Paylaş
Yıkıcı artçıları, gün geçtikçe daha fazla hissedilecek.
Şayet mümkün olabilirse, yıllar sürecek “darbenin açtığı yaraları sarmak”.
Hâl böyleyken, bazı köşe yazarlarımızın,
“başka bir maç seyretmiş gibi” icat ettikleri iyimser çıkarımları
veya sadece “piyonlar üzerinden kaleme aldıkları yorumlar”ı yadırgıyorum.
Ve “acaba” diyorum;
“ABD’nin yetiştirdiği ‘tek’ dünya satranç şampiyonu olan
Robert James ‘Bobby’ Fischer’in önerdiği ‘chess960’ kabul görseydi
ve buna göre ‘piyonların arkasında bulunan taşlar,
kuraya göre rastgele bir şekilde yerleştirilebilseydi’;
bu arkadaşların ‘standart açılış hamleleri hakkındaki ezberleri’
biraz olsun bozulur muydu ?” (Sanmıyorum…)
Piyonların İfadesi
“Usûl Hukuku” hiçe sayılarak,
göz altına alınanların, gazetelere (satırı satırına) yansıyan ifadelerini okuyorum.
Ve eski bir yargı mensubu olarak;
(fıkra bu ya) binlerce kişinin “piyon sıfatıyla” şu ifadeyi verdiğini varsayıp,
yargının o teraziyi ne yapacağını çok merak ediyorum:
“Aldatıldım ! Bana ahmak diyebilirsiniz. Rabbim ve milletin beni affetsin…”
Satrancın ıskalanan defosu…
Hukuk da satranç gibi “unsurların sebep-sonuç ilişkisine dayanan” bir oyundur aslında.
Hukukun üstünlüğü, her zaman sokaktaki adamın (yani piyonların) güvencesidir.
Gel gör ki satranç, “üstünlerin hukukunu korumak için oynanır…”
Onlara denir ki, “hepiniz bir gün vezir olabilirsiniz”.
Bir tek şah olamazlar ! Dahası, zaten oyunun amacı “şah’ı korumaktır…”
Bütün taşlar tahtada duruyor olsa bile, şahını kaybeden oyunu kaybeder.
Her şey, tek bir taşı yaşatmak içindir;
aslında oldukça bireysel, hatta egoist bir kazanç var ortada…
Fischer bile önerisini, “piyonları yaşatmak için” ortaya atmamıştır.
Değerliler ve değersizler ayrımı yapıldığı çok açık.
Aramızda kalsın; “yaşama bakış pratiği açısından,
satrancın en zayıf noktalarından biridir bu !”
“Sokaktaki adam”ın yüreğine su serpmek için de,
Şu, (ilahî adaleti çağrıştıran) vecize uydurulmuştur:
“Oyun bittiğinde, bütün taşlar aynı kutuya konur…”
Paylaş