Paylaş
Malûm; ilki Can Yücel’in, diğeri de Sadettin Kaynak’ın, güftesi Vecdi Bingöl’e ait Mahûr/Düyek şarkısından alınma.
“-Bize her gün bayram- diyenler mi haklı dersiniz?” diye soracaktım tam...
Aklıma, Can Baba’nın hep bir bölümü yayınlanan şiiri düştü.
Tamamını okudum; içlendim biraz, üstüne dilime takılmaz mı yukarıdaki şarkının nakaratı?
“Şiir oldun dilimize, bayram gecesi...”
İşte size, “intihal”den ibaret bir bayram yazısı...
“Nefes almak bayramdır mesela...
Günün birinde soluksuz kalınca anlar insan.
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir, sevmeninkini yalnızlık.
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek.
Kurda kuşa yem olmayıp, ‘Çok şükür bugünü de gördük’ diyebilmek.
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.
Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle...
En acıktığın anda, dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.
‘Ona güvenmiştim, yanılmamışım’ sözü bayramdır. Hiç aldatmamış, aldanmamış olmaktır bayram...
Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu bûsesi, sevdâlı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Sonrasında gelen ilk diş bayramdır.
İlk söz bayram, ilk adım, ilk yazı, ilk karne bayram...
Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.
‘İyi ki yanımdasın’ bayram, ‘her şeyi sana borçluyum’ bayram, ‘hiç pişman değilim’ bayram...
Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır.
Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı çizilmiş kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır.
Ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram...
-Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz, her gününüz bayram olur.-
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, -bayram artığı günlerdeki akıllılıktan evlâdır-.
Her gününüz bayram olsun!
Yaşamak bayramdır.”
Bunların kadrini bilmezseniz, zannedersiniz ki, “kurban kesince” bayramdır.
9 günlük tatilde “yollara düşünce” bayram ya da...
Memleketini bırakıp kaçan “Basmane’de yanlarken”, onun yerine, “bugünün Yemen’inde 1 günü daha şehit olmadan atlatmak” mı bayram?
Yoksa, “sanki kendi kavgasıymış gibi”, “3 oğlum daha var. Hepsi fedâ olsun vatana” demeyi emreden gelenek mi bayram?
Zor sorular bunlar!
“...Gel seninle sevgili biz de bayramlaşalım” diyemeyenler, “şiir oldu dilimize” bu bayram!
Paylaş