GİRİŞİMCİ ruhu harekete geçiren çeşitli kavramlar var… Fırsat ve ihtiyaç da işte bunların en başında geliyor. Bu iki kavram, birçok girişimin fitilini ateşliyor. Fırsatı ve ihtiyacı iyi analiz ederek eyleme geçenler, kendi girişimcilik hikayelerini yazıyor. Erkan Hüner de profesyonel hayata çalıştığı süreçte gördüğü fırsatı girişime dönüştürenlerden… Çalıştığı global şirketin ithal ettiği toz boya kartelasındaki uzun terminler karşısında, ‘Bu işi ben yaparım’ diyerek harekete geçen Erkan Hüner’in, süreç içinde ağabeyi Gürkan Hüner’i de ortak ettiği Mode Tanıtım, bugün Mode Colors markasıyla 30’a yakın ülkeye ihracat yapıyor. Niş bir alanda çalışan Mode Colors’un kurucusu Erkan Hüner ile hem kariyer yolculuğunu hem gelecek planlarını hem de girişimcilik ekosistemine yönelik tavsiyelerini konuştuk.
O İFLAS HAYATINI DEĞİŞTİRDİ
Mimar bir babanın oğlu olarak 1981’de Adana’da dünyaya gelmiş. Adana’da müteahhitlik yapan baba, aralarında İncirlik Hava Üssü, Çukurova Üniversitesi’nin de bulunduğu birçok önemli projenin hayata geçmesinde görev almış. Ama süreç içinde Erkan Hüner’in babası iş yaşamında büyümek kadar iflasın da olabileceği gerçeğiyle yüzleşmiş. Oluşan büyük borç yükü ve ekonomik sıkıntı tüm aileyle birlikte Erkan Hüner’in yaşamını da büyük ölçüde değiştirmiş. “Adana’dan Fethiye’ye taşınmak zorunda kaldık. Babam borçları temizlemek için otel projelerinde görev almaya başladı” diyen Erkan Hüner, aile üzerindeki baskıyı azaltmak adına ortaokul eğitimini yatılı okumak üzere Ankara’nın yolunu tutmuş.
YATILI OKULDA SANDVİÇ SATTI
Aile bütçesine katkı için Fethiye’de başlayan para kazanma zorunluluğu, yatılı okulda da devam etmiş. Erkan Hüner, kimi zaman ekmeğin arasında koyduğu salamlarla yaptığı sandviçi kimi zaman annesinin gönderdiği gofret ya da Antep fıstığını satarak harçlığını çıkarmış. Otellerde de çalışmış, bakkalda da… Bu tempo Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nü okumak için geldiği İzmir’de de devam etmiş. Profesyonel iş hayatına ilk adımı da üniversitede okuduğu süreçte Turkcell’de müşteri hizmetlerinde atmış. Kariyer süreci 4’üncü sınıfta Microsoft’ta satış pazarlama, TÜYAP’ta fuar satışıyla devam etmiş. Babasının sağlık sorunları nedeniyle geldiği İzmir’de yolu Akzo Nobel’le kesişmiş. Erkan Hüner, hikayenin devamını şöyle anlatıyor:
BİRÇOK girişimci yola çıkarken çoğu zaman tek bir hedefe kitleniyor. İşini büyütmek, yüksek cirolara ulaşmak... Bazıları ise süreç içinde ayrışıyor. Hem işini büyütüyor hem birçok sosyal sorumluluğu hayata geçiriyor hem de sektörü için de emek veriyor. İşte Fatma Olten tam da böyle bir isim. Fatma Hanım, eşi Ceyhan Olten’le birlikte bir yandan şirketleri için emek veriyor. Öte taraftan ise Olten Sanat Vakfı’yla genç sanatçılara iş imkânı yaratıyor, klasik müziği daha geniş kitlelerle buluşturuyorlar. Bir şapkası da Türkiye Aile İşletmeleri Derneği (TAİDER) Başkanlığı olan Fatma Olten’le sanattan girişime ve sivil toplum kuruluşlarına kadar birçok konuyu konuştuk.
PROFESYONEL HAYATTAN YENİ HİKÂYEYE
Orta Doğu Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde okuduğu dönemde Aselsan’da staj yaparak çalışma hayatına ilk adımı atmış. Daha sonra sistem geliştirmek üzere Türk Eximbank’la yolu kesişmiş. Eş durumundan İzmir’e gelerek Yaşar Topluluğu’nda kariyer yolculuğuna devam etmiş... Elektrik mühendisi eşi Ceyhan Olten’in profesyonel olarak çalıştığı şirkete önce ortak ardından da çoğunluk hissesini devralmasıyla işin seyri değişmiş. Ceyhan Olten’in, ‘Benim yardıma ihtiyacım var’ söylemiyle Fatma Olten de bilgi birikimini ELSİS Enerji Sistemleri’nin büyümesi için kullanmaya başlamış. Çift, süreç içinde birçok projede imzası olan ELSİS’in yanına 2000’li yılların başlarında ikinci bir elektrik şirketi eklemiş: PROMEDA Endüstri A.Ş... Fatma Olten, hikâyenin devamını şöyle anlatıyor:
TOPLUM İÇİN NE YAPTINIZ SORUSUNA YANIT
“İki şirketimiz de bugün alanında önemli işlere imza atar hale geldi. Biz de süreçte bir yandan elektrik sistemleri içinde mühendislik yapıp sanayiciliği öğrenirken öte tarafta ise buralardan edindiğimiz kazancı topluma geri vermek için de kafa yorduk. Endüstri ile elektrik mühendisi bir çift olarak hayatımızda klasik müziğin ayrı yeri var. Eşim, klasik müzik zarafetinin Türkiye’de daha geniş kitlelerle buluşmasını arzuluyordu. Girişimcilik serüveniyle ülke için katma değer yaratırken, kültür-sanat alanında da bir sosyal sorumluluk projesini hayata geçirme düşüncesine odaklandık. Gelecek kuşağın, ‘Bu toplum için ne yaptınız?’ sorusuna yanıt için harekete geçtik. ‘Filarmoni orkestrası kuralım’ dediğimizde çevremiz bize güldü. Çünkü başarısız olacağımızı düşündüler.”
KAMUDAN yerel yönetime ya da sivil toplum kuruluşlarına birçok kurum son yıllarda ‘kadının iş yaşamında daha fazla yer alması’ adına yoğun mesai harcıyor. Çünkü Türkiye’deki kadın nüfusunun yaklaşık yüzde 68’i iş hayatının dışında. Yani kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 32. Dünya sıralamasında 100’lü basamaklarda olduğumuz bu veri ülkemizin ekonomik büyümesi adına negatif bir sonuç doğruyor. Milyarlarca liralık bir kayıptan söz ediliyor. Hal böyleyken ekonomik büyümede itici güç olma potansiyeli hayli yüksek olan kadınların güç birliği yaptığı bir alan da kooperatifler…
KADIN KOOPERATİFLERİNDE EGE FARKI
Kadınların ekonomik ve sosyal hayata daha etkin katılımını teşvik eden kadın kooperatiflerin sayısı her geçen gün artıyor. Şu anda Türkiye’de bin 200’e yakın kadın kooperatifi var. Bunların yaklaşık 170 ise Ege Bölgesi’nde faaliyet gösteriyor. Önemli işlere imza atan bu kooperatiflerden biri de Tarımda Kadın Kooperatifi… Geçtiğimiz günlerde coğrafi işaretli Aydın memecik zeytini için Kuşadası Yaylaköy’de düzenlenen hasat töreninde Tarımda Kadın Kooperatifi’nin üyeleriyle bir araya geldik. Hem çalışmalarını hem de yarına dair planlarını konuştuk.
DÜNYA mobilya pazarının her yıl yaklaşık yüzde 6.3 büyüdüğü tahmin ediliyor. Öyle ki 2030’a kadar bu pazarın 1.4 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Böyle dinamik bir sektörde Türkiye de önemli bir aktör. İç piyasadaki hareketliliğin yanı sıra ihracat kanalında da sektörün karnesi hayli iyi. Bu yılın ilk yarısında Türkiye mobilya sektörü 3 milyar 320 milyon 659 bin dolarlık ihracata imza attı. Egeli ihracatçılar ise 157 milyon 636 bin dolarlık dövizi ülkeye kazandırmayı başardı. Sektörün güçlü aktörlerinden Konfor Grup da son dönemde hem yaptığı yatırımlar hem de yenilenen vizyonuyla dikkat çekiyor. İcra Kurulu Üyesi Akın Can’la yatırımdan geleceğe dair planlara kadar birçok konuyu konuştuk.
YENİ BİR KİMLİK
Grubun çatısı altında 3 marka yer alıyor: Konfor Mobilya, Çetmen Mobilya ve Konfor Yatak… İzmirli Konfor Mobilya, 1978’den bu yana faaliyet gösteren bir marka. 2018’de yeni bir kimlikle tüketicinin karşısına çıkan Konfor Mobilya, ilk konsept mağazasını açmış. Akın Can, sektörde hem iç hem de dış pazarda güçlü olmanın anahtarının üretimden geçtiğini söylüyor. Can, bu mantıkla 2021’de Türkiye geneli tek kampüste en büyük fabrika inşaatı olacak bir üretim yatırımını başlattıklarını paylaşıyor.
2025’TE 100 MAĞAZA
KRUVAZİYER günümüzde dünyada hızla gelişen bir turizm...
Bulunduğu ülkeye oldukça yüklü gelir bırakan, orta ve üst gelir grubuna hitap eden bu sektörün hikayesi oldukça eskilere dayanıyor.
Kruvaziyer turizminin ilk kez 1831’de İtalya’dan yola çıkıp İzmir’i de kapsayan bir Akdeniz turuyla başladığı tahmin ediliyor.
Milyarlarca dolarlık bir ekonomik büyüklüğe sahip olan kruvaziyer turizmi, 2023’ün sonunda dünya genelinde 30 milyon yolcuya yaklaşmış durumda.
Kuzey Amerika, Güney Amerika ve tropik adalar düne kadar en popüler destinasyonlardı.
Son dönemde ise Uzak Doğu, Kutuplar, Baltık Denizi, Arap Yarımadası, Kızıldeniz ve Akdeniz, kruvaziyer turizminde popülerleşmeye başlayan duraklar olarak dikkat çekiyor.
BU kadim topraklar yüz yıllar boyunca onlarca medeniyete ev sahipliği yaptı.
Bu ev sahipliğiyle gelen kültürel miras Ege Bölgesi’ni yöresel ve geleneksel tarzda üretilen gıda-tarım ürünleri açısından oldukça zengin bir coğrafyaya dönüştürdü.
Öyle ki bu zenginlik coğrafi işaret tescillerine de yansımış durumda.
Türk Patent ve Marka Kurumu’nda yer alan bilgilere göre Türkiye’nin 81 ilinde tescilli bin 609 coğrafi işaretli ürün bulunuyor.
Ege Bölgesi’nin 8 kentinin ise 215 ürünü tescilli.
Bugün 67’si Ege’den olmak üzere 600 başvurunun değerlendirme süreci ve işlemleri ise devam ediyor.
ÖYLE zengin bir coğrafyada yaşıyoruz ki ne ararsanız var.
Tarih boyunca ticaretin, farklı kültürlerin ortak paydada buluştuğu Ege, sahip olduğu zenginlikleriyle de bugün birçok sektörde önemli bir aktör.
Buzdolabından alyansa, modern seracılıktan gelinlik-damatlığa, otomotiv yan sanayiden havlu-bornoza, havacılıktan petrokimyaya, seramik-toprak sanayinden bisiklet-motosiklete onlarca alanda açık ara liderlik koltuğunda.
Egeli efeler bazı alanlarda ise dünyanın sayılı üreticilerinden.
Üretimin yanı sıra yenilenebilir enerji, eğitim, turizm ve kruvaziyerde ise adından sıkça söz ettiriyor.
Üretim ve ihracat alanında rekorlar kıran Egeli firmalar, son yıllarda ise katma değeri yüksek sektörlere de ağırlık vermeye başladı.
KRUVAZİYER günümüzde dünyada hızla gelişen bir turizm...
Bulunduğu ülkeye oldukça yüklü gelir bırakan, orta ve üst gelir grubuna hitap eden bu sektörün hikayesi oldukça eskilere dayanıyor.
Kruvaziyer turizminin ilk kez 1831’de İtalya’dan yola çıkıp İzmir’i de kapsayan bir Akdeniz turuyla başladığı tahmin ediliyor.
Milyarlarca dolarlık bir ekonomik büyüklüğe sahip olan kruvaziyer turizmi, 2023’ün sonunda dünya genelinde 30 milyon yolcuya yaklaşmış durumda.
Kuzey Amerika, Güney Amerika ve tropik adalar düne kadar en popüler destinasyonlardı.
Son dönemde ise Uzak Doğu, Kutuplar, Baltık Denizi, Arap Yarımadası, Kızıldeniz ve Akdeniz, kruvaziyer turizminde popülerleşmeye başlayan duraklar olarak dikkat çekiyor.