Hüzünlü bir veda...

Yılın son yazısının 31 Aralık’a denk gelmesi heyecan verici olduğu kadar zordur da. Sizden beklenen en azından yazdığınız konularda geçmiş yılın değerlendirmesini yapmaktır.

Haberin Devamı

Ancak gazetelerin, dergilerin editoryal masası bir geleneğe dönüştüğü için zaten bu değerlendirmeyi siyasetten ekonomiye, kültür sanattan seyahate, magazine her alanda yapar, ‘En İyi’ listelerini hazırlar.
Bu yüzden de bize düşen ilgi alanları doğrultusunda önemli olduğunu düşündükleri, mutlu oldukları ya da hayal kırıklığı yaratan olayları bir kez daha gözden geçirmek, dünyada olan biteni yorumlamak olur çoğunlukla...
İnsan günlük telaş içinde anlamıyor ama geriye doğru baktığımda 2022’yi salgınla, hastalıklarla boğuşarak korku içinde geçen son iki yılın yaralarını sarmaya çalıştığımız, elimizden kaçırdığımız, sanki hayatı yakalamaya çalışır gibi telaş içinde yaşadığımız tuhaf bir yıl olarak gördüm.
Ve aslında o da zorlandı, bizler de. Tam her şey yoluna giriyor derken, yanı başımızda patlak veren savaş nedeniyle büyüyen enerji krizi, bin türlü insani trajedi, yerinden-yurdundan edilmeler, gıda zincirindeki kopukluklar, enflasyon gibi sorunlar yumağıyla boğuşarak geçen bir yıla veda da hüzünlü oluyor. Ama insanoğlu ne zaman umut etmekten vaz geçmiş ki? Gelen yıla dair beklentiler, projeler, yeni açılacak kapılarla yola devam diyoruz.
Hep olduğu, bundan sonra da olacağı gibi. Ve tabii ki mutlu, her anlamda huzurlu bir yıl dileğiyle...

DÜŞÜNCE BİÇİMLERİMİZ DEĞİŞİRKEN

Yakın zamana kadar marketlerin raflarında, buzdolaplarımızda yer alan farklı ülkelerden muzlar, kiviler, mangolar hatta çok uluslu şirketlerin laboratuvarlarında üretilen tohumlar küreselleşmenin nimetleri olarak görülür, övülürdü.
Ama artık küresel iş bölümü sorgulanır oldu.
Sürdürülebilir bir dünya için yerel üretimin, pestisitlerden arındırılmış küçük ölçekli tarımın, coğrafi işaretli ürünlerin, yerli tohumların ve kooperatifçiliğin ne denli önemli olduğunu konuşmaya, farklı platformlarda tartışmaya başladık.
Gastronomi kültürünü masaya yatıran, sorunlarını tartışan uzmanların, şeflerin, ilgili bakanlıkların ve uluslararası örgütlerin katıldığı festivaller, konferanslar sürdürülebilirlik ve gıdaya adil erişim konusunda farkındalık yaratmaya başladı.
Bana öyle geliyor ki 2023’te bu farkındalık bizi başka bir düzeye taşıyacak...

YEME-İÇME SEKTÖRÜ

2022 yılında yeme-içme sektörünün en büyük sorunlarından biri mutfakta ve serviste çalışacak eleman eksikliği ve yetersizliğiydi. Pandemi döneminde haklı nedenlerle farklı sektörlere kayan kalifiye elemanların ne yazık ki büyük bir bölümü geri dönmedi.
Dönenler de kendilerine en uygun koşulları sunan bölgelere ve mekânlara gitti.
Onları ne geri döndürür kestirebilmek güç ama umarım servis payının hesaba dahil edilmesi gibi iyileştirici koşullar dönmelerini teşvik eder.
Bir de galiba servis sektörüne biraz daha itibar ve anlam katmak önemli. Benim önerim şefler gibi servis sunanların da onurlandırılacağı bir takdir sisteminin hayata geçirilmesi. Yılın en iyi servis elemanlarının seçilip mesleğin sektör için öneminin vurgulanması.
Çözüm bekleyen bir diğer sorunsa yine koşulların dayatmasıyla yemek ve içecek fiyatlarının astronomik artışının getireceği muhtemel talep daralması.
Şimdilik fark edilmiyor olabilir ama hangi gelir grubunda olursa olsun yakın çevremdekiler, hatta okuyucular artık eskisi gibi restoranlara gidemeyeceklerini söylüyor.
Bunun genel çözümü gelirlerin de fiyatlara paralel artmasında, küresel ve ülkesel ekonominin istikrara kavuşmasında. Ama galiba sektöre de sorumluluk düşüyor, biraz kârlarından fedakârlık etmeleri, ettiklerini ve indirim yaptıklarını göstermeleri gerekiyor...

TURİZM VE OTELLER

Son bir yılı İncili Gastronomi Rehberi projesi, gazetecilikle ilgili ya da özel seyahatlerim nedeniyle yurtiçinde ve dışında zamanımı evden çok otellerde konaklayarak geçirdim sayılabilir.
Antalya, İzmir, Bodrum, Alaçatı, Çeşme, Urla, Adana, Bursa, Gaziantep, Ankara, Kapadokya, Paris, Roma, Helsinki, Münih, Viyana, Londra, Lahey ve Girne’de dört yıldızlıdan, butik pansiyonlara farklı kategorilerdeki otellerde kaldığım için rahatlıkla, hatta övünerek söyleyebilirim ki Türkiye’de otellerin kalitesi yurt dışındaki benzerleriyle karşılaştırıldığında her açıdan daha iyi.
Otelcilik sektörü son yıllarda büyük bir atak yaptı. Zaten turizm gelirlerinin yükselmesi, otellerin yıl boyu doluluk oranı bunun en büyük göstergesi. Bu beni turizmin geleceği için de umutlandırıyor.
Yeter ki görece avantajlarımızın nerelerde olduğunu bilelim, geleceğin trendlerini, beklentilerini doğru okuyalım...

Haberin Devamı

YILBAŞI ALIŞVERİŞİ NOKTALARI

Haberin Devamı

Hüzünlü bir veda...

Yeni yılı evde karşılamaya karar verip hazırlıkları son dakikaya bırakanlara İncili Gastronomi Listemizde yer alan farklı kentlerdeki Alışveriş duraklarından bir seçki yaptım.
∆ Cankurtaran Gıda/ Mısır Çarşısı -İstanbul
∆ Nebyan Doğal/ Çekmeköy-İstanbul
∆ İksirli Çiftlik Mutfak& Dükkân/Sarıyer-İstanbul
∆ Kadıköy Özcan Turşu/Kadıköy-İstanbul
∆ Polombo Ticaret/Kemeraltı-İzmir (Balık yumurtası, tarama)
∆ Bodrum Mezecisi/ Bitez
∆ Pasto Fırın/Bursa
∆ Ünlüoğlu Baklava/Antalya
∆ Orkide Pastanesi/Gaziantep
∆ Erzincan Mandıra/Ankara

PORTAKALLI FIRIN TAVUK

Size bir de yemek tarifim var: Hazırlaması kolay fırında tavuk. Bu akşamı evde geçireceklere ve hâlâ ne pişireceğini bilmeyenlere öneririm...

Haberin Devamı

Hüzünlü bir veda...

MALZEMELER

◊ 1 tavuk (Mümkünse organik ya da serbest gezen)
◊ 1 çay kaşığı anason
ya da kimyon tohumu
veya toz kimyon
◊ 2 diş rendelenmiş sarımsak
◊ 4 baş bütün sarımsak
◊ 4 orta boy patates
◊ 1 orta boy portakal
◊ 1 çay bardağı taze portakal suyu
◊ Yarım çay kaşığı tuz
◊ Yarım çay kaşığı karabiber
◊ 1 çay kaşığı kekik
◊ Yarım çay bardağı zeytinyağı
◊ 1 çay kaşığı hardal
◊ 1 tatlı kaşığı bal
◊ 1 tatlı kaşığı tereyağı

HAZIRLANIŞI

Yıkayıp kuruladığınız tavuğu, dört baş sarımsak ve portakalı bir kenara ayırın.
Derin bir kapta rendelenmiş sarımsak, portakal suyu, zeytinyağı, tuz ve karabiberi iyice karıştırın. Anason ya da kimyon tohumlarını havanda dövün eğer bu malzemeler yoksa toz kimyon da kullanabilirsiniz, sosun içine ilave edin.
Sosu tavuğun içine ve dışına ovarak yedirin. En az iki saat buzdolabında dinlendirin. Fırını 180 derecede ısıtın. Tavuğu pişireceğiniz kaba alın, karnına birkaç yerinden deldiğiniz bir bütün portakalı yerleştirin. Son olarak da hardal, bal ve tereyağı karıştırarak tavuğun her tarafına sürün.
Sarımsakları ve kabuklu patatesleri de etrafına yerleştirin.
Fırının alttan ikinci bölümüne koyup iki saat kadar üstü ve altı kızarana dek pişirin.
15 dakika kadar dinlendirdikten sonra yanında bol narlı bir salata ve kış sebzeleriyle servis yapabilirsiniz, afiyet olsun...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları