Ve sohbetlerde yorumlar çeşitli... “Bu kez olmaz herhalde”, “Emekliliğin zamanı geldi”, “Tepkiler var, bu kez kolay değil”, “Artık yorulmuştur herhalde, bunca yıl kolay değil”, “Aziz Bey bu, durur durur yine aday olur”, “O kurt siyasetçi, yorumlara gülüyordur...”
ARTIK YANITIM ‘EVET!’
Bu yorumlar uzar gider... Peki, gerçek yanıtı nedir o adaylık sorusunun, bilen var mı? Elbette yıllanmış, deneyimli siyasetçiler yanıtı bildiklerini söyler... Daha doğrusu çoğu net söylemez, bıyık altından gülerek, bildiklerini ima eder... Gerçekten yanıtı biliyorlar mıdır, bilinmez... Ben biliyor muyum peki, sorunun yanıtını... Bir-iki gün öncesine kadar sorsaydınız, “Hayır” derdim... Yani, “bilmiyorum” anlamında, ama artık net yanıt veriyorum: “Evet, aday olacak!?” Bu netliğin nedenine gelince...
KAYNAĞIM ÇOK GÜÇLÜ
Aziz Başkan’la eşi Dr. Türkegül Kocaoğlu, İzmir’de görev yapan kadın gazetecilerle, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Tarihi Havagazı Fabrikası’nda bir araya gelmiş. Kocağlu çiftine çeşitli sorular yöneltilmiş, onlar da içtenlikle yanıtlamış... Bunları okumuşsunuzdur, izlemişsinizdir, duymuşsunuzdur... Benim üzerinde duracağım adaylıkla ilgili, bu da yayınlandı, ama ısrarla yineliyorum, çünkü çok önemli:
BU KEZ İSTİYORUM
Türkegül Kocaoğlu’na ilk olarak eşinin yeniden adaylığıyla ilgili soru yöneltilmiş. Önceki seçimlerde eşinin belediye başkanlığına aday olmasını istemediğini söylemiş Dr. Kocaoğlu, “Ama bu kez aday olmasını istiyorum” demiş ve eklemiş:
“Rotary 2440. Bölge Federasyonu’nun düzenlediği ‘Nefesimdeki Sen’ şiir ve müzik dinletisi etkinliğinde, başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş olmak üzere, bürokratlar, işadamları, sanatçılar, sivil toplum liderleri 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde sahneye çıkacak. Şiddet gören kadınlar ve kız çocuklarına eğitimde fırsat eşitliği yaratmak amacıyla düzenlenen gecede İzmir’in önde gelen isimleri, Türk edebiyatının önemli şairlerinin şiirlerini kadınlar için okuyacak.”
‘TURUNCU EYLEM’ DE VARDI
Etkinlik Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde gerçekleşecekmiş... Ve geçen yıldan başka bir etkinlik... Kadına yönelik şiddete dikkat çekmek, farkındalık yaratmak, gerekli yasaların yapılması için kamuoyu oluşturmak adına ‘Dünyayı Turuncuya Boya’ adıyla sürdürülen kampanyaya İzmir’den de destek verildi. ‘Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi İçin Uluslararası Mücadele Günü’ ilan edilen 25 Kasım’da başlayan etkinlikler, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ne kadar sürdü. Vitrinler, binalar turuncuya bezendi, herkes elinden geldiğince etkinliği destekledi, sonunda “Turuncu Yürüyüş” düzenlendi.
İZMİR İÇİN TATSIZ SIRALAMA
Bu iki etkinliği neden mi anımsattım? Son günlerde İzmirle pek bir övünüyoruz, “İzmir şunda lider, bunda şampiyon... İzmir’e akın var akın... İstanbul’u, Ankara’yı solladık” gibi laflar ediyoruz ya... İzmir’in üstlerde yer aldığı bir başka, (ama çok tatsız) sıralamayı anımsatayım. 9 Eylül Gazetesi geçen yılın son günlerinde, kadincinayetleri.org sitesi verilerinden derlemiş. 2010’dan geçen yılın son günlerine kadar en az bin 930 kadın öldürülmüş. İstanbul 264 kadın cinayetiyle ilk sıradaymış. Ve İzmir maalesef 141’le ikinciymiş. Sıralama Ankara 105, Adana 102, Gaziantep 88, Antalya 81 diye gidiyor. Nüfuslara bakıldığında İzmir neredeyse İstanbul’un ensesinde.
Özelleştirme İdaresi’nin ilanında, “10 bin 720 metrekarelik nitelikli arsa ve üzerindeki yapılar” deniliyor, yapılardan da, “metruk ve harap” diye söz ediliyor. İlana göre son teklif verme süresi dün sona erdi. Artık kaç teklif verildi, ne denildi, fabrika kaça gidecek bilemiyorum…
TİCARİ YAPILAŞMA OLMASIN
Gelişmeleri anımsayalım. Elektrik Mühendisleri Odası, tarihi tesisin arsası için satılacağını ileri sürerek, şu açıklamayı yaptı: “Özelleştirme adı altında üzerindeki tarihi binanın zamanla yok edilerek, alanın ticari olarak yapılaşmaya açılmasının önüne geçilmeli ve tarihi simge yapı kente kazandırılmalıdır. Başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşları; binanın restore edilerek İzmir’e yeniden kazandırılması için girişimde bulunmaya davet ediyoruz.”
GELECEK KUŞAKLARA İLETİLSİN
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle, TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi, “Kamu yararı da gözetilmek suretiyle, tarihi belge niteliği taşıyan, gelecek kuşaklara iletilmesi gereken tarihi Elektrik Fabrikası’nın Büyükşehir Belediyesi’ne tahsisi düşünülmekte midir?” dedi.
İMZA KAMPANYASI: SATILMASIN
Gamze Kurt gerçekleştirmiş, konusu da “Deniz patlıcanı.” Yaraş, önce genelde bilinçsiz balık avına değinmiş, kullanılan teknelerin Türk karasuları için çok büyük olduğunu vurgulamış, “Yakında birçok balık türünün resimlerini görebileceğiz sadece. Bu, bilinçsiz avlanmanın bir sonucu” demiş.
GEÇİŞTİRİLECEK CANLI DEĞİL
Sonra da, çeşitli zamanlarda çıkan, “Deniz patlıcanı avlayanlar yakalandı” gibi haberleri anımsatarak, “İnsanlar da ‘deniz patlıcanı nedir’ deyip geçiştiriyor. Fakat deniz patlıcanı geçiştirilecek bir canlı değil” diyen Yaraş’ın bu konudaki görüşlerinden özet aktaracağım:
150 TON KUM TEMİZLİYOR
“Bir deniz patlıcanı yılda denizdeki 150 ton kumu filtre ediyor. Aynı bir deniz süpürgesi gibi... Bugün deniz diplerini pırıl pırıl görüyorsak, bütün denizlerin altındaki filtrasyonu yapanlar bu canlıdır ve denizler için hayati önemi olan bir hayvandır. Avlanması yasaktır. Ben size Çeşme’den bir örnek vereyim. Hatta buradan bir de mesaj göndereyim. Özellikle Ildır Körfezi’nde ve kıyı kesimlerde her gün binlerce kaçak deniz patlıcanı toplanmaktadır.
KÖTÜ MİRAS BIRAKILACAK
“132 bin 241 nüfuslu Ödemiş’te Nüfus Müdürlüğü’ndeki parmak ve avuç içi izlerini okuyucu cihazlarının eski model olması nedeniyle, vatandaşlar büyük sıkıntı çekiyor. Sırası gelenlerin tek tek çağırılarak parmak ve avuç içi izlerinin alınması için kullanılan cihazlarda, dakikalarca memurların büyük bir özveri ile görevlerini yapmalarına rağmen, maalesef sonuç alınamamaktadır.
İŞLER İYİCE ZORLAŞIYOR
Sistematikteki TV ve masalardaki gösterge tabloları da çalışmadığı için memurlar sıraları geleni çağırarak nafile ve sonuç alınamayan işlemleri başlatmakta. Bu sıkıntıya rağmen, elleri boş dönen vatandaşlar üzüntüyle müdürlükten ayrılmaktalar. Bu arada, kimlik kontrol masasında üç memurun bulunması işleri iyice zorlaştırmaktadır.
VE DE ŞOK GİBİ SÜRPRİZ
Nüfus cüzdanımı değiştirmek için müdürlüğe gittim. Parmak ve avuç içi izlerimi görevli memurlar eski model cihazlarda güçlükle almaya çalıştı. Yeni nüfusum bir türlü gelmedi. Tekrar müdürlüğe başvurdum. Bilgisayara bakıldı, maalesef nüfus kağıdımın iptal edildiğini bildirdiler. Şaşırdım kaldım. Tekrar müracaat ettik. Görevli memur dakikalarca uğraştı. Maalesef ne parmak, ne de avuç izim alınamadı. Neden nüfusumun gelmediğini sorduğumda, ‘sizin parmak iziniz başka birininkine benziyormuş!’ cevabını aldım. Eşim de aynı durumu yaşadı, avuçlarımızı kolonya ile yıkadılar tekrar işlem yapıldı, ama sonuç değişmedi!”
TRAMVAY ARTIK YAŞAMDA
Öncelikle düşündüm Konak Tramvayı’nda. Doğal olarak karşı çıkan, eleştiren, “Bu yatırım İzmir’e gerekli değildi” diyenler olacaktır. Tramvayın geciktiğini, çok gerekli olduğunu, trafiğe soluk aldıracağını savunanlar da. Ama bir gerçek var: Tramvay artık yaşamımızda. Öyle böyle değil, tarihi bir olaya tanıklık ettim. Üstelik Karşıyaka’daki ilk seferde de vardım. (Bu arada geçen Eylül ayında Agora’daki meclis toplantısında da tarihi bir olayı izleme olanağı bulmuştum.)
NE DENİLİRSE DENİLSİN
Halkapınar’dan başlayan Fahrettin Altay’da son eren Konak’ın seferi 50 dakika sürdü, duraklarda durulmadı doğal olarak. Seferde bir ara Başkan Kocaoğlu ile yan yana geldik. Kendisine söylemedim ama içimden şunlar geçti. Kocaoğlu’nu tramvayın, metronun özellikle Hatay’daki yapımı sırasında çok eleştirenler oldu. Acımasız, dayanaksız olmadıktan sonra, eleştiri bu kentte yaşayan herkesin hakkıdır. Her şeye karşın Kocaoğlu da, kent tarihine “İzmir’e tramvayı getiren, rayları uzatan adam” olarak geçecektir.
BELEDİYEYE YÖN VERECEK
Toplanacak bilgiler, doğru ve yerinde hizmet açısında belediyeye yön verecek. Vatandaşların, belediyenin çalışmaları ve hizmetlerini değerlendirmeleri, bu çerçevede yapacakları öneriler, şikayet ve eleştiriler bir rapor haline getirilecek. Böylelikle, hangi mahalleye, hangi sokağa, hangi hizmetlerin öncelikli olarak ulaştırılması gerektiği ortaya çıkacak. 20 kişiden oluşan Sosyal Doku Çalışma Ekibi Seferihisarlılara konuk olmaya başladı.
AMAÇ KALİTEYİ ARTIRMAK
Belediye Başkan Tunç Soyer, Seferihisar’da yaşayanların yaşam kalitesini artırmak ve daha iyi hizmet verebilmeyi amaçladıklarını belirterek, “Bu çalışmanın en önemli yanı, ekibin çoğunun Seferihisar Gönüllüleri’nden oluşması. Daha çok haneye ve vatandaşımıza ulaşarak öncelikle yapılması gerekenleri bu cevaplar doğrultusunda belirmeyi arzu ediyoruz” dedi. Detaylı bilgi ve iletişim için: 444 7 743 / 206
-----
SÖZ
“Havai fişek türlerinin yapımında fare zehrinde bulunan baryum kullanılmakta, nitrat ve odun karışımıyla yaydığı kimyasal içerikli tozların kanserojen etkisi bulunmaktadır. Kimyasal içerikli bu tozlar insan sağlığına, gürültü ve hava kirliliği meydana getirmesi nedeniyle de kültürel ve tarihi eserlere zarar vermektedir.
ÖLÜMLÜ OLAYLAR OLAYLAR
Havai fişeklerden ince tozlar diğer tozlara benzemez. Bu tozların etkisi yeterince bilinmemekle beraber solunum yoluyla alınması durumunda, astım veya bronşite neden olabilmektedir. Birçok zararı olan havai fişekler sonucu yaşamını yitiren çok sayıda insan bulunmaktadır. Şöyle ki, 17 Ağustos 2009’da Hendek ilçesine bağlı Çalıkuru köyündeki bir havai fişek fabrikasının fitil ünitesinde henüz belirlenemeyen nedenle patlama meydana gelmiş, çıkan yangında bir kişi ölmüş, 32 kişi yaralanmıştı.
ÖRNEKLER ÇOĞALTILABİLİR
Yine aynı şekilde 2017 Haziran ayında Antalya’nın Alanya ilçesinde Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) 2’nci mezunlarına yönelik düzenlenen törende bin 639 öğrencinin kep attığı sırada havai fişek gösterisi yapıldı. Yüzlerce kişinin izlediği gösteride atılan birçok havai fişeğin yere yakın patlaması sonucu 5’i hafif 9 kişi yaralanmış, 2018 Ocak ayında ise Niğde’nin Bor ilçesine bağlı Kemerhisar beldesinde bulunan havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamada 2 kişi yaşamını yitirmiştir. Bunlar gibi birçok örnek verilebilir.”
Demir, 2003’te New York’ta yeni yıl kutlamasındaki havai fişek gösterisinde yaklaşık iki bin kuşun panikten ve birbiriyle çarpışmaları sonucu öldüğünü vurguladı, “Yoğun havai fişek gösterilerinde oluşan duman da kuşların ölmesine neden oluyor” dedi.