Paylaş
Kesip saklayabileceğiniz şematik anlatımları severim. Koçluk yaparken de bazen seanslarda hedeflerinizle ilgili, yolunuzun adımlarıyla ilgili tablolar çıkar. Bazen de güçlü motivasyon cümleleri, semboller tüm bir seansı özetlercesine büyük harflerle yazılır. İnsan zihni çağrışımlar üzerinden genişleyebilir. Koca bir hikâyenin kalbi bir cümlede atabilir. Bu yüzden özlü sözleri, fıkraları da severim. Bazen ‘post-it’lere yazar etrafa yapıştırırım. İçselleştirene kadar gözümün önünde tutarım.
Yılların ‘meditasyon’ çalışmalarının fark ettirdiği şeylerden biri de dikkat nereye giderse bizim de peşinden gittiğimiz gerçeği. Dikkatin yöneldiği alanda canlanma başlar. O yüzden dikkatimizi hayırlı, güzel, yapıcı, olumlu tarafta tutabilmemiz önemli. O nitelikler canlanır. Bu her zaman kolay olmuyor; vesveseler, nefsimizin tüketme tutkusu vs. dikkatimizi ayartmayı bırakmak istemiyor. Biliyor namussuz, ruhumuz parıldadıkça nefsin hâkimiyet tahtı sallanıyor. Gölgemiz aslımıza kafa tutmaktan kolay vazgeçmiyor. Ama nefsin ‘benlik’ iddiası usta bir rehber önderliğinde, Allah’ın yardımıyla, çalışma ve sabırla, kontrol altına alınabilir. Özgürleşmek başka türlü mümkün değil. Kendini özgür zanneden birçoğumuz maalesef nefsin arzularının esiri olduğumuzun farkında değiliz. Aslımızı bilmiyoruz çünkü.
Bugün yerim dar ve bu yeri sizler için en hoş ve faydalı şekilde nasıl kullanabileceğimi düşündüm. Bir işaret ararken, Noel’de Saint Antoine Kilisesi’ne yaptığım ziyaretin notları kendini gösteriverdi. Orada girişte asılı mantar panoda dikkatimi çeken bir şemayı cep defterime kaydetmişim. Bir ara o sayfayı kopartıp odamdaki mantar panoda bir süre misafir eder, incelerim diye düşünmüştüm. Bencilliğin gereği yok, paylaşalım...
Bugün yerim dar ve bu yeri sizler için en faydalı şekilde nasıl kullanacağımı düşündüm. Bir işaret ararken, Noel’de Saint Antoine Kilisesi’ne yaptığım ziyaretin notları kendini gösteriverdi. Oradaki mantar panoda dikkatimi çeken bir şemayı cep defterime kaydetmişim.
Önceliklilik bakımından katılmadığım şeyler var, iyi ve kötünün bu şekilde şartlar gözetilmeden ortaya konulması ve bunun üzerinden yargılamaya gidilmesi elbette olamaz. İsa (a.s.)’nin de böyle yapmadığını biliyoruz. Yine de İsevi şeriatik değerlerini anlamak bakımından alınacak dersler var, tabii tüm İseviler de bu tabloya bu şekliyle itibar ediyor da diyemeyiz. Unutmayalım ki bir şeyi ‘doğrusu budur’ diye ortaya koyan en başta kendisi bundan mesul oluyor ve gerektiğinde o değerler üzerinden yargılanırsam diye düşünmesi gerekiyor. Değerlendirmeyi size bırakıyorum.
Bence siz de sadece kendinizde artmasını istediğiniz olumlu niteliklerden bir tablo yapın. Gözünüzün önünde bir yerlerde bulundurun ve her gün üç-beş dakika da olsa dikkatinizi bu tabloya verin. NLP ve koçluk yaklaşımına göre bunu 21 gün yaparsanız o değerlerde bir artış olacaktır.
Sufi kriterlerini ise şöyle özetlemek mümkün: “Eyv’Allah”, “Aşk olsun”! HU
Paylaş