Bu hafta söz bir okurumda... Kurban Bayramı’nda yirmi üç aylık kızını ve kuzeninin dört yaşındaki kızını götürdüğü tiyatroda yaşadığı hoş olmayan tecrübeyi bizlerle paylaşmak istemiş.
Okuyucumuz, yaşadığını tiyatro kirliliği olarak nitelendiriyor ve çocukların eğitime ve algılamaya en açık olduğu yıllarda güzel bir Türkçe’yle ve kişisel gelişimlerine faydalı olacak tiyatro oyunlarıyla karşılaşmasını diliyor.
Sevgili sanat dostları; sizlere bu şekilde hitap ediyorum ama çocuk tiyatrosu adı altında sergilediğiniz Uyuyan Güzel Komedisi’ni sizlere hiç yakıştıramıyorum. ‘Yakıştıramıyorum’ belki doğru kelime değildir, çünkü sizleri hiç tanımıyorum. Ancak Sarıyer Sanat Tiyatrosu olduğunuza göre, sanat ve tiyatro adına çok şeyler yaptığınızı tahmin ettiğim için tanıdığımı düşünüyorum.
Sanat ve tiyatro adına bu ülkede o kadar az şeyler yapılıyor ki, bu grubun içinde olmanız bile çok şeyler yaptığınızı gösteriyor. Sizinle ilk tanışmam ne yazık ki Uyuyan Güzel Komedisi sayesinde oldu. Sanat adına yaptıklarınızı bu şekilde görmek istemezdim. Güzel bir bayram sabahı, iki yaşındaki kızımı ve dört yaşındaki kuzenimin kızını, aylardır götürmek istediğimiz ama saati uygun olmadığı için gidemediğimiz bu oyunu görmek hevesiyle Halis Kurtça Kültür Merkezi’ne gittik.
KÖTÜ ÖRNEK OLMAMAK İÇİN YARIDA ÇIKMADIK
Kızım yirmi üç aylık ve çok fazla tiyatrodan anlamıyor. Ama ben şimdiden en azından havasını solusun, nasıl seyrediliyor öğrensin ve hayatında alışkanlık olsun diye, üç aydır muhtelif tiyatrolara götürmeye çalışıyorum. İlkinde çok tedirgindim ama beklemediğim derecede eğlenince bu işe devam etmeye karar verdim. Profilo Sahnesi’nde Tiyatro Mie’nin ‘Şakacı Sivri Kulak Tavşan’ oyununu seyrettik ve inanılmaz keyif aldı. Herkes bu yaşta bir şey anlamayacağını söylerken, o çok eğlendi. Yaşı küçük olduğu için verilen mesajları ve nasihatları belki anlamadı ama son derece keyifli bir gün geçirdi.
Uyuyan Güzel Komedisi’nde de eğlendi, ders ve nasihat adına bu oyunda da bir şey anlamadı ama maalesef dört yaşındaki kuzenimin kızı ve biz çok şey anladık, son derece rahatsız olduk. Onun da bizim de anlamamamızı çok isterdik. Tüm oyun boyunca, kendimizin evde konuşmamaya, televizyonda dinletmemeye çalıştığı sözleri dinleyerek bir tiyatro seyrettik. Bazen inanamadık, bazen sizleri çok ayıpladık. Çocuklarımıza kötü örnek olmamak için yarıda çıkmayarak, oyunu sonuna kadar izledik. Evet, bu Türkiye’nin gerçeği... Paparazzi Niyazi, şivesi bozuk köylü amca, arabesk, sözleri saçma sapan şarkılar, Türkçe’ye uymayan kaba sözler; çocuklarımızı bunlardan arındırarak kaçırarak büyütemeyiz. Ama onları tiyatroya işte bu bozuklukları temizlemesi ve arındırması için götürürüz. Yeterince televizyon kirliliği olan ülkemizde, bir de sizler bunları yaparsanız, biz çocuklarımıza sanat adına ne göstereceğiz? Çocuklarımızı sanat ve tiyatro ile bu şekilde mi tanıştıralım? Size ve vicdanınıza soruyorum.
Her şeyi anlayan bir çocuğun ilk tiyatrosunun bu olmaması ve tiyatroyu bu şekilde tanımaması için sizi bu komediye bir an önce son vermeye çağırıyorum. Ben çevremde herkesi bu konuda uyaracağım ama gücümün yeteceğini zannetmiyorum. Lütfen sanatınız adına buna son verin. Çocuklarımızı bu kirlilikten, en azından tiyatroda arındırın.
Teşekkürler, Şebnem Mık
En zor gün:
Çocuğunuzun doğum günü
Çocuklar büyüdükçe doğum günleri gittikçe eğlenceli, gürültülü ve zaruri hale geliyor. Her ne kadar çocukları eğlendirmek, doyurmak ve sonrasındaki dağınıklığı toplamak büyük bir iş olsa da, onların o anlardaki mutluluklarını görmek her şeye değer. Seneye doğum günü yapmayacağım deseniz bile, günü geldiğinde kaçamıyorsunuz. İşte bu yüzden size biraz yol gösterelim istedik.
İlk olarak karar vereceğiniz husus partinin nerede olacağıdır. Burada iki seçeneğiniz var. Eviniz veya bir lokal. Artık çocuklara parti düzenleyen pek çok yer var. Hatta tanıdığınız küçük bir lokanta ya da kafeyi bile bu iş için organize edebilirsiniz. Peki ya evde düzenlenecek partiler... İşte zorlu kısım burada...
Birçok şirket evinizde pek çok düzenlemeyi gerçekleştirebiliyor. Palyaço ya da animasyon kahramanlarından oyun aletlerine, oyuncaklara kadar pek çok şey evinize taşınıyor. Organizasyon şirketlerinin bünyelerindeki profesyonel tiyatro oyuncuları, dansçılar, müzisyenler, şov ve animasyon grupları ile oyunculuk, koreografi, reji, mizansen, kurgulama, metin yazarlığı, temaya özel proje bile hazırlanabiliyor. Ayrıca istenirse belli saatler için bir ya da iki kişi çocuklarla oynamak için gönderiliyor. Bu kişiler çocuklara şov yapıyor, onlara oyunlar, yarışlar düzenliyor, kazananlara küçük hediyeler dağıtıyor. Yapılabilecekler maddi imkanlar doğrultusunda gittikçe artıyor. Bu tip oyalama organizasyonunu kendi çapında daha makul fiyatlara ayarlayan yerler de var. Mesela iki yuva öğretmeni tavşan, palyaço ve kaplan kılığına girerek çocuklarınızı iki saat oyalamayı garanti ediyor. Ve inanın, çocuklar onlarla zaman geçirirken siz annelerle rahat rahat oturup konuşabiliyorsunuz.
HANGİ YAŞA NASIL PARTİ
Bazı organizasyonlara zamanından erken kalkışırsanız, çocuğunuzu ürkütmekten başka bir şey yapmamış olursunuz. Bu yüzden her yaştaki çocukların anlayıp zevk alabileceği, korkmayacağı aktiviteleri bulmak gerekiyor.
1 YAŞ: EN FAZLA BİR SAAT SÜRSÜN
Bu sene konulu bir parti düzenlemeye gerek yok. Hatta bir program yapmak, oyunlar hazırlamak bile gereksiz, çünkü bebeğiniz biraz heyecanlanmanın dışında hiçbir ekstralık yaşamayacaktır. Her zamanki oyuncaklarını ortaya salmanız ve çocukların bunlarla oynaması yeterlidir. Parti kısa olmalı. Hatta en fazla bir saatte bitmeli. Davetli sayısının da çok olmaması tercih edilir.
2 YAŞ: ANİMASYONA GEREK YOK
Talepkar, sahiplenici iki yaş bebeklerinin partileri biraz daha hareketli geçer. Davetli çocuk sayısının 3-4 olması daha doğru bulunsa da böyle kalmaz. Geçen yılki partilerini hatırlamadıkları için bu onlara yeterince heyecanlı gelecektir zaten. Animasyon ve oyunlara çok gerek olmaz. Başlarında durabilecek bir insan bile çocukları oyalayabilir.
3 YAŞ: GRUP OYUNLARI
İşte partileri sevmeye başladıkları yaş. Nasıl pasta istediklerini söyleyebiliyorlar. Çekingen bir çocuğunuz varsa kalabalık bir partiden kaçının ama aktif ve sosyal bir çocuk için ciddi bir organizasyon yapabilirsiniz. Grup oyunlarından zevk almaya başladıkları ve animasyonları seyredecekleri için bir yerle anlaşıp 1-2 kişi getirtebilir ve çocukların onlarla oyalanmalarını, eğlenmelerini sağlayabilirsiniz. İki saat parti için yeterli bir süredir. İyi azılacaktır, evinizdeki tehlikeli ya da önemli objeleri yok edebilirsiniz.
4 YAŞ: PARTİ ÖNEMLİ BİR KONU
Parti artık onlar için ciddi ve önemli bir iş olmaya başlar, disiplin bir sorun olmaktan çıkar. Partiyi küçük oyunlarla hareketli tutmak gerekir çünkü o yaştaki çocuklar sıralarının gelmesi konusunda sabırsızdır. Partinin iki buçuk saatten uzun sürmemesi önerilir.
5 YAŞ: KONULU PARTİ ZAMANI
İşte konulu partilerin en güzel dönemi. İçeriğine çocuğunuz karar verebilir ama hazırlığı sizden!!! Konulu partilerde dekorasyondan, tabak-bardağa kadar her şeyin uyum içinde olması gerekir. Hatta çocuğunuz ona göre giyinmek bile isteyebilir. Barbi, korsan, deniz dünyası, ormanlar kralı, uzay, en favori konular arasında bulunuyor. Bir de dönemin çizgi kahramanları tabii.
6 YAŞ: KUMANDA ÇOCUĞUNUZDA
Partileri sevmenin yanı sıra parti geleneklerini de severler. Artık onlar yönlendirmeye ve yönetmeye başlayacaklardır zaten. İsteklerini size önceden listeleyecekleri için fikir aşaması sizin için daha kolay olacaktır. Partileri düzenleyeceğiniz saat çok geç olmamalı çünkü çocuklar akşamüstüne doğru iyice yorulurlar. Öğle zamanı ve öğleden sonra (uyku düzenine göre) en uygun zamanlardır.
PARTİ HAZIRLARKEN BUNLARA DİKKAT EDİN
Evde düzenleyeceğiniz partide çocuklar evin her tarafına yayılacaklardır. Bu yüzden bazı odaların (sizin yatak odanız gibi) kapılarını kilitleyip anahtarlarını ortadan kaldırabilirsiniz.
Müzik daha ileriki yaş partilerinde ya da oyun bölümlerinde etkili olur. Partide çocuklara yönelik müzikler çalabilirsiniz ama sesi çok açmayın. Hem zaten yeterince gürültü olacaktır.
ANNEMİN KÖŞESİ
HERKESE UYGUN TARİF
İşte size iki dakikada hazırlayabileceğiniz, gerçekten lezzetli, çocuklara uygun, analarına daha da uygun bir tatlı tarifi. Annemden bana, benden sonraki kuşaklara geçmeyi hak eden bir pratiklikte...
Yapılışı: Çikolata ile margarini tamamen eriyene kadar benmari usulü pişirin. Önce şekeri, ardından çok az çırpılmış yumurtaları ekleyin. En sonunda ince tel süzgeçten geçirilmiş un-kakao-kabartma tozu karışımını katın ve güzelce homojenize (pürtüksüz) olana kadar karıştırın.
İyice yağlanmış ve unlanmış bir kaba dökün.
150 derece fırında tam 15 dakika pişirin. Kenarları kabarmış, ortası hafif yumuşak olacak...
Pasta soğuyunca toparlanıyor. Üstüne pudra şekeri serpebilirsiniz.
Annem, ‘Bu pastada başarılı olmamak mümkün değil. Eğer beceremedinizse durum vahim demektir,’ diye eklemiş.