Daldığınız yerlerin yakınında basınç odası bulunsun
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Suyun altını görme sevdasıyla denizin derinliklerine dalanların en büyük kabusu vurgun yemek. Sualtındaki basınç ortamına giren dalgıç, su yüzeyine hızlı çıktığında kanındaki erimiş azot, gaz kabarcıkları haline dönüşür. İşte bu kabarcıklar damarları tıkayıp felce yol açar.
Aslında dalış kurallarına uyulması, dalış derinliği ve süresiyle ilgili sınırların aşılmaması halinde vurgun yeme ihtimali çok büyük oranda azalıyor. Bu arada dalış yapılan yerlerin basınç odasına uzaklığı en fazla altı saat olmalı. Çünkü basınç odası, vurgun yiyenlerin tek tedavi seçeneği. Basınç odalarında yapılan hiperbarik tedaviyle, baloncuk halindeki azot tekrar sıvıya dönüştürüp dokulardan uzaklaştırılıyor.
Normalde soluduğumuz hava içindeki azot gazı vücut metabolizmasında kullanılmaz. Dalışta derinliğe bağlı artan basıncın etkisiyle, yüzeyde solunan azot miktarından çok daha fazlası vücut dokularına girer. Vücut dokularında erimiş halde bulunan azot gazı, basınç azalıp yüzeye hızla çıkıldıkça gaz haline geçer. Bu kabarcıklar doku ya da kan damarları içinde tıkanmalara neden olur. Hastalık "vurgun" ya da "dekompresyon hastalığı" olarak adlandırılır. Bu tıkanmalar kan akışını engeller ve devamında da önlem alınmazsa doku kaybı olur. Kol, bacak gibi yerlerde ciddi tehlike yaratmaz. Ancak hayati organları tutarsa tehlikeye sokar.
Basıncın birden azalması hızlı çıkışlarda olur. Bu nedenle "Bir dakikada en fazla 10 metre yükselme" kuralı mutlaka uygulanmalı. İhmal edilmesi genellikle vurgunla sonuçlanır. Kabarcık oluşumu, dalış derinliği ve dalış süresiyle doğrudan ilgili. Derinlik (basınç) ve kalınan süre arttıkça dokularda çözünen azot da artacağından, derin ve uzun dalışlarda vurgun riski de artar. Vurgunun etkileri ya hemen ya da çıktıktan sonra bir saat içinde görülür. Dalış bilgisayarlarıyla derinlik ve kalınacak süreler kolayca hesaplanabilir.
Vurgun halinde unutulmaması gereken önemli nokta şu: Su altında vurgun tedavisi yapılmaz. Yani dalgıç tekrar suya indirilmez. İlkyardımda öncelikle hemen saf oksijen solutulmaya başlanmalı. Oksijen azotun vücuttan daha kolay atılmasını sağlar. Sonra hasta en kısa zamanda bir basınç odasına götürülmeli.
Fizik durumu, kondüsyonu iyi, sağlıklı herkes, her denizde dalış takımlarıyla dalış yapabilir. Ancak epilepsi (sara), astım hastaları, hamilelerin kesinlikle dalıştan kaçınması öneriliyor.
Soğukta dalınması halinde, üşüme ve titremeyi engelleyecek koruyucu tipte elbise giyilmeli. Üşüme ve titreme, vurguna yol açabilecek bazı hormonları tetikler. Bu da vurguna yatkınlığı artırabilir. Su altında üşüyorsanız dalış limitlerini (derinliklerde kalış süresi, koruyucu tip elbise, zaman limitleri gibi) aşmamalı hatta altında kalmalısınız.
Bu hastalıklarınız varsa dalmayın
Bazı sağlık sorunları bulunanların dalmaları uygun değil:
Özellikle orta ve iç kulakla ilgili ameliyat geçirenler,
Alkol ve/veya uyuşturucu bağımlıları,
Herhangi bir psikiyatrik hastalık nedeniyle uykuya eğilimi artıran, dikkat eksikliğine yol açan ilaçları kullananlar,
Dört haftadan uzun süren hafıza kaybına neden olan kafa travması geçirenler...
Ayrıca kontrol altına alınamamış yüksek tansiyon, kalp ritmini bozan ve kalp büyümesine yol açan, lösemi, lenfoma hastaları, pıhtılaşma bozukluğu gibi kan hastalıkları bulunanlar, sık sık astım krizi geçirenler, akciğerde hava boşluklarına yol açan ameliyatlar ya da akciğer hastalıkları geçirenler ve mide bağırsak sisteminde tıkanıklık yaratan bir hastalığı olanlara dalış önerilmiyor.
Kendini nasıl belli ediyor
Aşırı derecede yorgunluk ve bitkinlik Derinin kaşınması Kol ve bacaklarda eklem veya kas ağrısı Baş dönmesi veya vertigo Lokal uyuşmalar, seyirme ve hissizlik Sık nefes alma Kızarmış cilt Bir kolu veya bacağı ovuşturma Sendeleme Öksürük nöbetleri Birden kendinden geçme, yığılıp kalma Şuurunu kaybetme.
Bunları unutmayın
İlk kural, bilmediğiniz yerlerde tek başınıza dalış yapmayın. Yorgun, uykusuz, alkollü, grip veya soğuk algınlığı gibi ateşli hastalığınız varsa, aşırı toksanız dalmayın. Dalış takımlarınızın tam kontrolünü yaptırın. Özellikle hava tüpünün yeni doldurulmuş olması ve basınç göstergelerinin kontrolü önemli. Maske, tüp, elbise, palet gibi dalış malzemeleri yapınıza uygun olmalı. Dalış yapılacak suyun özelliklerini önemseyin. Görüş mesafesinin açık olması, akıntının bulunup bulunmadığı, suyun sıcaklığı dalışınızı etkiyecektir. Örneğin, sıcak suya dalsanız bile bir anda soğuk su katmanıyla karşılaşabilirsiniz. Böyle durumlarda ne yapacağınızı bilin. Zararsız gibi görülen, ama çarpan, zehirli sıvı salgılayan, yırtıcı hayvanlarla karşılaşabilirsiniz. Suyun içinde başınıza gelebilecek sürprizlere karşı hazırlı olun. Paniklememek için suları bilenlerden daha önce bilgi alın veya bilenlerle dalın. Mağara dalışı yapıyorsanız, yine bölgeyi iyi öğrenin ve iyi aydınlatma desteğiyle dalın. Dalış en az 2-3 kişiyle yapılmalı. Dalıştakiler birbirlerini görebilecek mesafede olmalı. Derin dalışlardan önce, özellikle yeni dalıcıların sığ sularda su altı ortamına iyice adapte olmaları sağlanmalı. Havanın bitmesi veya dalış takımında teknik arıza gibi nedenlerle acil çıkış yapılması halinde dalıcının mutlaka arkadaşlarının yardımına ihtiyacı olacaktır. Hava ikmalli dalış yapacak kişinin nitrojen narkozu denilen dip sarhoşluğu yaşamaması için dalış derinliği 100 feeti (yaklaşık 30 metre) aşmamalı. Dalıcı tek başına dalış yapacaksa dalış yapılan mahalde kılavuz halat kulanılması acil bir durumda kurtarıcı olacaktır. Sualtında haberleşme olanağı varsa yararlanmalı.