Ve eski yazılardan demet: 17 Ekim 2016: “MERAK EDİYORUM: NEDEN KONULDU - İzmir’e yakışıyor mu? Uzun süredir zaten aklımdaydı. Geçenlerde Uzundere tarafına gittim ve yine gördüm onu. Uzundere Rekreasyon Alanı’ndaki, kimse kusura bakmasın, bana göre gereksiz, acayip şaşılacak şeyi, Nasreddin Hoca’nın heykelini.
SANATA SAYGI SONSUZ AMA
Yaklaşık 200 bin metrekare yeşil alana asla itirazım yok. Gerçekleştirenlerin ellerine sağlık. Ama o tuhaf heykele sonuna kadar itirazım var. Kente Uzundere tarafından gelenleri adeta korkutarak karşılıyor. Sanata, sanatçıya saygım sonsuz. Ancak, kim ne derse desin, o heykel İzmir’e yakışmıyor. Zaten İzmir’le ilgisi de yok. Ne akla hizmet İzmir girişine Hoca’nın heykeli konulmuş, bunu da anlamak zor. (Sonunda bu konuda içimi döktüm...)”
İKİ TEPKİ
24 Ekim 2016: Sanatçı ne yapsın - Ne zamandır korkunç Nasreddin Hoca heykeli için yazacaktım. Bu nedir? Afaki boyutta, üstelik ürkütücü. Eskişehir’de büyük bir parkta da var, ama küçük boyutta ve şirin. Sanata ben de saygı duyarım. Fakat sanatçıya bu ebatta sipariş verildiyse ne yapsın? Estetik ve vizyon sahibi idarecilere kavuşmak dileğiyle. Aysel TANAY
Ulaşım ve mal sevkinin eziyet haline geldiği vurgulanıyor, “İTOB’dan dünyanın her yerine, Kolombiya’dan kutuplara kadar ihracat yapıyor, mal gönderiyoruz, ama İzmir’den bölgemize zorlukla ulaşıyoruz” deniliyor.
-----
BİR ‘BAŞKA ÇARE KALMADI’ DUYURUSU
Çileye ilanla
çözüm arayışı
GEÇENLERDE tam sayfa bir gazete ilanı, “İTOB Organize Sanayi Bölgesi’ne fabrikalarımıza ulaşabilmek istiyoruz” başlıklı. Farklı ve bana göre ilginç gelen ilan verenin İzmir Tekeli Organize Sanayi Bölgesi olması. Hani, İzmir Ticaret Odası’nın kurduğu bölge. Bölge katılımcı listesinin de yer aldığı ilan şöyle:
Sözcü Murat Kaynar, şöyle diyor: (Amacımız asla ekonomik bir değer yaratmanın önüne geçmek değil. Hedefimiz ilerideki nesillere tertemiz bir deniz, yaşanabilir kıyılar ve dengeli bir ekosistem bırakmaktır. Bunun için Bodrum Tilkicik Koyları’nda dolguya ve marinaya hayır diyoruz.)
GİRİŞİM NE DEMİŞTİ
Kaynar, 158 kişinin Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde yürütmeyi durdurma davası açtığını da ileterek, eklemişti: (Bodrum Tilkicik koylarının her iki tarafına marina/yat limanı yapılması denizimizin, kıyılarımızın ve koyumuzun sonu olacaktır. Burası bir göle, bir laguna dönüşecek, ekosistem hızla bozulacaktır. Buradaki projeye karşı alacağımız başarı elimizi diğer işgale karşı kuvvetlendirecektir. Bundan dolayı, birlikte hareket etmemiz, pasif kalmayıp atak olmamız, beklemek yerine harekete geçmemiz zorunluluğu bulunmaktadır. Unutma sen yoksan, denizimiz de yok olacak!)”
YÜRÜTMEYİ DURDURMA
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kemeraltı Çarşısı’nı yeniden ayağa kaldırmak üzere hayata geçirmeyi hedeflediği projelerin ilk aşamasında bölgenin atıksu altyapısını ele alacakmış. Öncelikle yağmur sularının bölgede toplanması önlenecekmiş. Sonra üst örtü ve zemin kaplama yenilenmesine geçilecekmiş. Gayet güzel, gerçekten de tarihi çarşı böyle dokunuşları hak ediyor...
2 BİN 500 KEPENK KAPANMIŞ
Ve de ikinci haber Egedesonsöz’den... Hiç de iç açıcı değil. Tarihi Kemeraltı Esnaf Derneği Başkanı Ümit Kaya, özetle şöyle demiş:
“Türkiye genelinde esnaf zor durumda, sadece Kemeraltı ile sınırlı bir durum değil. 12 bin esnaftan bugün 8 bin 500 esnafa geriledik. Bugün çarşımızda sadece eylül ve kasım ayları içerisinde, 2 bin 500 esnaf kepenk kapattı. Dolar ve euronun yükselmesi, piyasada sıcak paranın dönmemesi, ekonomik belirsizlik, siyasi konjonktür, bütün bunlar vatandaşın alışveriş yapmasına engel durumlar.
ÇÖZÜM BULUNMAZSA KÖTÜ
HER MESLEĞE ÖZEL GÜN
Yine de iyi ki var böyle bir özel gün. Bir gün de olsa bu büyük özveri isteyen bu meslektekiler gündeme geliyor. Onların cefası, vefası örnek gösteriliyor. “Atanamayanlar ne olacak” deniyor... Belki de etkililerin, yetkililerin belleklerine, gündemlerine öğretmenlerle ilgili bir şeyler kazınıyor. Keşke bir çok mesleğin özel günü olsa... Onların da sorunları, sıkıntıları gündeme gelse, çözüm önerileri sıralansa... Ne de iyi olur...
CHP LİDERİ’NDEN GÜZEL ÖNERİ
Ve de öğretmenlerin özel gününden bir aktarma. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yoksulluk sınırının 7 bin 56 lira olduğunu anımsatmış, öğretmenlerin özel bir yasayla bu rakamın üstünde maaş almalarının sağlanması gerektiğini söylemiş ve eklemiş: “Gelin diyorum, hep birlikte buna ‘evet’ diyelim, Emin olun parlamentoda hiç kimse buna ‘hayır’ demez.”
İSTANBUL’DA BİR GİRİŞİM
Nereden mi geldi aklıma? Geçenlerde Melis Alphan’ın bir yazısını okudum. Önce ondan söz edeyim... “İstanbul’da ‘Çorbada Tuzun Olsun’ hareketi, her akşam Beyoğlu’nda evsizlere çorba dağıtırmış. O projenin gönüllülerinden Ayşe Tükrükçü’nün öncülüğünde bir yenisi başlamış: ‘Hayata Sarıl Lokantası’. Hayata Sarıl Derneği, şubat ayında kurulmuş. Lokanta da derneğin ilk projesiymiş.
DESTEK VE BAĞIŞLARLA
Lokanta, gönüllüler, destek ve bağışlarla hayata geçmiş. Amaç evsizlere ve toplumda yok sayılan kişilere iş imkanı sağlayıp, ayakları üzerinde durmalarını ve hayata yeniden sarılmalarını sağlamak. Toplumda yok sayılan evsizler 6 ay Hayata Sarıl Lokantası’nda çalışacak, eğitilecek ve deneyim kazanacak. Ve 6’ncı ayın sonunda dernek onları başka işlere yerleştirecek, yerlerini de hayata sarılmak isteyen yenileri alacak.
AKŞAM BEDAVA YEMEK
Lokantada gündüzleri ücret ödenerek yemek yenecek. 20.30-21.30 saatleri arasında ise lokanta evsizlere ve toplumda yok sayılanlara açık olacak. Böylece, toplumda yok sayılan bu insanlar hep beraber bir lokantada oturacak, yakın zamana kadar onlar kadar çaresiz arkadaşlarındaki dönüşümü görecek, belki de ‘Ben de yapabilirim’ diyecek.”
Hep gündemde kalmalı
Tanıtım öncesi aynı yerde ilk yerli otomobilin İzmir’de üretilmesi için oluşturulan Takip ve İzleme Komitesi, milletvekilleriyle toplandı. Başkan Aziz Kocaoğlu, Küçük Menderes’le ilgili tanıtımda otomobil konusuna da değindi. Kocaoğlu, yerli otomobilin İzmir’de üretimini her İzmirli’nin sürekli gündemde tutması gerektiğini vurguladı, son karar verilene değin konunun sıcak kalması gerektiğini söyleyip, “Hemşehrilerimiz bu konuya sahip çıksın” dedi.
Fikir alışverişi
Ertesi gün gazetelere baktım, komitenin başkanı olan Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, “Siyasilerle fikir alışverişinde bulunduk. Onların siyasi olarak İzmir’e sahip çıkmasını istedik. Bu fikir merkezi hükümete de gidecek. Bizim burada yaptığımız şey, İzmir olarak istek ve kararlılığımızı göstermek” demiş.
Kimler fikir alışverişinde bulunmuş? Başkan Aziz Kocaoğlu, MHP Milletvekili Oktay Vural, CHP milletvekilleri Zeynep Altıok, Tuncay Özkan, Ali Yiğit, Murat Bakan, Özcan Purçu, Tacettin Bayır, Atilla Sertel, Mustafa Balbay ve CHP İl Başkanı Asuman Ali Güven, komite üyeleri Ender Yorgancılar, Faruk Güler, Mehmet Tiryaki, Fatih Uysal, Neşe Gök, Abdullah Baysak ve Bertuğ Ösen.
Acaba neden gelmediler
“Hava kirliliği her zaman gündemdedir ve bunca doğalgaz kullanımına karşın çözüldüğünü de sanmıyorum. Geçen aralık başında çıkan haberler de bu kanımı destekliyordu. Çünkü kirliliğin, sağlıksız havanın bir alt kademesi olan ‘hassas’ düzeyde olduğu iletilmişti.”
TEMİZ YAKIT KULLANILMIYOR
Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Selahattin Varan, kirliliğin ısınma için kullanılan yakıtların kalitesizliğinden kaynaklandığını vurgulamış, “İzmir’in en büyük sorunlarından birisi, doğalgaz gibi temiz yakıt kullanılmıyor. Sebebi, İzmir’deki yoğun gecekondulaşma. Bu yapıların kentsel dönüşümle yenilenmemesiyle her kış bu tür sıkıntıları yaşıyoruz. Bakanlık olarak temiz yakıt konusunda kararlar aldık. Biri doğalgaza geçilmesi konusu. Diğeri ise kömürün kalitesi. 2017’de temiz hava ve ölçüm istasyonlarının hizmete girmesiyle hava kalitesini online izleme fırsatımız olacak” demişti.
SANAYİNİN DE PAYI ÖNEMLİ
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Helil Kınay da Aliağa’daki ağır sanayi tesislerinden kaynaklı hava kirliliğinin yıl boyunca sürdüğünü, kışın ısınma kaynaklı kirlenme de eklendiğinde sorunun büyüdüğünü söylemiş ve eklemişti: “Sanayi tesisleri, taş ocaklarıyla ilgili sorunu çözmeden doğalgaz ve daha az kirletici yakıt kullanımının teşvik edildiği önlemler kalıcı olmaktan uzak. Üstelik kentin farklı ve gelir seviyesi düşük bölgelerinde kullanılan yakıtlarla ilgili sorunun sosyal boyutunun da çözülmesi gerekiyor.”