Sabotaj gibi

Sanki Türkiye ne zaman yüzünü batıya dönmeye kalksa, görünmeyen eller onu geri çekmeye çalışıyor.

Haberin Devamı

Ne zaman Orta Doğu bataklığından Avrupa Birliği dalına tutunma ihtimali belirse, sanki görünmeyen çarklar dönmeye başlıyor.

Daha ‘Neler oluyor?’ diye sormaya kalkmadan bakıyorsunuz iş işten geçmiş oluyor.

Bunları neden mi söylüyorum?
 
Dün sabah, 28 Nisan, AB İşleri Bakanı Volkan Bozkır bir açıklama yaptı.

Göçmen anlaşmasının bir parçası olarak Türk vatandaşlarına AB içinde vizesiz seyahat hakkı tanıyacak düzenleme için gereken 72 şartın önümüzdeki pazartesi yani 2 Mayıs’a kadar tamamlanmış olacağını açıkladı.

Bu açıklamadan birkaç saat sonra Meclis’in iki gün tatile girdiği haberi geldi.

Sebebi, 27 Nisan gecesi çıkıp 28 Nisan’da devam eden tekme-tokat kavgalar.
 
Önceki akşam adli kolluk kuvvetlerinin denetimi için bir komisyon kurulması hakkında yasa tasarısı görüşülüyordu.

Bu Bozkır’ın beklediği haberi getirecek, 72 şart içinde Meclis’ten çıkması gerekenlerden biriydi.

HDP’li Ferhat Encü güvenlik kuvvetlerine sert eleştiriler yönelttikçe AK Partililer üzerine yürümeye başladı.

AK Partililer sayıca üstündü, 3 HDP’li yaralandı, oylama yapılamadı.
 
Dün dokunulmazlıklar konusuna başlanan Anayasa Komisyonunda ise daha büyük kavgalar çıktı.

Neticede Meclis tatil edildi.

Meclis’te tekme-tokat kavga pek görülmemiş bir şey değil.

Ama bu yüzden Meclis çalışmalarının tatil edilmesi de pek sık rastlanan bir şey değil, özellikle de bir zaman kısıtlaması içindeyken.
 
O zaman kısıtlaması vizesiz seyahat için: AB Komisyonu Türkiye’nin 4 Mayıs’a dek koşulları yerine getirmesi halinde vize listesinden çıkarılmasını Haziran ayında toplanacak Konsey’e tavsiye edeceğini açıklamıştı.

Hatta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan zaten Ekim ayında geri-kabul gereği devreye girmesi gereken vizesiz seyahatin dört ay önceye alınmasının neden zafer gibi gösterilmeye çalışıldığını anlamadığını söylemişti.

Bu mesaj kısmen AB’ye, kısmen Başbakan Ahmet Davutoğlu’na veriliyordu.

Bozkır, adli kolluk yasasının pazartesi günü Meclis’ten çıkacağını umuyor ama kimin aklına gelirdi ki Meclis’in mesela dün üst üste çıkan kavgalarla tatil edileceğini?

AB yetkilileri, ilişkilerin düzelmesini Türkiye’nin laik ve demokratik hukuk devleti olarak devamı için istediklerini ilan ettiği sırada Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın Anayasa’da laiklik tartışması açacağı tuttu.

O yangın söndürülmeye çalışılırken, kritik bir zamanda Meclis’te kavgalar ve çalışmaların durması geldi.

Burada ilginç olan ne biliyor musunuz?

Bir açıdan baktığınızda HDP zaten PKK ile mücadele devam ederken, durmadan ölüm haberleri, hak ihlali haberleri gelirken AB’nin Türk hükümetini bu anlaşmayla ödüllendirmesini istemiyor.

Bu durumda, Başbakan Davutoğlu’nun başında olduğu AK Partililerin, ortada velev ki kışkırtma dahi olsa, sakin ve sabırlı olması, yasanın bir an önce oylanıp geçmesini sağlaması gerekmez mi?

Hem Genel Kurul’da, hem dün Komisyon’da yangına körükle gitmek acaba ne işe yaradı?
 
Bu gelişmelerle birlikte AB’den de son haftalardakinin aksine ikircikli mesajlar gelmeye başladı.

Mesela bu sürecin başından bu yana içinde yer alan AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, basın özgürlüğünü özellikle anarak, hak ve özgürlükler alanında Türkiye’nin AB’den giderek uzaklaşmakta olduğunu söyledi.

Politico internet sitesi, Brüksel kaynaklı olarak Fransa ve Almanya dâhil AB üyesi devletlerin vize serbestisini istedikleri zaman kaldırabilecek bir “el freni” mekanizması üzerinde çalıştıklarını öne sürdü.

Hal böyle olursa, Ankara’nın da geri-kabul ve göç anlaşmasını askıya alacağı bizzat Erdoğan ve Davutoğlu tarafından ilan edildi, hatırlayacaksınız.

Bunlar Türkiye’nin Batı’yla arasını tam düzelme umudu ortaya çıktığı sırada daha da açabilecek gelişmeler.

Davutoğlu’nun önündeki vize, İsrail, Kıbrıs sınavlarını daha da zorlaştıracak gelişmeler.

Ortada hem Türkiye, hem AB için sancılı bir süreç var.

Umalım Bozkır’ın iyimserliği doğru çıksın, yüzümüzü Orta Doğu’dan yeniden Avrupa’ya dönme fırsatı iyi değerlendirilsin.

 

Yazarın Tüm Yazıları