Paylaş
Britanya 23 Haziran’da yapacağı referandumun ardından haftaya bugün sorunun yanıtını bulmuş olacak. Tarihi oylamada İngiliz seçmen ya Avrupa Birliği’nde kalma ya da ayrılma konusunda kararını verecek. Ancak kampanya öncesinde AB karşıtlarının ‘Eyvah Türkler geliyor. AB üyesi olacaklar. Binlerce Türk, İngiltere’ye gelecek tarzında’ gürültü koparmaları dikkat çekiyor. Bugün sorularla İngiltere’deki tabloyu aktarmaya çalışacağım.
İngilizler niye ayrılmak istiyor?
Muhafazakâr Partili Başbakan David Cameron, 2015 seçim kampanyasında tekrar seçilirse 2017’de referanduma gitme sözü vermişti. İngiltere’de giderek artan bir kesimde egemenlikten vazgeçildiği, ülkenin AB diktasına girdiğine dair endişe hakim. En çok da yaşlı İngilizler, kendini siyasi liderlik tarafından ihmal edilmiş hisseden orta kesim destek veriyor bu görüşe. ‘Ayrıl’ kampanyasının liderlerinden eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnson, AB’yi Nazi lideri Hitler’e benzetiyor. ‘Muz paketlerinin bile nasıl olacağına Brüksel karar veriyor’ diyerek İngiliz bağımsızlığının tehlikede olduğunu savunuyor. ‘Ayrıl’ kampanyasının sloganı da ‘Kontrolü geri almak.’ Avrupa Birliği’nin getirdiği yükümlülüklerden kurtulacak İngiltere’nin güçleneceği savı işleniyor. Ayrılma referandumu için ‘Britanya’ ve İngilizce ‘çıkış’ anlamına gelen exit’in kaynaştırılmasıyla oluşturulan ‘Brexit’ kelimesi kullanılıyor. Ve ayrılma taraftarları, ‘Brexit’i bir kurtuluş olarak pazarlıyor.
Brexit konusunda Avrupa’nın tutumu nasıl?
Geçen hafta Almanya’nın en çok satan siyasi dergisi ‘Der Spiegel’in Britanya bayrağı üzerine hem İngilizce, hem Almanca ‘Lütfen Gitmeyin’ manşetiyle kapak yapması manidardı. Yine dün İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times (FT), AB’de kalınmasını desteklediğini açıkladı. FT, ‘AB’den çekilme kararının, 1945 sonrasındaki liberal dünya düzenine geri dönüşü olmayan, acı bir darbe vuracağını’ öne sürdü. Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier, İngiltere’nin ayrılma kararı alması halinde, AB’nin geri kalan 27 ülkesinin dağılmaması için birbirine daha kenetlenmesi gerektiğini söyledi. Almanya Başbakanı Merkel, “İngilizler giderse AB ortak pazarının faydalarından daha fazla yararlanamaz” dedi dün. İngiltere’nin en büyük gazetelerinden The Sun, ayrılma konusunda irade açıklarken siyasi analizler, Rupert Murdoch’un sahibi olduğu gazetenin bu hamlesinin İngiltere Başbakanı Cameron’ın AB’de kalma konusundaki kampanyasını olumsuz etkileyebileceğini söylüyor.
Türkiye niye Brexit kampanyalarına alet ediliyor?
İngiltere, yıllardır hem AB içinden hem de AB dışından gelen göçmenlere en cömert davranan ülkelerden biri oldu. Ancak sosyal hizmetler faturasının artmasıyla birlikte bu hakların kısıtlanması için pazarlıklar yürütülmeye başlandı. Türkiye işte bu bağlamda seçimlere malzeme ediliyor. AB ile pazarlığı süren vize muafiyetinin sağlanması halinde milyonlarca Türk’e İngiltere kapısının açılacağını, binlerce insanın buraya geleceği iddia ediliyor. Oysa pazarlığı süren vize muafiyetinin İngiltere’yi kapsaması söz konusu olmadığı halde. İngiltere, tabir yerindeyse Türkiye ile korkutulmak isteniyor. Nitekim İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, ‘Türkiye’nin AB üyeliği süreci hızlandı’ diye dün mektup yazan AB karşıtlarına, “Türkiye’nin AB ile müzakerelerinin hızlandığını yazmak, acınacak bir cahillik ya da bilerek yapılmış bir aldatmacadır” diye yanıt verdi.
Brexit ile ilgili en büyük endişe ne?
Elbette kısa vadede en büyük kaygı, Brexit’in yaratabileceği ekonomik dalgalanma. İngiltere Merkez Bankası (BOE) dün yaptığı açıklamada, Brexit’i dünya piyasalarına yönelik en büyük risk potansiyeli olarak tanımladı. İngiltere’nin dünyanın en büyük ikinci ekonomik bloğu olan AB’den çıkma kararı alması halinde belirsizlik ortamında Sterlin’in değer kaybedebileceği öngörüleri yapılıyor. Bu nedenle Japon para birimi yen ve altına yöneliş hızlanırken, ABD Merkez Bankası Başkan Janet Yellen gerekli önlemleri aldıklarını açıkladı. Ancak dünya finans sektörünün Brexit’i tedirginlikle izlediğini söylemek de hata olmaz.
Bahisler mi anketler mi?
Şimdiye kadar genel seçimlerde ve İskoçya’nın bağımsızlık referandumunda feci çuvallayan anket şirketlerine göre ‘Ayrılma’ kampının oyları yükselişte, dolayısıyla AB ile yolları ayırma yönünde bir karar çıkabilir. Seçim ve referandumda nispeten iyi bir performans sergileyen bahis şirketlerine göre ise yüzde 60 ihtimal ile İngiliz seçmen, AB’de kalma yolunda karar verecek. Lakin dikkat çekici bir ayrıntı da söz konusu. Önceki bahislerde bu ihtimal yüzde 65 olarak öngörülürken makas giderek daralıyor. İngiltere’de kutuplaşma tehlikeli boyutlara ulaşmış durumda. Dün AB yanlısı vekil Jo Cox’a düzenlenen ölümcül saldırı da bunun göstergesi. İngiltere, ayrılma kararı alırsa, AB tarihinde ilk kez böyle bir şey yaşanacak. Kıta Avrupası transatlantik ilişkilerde de önemli rol oynayan güçlü bir ortağını kaybetmiş olacak. Birlikten yana oy verirlerse AB ve dünya nisbeten rahat bir soluk alacak. Her halükarda Brüksel, giderek daha fazla eleştirilen siyasi ve ekonomik yapısını gözden geçirmek zorunda kalacaktır. Bu da nihayetinde Türkiye’nin AB ile yolculuğunu da etkileyecektir.
Paylaş