Sektörün sıkıntılarını çekinmeden dile getirir, çözüm önerilerini sıralar, turizm için somut girişimler gerektiğine inanır, yeni pazarlar için çabalar. Nitekim Okutur, kimsenin aklında yokken, turizmin sıkıntılı dönemi atlatması için Hindistan’ı mercek altına aldı, oradaki fuarlara katıldı. Ve sezon öncesi Okutur’dan, “Marka olmak” başlıklı, turizmciye ders gibi bir yazı:
FARKLILAŞMAK GEREKLİ
“Turizm sektöründe yoğun bir rekabet var. Sadık müşterilere sahip olmak ve katma değer yaratmak için farklılaşmak gerekiyor. Bir marka, tüketiciyi çekebilecek ve onun ihtiyaçlarına cevap verebilecek ürünleri sunmak zorundadır. Türkiye turizmi çeşitliliği bakımından son derece şanslı. Denizler, göller, dağlar, kumsallar, tarihi eserler, antik kentler, müzelerdeki koleksiyonlar, termal kaynaklar, modern ve bakımlı tesisler, yemek ve eğlence kültürü açısından Türkiye mükemmel bir ürün seçeneğine sahip. Hizmet ve mimari yönden, dünyayla yarışabilecek ölçüde iyi yönetilen turistik tesisler var.
YOK PAHASINA PAZARLAMA
‘Türkiye’nin turizm ürünü’, orta ve alt gelir grubundan müşterileri çekmek üzere tasarlanıyor. Bunun sonucunda, güzel tesisler yok pahasına pazarlanıyor. Öte yandan, yüksek harcama potansiyeline sahip turistler; başta İtalya, Fransa, İngiltere, ABD ve İspanya olmak üzere kendi markalarını daha iyi pazarlayan ülkeleri tercih ediyorlar. Kaliteli tesislere yıllarca gitmekten hoşlanan bu grup için, Türkiye, zihinlerde bir kere gelinecek bir ülke olarak algılanıyor.
DOĞRU HEDEF VE KİTLE
Dünyada turizm tüketicisi değişiyor. Yeni turist tipi, yaşadığı tatilin hafızalardan silinmeyecek biçimde olmasını talep ediyor. Marka değerlerimizi yükseltmek istiyorsak, turizm ürünlerimizi de müşteri odaklı olarak tasarlamalı, tanıtmalı ve pazarlamalıyız. Turizmde doğru hedef ve kitleyi bulmak zorundayız.
ADLARI CAN BULACAK
Öğrenciler, “Biz 6 öğrenci, Aydın Sultanhisar Kız Yetiştirme Kurumu Yurdu’nda gerçekleşen törende fidan diktik. Hiç uğruna katledilen 20 kadınımızın adları artık bu fidanlarla yaşayacak, can bulacak” dedi.
Altı öğrencinin bu çabasının örnek olmasını, şiddetle yaşamlarını yitiren kadınların unutulmamasını diliyorum. Bu kızlara, “Kolay gelsin” diyorum.
-----
“Denizden 1300 metre yükseklikte, çam ormanlarıyla kaplı Çameli’nde Belediye Başkanı Cengiz Arslan, dünya insanını ilçeye çekmeyi başardı. Türkiye Dağ Bisiklet Maratonu ve Dünya Yamaç Paraşütü Kupası’yla adını duyuran ilçede, kent yaşamından bunalanlar için dağ evleri yapıldı.
Çin heyetini ağırladı
Kanyonları, yamaç paraşütü yapılan 2140 metrelikteki Yaylacık Dağı ile ünlü Çameli’nin belediyesiyle Çin Halk Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı alternatif turizm işbirliği iyi niyet anlaşması yaptı. Arslan, Guizhou Dağ ve Açık Hava Sporları Bakan Yardımcısı Xiang Wenming başkanlığındaki heyeti Çameli Taş Konakları’nda ağırladı. Doğa sporları açısından birbirine benzeyen iki bölgede bu turizmin geliştirilmesi gerektiğini belirten Wenming, Arslan’ı 1. Guizhou Uluslararası Hava Oyunları’na davet etti.
Orman içinde konaklar
Güney Ege Kalkınma Ajansı’ndan, Eko Turizm Altyapı Geliştirme Projesi kapsamında 600 bin lira destek alan belediye, 10 taş konak, açık hava sıcak su havuzu, 200 kişilik restoran yaptı. Doğal güzellikler için gelenlerin alternatif sporlar da yapabileceğini söyleyen Arslan, şöyle diyor:
Hedefimiz: Sesimiz duyulsun
BAŞKANLARIN BULUŞMASI
“Buca’da siyasi parti ilçe başkanları Mustafa Arslan (AK Parti), Kasım Akdağ (CHP), Bekir Arnavut (MHP), Muhsin Temur (SP), Fikret Aktaş (İYİ Parti), Ahmet Kuzucu (BBP) bir yemekte buluşmuş. Başkanlar seçim öncesine kaynak israfının ve çevre, görüntü ile gürültü kirliliğinin önlenmesi, özellikle okullar, hastaneler, ibadethaneler çevresinde daha da özenli davranılması, provokasyonlara dikkat edilip gerginliğe izin verilmemesi konusunda görüş birliğine varmış. İşte başkanların anlaştığı konular:
ARAÇLARA SAAT KISITLAMASI
- Seçim ofisleri önü haricinde bayraklama yapılmayacak.
Turizm açısından yerel yönetimlere ağır eleştirileri vardı. Örneğin, turistik bölgelerin oy uğruna peşkeş çekildiğini ileri sürmüştü, paylaşmıştım: “İşler’in İzmir Büyükşehir’le ilgili eleştiri dozu artmış. Başkan Aziz Kocaoğlu’nun denizle barışık olmadığını iddia etmiş, ‘Aziz Bey’in gündeminde maalesef turizm yok. İzmir turizmde küme düşüyor. İzmir’in hakkı bu değil’ demiş.”
İşler’den bir ses çıkmadı, Başkan Kocaoğlu da kendisine doğrudan yanıt vermedi. Büyükşehir Belediyesi’nden bir bilgi notu geldi, özetleyerek paylaşıyorum:
CANLANDIRMA YATIRIMLARI
* Kentte turizmi çeşitlendirmek için çok önemli projeler yürütüyoruz. Sağlık, inanç, fuar ve kongre, kültür-sanat turizmini canlandırmak için alt yapı yatırımlarını sürdürüyoruz. ‘FUAR İZMİR’, Türkiye’nin en büyük ve nitelikli fuar kompleksi. Fuar İzmir’le, İzmir fuarcılığı yılda yüzde 30-40 büyüyor. Marble Fuarı, dünyanın ilk iki fuarı arasında, ekonomik getiride birinci. Marble Fuarı’na bu yıl 33 ülkeden katılımcı, 100’ü aşkın ülkeden alıcı geldi. Oteller doldu. Fuarlarla sadece otelciler değil; taksici, lokantacı, yeminli tercümanından hediyelik eşya satıcısına kadar herkesin lokması büyüyor.
Çıtasını her yıl yükselten Travel Turkey İzmir, katılımcı ve ziyaretçi sayısını sürekli artırıyor. Bu yıl kapılarını 87. kez dünyaya açacak İEF, her yıl ortalama 1 milyon ziyaretçi çekiyor.
TANITIM ATAĞINA KALKTIK
* Kent turizminin gelişmesi için tanıtım atağına kalktık. İZTAV, ‘İzmir’e Doyamazsın’ temalı kampanya yaptı. Vakfın da başkanı olan Aziz Kocaoğlu, gelen turisti artırmak ve İzmir’in turizmle büyümesi için yürütülecek tanıtım için vakfa bu yıl 3 milyon lira daha aktaracaklarını açıkladı.
İşler, bu yıl turizmden umutlu olduklarını, 2015 rakamlarının yakalanacağını vurgulamış. İşler’e göre yaklaşık 38 milyon turist gelecekmiş bu yıl, 32-34 milyar dolarlık girdi bekleniyormuş. 2019 ve 2020 de turizmin en parlak yılları olacakmış. Genel olarak iyimser tablo çizmiş... Ancak yerel yönetimlere, özellikle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na eleştirileri yenilir, yutulur cinsten değil. İşler, turizmdeki olumsuzlukların sorumlusu olarak yerel yönetimleri, esnaf odalarını görüyor:
HİZMET KALİTESİ KÖTÜ
“* Bizim Yunanistan’a göre tesislerimiz çok daha iyi ama yerel yönetimlerin yönettiği destinasyon merkezlerimiz iyi değil. İçlerinde bir tek Alaçatı iyi. O da yerli turistten yeterli ilgiyi görüyor. Dikili, Çandarlı, Ildır, Seferihisar, Gümüldür ve Pamucak’ta tabela kirliliği, yönlendirmeler, yerel yönetimlerin iptidai şehir mimarisi, caddeler, kafeler, esnafın ürün sunumu, hizmet kalitesi kötü.
PEŞKEŞ ÇEKİYORLAR
* Bence yerel yöneticilerin turizmcilerden çıkması lazım, yabancı dil bilmesi ve mimari eğitimi almış estetik kaygıları olan insanlar olmaları lazım. Yerel yöneticiler oy uğruna turistik bölgeleri peşkeş çekiyorlar, buralardaki imara aykırı olan yapılara göz yumuyorlar, esnafın hoyratça ilçeyi katletmesine ses çıkarmıyorlar. Onlar da her şey dahil sistemi yüzünden eleştiriyorlar...
ÇEKİDÜZEN VERMELİLER
Başkan Muhittin Selvitopu, “Engelli insanlarımızın sorunlarıyla ilgilenmek, onlara toplumda hak ettikleri yeri alma olanağını sağlamamız gerekiyor” dedi. Türkiye Otizm Dernekleri Federasyonu Başkanı Ergin Güngör de beş yıldır 120’ye yakın otizmli çocuğa spor tesislerini açan ve onların gelişmesini sağlayan Başkan Selvitopu ile çalışanlarına teşekkür ettiğini söyledi. Beş yıl önce kurulan, 126’ncı konserini de Dr. Orçun Berrakçay yönetiminde veren orkestra ve koro, büyük beğeniyle izlendi. Başkan Selvitopu da çocuklarla, “Hayat Bayram Olsa” şarkısına eşlik etti.
-----
SÖZ
SİZİN
BİR DUYURU
Çeşme Belediyesi’nin de destek verdiği bu kampanya, sezon öncesi aslında tüm turizm bölgelerimiz için “kötüye gidişat” olabilecek her konuda sivil toplumun kararlılığını bir sınavdan geçiriyor.
GÜRÜLTÜ EĞLENCE OLUR MU?
Ortada bir sorun var... Popüler turizm beldemiz Alaçatı’da bazı işletmeler, diğer bazı işletmeleri ve belde sakinlerini “yok” sayarak sabahın erken saatlerine kadar tüm beldeyi “rahatsız edici gürültü” yapıyorlar. Yaptıkları gürültünün adına “eğlence”, eğlencenin adına da “müzik” diyorlar! Özellikle son 5 yıl içinde topu topu 45 günlük yüksek sezonda Alaçatı’yı yaşanmaz hale getiren bu kaotik durum “nedense” engellenemiyor!
Oysaki gece 12.00’den sonra sokağa taşan her türlü ses kanunen “yasak”! Alaçatı turizm beldesi diye bunu da esnetmiş yetkililer 01.00 koymuşlar adını... Ama dinleyen, uyan yok ki!
Huzur isteyenler var. Hastalar var, sinir krizi geçirecekler neredeyse...
Yaşlılar var çaresiz... Ertesi gün işe gidecekler var. Tatil geçirmek için Alaçatı’daki otellerde konaklayanlar var.