Artık hiç kimse, 6’lı Masa’nın PKK’nın siyasi şubesi ile ilişkisi olmadığını söylemesin. Uzun zamandır gizli yürüttükleri ilişki artık açığa çıkmış, masanın 6’lı değil PKK/HDP ile 7’li olduğu görülmüştür.
PKK/HDP’NİN 4 YILLIK ŞANTAJI
Peki şantaj nasıl işbirliğine dönüştü?
Bilindiği gibi, PKK/HDP’liler dört yıldır; 2019 yerel seçimlerinde Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirlerin Millet İttifakı adaylarının kazanmasında kendi desteklerinin önemini hatırlatıyorlardı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise yerel seçimlerin aksine gizli görüşmeler değil, açık müzakere ile işbirliği yapacaklarını ve talepleri olduğunu söylediler. Açık görüşme ve taleplerinin kabul edilmemesi halinde kendi adayları ile cumhurbaşkanlığı seçimine katılacaklarını açıkladılar.
HDP: AKŞENER GLADYO’NUN KRALİÇESİ
Bunu da 6’lı Masa denilen Millet İttifakı’nın üzerinde şantaj olarak kullandılar. Uzun süre aday tespit edilmemesinin nedenlerinden birisi de buydu. PKK/HDP’nin 6’lı Masa üzerindeki tehdit ve şantajı bununla sınırlı değildi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ya da “Gladyo”nun kraliçesi” dedikleri Meral Akşener’in aday olması halinde destek vermeyeceklerini söyleyerek, 6’lı Masa’nın kimi aday yapmaması gerektiğini de dikte ettiler.
Öte yandan Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’na sıcak baktıklarını açıklayarak kimin aday olabileceğine de belirlediler.
‘HDP, PKK’NIN YANINDA’
TBMM TUTANAKLARI HERKESE AÇIK
TBMM’nin internet sitesinde “Tutanak Sorgu” bölümünde küçük bir araştırma yaptığınızda, yapılan konuşmalarda İngilizce ya da Kürtçe bir kelime ya da ifade kullanıldığında dipnot olarak “Bilinmeyen bir dil” değil, kelimenin geçtiği satırda yıldız işareti konulduktan sonra, sayfanın sonuna “Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi” notu düşülüyor.
Geçmişe doğru tarama yaptığınızda da bu dipnotun 2008’den itibaren kullanıldığını görüyorsunuz.
Nitekim, Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerini TBMM Başkanı Mustafa Şentop da bir açıklamayla yalanladı.
AKP’Lİ TURAN’IN KONUŞMASI
Gerçeğin ne olduğunu merak edenler için TBMM’nin tutanak bölümü herkese açık.
İşte bir örnek, AKP’li Bülent Turan TBMM’deki konuşması sırasında, “Sakin sakin, Don’t Worry” dediği için, İngilizce ifadesi tırnak işaretine alınıp üç nokta ile boş bırakılırken, tutanağın altına da “Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edilmiştir” yazılmış.
Artık, “Sokak ağzıyla konuşma” yerine “Sosyal medya ağzıyla, Twitter ağzıyla konuşma” denilse yeridir.
Hakaret, küfür ve tehdit, sosyal medyada sadece “isimi ve resmi” yani profil adı ve fotoğrafı sahte trol hesaplarla sınırlı değil. Özellikle siyasetçiler ve kamuoyunda bilinen ünlü isimler artık tartışmıyor, karşılıklı hakaret ediyor.
Yanlış anlaşılmasın, “Sosyal medya siyasette ahlakı bozdu” demeyeceğim, sosyal medya sadece zihinlerdeki bu karanlığın ve ruhlara sinmiş kötülüğün yazı ve görüntüye dönüşerek dile dökülmesini, yani “görünür olmasını” sağladı.
Elbette bu yola başvuranlar sadece ahlaksızlığının görünür olmasını sağlamakla kalmadı, örnek alınarak çoğalmasına da sebep oldu. Biraz kaba bir benzetme olacak ama, “Lağım patladı ve pislik ve kokusu her yeri kapladı”.
Siyasete de egemen olan bu üslup bugün oluşmadı. Ama yine de bu kadar yaygın değildi ve parti genel başkanları düzeyine kadar da çıkmamıştı.
En inciticilerden ve infial yaratanlardan birisi İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Meral Akşener’i eleştiren bir şehit yakınının boynuna kolunu sıkıca dolayarak, “Senin bacını s...” demesiydi. Bir de onu savunan kitle vardı ki, “İşte kirli siyaset” dedirtiyordu.
İP’Lİ ÖZTÜRK’ÜN AHLAKSIZ TWEET’İ
Yine aynı partiden
Ama bizi yüzde 50 artı 1’e dayalı seçim sistemi tartışmaları bu noktaya getirdi.
Elbette, Türkiye’deki her seçmenin oyuna talip olmak, her parti için hem hak hem de görevdir.
Peki, bizi adeta PKK/HDP ile HÜDA PAR arasında seçim yapmak zorunda bırakmadan seçimden çıkaracak bir formül yok mu?
Mesela Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı’nın PKK/HDP ve HÜDA PAR ile kurumsal ilişki kurmadan, sadece seçmenine hitap ederek seçmeninin desteğine talip olması mümkün değil mi?
Bu ülkede kardeşçe beraber yaşamak isteyen sıradan insanlar olarak; neden sözde Marksist-Leninist bölücü terör örgütü PKK ile onun siyasi uzantısı HDP ve sözde İslamcı bölücü HÜDA PAR arasında kalalım.?
PARTİ PROGRAMINDAKİ BÖLÜCÜLÜK
“Ama o ikisi ayrı” diyenleri duyar gibiyim.
Öyle olup olmadığına karar vermek için HÜDA PAR’ın internet sitesindeki 64 sayfalık Parti Programı’na bakalım, HÜDA PAR’ın programında sözde Kürdistan tarifi şöyle yapılıyor:
Seçim sistemi gereği her bir oyun önem kazandığı seçimlerde Cumhur İttifakı, faaliyetlerini siyasi alanda yürüten HÜDA PAR ile işbirliği peşinde. Millet İttifakı ise halen Türkiye, Irak ve Suriye topraklarında silahlı saldırılarına devam eden bölücü PKK terör örgütünün siyasi kolu HDP ile işbirliği yollarını arıyor.
Bu yönüyle PKK’nın varlığı ve onun siyasi sözcülüğünü yapan HDP’nin talepleri Türkiye’nin toprak ve ulusal bütünlüğüne en büyük ve en yakın tehdidi oluşturuyor. Nitekim, HDP hakkındaki kapatma davası da devam ediyor.
Öte yandan Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, PKK’nın siyasi kolu HDP ile görüşmek için gün sayıyor. PKK/HDP de bu görüşmeye hazır ve PKK’nın bölücü taleplerini masada tartışmak için bekleyişini sürdürüyor. PKK terör örgüt yöneticileri de yayınladıkları videolarla Kılıçdaroğlu ve başını çektiği ittifaka destek açıklamalarında bulunuyorlar.
PKK/HDP’NİN SON KARARI
PKK/HDP “bölücü” taleplerinden vazgeçmiş değil. Hafta başında parti meclisi toplantısı sonrası yapılan açıklamada bu durum şöyle ifade edildi:
“Parti meclisimiz, ülkenin içinde bulunduğu çoklu kriz koşullarında çözümün ilkesel düzeyde ele alınması gerektiğini bir kez daha ele almıştır. Bu kapsamda 2021 Eylül ayında ilan etmiş olduğu ‘Demokrasiye, Adalete, Barışa Çağrı Deklarasyonu’nun temel çerçeve olduğu bir kez daha vurgulanmıştır. Bu minvalde Üçüncü Yol stratejimizin, partimizin tarihsel ve ilkesel pozisyonu olduğu hassasiyetle vurgulanmıştır.”
Bu, “Taleplerimiz kabul edilmezse cumhurbaşkanlığı seçimine kendi adayımızla gideriz” tehdidinden başka anlam taşımıyor.
MAKYAJLANMIŞ TALEPLER
AYM, koşullarda hiçbir değişiklik olmamasına rağmen bir üyenin oyunu değiştirmesiyle bu kez 7’ye karşı 8 oyla hesaplara konulan blokeyi kaldırma kararı aldı.
SKANDAL KARAR
Anayasa Mahkemesi’nin daha önce “terör örgütü PKK’nın amaçları doğrultusunda kullanılacağı” gerekçesiyle durdurduğu HDP’nin Hazine yardımının ödenmesine yol açan kararı üç yönden skandal.
İlki, halen süren kapatma davasında sayısız delil ve tanık ifadelerine rağmen böyle bir karar vermesi, tam bir hukuki skandaldır.
İkincisi, daha bir ay önce terör örgütü PKK’nın amaçları doğrultusunda kullanılacağı gerekçesiyle Hazine yardımının kullanımını durduran Mahkeme, şimdi tam tersi bir kararla kendisiyle çelişerek bir başka skandala imza attı.
Üçüncüsü AYM, seçim nedeniyle üçe katlanan ve 539 milyon lirayı bulacak Hazine yardımının, HDP üzerinden PKK’nın eylemlerinin bile finanse edilmesinde kullanılmasına yol açabilecek.
PKK/KCK 2019’DAN SONRA MALİ YAPILANMAYI DEĞİŞTİRDİ
Oysa mahkemenin elindeki deliller, HDP’nin PKK terör örgütünü Hazine yardımlarını aktararak da finanse ettiğini gösteriyor. 2019 yılındaki yerel seçimlerden sonra terör örgütüne destek veren HDP’li belediyelere İçişleri Bakanlığı tarafından başkanvekilleri atanmasının ardından PKK/KCK terör örgütü KCK/TM (Türkiye Masası) yapılanmasını feshederek, PKK’ya bağlı olarak KCK/TDÖ (Türkiye Demokratik Örgütlenmesi) adı altında isim değişikliğine gitti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Millet ittifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olarak artık PKK terör örgütü ve siyasi kolu HDP tarafından açıklanan ve Türkiye’nin bölünmesine götürecek müzakere sürecine giriyor. Kemal Kılıçdaroğlu bunu “CHP Genel Başkanı” sıfatıyla değil, “Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı adayı” olarak yapacak. Bu nedenle tehlike, CHP’nin kimliğini yitirmesinin çok ötesine geçti ve artık Türkiye’nin bölünmesi sürecine dönüştü. Nitekim, PKK/HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmeyi CHP genel başkanı olarak değil cumhurbaşkanı adayı olarak yapacaklarını açıkladı. Kemal Kılıçdaroğlu da kısa süre içinde görüşmeye gideceğini söyledi. Mithat Sancar, görüşmenin sonucuna göre seçime kendi adaylarıyla gidip gitmeme kararı vereceklerini söyledi.
PKK/HDP’NİN TUTUM BELGESİ
PKK/HDP 27 Eylül 2021’de açıkladıkları “Tutum Belgesi” ile pozisyonunu net olarak başından beri ortaya koyuyor. PKK/HDP’li Selahattin Demirtaş da, “HDP masaya gelemez, gelirse biz olmayız” diyen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yazdığı mektupta, bakanlık talebi olmadığını ama “demokratik taleplerinin” tartışılmasını istiyor.
Peki, PKK/HDP’nin sözde demokratik talepleri nelerden oluşuyor, onu da 27 Eylül 2021 tarihli tutum belgesinden aktarayım.
“GÜÇLÜ DEMOKRASİ” dedikleri “özerklik”, onu da şöyle ifade ediyorlar: “... yerel yönetimlere yetki ve kaynak devrinin güvence altına alındığı, yerel katılım mekanizmalarının işlediği güçlü bir yerel demokrasi olmadan güçlü demokrasiyi inşa etmek mümkün değildir.”
“TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ YARGI” dedikleri ise PKK’lılar başta, “siyasi dava” dedikleri terör örgütü davalarında tutuklu ve hükümlü olanların serbest bırakılması. Bunu da “... tüm siyasi davaların ve mahkûmiyetlerin sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmasını, adaletin ve toplumsal barışın tesisi açısından bir gereklilik olarak görüyoruz” diyerek anlatıyorlar
“
Şimdi de muhalefetin açtığı yoldan FETÖ ve PKK’nın devlet içine yerleşme tehlikesine karşı uyarıyorum.
Ne geçmişte ne de bugün şahsi çıkar ya da bir mevki peşinde olmadığım için bir yurttaş ve gazeteci olarak ihanete varan bu sürece sessiz kalmayacağım.
Aksi takdirde PKK ile mücadelede ve 15 Temmuz gecesi şehit olanların fedakârlıklarına ihanet etmiş olurum.
2019’DA BAŞLAYAN TEHLİKELİ ORTAKLIK
Bugün CHP ve Kılıçdaroğlu’nun başını çektiği; İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Deva Partisi, Demokrat Parti’den oluşan muhalefet bloku iktidar uğruna tehlikeli bir yola giriyor.
PKK’nın siyasi kolu HDP ile işbirliği onları bu dönülmez yola sokuyor.
2019 yılındaki yerel seçimler sürecinde, CHP’nin PKK’nın siyasi kolu HDP ile kurduğu ilişkiye dayalı tehlikeli gidişi konusunda birçok kez uyarıda bulunmuştum.
Sonu malum; PKK/HDP’ye diyet borcunu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne PKK terör örgütü üyesi, irtibatlı ve iltisaklı kişilerin doldurulması