Murat Yetkin

Türkiye'de iyi şeyler de oluyor: Mesela İzmir

29 Nisan 2017
Ertuğrul Özkök'e sorarsanız o geceye damgasını vuran şey, küçük efeyle zeybeğe durmasıydı.

Zaten Ayşe Arman'la ne zaman kalkar diye bekliyorduk, hoş bir hareketti.

Bana sorarsanız o gece hepimizi gerçekten çarpan şey o zeybeği sahnede çalan Tepecik Filarmoni Orkestrası idi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından desteklenen orkestra, şefi Hamdi Akatay'ın deyimiyle "İzmir'in teneke mahallesi" Tepecik'in Roman gençlerini sokaktan toplayarak kurulmuştu.

Tepecik'e Mozart'ın 25inci senfonisiyle 40'ıncı senfonisiyle girdik" diyordu Akataş. Ve sahnedeki gençler, orkestraya ustaca monte edilmiş davul, kanun ve darbukayla bir fırsat eşitliği senfonisi sergiliyordu aslında bize.

İstenince bal gibi oluyordu işte.

Hürriyet gazetesinin turizm operatörleri kuruluşu TURSAB işbirliğiyle düzenlediği "İzmir'i keşfet" programında gerçekten de "Bir İzmir var İzmir'den içeri" keşfindeydik.

İzmir... İşgaliyle İstiklal Savaşının başladığı, kurtuluşuyla sona erdiği şehir.

İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, 6 bin kadar kruvaziyer (büyük yolcu gemisi) yolcusu arasında yaptıkları bir anketten ilginç bir bilgi verdi dün. İzmir turunu bitirip dönerlerken şehri bir kelimeyle tanımlamalarını istemişler. Ezici çoğunlukla be çıkmış, biliyor musunuz?

Yazının Devamını Oku

Erdoğan-Trump öncesi ABD ile bir gerilim daha

28 Nisan 2017
24 Nisan'ı 25 Nisan'a bağlayan gece hem Amerikan hem de Rus askeri ateşeleri Genelkurmay karargahına çağrıldı.

Biraz sonra, 25 Nisan saat 02.00'de başlayacak harekât kendilerine bildirildi ve bölgede askerleri varsa, zarar görmemesi için çekmeleri istendi.

Ama bu girişim, hem Türkiye'nin NATO müttefiki ABD'nin, hem de NATO hasmı Rusya'nın Sincar harekâtını kınamalarını engellemedi.

Hatta PKK'nın Sincar'a yerleşimine karşı olduğu bilinen Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi dahi kınadı; Ankara 4 Peşmerge'nin hava harekâtında 'yanlışlıkla' öldürülmesi nedeniyle üzüntülerini Mesud Barzani'ye iletti.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Sincar'ı vurabileceği haftalardır konuşuluyordu oysa. Hatta bir askeri harekâtın bu kadar önceden ilan edilerek mi yapılacağı, rakibin önlem alıp oraları boşaltacağı eleştirileri dahi yapılıyordu.

O zaman bu kadar tepki ne anlama geliyordu?

Özellikle de ABD'nin tepkisi...

Diplomatik kuliste bu soruya cevap olabilecek bazı yanıtlar bulmak mümkün. Şöyle ki:

* ABD, IŞİD'e karşı Rakka harekâtını aylarca geciktirdi. Bunda Türkiye'deki referandum sürecinin de payı oldu. Amerikalılar böylelikle, Türkiye tarafından referandum sonucunu etkilemeye çalıştıkları suçlamasına muhatap olmak istemediler.

Yazının Devamını Oku

Bir kabus senaryosu

27 Nisan 2017
İçinden geçmekte olduğumuz süreçte birden fazla kabus senaryosuyla karşı karşıya olduğumuz bir gerçek.

Ancak şimdi konuşacağımız, gerçekleşmesi en muhtemel olanlardan.

Senaryo AK Parti'nin Meclis'e idam cezasının geri getirilmesini teklif etmesiyle başlıyor.

Bu iki yoldan olabilir. Ya Başbakan Binali Yıldırım (ve ayrı bir hattan AB İşleri Bakanı Ömer Çelik'in desteğiyle) artık Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın taleplerini erteleyemez hale gelir ve hükümet Meclis'e Anayasa değişikliğini sunar.

Ya da teklif Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın inisiyatif almasıyla, AK Parti'ye resmen dönmesi ardından sunulur.

İdam cezası, eski müttefiki Fethullah Gülen'in arkasında olduğu 15 Temmuz 2016 kanlı darbe girişiminden beri gündemindedir zaten.

Erdoğan'a 16 Temmuz başkanlık referandumu sürecinde en stratejik desteği veren MHP genel başkanı Devlet Bahçeli zaten bu teklife de desteğe hazırdır. Onun temel motivasyonu PKK olsa dahi, Bahçeli de zaten Fethullahçıların MHP'yi dağıtmaya niyetli olduğunu öteden beri söylemektedir. Referandumda aykırı düşen ülkücü milletvekillerinin de idam konusunda onay vereceği beklenebilir.

HDP karşı çıkacaktır.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ne 'evet', ne 'hayır' demekte, 'getirsinler görelim' türünden ortadan konuşmaktadır. Erdoğan aralarından geçen bir konuşmada Kılıçdaroğlu'nun da yana olduğunu söyleyerek baskı kurmaktadır.

Yazının Devamını Oku

Avrupa izleyecek de öyle mi düzelecek?

26 Nisan 2017
Bu ara pek çok konuda dünyada ilklere imza atıyor Türkiye, ama ne yazık ki pek sevinemiyoruz.

Bir gün bakıyorsunuz parası dolara karşı en fazla değer kaybeden ülke oluyoruz, diğer gün en fazla gazetecinin, yazarın hapiste olduğu ülke ilan ediliyoruz, şimdi de bu Avrupa Konseyi’nin (AK) Türkiye’deki demokrasiyi izlemeye alması konusu.


Hayır, Türkiye’yi demokrasinin işleyişindeki gerilemeler iddiasıyla ilk defa izlemeye almıyor AK. Ama bir kez o listeden çıkarıldıktan sonra yeniden dâhil edilen ilk ülke oldu maalesef; hem de kurucu üyelerden birisi olduğu halde.


Avrupa Konseyi’nin Parlamenterler Meclisi (AKPM) ki Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu 2010-2012 arasında başkanlığını yapmıştı, bu “izleme” işleyişini 1992’de Sovyetlerin dağılması ardından kurdu; Türkiye’nin de oyuyla kuruldu yani.


Amaç o zamana dek komünist parti yönetimlerinde olan Doğu Avrupa ülkelerini Batı Avrupa’nın demokratik düzeyine hazırlamaktı. Bu nedenle bütün Doğu Avrupa ülkeleri izlemeye alındı.


Yazının Devamını Oku

Zor zamanlarda gazetecilik yapmak

25 Nisan 2017
Habercilik yapmanın giderek zorlaştığı, giderek daha tehlikeli bir hal aldığı bir dünyada yaşıyoruz ne yazık ki.

O kadar ki artık zor koşullarda habercilik yapmak ödüle layık görülmeye başladı gazetecilik örgütleri tarafından.

Doğan Tılıç deneyimli bir meslektaşımız. Yıllardır İspanyol Haber Ajansının (EFE) Türkiye’deki temsilciliğini yapar. EFE’yi belki çoğunuz tanımazsınız ama dünyanın en yaygın ilk beş haber ajansından birisidir; güney ve artık kuzey Amerika ile güneydoğu Asya, Afrika’da İspanyolca konuşulan ülkelerde çok sayıda abonesi vardır.

Bir yandan akademik çalışmalarını devam ettiren, Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi profesörlerinden olan Tılıç, gazetecilik örgütlerindeki aktif çalışmasının da payıyla 2016’da UNESCO’nun Basın Özgürlüğü ödülüne de layık görülmüştü.

Bu yıl da İspanya’nın (bizdeki Sedat Simavi ödülü benzeri) itibarlı gazetecilik ödüllerinden Cirilo Rodriguez ödülünün üç finalistinden biri olarak ilan edildi; İstanbul’daki EFE muhabiri İlya Topper ile birlikte.

Diğer finalistler, İspanyol televizyonu TVE’nin daha önce Rusya’da zor koşullarda çalışan Washington muhabiri Carlos Frangillo ve Rusya, İsrail, Irak, Suriye ve Tayland’da kadın savaş muhabiri olarak çalışan, El Mundo gazetesinden Garcia Prieto.

Ödül sıralaması 26-27 Mayıs’ta İspanya Kraliçesi Letizia’nın himayesinde bir törenle açıklanacakmış.

Aynı zamanda Birgün gazetesinde makale yazarlığı da yapan Tılıç ödüle yaklaşık 30 yıldır sadece Türkiye değil, (iç savaşla bölünme sürecinde) eski Yugoslavya, Afganistan, Irak ve Azerbaycan gibi ülkelerden geçtiği haberlerle aday gösterilmiş.

Zorlaşan koşullardan söz etmiştik.

Yazının Devamını Oku

Kılıçdaroğlu: Hak arayışından vazgeçmeyeceğiz

22 Nisan 2017
“Ne yapmak istediklerini biliyorum” dedi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu dün telefonda.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 20 Nisan’daki “Maç bitti, kabul edin” ve Başbakan Binali Yıldırım’ın 21 Nisan’daki “İstedikleri yere gidebilirler, vakit israfıdır” açıklamaları üzerine söylüyordu bunu. CHP avukatları daha kısa süre önce YSK kararı aleyhine Danıştay’a başvuru yapmışlardı.

“Yapmak istedikleri” dedi Kılıçdaroğlu, “CHP’yi hak aramaktan vaz geçirmeye çalışmak. Ama biz hak arayışından vaz geçmeyeceğiz. Onlar ne derlerse desinler, başvurularımıza ne yanıt gelirse gelsin devam edeceğiz. Çünkü Türkiye’nin bu günkü koşullarında bir esnaf örneğin, kâğıt üzerinde hakkını aramakta serbesttir, ama başına gelebileceklerden çekinir. Bir işçi, bir sanayici aynı nedenden çekinebilir. Sıradan vatandaş hakkını arayamıyor, ama birilerinin araması lazım. Hak aramak suç değildir. O hakkı siyaset kurumu olarak bizim arayacağız”.

ELLERİNİ VİCDANLARINA KOYSUNLAR

Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

- “Bu yalnızca “Hayır” oyu kullananların hakkını aramak değildir. Bu 16 Nisan’da oy kullanan 49 milyon vatandaşın tamamının hakkının aranmasıdır. Çünkü YSK kararıyla bütün oylar üzerine gölge düşmüş, 49 milyonun iradesine fesat sokulmuş bir durum var.

- “Bizi vaz geçirmeye çalışanlar, YSK kararının bir idari karar değil de yargı kararı olduğuna bizi inandırmaya çalışıyorlar. Orada da doğruyu söylemiyorlar. İdari karar, yasaların üzerinde olamaz.

- “Ellerini vicdanlarına koysunlar, yasayı okusunlar. Yasa açıkça mühürsüz oy pusulaları geçerli değildir diyor. Buna karşın YSK geçerli saydı. İnsanlar da buna karşı çıkıyor, haklarını aramak istiyorlar.”

PROTESTO ETMEK HAKKI DA VAR

Yazının Devamını Oku

CHP’de sokak - mahkeme ikilemi

21 Nisan 2017
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün "Bu iş kesin olarak bitti" dedi ama toplumdaki tartışmanın bitmediğini herhalde kendisi de görüyor ona ulaşan bilgilerden.

Tabii tartışmanın Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kısmının bittiği doğru. Muhalefetin mühürsüz oyların geçerli sayılmasına itiraz edip referandumun yenilenmesi talebinin geri çevrilmesi kararının temyizi yok.


Geriye Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuru hakkı kalıyor.


Tıpkı Ergenekon ve Balyoz davalarının seyrini değiştiren türden bireysel başvurular gibi yani.


Ama burada bir ceza davası değil, sandık sonucu tartışma konusu, üstelik ülkenin idare sistemini değiştiren türden bir sandık sonucu.                                                  


Yazının Devamını Oku

İşte referandum sonrası ilk anket

20 Nisan 2017
Türkiye’nin idare şeklini parlamenter sistemden “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” adı verilen icracı başkanlık sistemine değiştiren 16 Nisan referandumundan sonra yapılan ilk anket çok çarpıcı sonuçlar veriyor.

Anket Fransa merkezli uluslararası araştırma kuruluşu IPSOS tarafından CNN Türk için 17 Nisan günü 81 ilde Türkiye’deki seçmen nüfusunu temsil eden 1501 kişiyle görüşmeler yoluyla gerçekleştirilmiş.

CNN Türk tarafından 19 Nisan gecesi yayınlanan anketin en dikkat çekici sonuçlarından birisi MHP seçmeninin bölünmesi üzerine olanı.

Buna göre, 1 Kasım 2015 seçimlerinde MHP’ye oy vermiş seçmenin yüzde 73’ü 16 Nisan’da parti lideri Devlet Bahçeli’nin “Evet” çağrısına karşın “Hayır” oyu verdi. Bu oran, 5 büyük ilde, yani İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Bursa ortalamasında yüzde 80’i buluyor.

“Hayır” kampanyasının başını çeken CHP’de “Evet” veren seçmen oranı yüzde 5, HDP’de ise yüzde 9 görünüyor.

Anayasa değişikliklerinin öncülüğünü yapan AK Parti seçmeninin yüzde 10’u ise “Hayır” oyu verdi IPSOS çalışması sonuçlarına göre.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kampanya boyunca en çok üzerinde durduğu konulardan birisi da 18 yaşa seçilme hakkı verilmesi olmuştu. IPSOS çalışması ilk kez oy veren seçmenlerin yüzde 58’inin “Hayır” oyu verdiğini gösteriyor. Bu oran referandumda kullanılan yüzde 48,6 oranındaki “Hayır” oranından neredeyse 10 puan daha fazla.

Yazının Devamını Oku