23 Nisan döneminde eğitim için yapılanları izledim. Herkes gibi ben de etkilendim.
Ben de elimden geldiğince katkıda bulunmaya çalıştım. Pek çok kanal, kurum, dernek ya da isimleri her ne ise, ciddi bir çalışma içindeydiler. Gurur vericiydi.
Biz yeni anne kuşağı, sadece kendi çocuklarımızın önemli olmadığına inanıyoruz. En azından ben öyle olması için uğraşıyorum. Bakabileceğimiz kadar doğuralım demenin yanı sıra, doğurmadan da bakabileceklerimiz olduğunu biliyorum. O yüzden yardım, destek ve sosyal kampanyaları takip etmek ve bunları duyurmak gerçekten önemli.
Ama bazı projeler sadece yetişkinlerin vicdani ya da merhamet noktalarına dokunarak işlemiyor. Onlar bizim çocuklarımızın sosyal sorumluluk sahibi olarak yetişmelerini sağlıyor. Hani başkaları için "medeni insan, medeniyet işte" deriz ya, öyle çocuklar yetiştiriyor. Bu işler sonradan, zoraki oldu mu bir yerde kopuyor çünkü. İşte onlar, bu işi çocukların ve gençlerin içlerine yerleştiriyorlar.
Bahsettiğim proje, birinci yılını dolduran Procter & Gamble (P&G), Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) oluşturduğu "Küçük Adımlar Büyük Yarınlar" projesi. Şimdiye dek 46 üniversiteden toplam 586 üniversiteli gönüllü çalıştı. 14 ayrı ilde 11’i lise ve 13’ü ilköğretim olmak üzere 24 okulda, 384’ü ilköğretim ve 305’i lise olmak üzere 689 öğrenciye ulaşıldı. Projenin uygulandığı okullarda geliştirilen 46 sosyal sorumluluk projesinin 43’ü hayata geçirildi.
Küçük Adımlar Büyük Yarınlar projesinde, Türkiye’nin geleceği çocuklar ve gençler el ele verdiler.
Projenin çerçevesinde, çeşitli üniversitelerde okuyan ve gönüllülük, sivil toplum, ekip çalışması, sosyal sorumluluk gibi konularda özel eğitim alan 500’den fazla Toplum Gönüllüsü genç, 4-11. sınıf öğrencilerine öğrendiklerini aktardılar.
Gençlerin rehberliğinde devam eden eğitimler yapıldı ve bir süre sonra uygulama başlandı. Çocukların kendi sosyal sorumluluk projelerini üretmeleriyle hayatın içine girdi.
Toplum gönüllüsü gençler, belirlenen ilkokullara giderek buradaki çocuklarla konuştular ve neye ihtiyaçları olduklarını ortaya çıkardılar. Belki bir kütüphane ya da bilgisayar odası, belki okullarına boya badana ve bakım... İhtiyaçları her ne ise önce buna karar verildi. Sonra bu çocuklar, üniversiteli abi ve ablalarının yardımıyla çevrelerinden maddi manevi destek almayı öğrendiler. Yani sadece sponsorlarının verdiği parayla idare etmediler. Belki boya firmasına gidip boya ve fırça almak için onları ikna edecek bir fikir buldular. Ve sonra amaçları neyse hep birlikte onu gerçekleştirdiler. Eksiklerini de PG ve TOG tamamladı tabii.
Bu küçük çocuklar, projeleri bittikten sonra da bu tip çalışmalara devam ediyormuş. İşte güzel tarafı burada. Hatta, çocuklar okullarında birer "Sosyal Sorumluluk Kulübü" kurarak yaptıkları çalışmaları sürdürülebiliyorlar. Anlayacağınız, başka bir proje için illa ki abi ya da ablaların gelmesini beklemeden, kendi başlarına çalışabiliyorlar.
Peki ben bunları niye yazıyorum? Sadece sizlere duyurmak, "bilin bari" demek için değil. Çocuklarımızı yetiştirirken onlara kazandırabileceğimiz bir özelliği daha yakalamak için. Bu tip projelere yardım etmenin, çocuklarımızı yaşları uygun olduğunda bunlara dahil etmenin yanı sıra, bizler de kendi çocuklarımıza bu tip sorumluluklar, görevler verebiliriz. En azından başlangıç olarak...
İşte bundan dolayı yazıyorum.
Çocuğunuzun otomobilde güvenli seyahat edebilmesi için
Bir anne olarak çocuklarımızın beslenmesine, uyku düzenine, oyuncaklarına ve gideceği okula kadar pek çok konuda son derece hassasız. Ne var ki, iş otomobil yolculuğuna gelince gevşeyebiliyoruz. İki dakika mızmızlanan çocuğumuzun kemerini gevşetebiliyor, onu kucağımıza alabiliyoruz. İşte burada çok büyük hata yapıyoruz. Geçen hafta, otomobilde çocuk güvenliği konusunda 1970 yılından beri çalışan Volvo’nun uzmanları ile birlikteydim. Çocuk güvenliği alanındaki gelişmeleri dinlerken, gözümün önünden, Türkiye’de ön koltukta tek başına seyahat eden, steyşın bagajlarda oyun oynayan çocuklar geçti.
Bir bebek doğduğu andan itibaren, otomobille yolculuk edeceği zaman özel koltukta oturtulmalı. Bu koltuğun pozisyonu, yeri ve çocukla birlikte büyümesi çok önemli.
Unutulmaması gereken en önemli nokta, çocukların yetişkinlerin küçük versiyonları olmadığı. Boyunları gelişim sürecinde bulunduğundan yeterince güçlü olmuyor. Başları da vücutlarına oranla bir yetişkininkinden daha büyük oluyor. Bu nedenle çocuklar, olabildiğince uzun bir süre, en az üç-dört yaşına kadar, gidiş yönünün tersine seyahat etmesini sağlayacak özel koltuklara oturtulmalı.
Çocuk, gidiş yönünün tersine yerleştirilmiş olarak seyahat ettiğinde, kaza anında meydana gelen güç, boyna çok fazla etki etmiyor. İsveç’deki Kraliçe Silvia Çocuk Hastanesi’nden Doktor Lena Franzen, "Önden çarpma sırasında geriye dönük oturan bir çocuğun tüm vücudu desteklenmiş oluyor ve bu sayede baş ile vücudun birbirinden bağımsız hareketleri en aza indirilmiş oluyor" diyor.
HANGİ YAŞTA NASIL YOLCULUK ETMELİ
Çocuklar 3-4 yaşına kadar yüzleri arka cama bakacak şekilde, yani otomobilin gidiş yönünün tersine yerleştirilen özel çocuk koltuklarında yolculuk edebilir. Boyu 1.40 olana veya en fazla 10 yaşına kadar entegre çocuk koltuklarıyla yolculuk yapmalılar. Yani yükseltici koltuklarla. Tabii burada bir ikilem yaşayabilirsiniz. Mesela 8 yaşına gelen çocuğunuz 1.40 boya ulaşmış olabilir. Ya da çocuğunuz 10 yaşını geçse bile 1.40 boya ulaşmayabilir. Bu durumda ne yapacaksınız? Önemli olan kemerin çocuğun vücudundan geçeceği yerler.
Volvo Cars Güvenlik Merkezi, Çocuk Güvenliği Uzmanı Lotta Jakobsson anlayabileceğimiz bir dille açıklıyor: "Entegre çocuk koltuğu veya yükselticiler, çocuğun oturma yüksekliğini ve pozisyonunu, emniyet kemerinin leğen kemiğinin üzerinden en ideal şekilde geçmesini sağlıyor. Bu sayede kaza anında vücudun alt bölgelerinden yaralanma riski azaltılıyor. Bunun yanı sıra çocuğa daha iyi bir görüş açısı sunulmuş oluyor. Yani, eğer kemer bele yakın geçerse çok tehlikeli olabilir. Vücut kemeri göğüs kafesi üzerinden geçmeli ve aynı şekilde sıkıca sarmalı. Emniyet kemerinin boyna temas etmesi sorun değil. Vücut kemerini asla kolun altından veya sırtın arkasından geçirmeyin".
Demek ki büyüyen çocuğunuzu arka koltuğa yerleştirip kemeri bağlayacak ve geçtiği yeri kontrol edeceksiniz. Doğru zaman gelene kadar da yükseltici koltuk kullanarak, çocuğun kaza anında zarar görmesini engelleyeceksiniz. Kazaların çoğu yüksek hızda olmuyor. Normal hızda giderken yaşanan çarpışmalarda da yaralanma ve ölümle karşılaşılıyor.
ÇOCUK KOLTUĞU, RİSKİ YÜZDE 90 AZALTIYOR
1960’lardan beri bu konuda araştırmalar yapan ve elinde 4 bin 500’den fazla çocuklu vakayı kapsayan bir istatistik havuzu bulunan Volvo Cars, şu sonuçlara varmış: Gidiş yönünün tersine yerleştirilmiş çocuk koltuğunda yolculuk yapan bir çocuk, çocuk koltuğunda oturmayan bir çocuğa oranla yüzde 90 daha az yaralanma riski taşıyor. Yükseltici çocuk koltuğunda oturan bir çocuk da, bağlanmamış bir çocuğa göre yüzde 75 daha az risk taşıyor.
Gelelim çarpışma testine...
İki farklı açıda hareket eden araçlarla, farklı şekillerde kazalar yaratılıyor. Arabaların içine cansız mankenler yerleştiriliyor. Bu mankenler farklı yaşlarda çocukların ölçülerine sahip. Büyükler için de farklı boy ve kilolarda yapılmış olanları var. Böylece çeşitli yaş ve bedende insanın, çarpışma anında neler yaşadığını inceleyebiliyorlar. İnsanların bir eşarp gibi savrulduğunu görüyorsunuz. Bu testlerdeki sonuçlar, gerçek kazalardan alınan verilerle birleştirilerek sürücü, yolcu ve yayalarla diğer araçların içindeki insanlar için yol güvenliğini iyileştirmek için kullanılıyor.
YAPILMASI GEREKENLER
Kısa yolculuklarda bile çocuğun doğru bağlandığından emin olun.
Çocuğunuza ve aracınıza en uygun çocuk koltuğunu seçin.
Kabarık kıyafetleri çıkararak emniyet kemerinin vücudu olabildiğince sıkı sarmasını ve çocuğun aşırı terlememesini sağlayın.
YAPILMAMASI GEREKENLER
Asla bağlanmamış bir çocukla yolculuk yapmayın.
Asla hava yastığı aktif ön yolcu koltuğuna çocuk oturtmayın.
Asla 1.40’tan kısa çocuğu koltuklarda standart emniyet kemeriyle bağlamayın.
EFSANELER VE GERÇEKLER
Efsane 1: Çocuklar geriye dönük olarak yolculuk yapmak istemiyor.
Gerçek: Küçük çocuklar genellikle otomobilde bulunmaktan hangi yönde olursa olsun mutludur.
Öneri: Eğer çocuk koltuğunu arka koltuğa bağladıysanız, çocuğunuzun sizi görebileceği şekilde bir ayna yerleştirin. Bu sayede çocuğunuz sizi görebildiği için kendisini güvende hisseder, siz de onun hareketlerini dikiz aynasından kolaylıkla takip edersiniz.
Efsane 2: Çocuk koltuğu her araca uymuyor.
Gerçek: Her çocuk koltuğu her otomobile uymayabilir.
Öneri: Çocuk koltukları üzerine yazılanları okuyun ve hangisinin sizin aracınıza uygun olacağını öğrenin. Ayrıca satın almadan önce, çocuk koltuğunun en iyi nasıl bağlanabileceğinin eğitimini alın.
Efsane 3: Piyasada gidiş yönünün tersine bağlanabilir çocuk koltuğu bulunmuyor.
Gerçek: Bazı yerlerde bu koltukları bulmak gerçekten zor olabilir. Ancak yavaş yavaş yayılıyor.
Öneri: İnternet üzerinden araştırma yaparak nereden satın alabileceğinizi öğrenebilirsiniz.