yine de BES neden cazip, şimdiden anlatayım ki, aklınızda bulunsun. BES’e her ay yatırdığınız tutara karşılık devletin de yüzde 30 katkı yapması, yatırdığınız tutarlardan oluşan birikimlerinize yüksek getiri sağlanması gibi avantajları bir kenara bırakıyorum. Bunlar BES’in bilinen, klişeleşmiş özellikleri.
BİRİ DEVLETTEN DİĞERİ BES’TEN
EYT’den emekli olacakların yaş ortalaması 48’lerde. Aralarında 45-46 yaşında olanlar bile var. Düzenleme çıkmasaydı bu kişiler ilk sigortalı olduğu tarihe göre değişmekle birlikte, 56-58 yaşında emekli olacaklardı. Şimdi 8-10 yıl erken emekli olacaklar. BES’in şartları neydi? Sistemde en az 10 yıl kalıp, 56 yaşında emekli olunduğunda; kendi birikimlerinizin yanında devletin yatırdığı katkıları da alabiliyorsunuz. Demek ki, bugün 46 yaşında EYT’den emekli olan bir kişi BES’e girip, 10 yıl sistemde kaldığında, 56 yaşında emekli olabiliyor. Ya da EYT’den 48 yaşında emekli olan, BES’ten 58 yaşında emekliğe hak kazanıyor. Böylece ikinci emeklilik oluyor. Birincisi devletten, ikincisi BES’ten. Bu ne anlama geliyor? Kişi, ilk emekliliğinden, yani devletten, her ay emekli maaşı almaya devam ederken; ikinci emekliliğinden de, yani BES’ten, ister toplu para ister ikinci bir emekli aylığı alabiliyor.
Avantajı şöyle de anlatabiliriz. EYT’den emekli olacakların büyük bir çoğunluğu çalışmaya devam edecek ve maaşlarının üzerine bir de emekli aylığı alacak. Bu da aylık gelirlerinde görece bir artış anlamına geliyor. Ne mi demek istiyorum? İkinci emeklilik için BES’e bir miktar aktarılabilir diyorum.
İKİ KERE KIDEM TAZMİNATI
Hatta bir adım daha ileri gideyim. EYT’den emekli olup, çalışmaya devam edenlerin bir kısmı kıdem tazminatını da alacak. O zaman da hem çalıştığı işyerinden kıdem tazminatını almış olacak hem işyerinden maaş hem de emekli aylığı almaya devam edecek. Üzerine bir de BES’e girer ve 10 yıl sistemde kalırsa, BES’ten emekli olduğunda ikinci bir kıdem tazminatı da almış olacak.
Kaba bir hesap da yaptım. Sizinle de paylaşayım. Bugün EYT’den 46 yaşında emekli olan bir kişi, ikinci emeklilik için de BES’e girsin. Sisteme de her ay bin lira yatırdığını, 10 yıl boyunca 120 ay hiçbir artış yapmadan her ay bin lira yatırmaya devam ettiğini varsayarsak; bu kişinin 56 yaşına geldiğinde devlet katkısı dahil 203 bin lira birikimi oluyor ve isterse bu 203 bin lirayı alıp, BES’ten de emekli olabiliyor. Yani, BES’e 120 ayda 120 bin lira yatırıyor, emekli olduğunda da 203 bin lira alıyor.
Cevap: SSK’dan prim gün sayısını ve hizmet yılını doldursanız bile Bağ-Kur prim borcu olduğu için emekli olamazsınız. Yeni yasadan yararlanıp Bağ-Kur prim borçlarınızı yapılandırırsanız, emekli olabilirsiniz. Eğitim süresini borçlanamazsınız
Soru: 4.2.1982 doğumluyum. 1.7.1998-11.9.1998 tarihleri arasında 68 gün SSK sigorta primim var. 2002 yılında üniversite eğitimi için Avusturya’ya gittim sekiz ay eğitim gördüm. 2010 yılından beri de devlet memuru olarak çalışmaktayım. EYT kapsamında devlet memuru olarak 7200 prim gün sayısını tamamladığımda emekli olabilir miyim? Viyana’da geçen öğrencilik sürelerimi borçlanarak ödeyebilir miyim? Servet A.
Cevap: Sigortalı olduğunuz tarihte 16 yaşındasınız. Dolayısıyla staj sigortası olduğunu tahmin ediyorum. Bu durumda staj süreleri emeklilikte sayılmıyor. Ayrıca yurtdışında geçirdiğiniz eğitim süresi için de borçlanma yapamazsınız. Bu durumda EYT kapsamına girmiyorsunuz.
YEDEK SUBAYLIK EMEKLİ MAAŞINIZI ARTIRIR
Soru: 2000 yılında yedek subay olarak görev yaptım ancak bu döneme ait hizmet sürem ve primler e-Devlet’te görünmüyor. Bu döneme ait primleri nasıl ekletebilirim? EYT’ye hak kazandım, bu primleri birleştirmek emekli maaşımda fark yaratır mı? Bu birleştirmeyi emekli olduktan sonra mı yoksa emekli olmadan önce mi yapmalıyım? Cem A.
Cevap: Hizmet süresi ve primler e-Devlet’te görünmüyor olabilir ama SGK sisteminde vardır. Önce SGK’ya başvurarak, o döneme ait kayıtlarınızı tespit ettirmeniz gerekiyor. Yedek subaylık döneminde Emekli Sandığı’na bağlı geçen süreleri diğer sosyal güvenlik statüsündeki süreleriniz ve primleriniz ile birleştirmeniz gerekiyor. Bu birleştirmeyi yaparsanız yedek subaylıkta geçen süreniz aylık bağlama oranınızı artırır, bu da emekli maaşınıza yansır.
İSTİFA EDERSENİZ TAZMİNAT ALAMAZSINIZ
Soru: