Farkına varmak için çok geç kalmayalım

BUGÜN çok değerli bir konuğum var, Fedai Ünal...

Haberin Devamı

 

Hürriyet’e 23 yıl emek verdi. Çok önemli bir konuyu, otizmi, ilk ağızdan anlattı. Özetleyerek aktarıyorum:
“Karanlığı bekledim bu yazı için. Çünkü beş yıl gece sessizliği vardı evimizde. Çok bilimsel şeylerden değil, otizmle yeni tanışan her ailenin yaşadıklarından söz edeceğim. 2,5 yaşındaydı oğlumuz Efe. Konuşmuyordu. ‘Ha bugün, ha yarın’ dedik, olmadı. Biraz zaman kaybettik özel eğitim için. Ama Efe’yi bir anaokuluna yazdırmakla iyi bir şey yaptık. Şanslıydık. Çünkü hemen hiçbir anaokulu Efe gibi çocukları almıyordu.

İYİ OLMANIZ ŞART
Birisi otizmi, ‘Zifiri karanlık odada sadece bir eli ışıkta yukarı çekilmeyi, ışığa ulaşmayı beklemek’ diye anlatmıştı. Doğruymuş. Sosyal çevreniz, aileniz kalabalıksa durum biraz daha iyi. Çocuğunuzun iyi olabilmesi, tek başına ayakta durabilmesi için önce sizin iyi olmanız şart. Bu da çevrenizin desteği ile mümkün. Biz şanslıydık. Ailemiz, özellikle Hürriyet’teki arkadaşlarımız sonsuz destek oldu eşim Ebru ve bana. Bu sayede ve özel eğitimle 7 yaşında konuştu Efe...

Haberin Devamı

Farkına varmak için çok geç kalmayalım

HERKES UZAK DURUYOR
Çok çalışmalıydık, çok paramız olmalıydı, daha fazla eğitim almalı, sosyal ortamlarda olmalıydı Efe. Zamanla anladık, yalnızlık bu çocukların kaderi. Her yerde, herkes uzak duruyor çocuklarımızdan. Bulaşıcı hastalıklı gibi davranıyorlar. Acı olan şu ki, kendilerinden uzak durulduğunu biliyor, hissediyorlar. Sadece farklı algılıyorlar hayatı. Ve kötülük bilmiyorlar. Herkesi ‘iyi, doğru, dürüst’ biliyorlar. Çoğu bunu dillendiremiyor. Anlıyor, söyleyemiyor. Derin bir karanlık anlayacağınız.

ONLARIN MUCİZELERİ
Küçük şeyler, birer mucize bizim çocuklarımıza. Yok, TV’deki ‘Mucize Doktor’ gibi değil. Daha basit. Yemek, doyduğunu bilmek, düğme iliklemek, tost yapmak gibi şeyler. Mucize bunlar! Hepsini öğretmemiz gerekiyor. İleri düzeyde zeki çocuklar da var. Süper yetenekliler de. Bizler, çocuklarımızın çok zeki, yetenekli olmalarıyla anılmak istemiyoruz. Çünkü yok böyle şey. Var da, hepsi müthiş yetenekli değil. Olsalar da sadece bir konuda ileri şeyler yapabiliyorlar. Diğerlerinde hep öğreti gerekiyor.

Haberin Devamı

SÜREKLİ ÖĞRETMEK GEREK
Örneğin Efe, çok iyi kulağı var, aynı anda birden fazla konuşmayı çok uzaktan duyuyor. Ama sadece ilgilendiklerini söylüyor, anlıyor. Duyduğu bir şarkıyı hemen ezberliyor, unutmuyor. Ama okuma, yazma bilmiyor! Gün içinde farkında olmadığımız davranışların hepsini, tek, tek öğretiyoruz çocuklarımıza. Müthiş zeki olmaları, acayip problemleri çözmeleri, yaşamalarına yetmiyor. En zekisine kırmızı ışıkta durmasını öğretmezseniz ölür mesela. Bu kadar net!

OKULLARDA İSTENMİYORLAR
Devlet aylık 8 saat bireysel, 4 saat grup özel eğitim imkanı sağlıyor. Yetmiyor! Normal dediğimiz çocuklar bu eğitimi neredeyse bir günde alırken, otizmliler bir ayda alıyor. Eşitsizlik böyle başlıyor. Ve devam ediyor. Okullarda öğretmenler, anne, babalar, çocuklarının otizmlilerle aynı sınıflarda olmasını istemiyor. Öğretmenler bile, bırakın sınıflarına özel çocuk almayı, okullarında özel eğitim sınıfına karşı çıkıyor. Tüm camiayı zan altında bırakmak istemem, belki bizim karşılaştıklarımız böyleydi.

Haberin Devamı

DOĞRU VE YETERLİ EĞİTİM
Hani her 2 Nisan’da ‘farkındalık’ kampanyaları yapılıyor ya. Gerçekten ‘farkına’ varmazsak, her 54 doğumda bir otizmli çocuğun dünyaya geldiğini düşünürsek, bu işin çok fena ‘farkına varacağız.’ Önümüzdeki 30-40 yılın sonunda her iki çocuktan biri otizmli olacak gibi görünüyor. İşte o zaman çok geç olacak. Oysa bu çocukların büyük çoğunluğu, doğru ve yeterli eğitimle topluma faydalı birey olabilir.

BİNLERCE AİLENİN BEKLENTİSİ
Maksadım siyaset değil, ama devletten beklentimiz büyük. TBMM’nin onayladığı ‘Otizm Eylem Planı’ var mesela, hayata geçemedi. Biz ve binlerce aile dört gözle bekliyoruz. Planla, otizmli bireyler hak ettikleri eğitimi alacak, ailesi hayatta olmayan, bakıma muhtaç otizmliler devletin kanatları altına girecek. Açık ve net olmaya dilim varmıyor. Plan hayata geçerse hiçbir otizmli çocuklu aile, ‘çocuğundan uzun yaşamayı’ dilemeyecek.

Haberin Devamı

SİZ NEREDE DURUYORSUNUZ
Bir fıkra ile sonlandırayım: Akıl hastanesinin önünden geçen bir adam, bahçede çiğdem çitleyen akıl hastasına sorar: ‘Siz içeride kaç kişisiniz?’ Akıl hastası yanıt verir, ‘Ya siz dışarıda kaç kişisiniz?’ Hayat dediğiniz, durduğunuz yerdir aslında. Peki ya siz nerede duruyorsunuz? (Efe, Ebru, Fedai Ünal ve tüm aynı kaderi paylaşan aileler.)”
Efe’m, uzun süredir görüşemedik, özleştik yahu! Efe, Ebru ve Fedai iyilikler diliyorum, yolunuz açık olsun.

Yazarın Tüm Yazıları