Farklı beklentilere farklı restoranlar

Pandemi koşulları, iklim krizinin yol açtığı doğal felaketler gibi tüm ülkeyi zorlayan, sabrımızın sınandığı bir dönemden geçerken yaşam döngüsü de devam ediyor.

Haberin Devamı

Sosyalleşmenin minimumda olduğu günlerin ardından artık daha çok dışarıda olmak, arkadaşlarımızla, dostlarımızla buluşmak, özlediğimiz şeyleri yapmak istiyoruz.
Yediğimiz iyi bir yemek iyi geliyor. Bazen eğlence arıyoruz, bazen keşif, bazen de yemekle birlikte güzel bir manzara.
Neyse ki İstanbul’da hepsini bulmak mümkün. Son bir yılda kapanan yerlerin sayısı az değil ama yenileri de açılmaya devam ediyor. Sektör hayatın akışına uyum sağlıyor.
Bugün dört farklı konseptte, dört farklı yerden söz edeceğim...

Farklı beklentilere  farklı restoranlar

GİNZA İSTANBUL

İstanbul yeme-içme sahnesinin en yenisi geçen hafta sonu Gümüşsuyu’nda kapılarını açan Ginza. Ginza, canlı müzikle yemeğin bir araya geldiği modern gazino konseptli yerlere talebin azalması ve maliyetlerin yüksekliği nedeniyle 3 yıl önce kapanan People’ın yerine açıldı.
Dekorasyonundan yemeklerine Uzak Asya esintili Ginza yine eğlence ve yemeğin bir arada olduğu bir restoran.
Kapıdan içeri girdiğiniz andan itibaren sizi karşılayan heykeller, ağaçlar, toprak küpler, afro-house müzik, tavandan sarkan neredeyse yüzlerce abajur farklı, mistik bir dünyaya girdiğinizi hissettiriyor.
Kurucusu Tayfun Topal mekânın felsefesini önce eğlence sonra yemek diye özetliyor.
Ama mutfağa Dragon’un 20 yıllık ekibini almış. Kapsamlı menüde Japon ve Çin mutfaklarından da çeşitler var.
Suşi, saşimi, dana etli noodle, tatlı ve ekşi soslu karides, beş baharatlı kalamar ve zencefilli levrek mutfağın ilk günü olmasına karşın çok lezzetli. Yemeklerin servisi de dekorasyonuyla uyumlu rengarenk desenli tabaklarla yapılıyor.
Topal’ın hedefi kalabalık gruplar, eğlenmek, kutlamalar yapmak, gecenin sonunda dans etmek isteyenler.
Yemekleri de servis ekibi de çok başarılı. Her akşam da farklı bir DJ performansı olacakmış.
1200 metrekarelik çok geniş bir alana sahip Ginza’nın bir bölümü pandemi kuralları sona erip tam normalleşmeye geçildikten sonra gece kulübü olarak hizmet verecekmiş. Dileğimiz yolunun açık ve ömrünün uzun olması...

CARAFE

Haberin Devamı

Türkiye’de son yıllarda butik şarap üretimi yapan yerlerin hem sayısı artıyor hem de kalite çıtası yükseliyor. Ancak bu ürünlerin birçoğundan haberdar olmak eğer o bölgelerde yaşamıyorsanız kolay değil. Kısa bir süre önce Beşiktaş Barbaros Bulvarı üstünde açılan Carafe İstanbul bu sorunu gidereceğe, beklentileri karşılayacağa benziyor.

Haberin Devamı

Farklı beklentilere  farklı restoranlar

Büyük ölçüde küçük üreticilerin ürünlerine yer verilen mekânda yemek eşleşmeli tadımlar da yapılıyor. Ürünler hakkında bilgi veriliyor.
Carafe’ı 15 yıldır yeme-içme sektöründe yöneticilik, işletmecilik, danışmanlık, tadım organizasyonları gibi farklı pozisyonlarda çalışan Murat Çelebi kardeşiyle birlikte açmış. Çelebi, bu sürenin son beş yılını şarap uzmanı olmak, yemek-şarap eşleşmeleri yapmaya ayırmış. Mekan minimalist ama her detayın ince ince düşünüldüğü tasarımı, yalın ve amacına uygun menüsüyle hoş bir buluşma noktası olmuş.
Aynı zamanda fiyat-kalite dengesi de özenle kurgulanmış.
Yerli ya da ithal peynir ve füme et tabakları, tapasları, burgeri ve sebze toplarının lezzet çıtası yüksek.
Fırsat bulduğunuzda yolunuzu düşürün derim ama arabasız gitmek şartıyla. Önünde park yeri bulmak kolay değil...

OCTO

Haberin Devamı

İstanbul bazen insanı bunaltsa, hatta korkutsa da güzelliği karşısında boyun eğmemek mümkün değil. Gezilecek, keşfedilecek çok yeri var.
Bu yerlerden biri de yakında inşaatları bitip, müzeleriyle, limanıyla, otelleriyle, restoranlarıyla çok daha da çekici hale gelecek olan Karaköy. Ama bu haliyle bile baştan çıkarıcı.

Farklı beklentilere  farklı restoranlar

Özellikle de Kemankeş Caddesi’ndeki JW Marriott’un içindeki Octo Restoran’ın terasından Galata Kulesi’nden Topkapı Sarayı’na, Ayasofya’dan Kız Kulesi’ne, Haliç’ten Boğaz Köprüsü’ne uzanan muhteşem manzaraya bakarken.
Octo’nun, “World Luxury Restaurant Awards”ta “Avrupa’nın en iyi panaromik manzaralı restoranı” seçilmesi belli ki boşuna değil.
Aynı zamanda yemekleri de çok iyi, terasındaki barı da.
Emre Ergani’nin konseptini kurguladığı, açılış menüsünü Portekizli şef Jorge Lavos Costa’nın yaptığı Octo, deniz ürünleri ağırlıklı tam bir Akdeniz restoranı.
Mutfağın başında da genç şef Zeyit Tokat var. Şef Jorge’nin anneannesinden kalma 100 yıllık mayayla yapılan tam buğday ekmeği ile Portekiz usulü yeşil fasulye tempura başta olmak üzere ağır ateşte pişen ahtapot ve kalamar tava manzaranın verdiği mutluluğu bozmayan çok lezzetli tabaklardı.
Fırsat yaratın, hem Octo’nun yemeklerini hem de Karaköy’ün manzarasını deneyimleyin derim.

Haberin Devamı

COBBER BISTRO VE STRES ATMA ODASI

Uzun süredir görüşemediğimiz arkadaşlarımızın önerisiyle buluştuğumuz Cobber Bistro Pendik sahil yolu üzerindeki İSTMarina’nın içinde yer alıyor. Farklı sektörlerde çalışan üç arkadaş bir araya gelerek açmışlar. Eğer bölgede oturuyorsanız kahvaltıdan akşam yemeğine günün her saati gidilebilecek bir mekân. Kahve çeşitleri, alkollü ve alkolsüz içecekleriyle barı da zengin. Akşamları hem DJ performansı hem de hafta sonları canlı müzik oluyormuş.

Farklı beklentilere  farklı restoranlar

Ancak içinde öyle bir bölüm var ki kimileri için bölgede oturmuyorsa bile gitme nedeni olabilir. Su, meyve suyu, bira ya da şişede herhangi bir içecek ne tükettiyseniz onları biriktiriyor, sonra da tüm şişeleri duvara fırlatıp kırıyorsunuz.
Ama merak etmeyin bu işi ortada ya da istediğiniz bir duvarda yapmıyorsunuz. Tüm güvenlik önlemlerinin alındığı ‘Smash hall’ adlı alana gidiyor, gözünüze verilen gözlüğü takıyor ve şişeleri kırmaya başlıyorsunuz.
Bu camlar gün sonunda bir sosyal sorumluluk projesine dönüşüyor, geliri yardım kuruluşlarına veriliyormuş. Bir süre Avustralya’da yaşayan ortaklardan biri bu oyunu orada görmüş ve aklının köşesine yazmış...

Yazarın Tüm Yazıları