Paylaş
Genellikle bağışıklık sisteminde sorunu olmayanlar geçişleri daha rahat atlatıyor. Fakat astım, kalp ve damar, diyabet, astım gibi kronik hastalığı bulunanlar, çocuklar, yaşlılar ve hamileler bu süreci zor geçirebiliyor.
İnsan vücudunu ve sağlığını etkileyen en önemli nedenlerden biri de sıcak-soğuk değişimleri. Ani değişen hava şartları ve kısa süreli sıcaklık farklılıkları vücudun bu duruma alışmasını zorlaştırıyor. Bu durum ise vücudu strese sokuyor. Dolasıyla savunma sistemini zayıflatabiliyor. Özellikle mevsim geçişlerinde mevcut bazı hastalıklar kontrolden çıkabiliyor.
Sonbahar-kış aylarında vücudun direncinin düşmesinin sonuçlarından biri gribal hastalıklara daha sık rastlamak. Grip virüsleri birçok insanı etkilemesinin yanı sıra özellikle kronik hastalığı olan kişiler için daha fazla risk oluşturuyor. Ayrıca kalp hastalığı, hipertansiyon ve şeker gibi kronik hastalık grubunda çok daha hızlı ilerleyerek zatürreeye dönüşebilir.
Bunlarla güçlenin
Central Hospital dahiliye uzmanı Dr. Salim Bereket sadece mevsim değişikliklerinde değil her daim bağışıklığı güçlü tutmanın beklenen ve sürpriz sorunların üstesinden gelmeyi büyük oranda kolaylaştıracağını söylüyor. Bunun için de dört kritik öneride bulunuyor: Sağlıklı beslenin, uykudan fedakarlık etmeyin ve düzenli uyuyun, stresten kaçın. Ve artık reçetelere girdiği gibi düzenli egzersiz yapın.
Hissedilen sıcaklık kişiden kişiye değişebiliyor
İnsan vücudunun normal sıcaklık seviyesi 37.5 derece. Beynimizin ortasındaki merkezde, vücut sıcaklığını ayarlayan ısı düzenleyiciler bulunuyor. Bu merkez, dışarıdaki ısıyı kontrol altına alarak, vücudun sıcaklığını artırıyor veya azaltıyor. Ancak ani hava değişimlerinde bu merkez zorlanabilir. Dışarıdaki sıcaklığı hissetmek ve algılamak her insanda farklılık gösteriyor. Fizyolojik nedenlere psikolojik etkenler eklendiğinde, hissedilen sıcaklık kişiden kişiye göre değişebiliyor. Ani değişen sıcaklık ve nem oranı yüzünden kişilerde uykusuzluk, halsizlik, yorgunluk ve depresyon görülebiliyor. Ayrıca psikolojik ve hormonal dengeler de bozulabiliyor.
Isı düzenleyen merkez nasıl çalışıyor?
Mevsim geçişlerinde sıcaklık normalin üzerinde olduğunda öncelikle deri, böbrekler ve akciğerler tepki gösteriyor. Deri sıcaklık seviyesi arttığında terleyerek vücut ısısını dengede tutmaya çalışırken, böbrekler vücuttaki su oranını korumak için idrar üretmez. Akciğerler de vücuttaki suyu buharlaştırarak dışarıya atıyor. Aniden soğuyan havalardaysa vücut dengesinin korunabilmesi için ısı düzenleyici merkezin enerjiye ihtiyacı var. Bu nedenle mevsim geçişlerinde sağlıklı ve düzenli beslenmek, mevsime uygun kıyafetler giymek önemli. Mevsim değişiklikleri her insanda farklı etkiler yaratıyor. Günlük yaşamın akışı kadar vücudun bu duruma uyum sağlaması da mevsimlere bağlı. Bazı insanlar bu durumdan etkilenmezken bazılarıysa psikolojik ve fizyolojik sorunlar yaşayabiliyor. Aşırı stresli, heyecanlı ve sinirlimed mevsim geçişlerinde kendilerini fiziksel olarak daha güçsüz hissediyor. Bunun sonucunda da vücutları daha çabuk tepki gösteriyor ve hastalanmaya daha müsait oluyor.
Hormonlar da değişiyor
Mevsim geçişlerinde bazı hormonal değişimler de yaşanabiliyor. Bu değişimlerle beraber iştahta artış da görülüyor. Bu sebeple değişen hava şartları ve günlerin uzamasına bağlı olarak beslenme alışkanlıklarının tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Aşırı kilolu insanlar özellikle bu dönemlerde daha özenli davranmalı. Mevsim değişimleri ayrıca tiroid hastalarını da olumsuz yönde etkiliyor. Sıcak-soğuk hava geçişleri yüzünden yaşanan rehavet, yorgunluk, stres ve gerginlik sonucu tiroid bezinde çalışma düzensizlikleri görülebiliyor. Mevsim geçişleri ruhsal dengemizde de değişimlere neden oluyor. Güneşi etkisini yitirmesi ve günlerin kısalarak erkenden kararması daha fazla duygulanmalara neden oluyor.
Paylaş