TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
“Cüruf atıkların ayıklanması ve sahanın temizlenmesi faaliyetlerine ilişkin gelinen son noktada söz konusu işletme sahipleri tarafından sahada yer alan atıkların temizlenmesi ile ilgili olarak bir çalışma yapılmadığını yerinde tespit ettik. Atıkların çevre ve insan sağlığı açısından risk oluşturmaya devam etmesi nedeniyle, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na çözüm için müdahale edilmesinin gerektiğini aktaracağız. Yıllardır süregelen bu sorunun çözümü için konunun takipçisi olacağız.”
İZMİR’İ TEHDİT EDİYOR
Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda da söz konusu alanda normal değerin 219 katı radyasyon yayan atıkların 14 yıldır temizlenmediğini ve tüm İzmir’i tehdit ettiğini savundu:
“İzmir’in Çernobil’i olarak bilinen alanda radyoaktif atıklar ve dışarıdan getirilen bir madde var. Bu madde yasal olarak Türkiye’de bulunmuyor. Sadece nükleer santrallerde oluşabilen bu atıkların, ülkemizde kurulu bir nükleer santral bulunmadığı halde oraya nereden ve nasıl geldiğini kimse bilmiyor. Bu madde eski kurşun fabrikasının bahçesinde 2007’de bulundu. O yıldan beri de çözüm üretilmiyor. Toprağa gömülü bu maddeler, yağmurla oksitlenerek insan sağlığını tehdit ediyor. Burasının temizlenmesini istiyoruz.”
“Tüm dünya korona virüse karşı ayakta ve hayatta kalma mücadelesi veriyor. Başta sağlık camiası olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlar canla başla güzel günlere kavuşmak için çaba sarf ediyor. Bu zorlu, özveri ve sabır isteyen süreci atlatmanın en önemli kriteri, her bireyin öncelikle kişisel önlemlerini alarak, sosyal ilişkilerini ve temasını en aza indirerek, sağlık çalışanlarına katkı sunmasıdır. Kısaca bu sürece yapabileceğimiz en büyük katkı hastalanmamaktır.
BU BİZE YAKIŞMADI
Çanakkale ülkemizde vaka sayısının 26 kat arttığı birinci il olmuştur. Çanakkale pek çok olumlu ve örnek göstergelerde birinci il olmaya alışkındır. Ama bu bize yakışmadı. Bu kötü gidişatı tersine çevirmek, yeniden iyi örnek olmak elimizde. Tüm hemşehrilerimden istirham ediyorum; maskenin ne denli koruyucu önlem olduğunu aklımızdan, maskemizi yüzümüzden çıkarmayalım.
NEFES ÇOK DEĞERLİ
Hayat güzel, bir nefes sıhhat gibisi yok. Ancak sağ ve sağlıklı olduğumuz sürece... Nefes almanın, ciğerlerimizi temiz havayla doldurmanın dünyada her şeye değer olduğunu anlamak için, solunum cihazlarına bağlanmayı beklemeyelim. Sağlık çalışanlarının yükü zaten çok ağır. Bir yıldır insanca yaşama hasret kaldılar, pek çoğu başkalarının hayatını kurtarmaya çalışırken şehit oldu. Onlara saygımızdan bunu başarmalıyız, bunu onlara borçluyuz.
HAYDİ ÇANAKKALE
ÇİÇEKLER ADRESE TESLİM
Başkan Serkan Acar, Aliağa’yı güzelleştirecek her projeyi mutlulukla hayata geçirdiklerini vurgulamış, “Şubat ayında başlattığımız Tarımsal Kalkınma ve Üreticiye Destek Projesi’yle iki ayda 20 bin zeytin fidanını vatandaşlarımızla buluşturduk. Şimdi de ‘Çiçek gibi Aliağa’ diyerek Aliağa’mızdaki tüm balkonları çiçeklerle buluşturuyoruz. Bu yıl baharın coşkusunu, balkonlarımızı renklendirerek katlayacağız. Talep eden her vatandaşımıza çiçeklerini adreslerine teslim edeceğiz” demiş ve dağıtım, Siteler Mahallesi’nden başlamış. Daha önce istek ileten bin 500 mahalle sakinine 3 bin çiçek, bin 500 saksı ve toprak ulaştırılmış.
SORUNLARI KAFAMIZDAN ATALIM
Başkan Acar, dağıtım başlarken de duygularını paylaşmış: “Uzun zamandır bir pandemi süreci yaşıyoruz. Hepimizin canı sıkkın. Eşimiz, dostumuz koronavirüse yakalanıyor. Çok endişeliyiz. Sağlık sorunlarıyla mücadele ediyoruz. Bu çiçeklerle bir nebze olsun sorunları kafamızdan atalım. Çiçeğimizle evimizi, Aliağa’yı güzelleştirelim. Bizim de katkımız olsun. Milletimizin her anında yanlarında olma sorumluluğumuz var.”
“Yol hepsini kapsar, kucaklar, hepsi insana aittir. Doğu-Batı kardeştir./ İnsanlık kardeştir. Birbirinden öğrenir, birbiri için vardır./ İnsanlık Batı ile Doğu’nun kesiştiği noktada, yeni bir yolculuğa çıkacaktır./ Bu anlaşıldığında felsefe tamamen özüne dönecektir./ Şimdi merhaba sana Ey Hint, Ey Çin, Ey Doğu Felsefesi!/ İnsanın en parlak çağı, altın yılları/ Destanların, Tanrının şarkısının, Tanrısızlığın çaresiz çığlığı./ Mabetlerin altın şemsiyesi, insanlığın beş bin yıl öncesi, selam olsun sizlere./ Felsefenin kadim, bilge, hikmetli çocukları, selam olun hepinize.”
SATIR BAŞLARINI DERİN
MERCEKTEN SUNUYOR
Şimdi Karakarga Yayınları’ndan:
“Ünal Ersözlü, bu kitapta felsefenin bir düşünce sistemi olarak Doğu’dan yükselişine ışık tutuyor, Doğu felsefesinin satır başlarını önemli alıntılarla ve derin bir araştırma merceğinden geçirerek okuyucuya sunuyor. Hint felsefesinden Buda’ya, Konfüçyüs’ten Tao felsefesine, antik Mısır felsefesinden Zerdüşt felsefeye; Tasavvuf ve Doğu felsefesi arasındaki benzerliklere, sufi ile keşişin kesişen yollarına, ezeli hikmetten kadim felsefeye kadar, Doğu felsefesine dair her şey, 50 maddede bu kitapta toplandı.”
NASIL MI ÜRETEBİLİYOR
YARDIM GEREKENLE
GÖNÜLLÜ BULUŞMASI
‘Birlikte daha güçlüyüz!’ sloganıyla yola çıkan Karşıyaka Dayanışma Platformu projesi kapsamında, zordaki vatandaşlar; parasal destek, erzak, kırtasiye malzemesi, hasta yatağı, psikolojik destek, elektrik ve su fatura ödemesi, burs, bilgisayar ve tablet gibi pek çok farklı kalemde yardım isteyebiliyor. Başvurular gerekli kontroller yapıldıktan sonra; rumuzu, talep türü, yaşadığı mahalle, iş ve sosyo-ekonomik durumu ile birlikte internet sitesinde güncel olarak listeleniyor. Yardımda bulunmak isteyen gönüllü kişi veya kuruluşlar da yine aynı telefon ve site üzerinden dayanışmaya katılıp listeden dilediği isteği karşılıyor. Platform aracılığıyla gerek salgında zorda kalanlarla depremzedelere önemli yardımlar gerçekleştirildi.”
KİMİ YAKININI, SAĞLIĞINI
KİMİ DE İŞİNİ KAYBETTİ
Karşıyaka Dayanışma Platformu’nu anımsattıktan sonra gelelim benim ilgi nedenime. Yarım asırdan çok arkadaşlık geçmişimiz olan sevgili ve değerli dostum Okyanlı Tatlıcıoğlu’nun da işin içinde olduğunu öğrendim... Uzak kalamazdı zaten, biraz bilgi istedim:
DÖRT BAKANLIĞA SORU ÖNERGESİ
TBMM Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, dört bakanlığın yanıtlaması istemiyle soru önergesi vererek, konuyu Meclis gündemine taşımış. Bakan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, “Söküm işlemini yapan işletmelerde asbestin öncelikle o bölgeye vereceği zarara ilişkin hangi ön çalışmalar yapıldı?” diye sormuş.
MİKTARDA CİDDİ FARKLAR VARDIR
CHP’li Bakan, söküm için Türkiye’ye getirilecek uçak gemisinin 600 ton asbest barındırdığı iddiasının doğruluğunu da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na sormuş: “Sökülmek üzere ülkemize getirilen gemilerin parçalanmadan önceki kontrollerinde saptanan asbest miktarı ile dış kaynaklardan alınan veriler arasında ciddi farklar olduğu belirtilmektedir. Söz konusu duruma ilişkin alınan tedbirler nelerdir?”
Hürriyet’e 23 yıl emek verdi. Çok önemli bir konuyu, otizmi, ilk ağızdan anlattı. Özetleyerek aktarıyorum:
“Karanlığı bekledim bu yazı için. Çünkü beş yıl gece sessizliği vardı evimizde. Çok bilimsel şeylerden değil, otizmle yeni tanışan her ailenin yaşadıklarından söz edeceğim. 2,5 yaşındaydı oğlumuz Efe. Konuşmuyordu. ‘Ha bugün, ha yarın’ dedik, olmadı. Biraz zaman kaybettik özel eğitim için. Ama Efe’yi bir anaokuluna yazdırmakla iyi bir şey yaptık. Şanslıydık. Çünkü hemen hiçbir anaokulu Efe gibi çocukları almıyordu.
İYİ OLMANIZ ŞART
Birisi otizmi, ‘Zifiri karanlık odada sadece bir eli ışıkta yukarı çekilmeyi, ışığa ulaşmayı beklemek’ diye anlatmıştı. Doğruymuş. Sosyal çevreniz, aileniz kalabalıksa durum biraz daha iyi. Çocuğunuzun iyi olabilmesi, tek başına ayakta durabilmesi için önce sizin iyi olmanız şart. Bu da çevrenizin desteği ile mümkün. Biz şanslıydık. Ailemiz, özellikle Hürriyet’teki arkadaşlarımız sonsuz destek oldu eşim Ebru ve bana. Bu sayede ve özel eğitimle 7 yaşında konuştu Efe...
HERKES UZAK DURUYOR
100 binde 10 ve altındaki olgu mavi (düşük risk), 11-35 arası sarı (orta risk), 36-100 arası turuncu (yüksek risk) 100 ve üstü kırmızı (çok yüksek risk). İlk harita fena değildi, maviler iç açıyordu. Sonra olan oldu. Yine denetimli normalleşme dedik, açıldık saçıldık. Beklenen de buydu. Özellikle yeme-içme işyerleri bunu bekliyordu.
58 İL ARTIK ÇOK RİSKLİ
Ve de gelinen nokta. 17 olan kırmızı il sayısı 58’e yükselmiş. Memleket kızarmış yani, çok yüksek riskli olmuş genelde. Elbette kısıtlamalar geldi ardından. Çok yüksek riskli illerde hafta sonu sokağa çıkmak yasaklandı. Ramazan ayında tüm yeme-içme yerleri yalnızca paket hizmeti verecek. Zaten şimdi de hizmet saat 19.00’a kadar. 58 ilde bu hizmet yalnızca haftada beş gün.
NE DERSİNİZ İÇİMİZ RAHAT MI?
Olur olmadık, gerekli gereksiz toplananlar... Kısıtlı, yasak olmasına karşın bir araya gelenler... Kapalı yerlerde toplanmanın, dip dibe olmanın, arada maske takmayı unutmanın riski ne denli artırdığını unutanlar... Bin türlü bahane ileri sürerek alt alta, üst üste buluşanlar... İçimiz rahat mı? Özellikle yeme-içme yerlerinden ekmek yiyenler sizlerin kulağını çok çınlatacak. Sosyal medyadan bir alıntı: “Memlekette mavi olarak göllerle denizler kaldı.” Memleketi kıpkırmızı yapmayı becerdik. Peki yüzümüz kızarıyor mu?
Her şeye karşın üzerimize düşeni yapmalı, en azından üç M’yi (maske, mesafe, musluk) unutmamalı, iyilikler dilemeliyiz...