Paylaş
Meydanlar yağmura rağmen dolmaya devam ediyor; Eskişehir de öyleydi... Türkiye’de özel sektörün sponsorluğunda açılan ilk “arkeoloji” müzesini, Başbakan kurdeleyi kesmeden önce alıcı gözüyle dolaştık.
Uzun yıllar bakımsız ve harap halde unutulmuş müzenin, tümüyle yeniden yapımını 2011’de 50’nci yılını kutlayan ETİ Şirketler Grubu üstlenmiş.
Çağdaş nitelikte bir koruma ve sergileme mekânı haline getirilmiş müzede, yaklaşık 2 bin eser (özetleyerek, Hitit ve Frig çağlarına ait heykeller, Demircihöyük ve Babadat kazısında elde edilen buluntular, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler, antik ve İslâmî devirlere ait sikkeler, heykeller, lâhitler, Şarhöyük Roma çağı yer mozaikleri...) sergileniyor. Ziyaretçiye sunulabilenler, 20 bin parçalık müze envanterinin yaklaşık onda biri...
* * *
Bakan Günay’ın söylediğine göre bu oran dünya standartlarına uygun. Müzede çok sayıda satın alınmış tarihi eser de var. Mekâna “çok büyük bir müze” diyemesek de, sıfırdan inşa edilmiş olması, amaca uygun bir mimari tasarımı beraberinde getirmiş.
Ama beni asıl etkileyen, dijital zekânın sanal oyuncakları ve animasyon teknolojisinin cömertçe ve ustalıkla kullanılmış olması. İsterseniz (sadece parmağınızın ucunu kullanarak) yeraltı dehlizlerinde dolaşıyorsunuz, isterseniz Başbakan gibi, 3 bin yıl öncesini anlatan Hitit savaş arabası simülatörünü kullanıp Frig Vadisi’ni geziyorsunuz...
Ertuğrul Günay’ın, “Bahçe duvarları biraz alçak değil mi?” sorusuna verilen cevaptan, tüm kompleksin elektronik perdeyle korunduğunu öğreniyoruz. Bize de projeye gönlü değmiş herkese teşekkür etmek kalıyor.
* * *
Bakan Günay yarım kalmış her şeyi soruyor. Sorularından, öykünün öncesine de hakim olduğunu fark ediyorsunuz. Işıklandırmadan eserlerin önündeki tanıtıcı yazıların büyüklüğüne, rengine kadar her şeyle ilgili. Tatmin olmadığı cevabın peşini bırakmıyor. Detaycı ve hollerde lâf olsun diye dolaşmadığını hissediyorsunuz. Açıklamalarından, Türkiye’nin her köşesindeki (devam eden) her projeyi de bu heyecanla yakından izlediğini anlıyorsunuz.
* * *
ETİ Şirketler Grubu Onursal Başkanı Firuz Kanatlı, açılışta, müzenin sponsorluğu için, “Bu bizim Eskişehir’e bir borcumuzdu” benzeri zarif bir cümle kurdu. “Püskevit” deyip geçmeyin dostlar... Keşke “bisküvi”yi doğru telaffuz eden İzmirli işadamları da ETİ Grubu gibi, kentten kazandığını kente armağan etmeyi becerebilse de İzmir’e “sanat ve kültür” adına bir çivi çakılsa...
Kentin enerjisi düşmüş
Gelelim İzmirle ilgili notlara... “İzmir’i neye benzetiyorsunuz?” diye sorduk. “Yazmazsanız söylerim” dedi. “Yazmayız” diye cevap verdik. Ve öylesine şık, öylesine isabetli bir resim çizdi ki Bakan Günay, o tarifi seçim sonrasına bırakıyoruz.
“İZUP” başlıklı yazımdan bir gün sonra, kendisinin gözlemlerine katılmamak elde değil: “Kentin enerjisi düşmüş, boşa harcanıyor. İzmir’e sahip çıkması gereken kurumlar, kendisi ev sahibi değilse öbürünün düzenlediği toplantıya katılmıyor bile... Kavga etmek sıradan bir iş olmuş. Ve kabul edilemez bir işsizlik var. Tarımsal zenginlik yüzünden, turizm yatırımlarına göz ucuyla bakılmış hep.”
İzmir merkezli kültür projesi
“İyi anlatamadığınız ne var?” diye sordum. Bakan Günay, “Türkiye, turizmde ikinci büyük hamlesini yapmak üzere” dedi ve ekledi: Güney Antalya projesi artık tamamlandı. Kitle turizminin çok ötesini düşünmeliyiz. Başta Çin ve ABD’li turistler olmak üzere sadece deniz ve güneş aramayan turistleri, yeni bir cazibe merkezinde toplayabilmeliyiz. Bu, İzmir merkezli bir projedir. Ayvalık’a kadar uzanan ve özellikle Kuzey Ege’yi kapsayan bir kültür projesidir. EXPO ile entegre olduğunu da düşünebilirsiniz. Ziyaretçi sayısını ve gelirimizi birkaç katına çıkaracak bir resimden söz ediyorum. Ege’deki kazıların Alman sponsorları var. Alman yatırımcıların istekleri var, onları realize etmeye çalışıyoruz...
Mevlevîhâne için söz
Söz inanç turizmine geldi ister istemez. Ben de tabii, “İzmir Mevlevîhânesi”nin yerini bulduğumuzdan bahsettim. Yazdığım 4-5 makaleye rağmen, yerel yöneticileri koltuklarından kaldıramadığımı anlattım. “Haftaya gidelim, götürün beni oraya...” diye cevap verdi Bakan Günay. İzmirli seçmen, kendisini “milletvekili adayı” kimliği ile de yakından izlemeli diyorum.
Paylaş