YATIRIMIN ÇOĞU KREDİLERLE
“Ülkemizin bulunduğu stratejik konum ve son 10 yılda Ortadoğu’da çıkan iç savaşlarla birlikte artan terör, başta turizm olmak üzere tarım ve diğer sanayi kollarını da ciddi ölçüde etkilemiştir. Hem turizmciler, hem de KOBİ sınıfındaki sanayiciler yatırımlarının yüzde 70’ini bankalardan alınan kredilerle yapmıştır. Kredi borçlanmasını 4 yıl önce döviz ile yapmış olan yatırımcıların borcu, bugün kur artışı nedeniyle iki katına yaklaşmıştır.
EKONOMİ ALARM VERMEKTEDİR
Turistin gelmemesiyle, turizmci önüne konulan kotalar ve maliyet artışı nedeniyle, sanayici ürettiğini satamayan, mazot ve işçilik maliyetleriyle sona yaklaşmış tarımcı (tahıl, mercimek, nohut, fasulye vb.) ithalat nedeniyle ekonomimiz alarm vermektedir. Enflasyonun artışı da bunun tuzu biberi olmuştur.
İLAVE TALEPLERE OLUMSUZ YANIT
Bu gelişen olumsuzluklarla birlikte bankalar iyi günlerde kredi vermek için kapılarını aşındırdıkları yatırımcılara ne yapıyorlar? Kredi kullanan kesimin büyük çoğunluğu öz varlıklarını satarak faiz ve kredi ödemelerini yapmakta olduğu halde, bu varlıkların değeri ipotek miktarının üç-dört katı olmasına rağmen bankalar, ilave kredi taleplerine olumsuz yanıt vermektedir. Bankaların güneşli havada şemsiye verip, yağmurlu havada geri alması manidardır.
YENİ KORUMA UYGUN GÖRÜLMÜYOR
“Gazetenizin 02.01.2018 tarihli nüshasında yer alan ‘İzmir’in Cenneti yargı yolunda’ başlıklı yazınızla alakalı aşağıdaki açıklamanın yapılması gerekli görülmüştür. Habere konu olan ve milli park olarak tescili talep edilen söz konusu saha içerisinde Gediz Deltası Ramsar Alanı (Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan), Homa Dalyanı Yaban Hayatı Koruma Sahası ve 1. Derece Doğal SİT Alanı yer almaktadır. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüzce, yönetimde çok başlılık oluşturmaması için birden fazla koruma statüsü olan yerlerde mevcut koruma statüsü kaldırılmadan yeni bir koruma statüsü kazandırılması uygun görülmemektedir.
GEREKEN NE VARSA YAPILMAKTADIR
Hali hazırda Gediz Deltası sadece ulusal ortamda değil Ramsar Alanı olması sebebi ile uluslararası ortamda korunan ve buna göre yönetilen ülkemizin 14 Ramsar Alanı’ndan biridir. Gerek İzmir Kuş Cenneti’nde gerekse de ülkemizin diğer yerlerinde yaşayan yaban hayvanlarının hakkı Bakanlığımız tarafından ziyadesiyle savunulmakta ve onların hayatlarını en iyi şekilde idame ettirmeleri için gereken ne varsa yapılmaktadır.
ENDİŞELENECEK BİR DURUM YOK
Kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan ‘milli park ilan edilmez ise korunamaz’ şeklindeki algı mesnetsiz olup endişelenecek bir durum kesinlikle söz konusu değildir. Bakanlığımız, ülkemizdeki diğer sulak alanlarda olduğu gibi burada da Bütüncül Yönetim Planı çerçevesinde çalışmalarına devam ederek İzmir Kuş Cenneti’ni en iyi şekilde korumaya devam edecektir. Sizin ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi maksadıyla bilgilerinize sunulur.”
-----
Geçen mayıs ayında Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Kuş Cennetini Koruma ve Geliştirme Birliği (İZKUŞ) ile uygulama protokolünü imzalamadı, yönetimi devraldığını açıkladı. Üstelik İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğündeki birliğin bölgeye 3 kuruş yatırım yapmadığını iddia etti. Buna karşın Başkan Aziz Kocaoğlu, yapılanları kamuoyuyla paylaştı.
Kanuna muhalefet ediliyor
Ve şimdi Prof. Sıkı, Cennet’in milli park ilan edilmemesini yargıya taşıma hazırlığında olduğunu vurgulayıp, konunun gelişimini özetle şöyle diyor:
“Özellikle Doğa Koruma Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü, zaman geliyor kendi aldığı kararları bile yok sayıyor. Milli park ilanı için daha önce hazırladığı gerekçeli raporları ve MP haritalarını hazırlamamış ve geçmişi yokmuş gibi davranarak konuyu başka mecraya sürüklüyor. İşin daha da kötüsü 1999’daki Koruma Kurulu kararını uygulamayarak, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet ediyor.
İzmir Kuş Cenneti’nin uluslararası sözleşmeler (Paris 1966, Bern 1984 ve Ramsar 1998) ile TC Devleti’nin kendi mevzuatımızdan doğan haklarını korumak için 2863 Sayılı Kanun’a muhalefet eden DKMP Genel Müdürlüğü için Menemen Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunacağımı kamuoyuna saygıyla duyuruyorum.”
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’E GÖRE
“Mutluluk... Kimi için bir dilim ekmek. Bir başkası için çocukları. Bazen dizdeki ağrının geçmesi. Güzel bir çiçek. Sevdiğine kavuşmak. Sağlık. Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Ağı’nın Dünya Mutluluk Raporu’na göre mutluluk değerlendirme alt başlıkları şöyle: Kişi başı gelirin yeterli olması; Sosyal desteklerin yerinde verilmesi; Sağlıklı yaşam beklentisinin karşılanması; Kişisel özgürlüklerin korunması; Hayırseverlik; Yolsuzluğun bulunmaması.
İŞTE 18 MUTLULUK İLACI
Ben de 2018 için mutluluk reçetesini şöyle yazdım: Mutluluk için 18 ilaç:
1. Düzenli sağlık kontrolü. 2. Hedefler koyalım. 3. Yürüyüş. 4. Aile. 5. Günlük yazalım. 6. Doğal ürünler. 7. Gönüllü çalışma. 8. Kaliteli uyku. 9. Arkadaşlarımız. 10. Kitap. 11. Bisiklet. 12. Hayvan dostlarımız. 13. Yavaşşşşşş. Hemen şimdi. 14. Müzik. 15. Büyükleri, hastaları ziyaret. 16. Öğrenciye destek. 17. Vitaminler ve gıda takviyeleri. 18. Sağlıklı beslenme.
ÖNERİLEN SAĞLIKLI BESİNLER
İKİ YILDA SADECE 860 ABONE
“Otopark alışkanlığı, otopark yapmak kadar önemli. Kahramanlar’daki bin 260 araç kapasiteli otoparka, düşük ücretine ve minibüs servisine rağmen, 2 yılda sadece 860 vatandaş abone oldu. Maalesef otopark kullanma alışkanlığımız çok zayıf. Problemin çözümü, toplu taşımanın kullanılmamasında yatıyor.”
YER ÜSTÜNE ÇIKAMADI DİYENLERE
“Birleşmiş Milletler, Akdenizli kentler arasında yaptığı değerlendirmede, çevre konusundaki yatırım ve projelerimizle İzmir’i birinci seçti. ‘Bu başkan hep alt yapı işleriyle uğraşıyor, hep kanalizasyon, arıtma, su şebekesi yapıyor, yerin üstüne çıkamadı’ denilirken, gelecek nesiller adına neler yaptığımızı bu ödülle dünyaya duyurmuş olduk.”
HEM HAKİM, HEM DE HAKEMİZ
“Bir işçiye iki başçı olmaz. İki işçiye bir baş gerek. Kentsel dönüşüm de iki yasayla olmaz. Aynı arsaya bina yıkıp yapmak, kentsel dönüşüm değil, bina yenilemektir. TOKİ ve Çevre Bakanlığı’nın dağa, taşa, ovaya imar vererek yaptığı siteler rantsal dönüşümdür. Belediyenin hem hakim, hem hakem olduğu sistem içinde, vatandaşı yerinden ayırmadan kentsel dönüşüm yapıyoruz. Bizim yaptığımız kentsel dönüşümün Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm illerine örnek olmasını temenni ediyoruz. Tıpkı okul sütü gibi.”
KOAH’A DOĞRUDAN ETKİ
“Yaşanılan kentin hava kalitesi Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığına (KOAH) neden olabilir veya hastalığın seyri ve atakların sıklığında etkin rol oynayabilir. Gelecek nesillerimiz için de ev içi ve dış ortam havasının korunmasına el birliği içinde katkı sunabiliriz ve sunmalıyız. Hava kirliliğinin azaltılmasında en etkili yöntem güneş enerjisi, jeotermal ve rüzgâr gibi alternatif enerji kaynaklarının kullanımıdır.
SİNSİ VE ÖLÜMCÜL İLERLEYİŞ
Tütün dumanı, fabrika bacalarından çıkan atık gazlar, trafikteki arabaların egzozlarından çıkan gazlar, kömür, odun gibi fosil yakıtların bilinçsiz kullanımı havamızı kirletmeye devam ettikçe KOAH sinsi ve ölümcül ilerleyişini sürdürecektir.” (İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bünyamin Sertoğullarından)
Nerede dile getirmişler bunu? İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş başkanlığındaki sorunlar toplantısında. Ege’de 8 kentteki 62 AVM’den 22’sinin İzmir’de olduğunu öğreniyoruz ve devam ediyoruz. Başka sorunlar da dile getirilmiş doğal olarak. Ama biz trafiğe takılalım. Özellikle hafta sonları yaşanan trafik yoğunluğu, firmaların en büyük yakınmasıymış.
HAFTA SONLARI ORADAN GEÇMEM
Demirtaş sorunu, “Ben hafta sonları Balçova’dan geçmiyorum. İzmir’de şehir merkezine en az 30 kilometre uzaklıkta geniş otoparkı bulunan AVM alanları yapılmalı” diyerek vurgulamış. AVM temsilcileri bir sonraki toplantıya özellikle trafikle ilgili belediye yetkililerinin de katılmalarını istemiş. Haaa, bir temsilci de trafik sorununa bağlı olarak bir süre sonra alışverişin bölgeselleşeceğini dile getirmiş, müşterilerin zaman yitirmemek için en yakın AVM’ye gittiğini söylemiş.
GERÇEK NEDENİ KENDİLERİDİR
AVM toplantısının trafikle ilgili haberlerini özetlemeye çalıştım. Öncelikle şunu söyleyeyim, AVM temsilcileri, özellikle hafta sonlarındaki trafik yoğunluğu yakınmalarında haklıdır. Çünkü bu gerçekten de bir sorundur. Ama önemli bir başka gerçek de vardır. Bu trafik yoğunluğu, genelde AVM’ler yüzünden oluşmaktadır. Vatandaş hem alışveriş, hem sinema, hem de bir şeyler yiyip içme ve de gezmek için AVM’lere gitmektedir. Ayrıca AVM’ler yaz sıcağında soğuk, kış soğuğunda sıcak ortamlarıyla vatandaşı çeker.
DÜNYAYI DEĞİŞTİRMİYORUM AMA
“Programa gelen hanımefendilerin dünyalarını değiştireceğimi vaat etmiyorum. Ama onlar el ele verir, birbirinin kollarına girerlerse dünyayı değiştireceklerini söylüyorum. Kadınlar bir arada dünyanın en zor işi olan gülme eylemini gerçekleştirebiliyorsa, yapamayacakları hiçbir şey yoktur.
BU MUHABBET NASIL MUHABBET
Biz Bize Kız Muhabbeti; erkek sineğin bile uçmadığı bir ortamda gerçekleşen, biraz dedikodu, biraz şikayet, kadın-erkek kıyaslamaları, kadının kadına ettiklerinden seçmelerin yer aldığı, en fazla 100 kişilik grupların, günlük streslerden uzaklaşıp, ciğerlerin izin verdiğince kahkahalarla gülebildiği, müziğin de yer aldığı coşkulu bir havada yaşanan, azıcık artı 18, biraz rahat bir muhabbet. Samimi, keyifli, olduğu gibi, numarasız, rolsüz hatta neredeyse kontrolsüz. Bir kız çocuğunun odasında arkadaşıyla yaptığı pijamalı muhabbet gibi. Biz Bize Kız Muhabbeti denilmeyenleri demiyor, bilinmeyenleri anlatmıyor; hepimizin bildiklerinden bahsediyor. Biraz gizli tutulmuş anların da paylaşıldığı samimi bir program. Temelinde bir arada olma duygusu var.