Paylaş
Cevabın aslında ne bir, ne de iki bağımsız Kürt devletinin kurulmasının ABD planlarında olduğu sonucunu yazının sonuna geldiğinizde anlıyorsunuz.
Şöyle bir sorgu var mesela makalede: Birbiriyle uzlaşması mümkün olmayan Kürt grupları IŞİD’in yükselişi bir araya getirmişti. 2014’te Kobani’de ABD desteği ile PKK ve KDP’lilerin IŞİD saldırısını püskürtmesi buna örnekti. Şimdi IŞİD’in gerileme ve çöküş dönemine girmesiyle Kürt gruplar arasındaki çatışma yeniden alevlenecektir.
Buna örnek olarak da PKK/PYD’nin Irak’taki Sincar bölgesi üzerinde kurmak istediği hâkimiyetin aynı zamanda Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) başkanı olan KDP lideri Mesud Barzani’yi ne kadar rahatsız ettiği, Türkiye’yle işbirliğine zorladığı verilebiliyor.
Barzani yarın Türkiye’ye geliyor.
Daha 19 Şubat’ta Münih’te görüştüğü Başbakan Binali Yıldırım ve ayrıca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmesi bekleniyor.
Sadece Erdoğan ve Barzani’nin değil, sadece PKK ve PYD şeflerinin, mesela Beşar Esad’ın da, Vladimir Putin’in de gözlediği bir şey var.
O da ABD Başkanı Trump’ın IŞİD ve el-Kaide gibi terör örgütlerine karşı açıklayacağı yeni strateji.
Trump’ın askeri ve diplomatik ekibine bir strateji taslağı hazırlamaları için verdiği 30 gün süre 28 Şubat’ta doluyor.
Mutlaka aynı gün kararını verme zorunluluğu yok ama herkesin gözü bu kararda.
Trump’ın ekibi, yani dışişleri ve savunma bakanları, CIA başkanı ve genelkurmay başkanı haftalardır IŞİD’e karşı mücadele cephesindeki –bildiğimiz kadarıyla İran dışında, bütün aktörlerle görüştüler.
Türkiye ile de ve hemen her düzeyde…
Artık bekleme aşamasındayken, tam da o makalenin Washington Post’ta yayınlandığı gün, ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, pek de alışık olunmadık bir şekilde kamuoyu önüne çıktı ve önemli şeyler söyledi.
Düşünce kuruluşu Brookings’te konuşan Dunford’a göre Başkan Trump “Sahada birden fazla Kürt grubun varlığı ve İran ve Rusya dâhil bölgesel güçler dâhil bölgedeki çetrefil sorunlar hakkında bilgilendirilecek”.
Bu önemli: Birden fazla Kürt grubun varlığı Obama’nın tercihi ardından ilk kez üst düzey bir Amerikan yetkilisi tarafından –yeniden- zikrediliyor; Trump’ı göreceğiz daha, ama ekibi daha gerçekçi bir hat belirlemiş durumda.
Hükümet artık en açık şekliyle PYD asli unsur olmasın, Türkiye destek verecek söyleminde.
Üstelik Ankara son zamanlarda “Onlar da terörist” deme dışında yeni ve yankı bulan bir söylem de geliştirdi.
En son Başbakan Binali Yıldırım’ın, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile 18 Şubat’ta Münih’te yaptığı görüşmeye atfen söylediği üzere, “Türkiye Fırat Kalkanı ile ÖSO denetimine girmesini sağladığı yerlerin yeni Suriye yönetimine devredilmesi için çalışacak. Oysa PYD/PKK buralarda ‘kanton’ adı altında konfederatif yapılar kurmak istediğini söylüyor.”
Yankı bulan bu söylem.
Yankı bulduğunu Dunford’un az önceki cümlesinin hemen devamındaki şu cümlesinden anlıyoruz:
“Ona (Başkan’a) bir sorunu çözerken ikinci bir sorun yaratacak seçenekler sunmak istemiyoruz.”
Bu sözlerden başka ne mi anlıyoruz?
Şunu: ABD yönetimi IŞİD ve el-Kaide gibi terör örgütlerini Suriye ve Irak’ta yenilgiye uğratmak için müttefikleriyle birlikte harekete geçerken, şimdiye dek piyadesi olarak kullandığı PYD/PKK ile nasıl devam edeceğine de karar verecek.
Bu Türkiye için özellikle önemli. Zaten Dunford o konuşmasında “önemli müttefikimiz Türkiye” itiraz ediyor PYD’ye diye altını çiziyor.
Dolayısıyla Trump’ın vereceği kararın yalnızca IŞİD ile mücadele, Suriye ve Irak açısından değil, yalnızca Türkiye-ABD ilişkileri için değil, Orta Doğu’nun yakın geleceği açısından da bir önemi olacak.
Görmek için fazla beklemeyeceğiz, bir hafta, on gün içinde kesinleşecek gibi duruyor manzara.
Paylaş