Paylaş
Öncelikle, “Bahar geldi gül açıldı/ Gönlüme neşe saçıldı” şarkısını mırıldanmanın. Sonra, eğer İstanbul’daysanız, leylak rengine boyanmış İstanbul’u seyretmenin. Erguvanlar açtı, morsalkımlar her tarafı salkım saçak mora boyadı. Mor laleler parklarda, bahçelerde görücüye çıktı.
Şimdi hep beraber Nâzım gibi gökyüzüne doğru haykırmanın tam zamanıdır: “Bahar geldi bahar geldi bahar/ bahar geldi ulan/ tomurcuklandı içimdeki kan.” Veya Orhan Veli’ye kulak vermenin zamanı: “Tüyden hafif olurum böyle sabahlar / Karşı damda bir güneş parçası / İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar / Bağıra çağıra düşerim yollara / Döner döner durur başım havalarda”.
Bir de doğaya çıkıp, toprak ananın yüreğinin sesini dinlemenin de tam zamanıdır. Kırlardaki çiçeklerin en güzel zamanıdır bu günler. O güzellik ki, insanın aklını başından alır, insana şiir yazdırır. İnsan baharda her şeye sevdalanır: Beyaz bulutların oynaştığı masmavi gökyüzüne, laleye, sümbüle, gelinciğe, papatyaya... Daha çok sever, daha çok coşar bu mevsimde. Bahar insana kendini tüyden de hafif hissettirir, çiçek kokulu rüzgârların önüne katıp, masal diyarlarına uçurur. Aslında kentten kaçıp gitmenin tam zamanıdır şimdi. Örneğin güneydeki koylara. Küçük, lacivertli, turkuvaz suları olan koylara. Çam ormanıyla kaplı dik yamaçlarla, lacivert Ege’nin arasında saklanmış ‘cennetten bir parça’lara.
Bahar yürüyerek keşfetmektir
Issız, sessiz, rengârenk bir yürüyüştür bu. Doğadaki görüntüler hep birtakım değerleri anlatır, bir şeyler öğretir. Mesela çam ağaçlarından gururu, vızırdayan arılardan azmi, gölgelerden sakinliği öğrenirsiniz. Bu mevsimde kurulan pazaryerlerine gitmenin de tam zamanıdır. Tezgâhlarda baharın tüm lezzetleri sergilenir. Ebegümeci, radika, kazayağı, turpotu, suotu, çiğdem, çıtır çıtır ıspanaklar, dikenli şevketibostan, zümrüt yeşili pazı yaprakları. Bunları torbanıza doldururken, nasıl haşlayacağınızı, üstlerine zeytinyağlı, sarmısaklı, limonlu soslar dökeceğinizi, bu lezzetlerle bir kadeh de rakı içeceğinizi düşünüp heyecanlanırsınız. İçinize yaşam sevinci dolar.
Oğlak tandırı kaçırmayın
Baharın rüzgârı çok olur. Beyaz bulutlar bu rüzgârları çok severler. Onların önüne düşüp, özgürlüğe doğru kürek çekerler. Bazıları da bir dağ zirvesine tutunup, rüzgârla inatlaşır. Gitmez, yağmurunu ormanlara boşaltır. Onun için ‘Bahar’da bulutları seyretmenin tam zamanıdır. En güzel öyküler bahar yürüyüşleri sırasında yazılır. Bu yürüyüşler sırasında insanın aklına, içinde yüzlerce sessiz kahramanı olan öyküler gelir. Bu öyküler anlatılırken bahar bir daha yaşanır. Bahar yürüyüşleri ayrıca insanı meraklı kılar. Böceği, kuşu, tırtılı, kozayı, yaprağı, rengi, her şeyi merak ettirir, soru sordurur.
Baharda, Trakya’ya renkli halılar serilir. Hâkim renk yeşildir. İnsan çevredeki manzaraları seyretmekten araba kullanmaya zorlanır. Trakya denince akla hemen köfte gelir ama bu mevsimde oğlak tandırın da lezzeti damakları şaşırtır.
Fırında oğlak yemenin tam zamanıdır şimdi. Onun için, Karadeniz’e yakın köylere doğru direksiyon kırmak gerekir. Buradaki kır lokantalarının çoğu oğlak kebabını çok lezzetli yapar. Fırından çıkan kokular tüm çevreyi kaplar, insanın ağzını sulandırır. O kokuları izlediğinizde, kendinizi lokantanın kapısında bulursunuz. Oğlağın tadı baharda çıkar. Onun için acele etmenizi öneririm.
Baharda Kapıdağ Yarımadası’na gitmek de gerekir. Bu mevsimde yarımada çiçeklerle bezenir. Salkımsöğütlerin dalları kıyıda denizle oynaşır. Daha mevsim başlamadığı için köyler ve yollar sessizdir. Kıyı kıyı tüm adanın etrafında dolaşmanız mümkündür. Eğer karnınız acıkırsa kıyı köylerinden birinde, denizin üstündeki salaş balıkçı lokantalarından birinde oturup, biraz önce ağdan hangi balık çıktıysa onu ısmarlayabilirsiniz. Salatanızın malzemesi ise biraz ilerideki bahçeden toplanıp gelecektir. Yani böylesine taze hazırlanmış yemeği bir daha kolay kolay yiyemezsiniz.
Bahar otlarını es geçmeyin
Baharın en lezzetli rotalarından biri de, kıyı kıyı güneye doğru inen yolun kıyısına sıralanmıştır. Örneğin Edremit’teki Cumhuriyet Lokantası’nda mevsim sebzeleriyle yapılan nefis yemekleri yemenin tam zamanıdır. Bu lokantanın mutfağında pişen yemeklerin tadı insanın damağını çatlatacak cinstendir. Ayvalık da bu mevsimde çok davetkârdır. Cunda Adası’nda sahile sıralanmış restoranlar, birbirleriyle meze çeşidi yarıştırırlar. İnsan hangisini yiyeceğini şaşırır. Hele bahar yeşillikleriyle yapılan mezelerin hepsi çok lezzetli ve tazedir.
Cunda’da Taş Kahve’de oturmanın da tam zamanıdır. Sahil pek kalabalık olmaz. Kahvede, dışarıya atılmış masalarda, çevrenize biriken kedileri ve ağ ayıklayan balıkçıları seyrederek içeceğiniz bir bardak çayın, yaşamınıza kalite katacağından emin olabilirsiniz. Sözün özüne gelirsek, bugünler, yaşamdan keyif almanın tam zamanıdır. Iska geçmeyin, tadını çıkartın.
Paylaş