Noyan Doğan

Finansman desteği artacak, vergiler azalacak!

21 Ekim 2015
Partilerin, seçim beyannamelerinde; sanayiye, işletmelere, özetle reel sektöre yönelik vaatlerini, merak edip incelediniz mi?

Diyeceksiniz ki, ‘ne inceleyeceğiz, onların hepsi vaat, 1 Kasım’dan sonra hepsi unutulur, gider’. Belki doğru ama ben oturdum inceledim ve sonunda da yazının başlığını çıkardım: 1 Kasım sonrası reel sektör istediği kadar finansmana ucuz yolla ulaşacak, vergiler azalacak, üretim artacak! 

Açıkçası Ak Parti, CHP, MHP’nin seçim bildirgelerindeki vaatleri okuyup, alt alta sıralayınca; ‘1 Kasım sonrası başta küçük işletmeler olmak üzere ihracatçısından sanayicisine tüm reel sektörün yüzü gülecek’ demek bile hafif kalır.



SEÇİM VAATLERİ


Yazının Devamını Oku

Bireysel emeklilikte birikimler neden eriyor, ne yapmalı?

19 Ekim 2015
Okuyucular soruyor, ‘emeklilik fonlarının getirisi kalmadı, birikimlerimiz eriyor, neden bu konuya değinmiyorsun?’. Değineyim.

Ama önce şunu belirteyim: Bireysel emeklilik sisteminin getirilerini; faiz, altın gibi yatırım enstrümanları ile mukayese edip, ‘şuraya yatırsaydın şu olurdu, bireysel emekliliğe yatırdın bu oldu’ demeyeceğim. Böyle bir mukayese 12 yıl sonra bana artık anlamsız geliyor. Emekliliğini düşünüp, tasarruf etmek istiyorsan bireysel emekliliğe girersin ya da girmezsin; yok paranı değerlendirmek istiyorsan başka yatırım araçlarını tercih edersin. Bu kadar basit.
Doğrudur, 2015’in başından itibaren emeklilik fonlarının getirisi eksilerde ve bu dönemde bireysel emeklilik katılımcılarının birikimleri azalıyor. Ama bu durum tüm katılımcılar için geçerli değil. Daha doğrusu, kişilerin, birikimlerini değerlendirmek için seçtikleri emeklilik fonlarına göre geçerli değil. Bunu fonların getirilerine göre anlatayım.


HANGİ FONLAR KAZANDIRDI?


Eğer birikimlerinizi, risk almayıp da sabit getirili hazine bonosu, devlet tahvili, repo gibi yatırım araçlarını içine alan kamu borçlanma fonunda değerlendiriyorsanız; 2015’in 9 ayında birikiminiz yüzde 8’e yakın değer kaybetti. Yani, sene başında yatırdığınız bin lira, 923 lira oldu. Birikiminizi; az riskli repo, hazine kağıdı, biraz hisse senedi, mevduat gibi yatırım araçlarını içinde barındıran esnek fonlarda değerlendirdiyseniz, birikiminiz yüzde 6 eridi. Bin liranız, 940 lira oldu.Birikiminizi; risk alıp, hisse senedi ağırlıklı hisse fonlarında değerlendirdiyseniz, bu yıl birikiminiz, yüzde 17,5 değer kaybetti. Sene başındaki bin liranız, 825 liraya geriledi. Birikiminizi; yine risk almayıp, hazine bonosu, özel sektör borçlanma kağıtları, repo gibi araçları barındıran likit fonlarda değerlendirmeyi tercih ettiyseniz, yüzde 0,55 getiri elde ettiniz. Bin liranız, bin 55 liraya yükseldi.
Birikiminizi; herhangi bir emeklilik fonu tercihinde bulunmayarak, sadece faiz getirisi elde etmek için standart fonlarda değerlendirdiyseniz; birikiminiz yüzde 7,5’e yakın eridi. Bin liranız, 925 liraya geriledi.

Yazının Devamını Oku

Araç sahiplerini sevindiren düzenleme

12 Ekim 2015
Yıllardır tüketici şikâyetlerinin başında, araçlardaki değer kaybını sigortadan alamamak gelir.

Sürekli olarak okuyuculardan, ‘trafik sigortası hasarımı ödedi ama aracımdaki değer kaybını karşılamadı’ diye duyarım.
Açıkça söyleyeyim, yasada, değer kaybı ödenir de demiyor, ödenmez de demiyor. Yani, yıllardır hem tüketici hem de sigortacılar açısından belirsizlik hakim. Hal böyle olunca da hasar sonrası araç sahipleri, ‘değer kaybını da istiyorum’ diye sigorta şirketine başvurduğunda, şirketler, ‘yasada böyle bir hüküm yok’ diyerek, geri çeviriyordu.
Israrcı olup da mahkemenin yolunu tutanlar ise mahkemelerin belirlediği ölçüde değer kayıplarını sigortadan aldılar. Özellikle de araç kiralama şirketleri. Şimdi diyeceksiniz ki, ‘bizim başımız kel mi, onlar alıyor da biz niye alamıyoruz, illa mahkemeye mi gitmek lazım, adam gibi bir düzenleme yapılamaz mı?’.


ARAÇTAKİ DEĞER KAYBI


Yapılır. Nitekim Hazine, bu düzenlemeyi yaptı, hatta uygulamaya bile başlandı. Hani şu, 1 Haziran’da uygulamaya giren, ancak Barolar Birliği’nin tüketici haklarına aykırı diyerek iptali için dava açtığı yeni trafik sigortası şartları var ya; işte, o şartlar içinde değer kaybına yönelik de bir düzenleme var. Yani, sürücüler artık, araçlarında oluşacak değer kaybını da trafik sigortasından alabilecek.

Yazının Devamını Oku

1 milyon 450 bin liralık trafik sigortası!

27 Eylül 2015
OKUYANLAR takip etmiştir, geçen pazartesi yine bu sayfada trafik sigortası ile ilgili, ‘Maalesef primler artacak’ başlıklı bir haber yayınladı.

Özetle, başta kur artış olmak üzere bazı nedenlerden dolayı trafik sigortasının primlerinin yüzde 30’un üzerinde arttığı, artmaya da devam edeceği sigortacıların ağzından anlatıldı.

Habere gelen okuyucu yorumlarının tamamını merak edip, okudum.

Tahmin edileceği gibi herkes fiyat artışına veryansın ediyor ki, bundan şaşılacak bir durum yok.

Ancak yorumları okuyunca bir nokta dikkatimi çekti.

Yazının Devamını Oku

Bu işte bir gariplik var!

20 Eylül 2015

KUSURA bakmayın, bayram tatili öncesi rakamlarla biraz kafanızı meşgul edeceğim ama hem bilmeniz gerektiğine inandığım bir bilgiyi hem de Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yeni açıkladığı ve önemli bir araştırmanın sonuçları hakkında kafama takılan hususu paylaşacağım.
Önce bir tespitte bulunayım: Toplumdaki bireylerin, gelire paralel refah seviyesinin artıp artmadığının en önemli göstergelerinden biri, o toplumdaki kişilerin sigorta sahipliğine ödedikleri primin tutarıdır. Bir diğer kriter de yine o kişilerin gelirlerinden tasarrufa ayırdıkları rakamdır. Neden? Çünkü gelirler yükseldikçe mal sahipliği artar ve sahip olunan malı koruma ihtiyacı doğar. Aynı şekilde gelir arttıkça, ileriye yönelik endişe başlar ve tasarruf etme ihtiyacı duyulur. Dünyada kabul gören görüş budur.
Tasarruf konusuna fazla değinmeyeceğim, malum yurtiçi tasarruf oranı yüzde 13’ler seviyesinde ki, 2000’li yıllarda yüzde 20 civarındaydı. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran yüzde 33’lerde. Tasarruf konusunu şimdilik geçiyorum, başka bir yazımda ona da değinirim.

TÜİK’İN GELİR ARAŞTIRMASI

Geçen hafta TÜİK, 2014 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Kişi başına gelirimiz neymiş, nerelere harcıyormuşuz gibi detayları içerdiği için araştırma önemli. Özetleyeyim: Geçen yıl Türkiye’de kişi başına düşen yıllık gelir, 2013 yılına göre yüzde 9.8 artarak, 14 bin 553 lira olmuş ve kişilerin yaşam koşullarında iyileşme gözlenmiş. Nüfusun yüzde 37’si konutunda; sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi gibi sorunlardan şikayetçiymiş. Nüfusun yüzde 38.7’si de izolasyondan dolayı ısınma sorunu çekiyormuş.

Yazının Devamını Oku

Emeklilik sisteminde yeni düzenleme 1 Ekim’de başlıyor

13 Eylül 2015

Bİreysel emeklilik, emeklilik mi, yoksa tasarruf sistemi mi? Bir süredir tartışılan konu, bu. En az 56 yaşında emekli olunduğuna göre; evet, bir emeklilik sistemi. Küçük tasarruflar, uzun vadeli sisteme yatırıldığı, devlet de katkı yaptığı için; doğrudur, bir anlamda da tasarruf aracı.
Ancak mevcut haliyle bireysel emekliliğin eksik tarafı, sosyal güvenlik sistemindeki gibi ömür boyu maaşa imkan tanımaması. O nedenle, bugün için sistemden emekli olanlar ya birikimlerini topluca alıp ayrılıyorlar ya da tasarruflarını biraz daha değerlendirmek için bekliyorlar. ‘Emeklilik mi, tasarruf mu’ tartışması da buradan kaynaklanıyor.
İşte, 1 Ekim’den itibaren bu eksik taraf da tamamlanıyor ve Hazine Müsteşarlığı, Türkiye’de yıllık gelir sigortası uygulamasını başlatıyor. Yani, bireysel emeklilikten emekli olanlar tıpkı sosyal güvenlik sisteminde olduğu gibi ömür boyu emekli maaşı alabilecekler. Peki, yeni düzenleme nasıl olacak? Anlatayım:

ÖMÜR BOYU MAAŞ

Bireysel emeklilikten, emekliliğe hak kazandınız. Birikiminizi topluca alıp, sistemden ayrılmak yerine, ömür boyu maaş alabilecek ya da birikiminizin bir kısmını kendinize ayırıp, kalanını maaşa bağlatabileceksiniz. Bunun için de ister kendi emeklilik şirketinizden ister başka bir şirketten yıllık gelir sigortası sözleşmesi yapacaksınız; birikiminizi de bu sisteme aktaracaksınız.

Yazının Devamını Oku

Çiçekçi Emin Kaya’nın ölümüne neden olan kaza

6 Eylül 2015

TÜM Türkiye duydu ama bilmeyenleriniz vardır diye özetleyeyim. 11 Temmuz’da, Kadıköy Bağdat Caddesi’nde, 19 yaşındaki Murathan Öztürk, kullandığı aracın hakimiyetini kaybederek, yol kenarında çiçekçilik yapan 34 yaşındaki Mehmet Emin Kaya’nın ölümüne neden oldu. Olay sonrası kaçan Murathan Öztürk, halen yakalanamadı.
Neden kaçtı, niye yakalanamıyor; işin bu boyutu, adli konu. Ama şu kadarını söyleyeyim; trafik kazalarında ölüme neden olanların, ya tutuksuz yargılandığı ya bir-iki yıl hapis yatıp kurtulduğu ya da direk serbest kaldığı bir ülkede, neden kaçılır anlamakta zorluk çekiyorum. Neyse, dediğim gibi adli bir konu ve işin bu boyutunu geçiyorum.

AYNI ARAÇ, İKİ FARKLI PLAKA



Bu olay yaklaşık 60 gündür gündemden hiç düşmediğinden; ben de, kaza sonrası neler yaşanmış, tazminat alınmış mı diye merak edip, araştırdım. Öyle ya, eğer bir trafik kazası varsa devreye sigortanın girip, gereğini yapması gerekir. Açıkçası, konuyu araştırdıkça ilginç sonuçlarla karşılaştım. Anlatayım ama hemen belirteyim, araç plakası ve isim vermekte bir mahzur görmüyorum, çünkü hepsi internette var.

Yazının Devamını Oku

Trafik sigortasının fiyatı arttı mı?

31 Ağustos 2015

Dİkkat ediyorum da bazı kesimler, bir süredir trafik sigortası üzerinden algı operasyonu yürütmeye çalışıyor. Neymiş; fiyatlar fahiş artmış, 1 Haziran’da başlayan yeni uygulama primleri yükseltmiş, yükseltmeye de devam edecekmiş. Kimsenin avukatlığına soyunacak değilim ama bilinmesi gereken de gerçekler var. 1 Haziran’da başlayan yeni trafik sigortası şartlarına, o tarihlerdeki yazılarımda değindim, tekrarlamayacağım. Merak eden bulur, okur.
Konuya farklı bir yönden yaklaşacağım. Bu ülkede 26 milyon sürücü var. Diyelim ki, bunlardan biri de sizsiniz ve iyi sürücüsünüz. Bir tarafta, senede 6-7 kazaya karışan bir başka sürücü, diğer tarafta ise 6-7 yılda bir kazaya karışan siz varsınız. Yine varsayalım ki, ikiniz de trafik sigortasına 500 lira, yani aynı primi ödüyorsunuz. Şimdi soruyorum, sizce bu hakkaniyetli bir uygulama mı?
Devam edeyim ve basitleştirerek anlatayım. Trafik sigortası uygulamasını bir havuza benzetelim. Satılan tüm trafik poliçelerinden alınan primler bu havuzda toplanıyor ve hasarlar da buradan ödeniyor. Senede 6-7 kazaya karışan sürücü, bu havuzdan her sene 6-7 kova su dolduruyor; siz ise 6-7 senede, sadece bir bardak su alıyorsunuz. Ama ikiniz de aynı parayı ödüyorsunuz. Daha açık bir anlatımla siz, ödediğiniz paralarla diğer sürücünün hasarlarını karşılayarak, onu finanse ediyorsunuz. Sizce bu adil mi?

TÜKETİCİ KANDIRILIYOR MU?


Eminim bazı kesimler, ‘ama eskiden böyleydi, gayet de güzeldi, durduk yere neden düzen değişti?’ diyecektir. Doğru, beş yıl öncesine kadar tüm sürücüler, üç aşağı beş yukarı trafik sigortasına aynı primi öderdi. Hatta araç sayısının çok olduğu, kazaların da sıkça yaşandığı İstanbul’daki sürücü ile araç sayısının ve kazanın az olduğu Ağrı’daki sürücü bile sigortaya aynı parayı öderdi. Bu yüzden de uzun yıllar, Anadolu’daki sürücüler, ödedikleri primlerle büyük şehirlerdeki kazaları finanse ettiler; kimsenin de ruhu duymadı.

Yazının Devamını Oku