Gay yazarlarımız ‘Kız Şaban’ kadar cesur olsa...

Çiğdem Anad, Fatih Ürek’e “Kadınlara mı yoksa erkeklere mi âşık oluyorsun?” diye sordu.

Ürek de “Ben hiç aşık olmadım ki” diyerek bu soruyu geçiştirdi. Doğrudur, Ürek bu soruyu yanıtlamama hakkına sahiptir. Kimse kimseye cinsel tercihini açıklamak zorunda da değildir.
Peki, bir gazetecinin bir sanatçıya cinsel tercihini sorma hakkı var mıdır? Bence asıl tartışmamız gereken soru bu.
Eğer Ürek, Anad’ın sorusuna “Evet, eşcinselim” yanıtını verseydi şu anda Anad’ı faşist olmakla mı suçlayacaktık yoksa Ürek’in cesur açıklamasını mı tartışıyor olacaktık?
Anad, Elton John ile cinsel tercihler meselesini konuşsaydı acaba nasıl bir söyleşi çıkardı ortaya, hiç düşündünüz mü?
Elton John büyük ihtimalle, eşcinsellere yapılan haksızlıklardan bahseder, İran’da eşcinsel olmanın cezasının idam olduğunu hatırlatır ve sona doğru da yeni Papa 16. Benediktus’un “İnsanlığı homoseksüel davranışlardan kurtarmak yağmur ormanlarını kurtarmak kadar önemli” açıklamasıyla dalgasını geçerdi.
Ben Anad’ın Ürek’ten samimi, sıra dışı bir yanıt bekleyerek o soruyu yönelttiğine inanıyorum. Belki de o sorunun üzerine Türkiye’de eşcinsel olmayı masaya yatıracaktı. Kim bilebilir ki? Sonuçta “Haydi Gel Bizimle Ol”, “Çarkıfelek” değil, sıra dışı konuların tartışıldığı bir program.
Ne yazık ki, Türkiye’de eşcinsellerin haklarını savunan gay rol modeli çok az. “Muhafazakâr eşcinselim” diyen Cemil İpekçi bile eşcinsellerin haklarını savunma konusunda tek bir laf etmiyor. Bülent Ersoy’un yaşadıkları başlı başına bir film konusu ama o da bu konuda ağzını açmıyor.
Evet, eşcinsellik sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok ülkesinde aşılması gereken büyük bir tabu ama birileri de bu tabuyu yıkmak için öne çıkmak zorunda!
Türkler eşcinselliği de kendince yorumlamış bir millet. Ulusça televizyon karşısında ya da eğlence mekanlarında gay şarkıcılarla eğlenirken, doğuda bir yerde bir insan sadece eşcinsel olduğu için cinayete kurban gidebiliyor. Zeki Müren’i efsaneleştirirken, sokakta yürüyen bir gay’in arkasından “Top lan bu” deyip “eki, eki” nidalarıyla gülenlerin ülkesi burası...
Dediğim gibi birileri öne çıkmalı. Aşağıdaki fotoğrafa iyi bakın. Bir cinayete kurban giden Şaban Çelen, nam-ı diğer “Kız Şaban”, boynundaki beşi bir yerdesi ve eteğiyle Diyarbakır’ın Hançepek, Kore Mahallesi gibi en kriminal bölgelerinde yaşadı. Kendisine baskı kuranlara inat cinsel kimliğini cesurca deşifre etti. Bugün Türk medyasında zeki, kalemi sağlam birçok gay yazar var ama konu eşcinsellerin haklarına gelince susuyorlar. Hatta içlerinde “Şu oyuncu, bu futbolcu gay” tadında yazılar kaleme alıp, gay avına çıkanlar bile var. Keşke Kız Şaban’ın onda biri kadar cesur olsalar...

Hadise, dansçılarını kov

Hadise’nin Eurovision şarkısı “Crazy For You (Düm Tek Tek)”, Sibel Tüzün’ün “Süperstar”ından da, Gülseren’in “Rimi Rimi Ley”inden de, Mor ve Ötesi’nin “Deli”sinden de güzel şarkı... Eurovison’un şarkı formatına da çok uygun...
Eğer koreografiler üzerinde daha çok çalışılırsa, son rötuşları iyi atılırsa, dansçılar kovulursa (dans etmeyi bilmeyen tek siyah arkadaşlar onlar olsa gerek) ve Hadise kot pantolon yerine mini eteği tercih ederse “Düm Tek Tek”in yarışmadaki şansı daha da artar.
Aslında bu Eurovision mevzusunu fazla da büyütmeye gerek yok. Eurovision, kendisiyle dalga geçen ‘canavar kardeşler’ Lordi’nin birinci olması ve politik oyların BBC’nin efsane yorumcusu Sir Terry Wogan’ı çıldırtıp istifaya sürüklemesiyle miadını doldurmuş bir yarışma.
İtalya, Avusturya gibi birçok ülke politik oyları protesto ettiği için Eurovision’a katılmıyor.
Bu yarışmayı hâlâ ciddiye alanlar varsa bu arkadaşlar sıfır puan çekip ülkece depresyona girdiğimiz 80’li yıllara takılıp kalmış demektir.
Eurovision’un artık çerezlik bir eğlence olduğunu idrak edelim ve Hadise’yi gereksiz polemiklerle yormayalım derim.

Kim ne dedi

? “İnsan değiliz, Feriköylüyüz.”
(Feriköylü taraftarlar internet sitelerinde kendilerini tanımlarken)
? “Abdullah Gül, Atatürk’ten sonra bilim ve teknolojiye en çok önem veren cumhurbaşkanımızdır.”
(Prof. Dr. Nüket Yetiş, kendisini TÜBİTAK Başkanı olarak atayan Gül’ü överken...)
? Burcu Esmersoy: “Dedem orman mühendisiydi. Ben de orman mühendisi olmak istiyordum, ama o bölümü kazanamadım. ‘Üniversiteye kapağı atayım, sonra orman bakanı olurum’ diye düşünürken, güzellik kraliçesi oldum.”
? “Bazı Müslümanlar aslında bizim dinimizle, örf adetimizle, uzaktan yakından alakası olmayan yılbaşı rezaletleri ve karnavalına katılmak için bütçe hesabı yapmaktadır.”
(Bu yorum Balıkesir Müftülüğü’nün resmi internet sitesinde yer aldı.)
Yazarın Tüm Yazıları