Nedim Bubik

Mutluluk bulaşıcıdır

7 Nisan 2018
BUGÜN “Dünya Otizm Farkındalık Günü...” Sakın yanlış anlaşılmasın, ah ah, vah vah günü değil!

 

Onları aramıza almayı hatırlatma, haklarını elde etmelerine destek isteklerini anlama günü.
Elbette bunları sadece 2 Nisan’da yapalım, diğer günlerde unutalım günü değil bu!
O gün sadece hatırlatmanın yoğun olduğu gün!
ÇOK ŞEY DE İSTEMEZLER
Aslında çocuklarımız çok şey de istemiyor biliyor musunuz? Mesela sadece tıpkı diğer çocuklar gibi...
Oyun oynamak istiyorlar. Okula gitmek istiyorlar. Bir arkadaşları olsun istiyorlar.

Yazının Devamını Oku

‘Ankara duy sesimizi’ yalnızca iktidarı hedefleyen çağrı mıdır

3 Nisan 2018
- “Bizim yaptığımız, belki de sadece, İzmirlilere ‘birlikte başarabilmek’ duygusunu hissettirmek oldu. Birlikte yürüdük, birlikte öğrendik. Birlikte çalıştık, birlikte ürettik. Birlikte direndik ve birlikte kazandık. Biz her şeyden önce ‘evrensel ahlak kurallarına uyan, örnek bir belediye’ olmaya çabaladık. Anahtar kelimelerimiz ise ‘yaşam kalitesi’ydi.


ÜRETİCİNİN MUCİZESİ
- Çok uzun yıllar ötelenmiş, örselenmiş kırsal kesime pozitif ayrımcılıkla başladık işe. Gerçekten güzel işler başardık kırsalda. Süt üreticisini, çiçek üreticisini, zeytinciyi, fidancıyı, arıcıyı destekleyip onları tarlada ve pazarda birleşmeye ve sonunda marka olmaya teşvik ettik. Buruşturulup bir kenara atılmaya çalışılan kooperatifçiliğin aslında ne kadar önemli olduğunu, fırsat verildiğinde hangi mucizelere imza atabileceğini gösterdik cümle aleme. Aşı tutmuş ve İzmir’deki tarımsal üretim, Türkiye ortalamasının iki katından fazla büyümüştü. Türkiye ‘tarımda yoksullaşmayı’ konuşurken, İzmirli üretici mucizeler yaratıyordu.
ÜLKEM KAFASINI ÇEVİRSİN
- (Köylü milletin efendisidir) düsturu Ulu Önderimizin sözlerinde kalmıştı ya... İşte biz o sözü İzmir’de yaşattık. Üreticiye yeniden itibar sağladık. İzmir’in köylüsü artık yerinde mutlu, gelecekten umutlu. İzmir’de bu model hayata geçebiliyor da Türkiye’de neden uygulanmasın? Neden üreticiler evlerini, bahçelerini, tarlalarını yok pahasına satıp, kente göç etmek zorunda kalsın? Türkiye neden İzmir gibi olmasın?
HOŞGÖRÜYÜ ÖĞRENSİN
- İstiyoruz ki, sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü ve empatiyi artık pek dikkate almayan, birbirine fazla güvenmeyen, hak ve hukuk yerine emrivakilerle yol almayı alışkanlık haline getiren benim güzel ülkem, kafasını çevirip biraz da İzmir’e baksın... Hoşgörüyü, toleransı, empatiyi görsün ve öğrensin.

Yazının Devamını Oku

Konak’ta yeni raylı ulaşıma alışma zamanı

31 Mart 2018
“Aaaa merhaba, sen de mi bindin”, “Benim üçüncü oluyor, senin ilk mi”, “Vallahi ben alıştım, Alsancak’a araba almadan iniyorum”, “Çok yavaş gidiyor yahu çok”, “İçerisi bir sıcak, bir soğuk, ayarlayamıyorlar mı”, “Üçkuyular-Konak arası iyi de sonrası sıkıntı gibi”, “Alışılır, alışılır, herkes dikkatli olacak”, “Bak göreceksin, çok kaza olur çok”, “Kötü kötü konuşma, tadını çıkaralım”, “Gecikti, çok gecikti, çoktan yapılmalıydı...”


Tahmin etmişsinizdir, bir hafta önce ücretsiz yolcu taşımaya başlayan Konak tramvayından bazı sesler bunlar...
ŞEHİTLER’DE PARK EDEN ARAÇLAR
Sosyal medyadan daha çok tramvay karşıtı görüşlerden de isim vermeden, özet örnekler sunayım:
“Şehitler Caddesi üzerinde park etmiş araçlar burada durmaya devam edecek mi? Bu caddede tramvayın çalışmasına rağmen, yine de yurdum insanı ters yönde gidiyor, karşıdan gelenle burun buruna geliyor... Çözüme araçları kaldırmakla başlamak gerekiyor.”
“Alsancak Devlet Hastanesi’ne gitmeye çalışan hastalar bence helikopter çağırsın. İki şeritli yolun bir şeridini tramvaya verince bulmacaya dönen trafik.”
“Halkapınar-Fahrettin Altay arasında seferlerine başlayan Konak Tramvayı, sadece 12 kilometrelik mesafeyi hafta sonu 50, hafta içi 58 dakikada alıyor. Aynı hatta hizmet veren metro ise aynı mesafeyi 17-18 dakikada kat edebiliyor. O zaman bir kez daha soruyoruz; Tramvaya ne gerek vardı?”

Yazının Devamını Oku

Plastik poşeti bırakalım pazara fileyle gidelim

27 Mart 2018
BİR imza kampanyası sürüyor, change.org adresinde: “Alaçatı pazarında plastik poşet kullanımına son verelim. Pazara filemizle gidelim.” Kampanya gerekçesini ve çağrısını iletiyorum:


BİR GÜZEL KAMPANYA
“Ülkemiz, Egemiz, İzmirimiz, Alaçatımız deniz ve kıyılarının doğal güzellikleri, tarihi ve kültürel kaynakları, biyolojik çeşitliliği ile hem su altı hem de su üstü canlı ve cansız varlıkları açısından dünyanın en zengin, en güzel bölgelerinden biridir. Farkında olarak veya bilmeden kendi ellerimizle bu güzelliği bozmayı bırakmanın zamanı geldi de geçiyor.
HER ŞEY ELDEN GİDİYOR
Denizlerimiz ve çevremiz her geçen gün daha da artarak plastik poşet kalıntılarıyla kirleniyor. Sadece denizlerimize her yıl 12 milyon ton plastik atık karıştığı tahmin ediliyor. Balıklar, kuşlar ve başka hayvanlar bu kalıntıları yiyerek zehirleniyor hatta ölüyor, denizlerimiz yüzülemez hale geliyor. Plastik malzemeler topraklarımıza ve yeraltı sularımıza sızarak yiyeceklerimize karışıyor. Başta kanser olmak üzere birçok hastalığa düşünmeden kullandığımız bu plastik poşetler sebep oluyor.
YAPILABİLECEK EN BASİT EYLEM
Peki, ne yapabiliriz? Daha temiz bir çevre için yapabileceğimiz en basit eylem plastik poşet kullanımını çok azaltmak hatta tamamen bırakmak. Bu işe Alaçatı pazarından başlayıp, tüm Türkiye’nin pazarlarına yayılmasını sağlayabiliriz. Alışveriş yaparken her meyve veya sebze için hiç düşünmeden ayrı bir poşet kullanılıyor. Bir pazar alışverişi sonrasında eve gelindiğinde başka hiçbir işe yaramayacak olan onlarca poşet kalıyor elimizde.

Yazının Devamını Oku

Çok önemli miraslar kente kazandırılır mı

24 Mart 2018
İZMİR’in önemli miraslarından Tarihi Elektrik Fabrikası’nın satışına karşı kampanyalar başlatıldı, tesisin restore edilerek kente kazandırılması gerektiği açıklanıp, “Tarihi fabrika satılmasın. Kent ve kentli kullanımı projesi yapılsın. Havagazı Fabrikası, Sümerbank, Şark Sanayi ve benzeri alanları kapsayan plan düzenlemeleriyle ‘Tarihsel Eski İzmir Canlandırması Projesi’ oluşturulsun” görüşü savunuldu.


ÖNCE ELEKTRİK FABRİKASI
Bir grup avukat kararın durdurulması için dava açtı. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, tarihi tesisin kendilerine devri için iki kez başvurduklarını, ancak yanıt alamadıklarını açıkladı. CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle, TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi, “Kamu yararı da gözetilmek suretiyle, tarihi belge niteliği taşıyan, gelecek kuşaklara iletilmesi gereken tarihi Elektrik Fabrikası’nın Büyükşehir Belediyesi’ne tahsisi düşünülmekte midir” dedi.



ŞİMDİ DE SÜMERBANK TESİSLERİ
CHP’li Bakan, bu kez de Sümerbank’ı bir sonu önergesiyle TBMM’ye taşıdı. “Cumhuriyet tarihinin simgeleri arasında yer alan Türkiye’deki ilk fabrikalardan olan Sümerbank’ın İzmir’deki eski tesisleri çürümeye terk edilmiştir” diyen Bakan, Sümerbank tesislerinin bir bölümünün eğitim için kullanıldığını anımsattı. Kalan bölümün yıkılmaya ve hurdacılar tarafından talan edilmeye başlandığını belirten Bakan, araziyle ilgili paylaşım krizi yaşandığını, konunun yargıya taşındığını, Büyükşehir Belediyesi’nin “Medeniyetler Müzesi” projesinin askıda kaldığını bildirdi.

Yazının Devamını Oku

Çeşme Belediyesi’ne plajda kolay gelsin

20 Mart 2018
ÇEŞME Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, dört yıllık çabanın sonucunu aldı. Ne mi oldu? İlçenin ünlü Ilıca Plajı, Milli Emlak’la imzalanan protokolle on yıllığına Çeşme Belediyesi’ne kiralandı. Çok da iyi oldu. Önce Başkan Dalgıç’ın plajla ilgili sözlerine kulak verelim:


ŞEMSİYE-ŞEZLONG BEDAVA
“- Plajı işgal edenlerin kullandığı, devletimizin de ecrimisil aldığı alanlarda, hizmetler, fahiş fiyatlara alınabiliyordu.
- Plajın belediyemizin işletecek olması, Çeşme halkı ve konuklarımıza müjdedir. Nisan ayı sonuna kadar, plajın düzenlemesini yapıp, giriş, gölgelik ve şezlongların ücretsiz olacağı, örnek bir plaj yaratacağız.
ÖĞRENCİLER GÖREV ALACAK
- Duşları, tuvaletleri, kafe ve restoranları plajın yanından geçen yolun altına alıp hizmetleri daha kolay vereceğimize inanıyoruz. Bu yıl yetiştirmek mümkün değil. 2019 yaz sezonunda gerçekleştirmiş olacağız. Bu sezon sadece kumsal üzerinde hizmet sunacağız.
- Plajımızda lise, üniversite öğrencilerimizi görevlendirerek, hem çalışma hayatının içine sokup hem de kenti, kentte yaşayanların koruması altına almaya çalışacağız.

Yazının Devamını Oku

İki proje çok gerekli mi

17 Mart 2018
YOLLARIN biri Karaburun ayrımından Çeşme’ye kadar çiftli yapılacakmış, 25 kilometre olacakmış.

CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, bu projeye harcanacak milyon dolarlık bütçenin, ihtiyacı olan başka bir yol için kullanılmasının daha doğru olduğunu vurgulayarak, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na bir soru önergesi sundu.
BARAJ YANINA ASFALT TESİSİ
Yolun ihalesi bile yapılmadan, Çeşme’nin temel su kaynağı Kutlu Aktaş Barajı’nı etkileyecek ve baraj sahasına çok yakın yerde iki asfalt fabrikası kurulduğunu öne süren Bakan, “Tarihçiler, bu fabrikaların kurulacağı bölgeden zamanında Evliya Çelebi’nin geçtiğini söylemektedir” diyerek Arslan’a şu iki soruyu yöneltti:
İHTİYAÇ YOKKEN GEREKÇE NEDİR
“Yapılacak bu yolun hemen paralelinde Türkiye’nin en modern ve 6 şeritli ilk otobanı bulunmaktadır. Türkiye’nin ilk otobanı olmakla birlikte hala Türkiye’nin en az kullanılan otobanı olma özelliğine sahip bu yol, mevcut ve aslında hiç bir ihtiyaç yok iken, doğanın tekrar tahrip edilerek Çeşme’ye yeni bir duble yol yapılmasının gerekçesi nedir? Bu yol için ayrılan milyarlık bütçe, çok daha fazla yol ihtiyacı olan başka bir bölgeye harcansa idi kaynaklar daha optimal kullanılmış olmaz mıydı?”
10 BİNLERCE ÇAM KESİLECEK Mİ
İkinci yolu 9 Eylül Gazetesi’nden Engin Yavuz’un haberinden özetleyeyim:

Yazının Devamını Oku

Meslek lisesi öğrencilerine sohbetli ‘balık sağlıktır’ dersi

13 Mart 2018
İZMİR Su Ürünleri Yetiştiricileri ve Üreticileri Birliği Başkanı Hasan Girenes’le sohbetimden notlar iletmiştim bir süre önce.

 

Tesislerde çipura, levrek, fangri, mercan, granyüz, sinarit, trança, sivriburun, karagöz, minekop üretildiğini, 91 ülkeye ihracat gerçekleştiğini, kesinlikle hormon, antibiyotik kullanılmadığını aktarmıştım. “İhraç ettiğimiz, dünyanın yediği ürünlerin aynısı iç pazara veriliyor. Kıymetini bilmeden ağız, burun kıvırıyoruz” diyen Girenes, ülkemizde balık tüketimini artırmayı amaçladıklarını dile getirmişti.
GELECEĞİN ŞEFLERİNE BİLİNÇ
Ve Girenes’ten, yine balık tüketimini artırmayı hedefleyen bir çalışmayla ilgili mektup aldım. Yorum katmadan, “Kolay gelsin, çabalarınız sonuç versin” diyerek paylaşıyorum:
“İzmir Su Ürünleri Yetiştiricileri ve Üreticileri Birliği olarak başlattığımız bir çalışmayı size aktarmak istiyorum. Ülkemizde oldukça düşük olan balık tüketimi, sağlıklı nesiller yetiştirmek adına önemli bir sorun teşkil etmektedir. Geleceğin şeflerini yetiştirecek olan meslek liselerinde bu bilinci mutfağa taşımak arzusundayız.
BESLENMEDEKİ ROLÜ ANLATILIYOR
Bu noktadan hareketle, pilot olarak seçilmiş meslek teknik Anadolu liselerinde planlanan çalışma içeriği özetle, Türk ve dünya mutfağında balık yemekleri kültürü, balığın sağlıklı beslenmede rolü ve balıkla ilgili püf noktaları hakkında bilgi aktarımı şeklinde olup, sohbet sonrası öğrencilerle bir balık yemeği pişirme uygulaması hedeflenmiştir. Ayrıca öğrencilerin çalışmalarına destek olmak amacıyla okullara balık filetosu hediye ediliyor.

Yazının Devamını Oku