Bebeğine emzik vermeyi düşünen bir anne, çocuk doktoruna danıştığında şöyle bir cevap almış: ‘Senin ağzına plastik bir şey tıksınlar ister miydin?’
Evet, emzik kimileri için sadece mikrop toplayan plastik bir parça, kimileri için de bebeklik döneminde ‘hayatı kolaylaştıran’ en önemli objelerden biri. Bebeklerin içgüdüsel olarak emme ihtiyaçları olduğu bilinen bir gerçek. Hatta emme hareketi bebek için başlı başına bir memnuniyet kaynağı. Doğumu izleyen haftalarda bebeğin en güçlü refleksi emmek. Emzik sayesinde üzerindeki gerilimi atar, sakinleşir ve uykuya daha kolay dalar. Ama emzik kulanmanın da püf noktaları var.
HANGİ YAŞTA HANGİ EMZİK?
Emzikler kauçuk ve silikon olmak üzere iki maddeden yapılıyorlar. Doğal bir madde olan kauçuk çok elastik ve dayanıklı. Özellikle diş çıkartan bebeklerde kauçuk emzik kullanmak uygun olur. Ancak kauçuk emziklerin formu, suyu içlerine emdikleri için çabuk bozulur. Silikon da silisyumdan üretilir. Silikon emziklerin formu kolay bozulmaz, ancak diş darbelerine karşı dayanıklı değiller. Bu yüzden silikon emzikler henüz diş çıkarmamış bebekler için daha uygundur. Emzik tabanı, bebeğin emziği yutmasını engelleyen bölümüne verilen isim. Bu plastik kısım burun deliklerini kapatmayacak şekilde yapılıyor ve hava geçmesini sağlamak için delikleri bulunuyor. Sert ve yumuşak malzemeden yapılmış olanlarını da bulmak mümkün. Ancak geceleri mutlaka yumuşak malzemeden yapılanları tercih etmemelisiniz.
Bir de damaklı damaksız ayırımı var emzikler için. Damaksız emzikler anne memesini andırdığı için bebekler tarafından daha çok seviliyor. Ancak bu tür emzikler, özellikle de bir yaşından sonra damağa baskı yaparak damak yapısını ve üst ön dişlerin sırasını bozabilir. Bu tür emziklerin bir yaşından sonra kullanılması önerilmiyor.
Damaklı emzik ise daha eliptik formlu ve yukarı doğru kıvrık. Bu anatomik şeklinden dolayı 2-3 yaş arasında bile rahatlıkla kullanılabilir. Damağa tamamen adapte olduğundan, herhangi bir deformasyona neden olmaz.
Emziği bebeğe vermeden önce şekere, reçele ya da bala batırmak da hiç doğru değildir. Bu hareket bebeğin diş minelerini zedeler ve diş çürüklerine neden olur. Ayrıca buna alışan bebek, ağzında sürekli tatlı bir tat almak isteyebilir.
YERE DÜŞEN EMZİK AĞIZDA TEMİZLENMEZ
Eğer emzik kullanıyorsanız dikkat etmeniz gereken bazı hususlar var. İlk kullanımdan önce kaynatmak ve kullanım sırasındaki düzenli temizliğini yapmanız çok önemli. Ve bunu yapmanın yolu yere düşen emziği kendi ağzınızda temizlemek değil!
Emziğin temizliği, üretildiği malzemeye göre de değişir. Kauçuk olanlar özel bir dezenfektan madde yardımı ile soğuk sterilize edilmeli. Silikon olanlar ise sıcak yöntemle arındırılabilir. Emziğin yere düşmesini istemiyorsanız, emniyetli bir çengelli iğne ile bebeğinizin kıyafetine tutturabilirsiniz.
EMZİK HANGİ YAŞTA BIRAKILMALI
Biberon, parmak emme ya da emzik aslında bebeğin annesine bağımlılığın işareti. Ama bunun ilerleyen yaşlarda alışkanlık haline gelmesi, bol bol sorun yaşayacaksınız demek.
Bazı anneler bebeklerine emzik vermediği gibi parmaklarını emmesini engellemek için de ağır kararlar alabiliyor. Bazıları da son derece rahat bir şekilde emziğin nimetlerinden yararlanıyorlar. Ama belli bir yaştan sonra bunların kullanımını kesmekte fayda var.
İki yaş, emzik bırakmak için uygun bir yaş. Bu dönemlerde çocuğunuza kemirmesi için taze sebze verebilirsiniz. Ancak onu asla bir şeyler yerken yalnız bırakmayın.
Dört yaşına kadar emzik alışkanlığının mutlaka ortadan kaldırılması gerekir. Ancak bunu ne pahasına olursa olsun düşüncesiyle değil, çocuğunuzu hırpalamadan yapmalısınız. Örneğin ailenin içinde bulunduğu kritik zamanları, taşınma, yuvaya başlama, alt değiştirme, tatil gibi dönemlerde bunun için uygun değil.
Öncelikle emziğin kullanıldığı yerleri kısıtlayın. Örneğin sadece evde ya da uykuya geçeceği zaman kullanmasına izin verin. Hatta bunu bebekliğinde bile yapabilirsiniz. Ağlama krizlerinde susması için emzik kullanmayın. Bebeğinizi sakinleştirmenin tek yolu emzik değil!
Kız çocuk anneleri ve erkek çocuk anneleri
Yaz aylarının en hoş taraflarından biri, insana gözlem yapma fırsatı tanıması. Böylece daha önce şüphelendiğim bazı durumları kendi kendime ispatlama imkanım oluyor.
Hamile olduğumuz anlardan itibaren tabii ki en büyük arzumuz öncelikle sağlıklı bir çocuk doğması. Cinsiyet tercihi gizli gizli her annede olsa da, bunu söylemekten çekinen çok olur. Malumunuz, artık hamile kalmadan önce yapılacak bir takım çalışmalar sonucunda cinsiyet tercihi yapmanın mümkün olması söz konusu. Bunun etik olup olmadığı konusuna girecek değilim. Ben doğal bir şekilde, o anne adayına uygun cinsiyette çocuğun ona geldiğine inanıyorum.
Tabii 3-5 tane doğuranlardan bahsetmiyorum. Onlarda ikisi de oluyor. Ama özellikle tek çocuklu annelere baktığımda, çocuklarının cinsiyetinin o anneye yakıştığını görüyorum.
Bol çocuklu kalabalık yerlerde kendime bir oyun yarattım. İzlediğim annelerinin hangisinin kız, hangisinin erkek annesi olduğunu bulma oynuyorum! Tabii arada birkaç tane istisna çıkıyor. Mesela, iki iş arkadaşımdan birine kız çocuğu son derece yakışıyorken, diğerininkinin oğlan olması tezimi bozuyor. Çünkü o anneye gerçekten bir kız yakışırdı bence.
Ben kendimi kız annesi olarak düşünemiyordum. Yanlış anlamayın, eğer kızım olsaydı hiçbir şey değişmeyecekti. Onu da ölümüne sevecektim, dadılara teslim etmeyecektim. Oğluma ne yaptıysam aynı şekilde olacaktı. Ama karakter ve hayata bakış açısı olarak, erkek çocuk bana çok daha fazla uyuyor.
DENİZ AKKAYA’YA ERKEK GÜLBEN ERGEN’E KIZ
Erkek çocuklar kızlara oranla yüzde 30 daha fazla kasa sahip olduğu için çok daha hareketliler. Bu sayede ihmal ettiğim spor yerine bol hareket edebiliyorum. Sinan’ın bebeklerle oynamak yerine ışın kılıcını etrafa sallaması oyun olarak benim de daha çok işime geliyor.
İçimdeki erkek, oğlumla açığa çıkıyor! Çünkü benim içimde çocuk falan yok, erkek var sanırım! Ayşe Arman’ın hamile olduğu duyduğumda (ki sanırım bunu kendisine de söylemiştim) ona kız yakıştırmıştım. Mesela Deniz Akkaya bir gün doğurursa çocuğu bence erkek olmalı. Petek Dinçöz’ünki ise kız. Gülben Ergen’inki de...
Karakterlerinden mi, yoksa sahip oldukları çocukların cinsiyetlerine göre yaşadıklarından dolayı mı bilemiyorum ama kız ve erkek çocuk anneleri arasındaki tavırlarda da farkları görmek mümkün.
Sonuçta benim bu düşündüklerim bilimsel araştırmalar değil. Ama siz de çevrenizdeki özellikle tek çocuklu annelere biraz dikkatli bakarsanız benimle hemfikir olursunuz sanırım.
Akıllı yunuslar National Geographic Kids’de
National Geographic Kids dergisinin özel yaz sayısının ana konusu yunuslar. Yunuslarla ilgili çeşitli araştırmalara yer veren dergide birbirinden ilginç gerçek yunus öyküleri var. Akıllı yunuslar kiminde insanları köpekbalığı saldırısı gibi tehlikelerden koruyor, kiminde ise zeki yöntemler kullanarak onlarla şakalaşıyor. Derginin son sayısında işlenen diğer konuların bazıları ‘gökyüzündeki sarı top’ güneş ve İstanbul Oyuncak Müzesi. 1817 yılına kadar uzanan oyuncaklarla dört binden fazla parçanın sergilendiği müze, bir National Geographic Kids okurunun gözünden anlatılıyor. Derginin bu ay bir de hediyesi var: National Geographic Kids ‘Tatil Günlüğü’. Bu günlük sayesinde tatil boyunca yazı ve fotoğraf yeteneklerini geliştiren çocuklar, eylül ayında National Geographic Kids tarafından düzenlenecek ‘Yaz Tatilimi Nasıl Geçirdim?’ başlıklı kompozisyon veya ‘Yaz Tatilinin En İlginç ve Unutulmaz Anları’ konulu fotoğraf yarışmasına katılarak bilgisayar veya fotoğraf makinesi kazanma şansı elde edecekler.
ANNEMİN KÖŞESİ
Galiba annem işime göz dikti
Annem geçen gün büyük bir pişkinlikle kaşındı. Hakkında kibar kibar yazınca pek bir şey hissedemiyor, illa ki takışmamız gerektiğine inanıyor galiba. Ama kadının yüzünü gören mi var ki takışalım!
Kah orada, kah burada. Bir gece konserde, bir gece açılışta... Üstelik bunların çoğu bana gelen davetler! Benden önce davranıp hepsine el koyuyor.
Yüzsüzlüğü daha da arttırarak gazeteye gelen evraklarıma da sahip çıktı. ‘Orası sana uzak, ben onları alıp sana getiririm,’ bahanesiyle bütün güzel organizasyonları elimden kapıyor! Sonra da, ‘Ah şöyle güzeldi, böyle güzeldi’ diye anlatıp duruyor. Ama sanmayın ki bunu yüz yüze yapıyor, telefonla yetiniyor. Bu durumda annemi ne zaman göreyim ki ben?