Aslında gidemiyor! Kendisini dava ettiğini öğrenen işverenin işten çıkaracağını bilen işçi genelde çalıştığı sırada sessiz kalmayı tercih ediyor. Ancak, işten çıkınca ya da çıkarılınca şikayet veya dava hakkını kullanıyor. Bu ise, beraberinde birçok hak kaybını getiriyor. Bunlardan çok önemli bir eksikliği yakın zamanda SGK düzeltti.
SGK hatasından döndü
Geçtiğimiz günlerde SGK Hukuk Müşavirliği yayınladığı 2012/14 sayılı genelge ile bu hatasından döndüğünü duyurdu ve uygulamaya yön veren eski genelgeyi yürürlükten kaldırdı. SGK bu genelgesi ile mahkeme kararı sonucu işverenin ödemesi gereken primlerin işverenden alınamadığı için işçiden alınması sebebiyle, sigortasız işçilerin mağdur olduklarını kabul etti. Dahası, mahkeme kararları uygulanmadığından, sigortalılar bağlanmayan emekli aylıklarını faiziyle istemek suretiyle bir kez daha dava açınca, genelde mahkeme kararları SGK aleyhine sonuçlanınca da SGK’nın külliyetli mahkeme masrafları ile karşı karşıya kaldığı da anlaşıldı.
Kaldı ki, Anayasanın 138. maddesine göre, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Artık, sigortasız çalışan işçiler mahkemeyi kazandıklarında, işverence ödenmesi gereken primler işçiden istenmeyecek ve mahkeme kararı ile birlikte hak ediyor ise işçiye emekli aylığı bağlanacak.
İşten ayrılan işçinin şikayet hakkı
Sigortasız çalıştırıldığını iddia eden işçi işten ayrıldığında SGK’ya şikayetçi olursa, SGK ancak işverenin kayıt ve belgelerini inceleyebiliyor. Kayıtlarda o kişinin çalıştığına dair bir bilgi veya belge var ise, tespit edilebilen süre kadar sigortalılık hakkı verilebiliyor. Çoğu kez kayıtlarda bu bilgilerin bulunması mümkün olmuyor... Netice itibariyle sigortasız çalışanın kaydı da olmuyor...
İşçinin dava hakkı
Sigortasız çalıştırılan işçi işten ayrıldığında, takip eden 5 yıl içinde iş mahkemesinde hizmet tespit davası açabilir. Bu süre hak düşürücü süre olup, geçirildiğinde dava açma hakkı da ortadan kalkmaktadır. Davacı işçi, mahkemede çok çeşitli bilgi ve belgelerin yanı sıra tanıklarla da orada çalıştığını ispat edebilir. Mahkeme işçi lehine sonuçlanırsa, mahkeme kararı ile tespit edilen kazanç ve gün sayıları SGK tarafından dikkate alınacaktır. Böylece, sigortasız çalışılan süreler emeklilikte aranan gün sayısına ilave olacaktır.
Dahası indirimli de değil. Ancak, Bakanlar Kurulu kararı ile bedelsiz veya indirimli kamu hizmetleri sunulabiliyor. O da sınırlı; bayramlarda köprüden geçişlerin ücretsiz olması, belediye otobüslerine biletsiz binilmesi vs... Bir de gazi aylığı/şeref aylığı alanların özel durumları...Sağlık Bakanlığı da sadece verdiği sağlık hizmetlerinden değil, yaptığı birçok idari işlem için de para alıyor. Örneğin; özel hastane ruhsatı, faaliyet izin belgesi, ön izin belgesi vs. alınacaksa Bakanlığa maktu bir para ödenmesi gerekiyor.
Personel çalışma belgelerinden artık para alınmıyor
Hemen belirtelim ki, özel sağlık tesislerinde çalıştırılacak sağlık personeli için çalışma belgesi düzenlenmekte ve il sağlık müdürlüklerince de onaylanmaktadır. 2012’ye gelinceye kadar bu belgelerin her onaylanışında para ödenmekteydi. Örneğin; 2011’de onaylanan her personel çalışma belgesi için 81 lira ödeniyordu.
Ancak, 2012 için yayınlanan tarifede personel çalışma belgesi için bir fiyat belirlenmedi. Yani, bu yıl özel sağlık kuruluşlarınca (özel hastane/tıp/dal merkezlerince) düzenlenip sağlık müdürlüklerince onaylanan personel çalışma belgeleri için para ödenmeyecek!
Yasal dayanak
Eskinden 181 sayılı KHK’nin ek 2. maddesine göre Sağlık Bakanlığı’nca düzenlenen veya onaylanan belgeler için para alınıyordu. Ancak konu, bu sefer de 2 Kasım 2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “Ruhsatlandırma ve lisans bedeli başlıklı” 57. maddesinde düzenlendi. Buna dayalı olarak da sağlık Bakanlığı 2012 sonuna kadar düzenlenecek veya onaylanacak belgelere ilişkin fiyat tarifesini yayınladı.
Devlette çalışanlar yıpranma payı alırdı, özelde çalışanlar ise alamazdı... 1 Kasım 2008’den itibaren artık özel hastanelerde radyoloji uzmanı veya teknisyeni olarak doğrudan radyasyona muhatap iş görenler için de yıpranma payı uygulaması geldi.
İşverenler daha fazla prim yatıracak
Özel hastanelerde veya diğer özel sağlık merkezlerinde radyasyona muhatap çalışanlar için işverenlerin daha yüksek emeklilik primi ödemesi gerekmektedir. Gerçekten de normalde emeklilik primi olarak işveren %20 oranında kesinti yapıp öderken, radyasyona muhatap işlerde çalışanlar için bu oran %21,5 olarak uygulanacaktır.
Dolayısıyla işverenler, bu şekilde çalışan işçilerini diğerlerinden ayırıp hesaplama yaparak SGK’ya bildirecektir.
Radyasyona muhataplar nasıl bildirilecek
İşveren bu şekilde çalışan personelini, bir başka belge türü kullanıp SGK’ya bildirecek. Aksi halde yıpranma payından yararlanamazlar. İşveren bu işçilerini aylık prim belgesi ile SGK ya bildirirken “32” numaralı belge türünü kullanmak zorundadır. Diyelim böyle yapılmamış, kişi diğer işçiler ile “1” belge türünde SGK’ya bildirilmiş ise, sonradan gerekli düzeltmelerin yapılması da mümkündür.
Yıpranma payı dikkate alınmayan işçi tazminat alabilir
Radyasyona muhatap çalışan işçinin yıpranma payını dikkate alınmaz ise, işçi haklı sebeple iş sözleşmesini feshedip kıdem tazminatını talep edebilir. Bu durumda ihbar tazminatı alamaz. Ama, şua izninden kaynaklanan fazla çalışma paralarını da isteyebilir.
Sigorta günleri
18 yaşından önceki sürelere ait sigorta günleri hiçbir biçimde kaybolmaz. Emeklilikte aranan prim gün sayısının hesabında dikkate alınır.
İşe başlama tarihi önemli
Hizmet sözleşmesi ile çalışanlardan, ilk işe başlama tarihi 1 Nisan 1981 tarihinden önce olanlar için yaş 18’den küçük de olsa bu tarih ilk sigortalılık tarihi olarak dikkate alınacaktır. Yalnız, 1 Nisan 1981’den önce yatan primlerin malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primleri olması gerekir. Yoksa, çocuğun çıraklık sigortasına kaydı ilk işe başlama sayılmaz.
Dolayısıyla 1 Nisan 1981 tarihinden önce malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primlerini ödemek suretiyle sigorta kaydı yapılan bebek/çocuk 6 aylık olsa bile emeklilik hesaplamasında ilk işe başlama tarihi olarak esas alınacaktır.
Kişinin ilk işe başlama tarihi 1 Nisan 1981’den sonra ise 18 yaşından küçük iken yapılan sigorta kaydı ilk işe başlama olarak sayılmayacak. 18 yaşını doldurduğu tarih ilk işe başlama yani sigortalılık süresinin başlangıcı olarak dikkate alınacaktır.
Sigortalı olunabilir mi?
SSK’ya geçiş kolaylaştı
Eskiden (1 Mart 2011’den önce) bir Bağ-Kur sigortasının SSK sigortalısı olması oldukça zahmetli bir süreçti. Esnaf ise vergi mükellefiyetini, şirket ortağı ise ortaklığını sona erdirmesi gerekiyordu.
Ama artık bunlara gerek yok. Eğer bir Bağ-Kur sigortalısı, bu statüsünden çıkıp SSK sigortalısı olmak istiyor ise, işyerini kapatmasına/devretmesine gerek yok. Bir başka işyerinde işçi olarak çalışmaya başlaması yeterli... Bir başka işyerinde işçi olarak çalışmaya başladığında, SSK sigortalılığı başlıyor ve Bağ-Kur sigortalılığı hiçbir işlem yapılmaksızın/şirket ortaklığından da çıkmaksızın kendiliğinden sona eriyor.
SSK niye tercih ediliyor
SSK statüsünden emekli olmak genelde daha erken emekli olmaya imkan sağladığı için tercih ediliyor. Sadece bu değil, bağlanan aylık da çoğu kere daha yüksek oluyor.Bağ-Kur şartlarında sigortalıya diyelim; 9000 sigorta günü gerekliyken, SSK şartlarında farklı seçenekler olmakla birlikte daha erken, diyelim 4300-5500 gibi gün sayıları ile emekli olunabiliyor.
Gerçekten de staj yapan öğrenciler ile çıraklar işyerlerinde pratik eğitimlerini yaparlarken sadece iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortası hükümlerine tabidirler. Bir de anne veya babaları üzerinden sağlık yardımı almıyorlar ise, GSS hükümlerine de tabi olurlar.
Dolayısıyla sosyal sigorta işlemlerinin gerçekleştirilmesi için verilen sicil numarası ve sigorta kartlarında yazan ilk işe giriş tarihi sadece bahsettiğimiz sigorta kolları için ilk işe giriş tarihidir. Bu ise emeklilikte önemli olan ilk işe başlama tarihi olarak dikkate alınmaz.
Uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak suretiyle çalışmaya başlanılan tarih ilk işe giriş tarihi olacaktır. Aynı sicil numarasının kullanılması ise bu sonucu değiştirmez. Dolayısıyla emeklilik hesaplamaları açısından ilk işe başlama tarihi, kişiler adına ilk defa malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödenmeye başlayan tarihtir.
İşten ayrılış bildirgesi cezası neredeyse kalktı
26 Ocak 2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6270 sayılı kanun ile SGK tarafından uygulanan birçok idari para cezasının 1/4 oranında indirildiğini daha önce duyurmuştuk.
Bu sefer, 8 Mart 2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6283 sayılı Kanun ile bir indirime daha gidildi. İşten çıkış bildirgesi ile banka sandıklarında işe giriş ve çıkış bildirgeleri için uygulanan para cezası tutarı asgari ücretin 1/10’i oranına indirildi.
Ancak fiili uygulamada uygulanacak ceza daha da düşecek. Bir örnekle açıklayalım. Diyelim işveren, 01.04.2012 günü işten ayrılan işçi A’nın işten ayrılış bildirgesini 10 gün içinde vermesi gerektiği halde, süresi geçtikten sonra ama 30 gün içinde SGK’ya verdi. Ve hesaplanıp uygulanacak cezayı da 15 gün içinde ödeyecek.
Gelir testi yaptırmayanlara öneriler. Şu sıralar Genel Sağlık Sigortası (GSS) bahsi en iyisi...
Hele SGK’nın yaptığı veya yapamadığı işlemlerden sorumlu tutulup taşlanması sanırım en kolayı. Zararı da yok... Korkulacak bir şey de yok...
Doğum borçlanması ile ilgili işlemleri mi eleştirilecek; o zaman kolayı var, “SGK bu işi bilmiyor, kafasına göre iş yapıyor” derler olur biter... GSS ve uygulamasını anlamamış olması önemli değil yazarın... Dediği ya da bildiği gibi olmuyor mu uygulama. Kolayı var; “SGK yine vatandaşa kazık attı” denilmesi yeterlidir.
Part-time çalışanlar eksik günlerinin sağlık primlerini cebinden ödeyecek. Sıkıntılı bir süreç. Sıkıntının kaynağı mı belli tabii ki, SGK... Yine yanlış yaptı denilir, yetmez hem de azarlanır.
İşverenle anlaşmak suretiyle ücretsiz izine çıkan ya da çıkarılan işçiler, bir takvim yılında bir ayı geçen ücretsiz izin süreleri için cebinden sağlık primi ödeyecek artık. Hiç de sevimli olmayan bir uygulama. Sevimsizliğin kaynağı kim bildiniz, SGK...
Daha bir dolu efsane, bir dolu hafiflik...
SGK, bugünkü haliyle ülkemiz nüfusunun neredeyse tamamına sosyal sigorta ve sağlık hizmeti sunuyor. Eksiklikleri ve hatalı uygulamaları yok mu, şüphesiz ki var. Bunların çözülmesi ise mümkün, nihayet idari kararlar ve düzenlemeler... Hiç olmadı, yargıda çözülmesi mümkün...