Paylaş
Ancak protestolar Çin’i bir sınavla karşı karşıya bırakıyor. Gösterileri sona erdirmek, ama nasıl? Dünya da Pekin’in Hong Kong’da kontrolü nasıl sağlayacağını merak ediyor. 1989 yılındaki Tiananmen kanlı müdahalesinin tekrarı mı, yoksa son dönemde yükselişe geçen Çin’in imajına uygun yeni bir yaklaşım mı?
NE İSTİYORLAR
İNGİLTERE’den Çin’e devredilen Hong Kong’a 50 yıl boyunca özerklik tanındı. Ancak nisanda parlamentoya sunulan bir yasa tasarısı ortalığı karıştırdı. Çünkü bu tasarı hüküm giyen ya da şüpheli kişilerin Çin’e iadesini kolaylaştırıyordu.
Hong Konglu insan hakları savunucuları, bu tasarıyla bölgenin hukuki suistimallere açık hale geleceğini iddia ederek tepki gösterdi. 7.5 milyon nüfuslu bölgede kiraların pahalı olması, düşük ücretler, terfi imkanının kısıtlı olması gibi unsurlar zaten bir hoşnutsuzluk ortamı yaratıyordu.
Sonunda Hong Kong’un Çin yanlısı Baş Yöneticisi Carrie Lam, haziranda tasarının askıya alındığını duyurdu. Ancak tasarının iptali, Lam’ın görevden alınması, genel seçimler yapılması talepleriyle gösteriler hız kesmeden sürerken Pekin’e tepkiler arttı.
HONG KONG’UN ÖNEMİ
FRANSIZ AFP ajansından bazı alıntılarla devam edeceğim. Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü’nden Tianlei Huang, Hong Kong’un Çin’e büyük ekonomik katkıda bulunduğunu belirterek “1997’den beri Çin’in bölgedeki ekonomik ve ticari çıkarları yoğun bir şekilde büyüdü. Çin liderliği şunun farkında, kendi refahları için Çin’in kapitalist bir Hong Kong’a ihtiyacı var” diyor.
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin, yasal düzenleme ve şeffaflık konusunda Hong Kong ile boy ölçüşecek durumda değil. Dünya Bankası’na göre iş kolaylığı endeksinde Hong Kong, dünya genelinde dördüncü, Çin ise 46’ncı sırada.
Çin’e yabancı yatırımlar genelde Hong Kong üzerinden geliyor. Çin’in dış yatırımları da özellikle Devlet Başkanı Şi Cinping’in önem verdiği ‘Kuşak ve Yol’ projesinin kaynakları da Hong Kong üzerinden aktarılıyor. Çin lideri Şi, ‘Kuşak ve Yol’ adı verilen altyapı projeleriyle ülkeyi dünya piyasalarına bağlamayı hedeflerken bir yandan da Çin’in nüfuz alanının genişletilmesi öngörülüyor.
KRİZ İÇİNDE KRİZ
HONG Kong krizi tam da yıllık 350 milyar dolarlık ticaret hacimleri bulunan ABD ve Çin’in vergilendirme konusunda yaşadıkları kavganın ortasında yükselişe geçti. Çinli yetkililere göre Hong Kong krizinde yabancı güçlerin de parmağı var.
Önceki gün de ABD Başkanı Donald Trump’tan ticaret savaşını, Hong Kong’daki gösterilerle ilişkilendiren ilginç tweetler geldi. “Çin, milyonlarca istihdamı, gümrük uygulanmayan ülkelere kaptırdı. Binlerce şirket ülkeyi terk ediyor. Çin tabi ki (ABD ile) anlaşma yapmak istiyor. Ancak bırakın önce Hong Kong ile insani bir şekilde ilgilensinler” diyen Trump, Çinli mevkidaşı Şi ile görüşmeye hazır olduğu mesajı verdi. Trump, gümrük vergilerini 15 Aralık’a kadar erteleyerek Şi’ye zaman da tanıdı.
Her halükarda görülen o ki, Çin’in eli Hong Kong’da, Müslümanları eğitim kamplarından geçirdiği iddia edilen Uygur Bölgesi’ndeki gibi rahat değil. Ve Çin’in Hong Kong’ta seçeceği yol, siyasi geleceği ve refahı açısından da kritik öneme sahip olacak.
Paylaş