Paylaş
Aldıkları cevaplardan sonra ilanı revize eder, öyle yayınlarlarmış...
Hatırlarsınız, kısa bir süre önce Angelina Jolie, NY Times için meme kanseri riskinden ötürü memelerini aldırma hikayesini kaleme almıştı.
Yazının sonunda gazete, “Angelina Jolie, bir oyuncu ve yönetmendir” notu düşmüştü.
“Ne gerek var böyle bir nota, Angelina Jolie’yi tanımayan mı var?” diyebilir ve bu kadar ünlü bir ismin kim olduğunu yazmayı okura hakaret olarak görebilirdi gazete.
Fakat ünü neredeyse paralel evrende bile bilinen kişinin ismini, mesleğini yazmayı etik açıdan uygun görüyor ve yazıyor.
Bir de Berkin Elvan için verilen ilana bakalım. Sadece “Erdoğan” yazıyor.
Sizce bu ilanı okuyan Amerikalıların tümü dünyada olup biteni ve geçen isimleri biliyor mudur? Bizim kadar aşina mıdır bu kelimeye?
Bir yabancıya, bu isimler ve yerler, açıklama olmadan ne ifade edecek?
Koca bir sayfa vardı tüm adaletsizlikleri anlatabilmek için. Fakat onun yerine NY Times okurunun bilemeyeceği bir Berkin fotoğrafı (üstelik yarım) ve aynı okur için pek bir şey ifade etmeyen bir yazı ile koca sayfaya yazık edilmiş.
Üstelik böyle gazetelerde “uzun yazmayalım ki herkes okusun” derdi de yok bizdeki gibi.
Türkiye’de “uzun yazı okunmaz” derler. Okunmaz çoğunlukla sahi.
Ancak kutu kutu, madde madde, basit ve “hap” yazı yazacaksın ki geniş kitlelere ulaşsın.
Yazı okumaya ayırdığımız vakit ne yazık ki bir fotoğrafa bakarken ayırdığımız vakitten çok değil. O yüzden “bir fotoğraflık enerji” harcatacak hap yazılar çok okunuyor, çok paylaşılıyor.
Şu noktada bu yazıyı bölmeyi uygun görüyorum. Aşağıdaki kutuda devam edeyim bari.
Maksat kutu olsun
Adamların gazetesi, göz gezdirmek için değil, okumak için var. Komple “yazı”dan oluşuyor yani.
Yazı okumaya üşenmiyor, bir yazının dikkatlerini çekebilmesi için “5 maddede nükleer santralin zararları” veya “Denize bok akıtmanın 3 ölümcül sonucu” gibi “hap” yazılara ihtiyaç duymuyorlar.
İyi yazı oldu mu okuyorlar.
Gazeteler, dergiler, kitaplar bu yüzden var. Okura iyi, sağlam yazı yetiyor, “şeker” sallamaya veya “kutu kutu” yazmaya gerek olmuyor.
Vaziyet böyleyken, Türkiye’de yaşayan ve gündemle ilgisi az olan insanın bile zor anlayacağı “az yazıya yer verilmeye çalışılmış” bir ilanı basmak akıl işi değil.
İlan, bir gazete sayfası gibi bile düzenlenebilirdi, çok ama çok çarpıcı olabilirdi.
Sorarlar:
Nerede İstanbul, nerede Gezi, nerede Türkiye?
Ne oldu da Berkin kafasından gaz kapsülüyle vuruldu?
Bu kadar insan neden sokağa döküldü? Ayrıca Berkin’in kaşının ortasını niye photoshop’ladınız?
Fotoğraf niye yarım?
Anahtar kelimeler atlanmış, Erdoğan’ın kim olduğundan bahsedilmemiş, konunun Türkiye’de geçtiğini ise sadece “Turkish police” tanımı anlatabilir.
Anlatır mı, o da bilinmez.
Kısacası, koca bir sayfa zayi olmuş.
Bir daha böyle herkesi ilgilendiren işlere kalkışacak olursanız, bu kadar aceleye getirmeyin, başkalarına da danışın. Hadi çok büyük bir aksilik oldu da danışamadınız diyelim, yabancı bir adamı yoldan çevirip “Bu ilan size ne ifade ediyor?” diye soruverin.
Paylaş