Daha nasıl bilgi vereceklerdi?

YENİ Şafak gazetesinin Ankara temsilcisi Abdülkadir Selvi’nin yazdığına göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ermenek’te iş kazasına kurban giden işçilerin ailelerine şöyle demiş:

Haberin Devamı

“Keşke daha önce bir mektup yazsanız ya da bir şekilde bize bunu bildirseydiniz, gereğini yapardık.”
Yani demek istiyor ki, “Bana mektup yazsaydınız, haber verseydiniz bu rezilliğe en başından engel olurdum”!
Cumhurbaşkanı “bir” derse, biliyorsunuz Başbakan Ahmet Davutoğlu da “iki” demek geleneğini geliştirdi.
Sürekli el yükseltiyor ve sanırım bu yönü Cumhurbaşkanı’nın sinirine de dokunuyor olmalı.
O da şöyle demiş, kaynağımız yine Selvi:
“Ben de bu toprakların insanıyım, Ulaştırma Bakanı Lütfü Elvan sizin evladınız. Onu bilgilendirseydiniz, biz takibini yapardık.”
Hürriyet muhabiri Hacer Boyacıoğlu’nun dün bir haberi yayınlandı. Ermenek’teki madenin sahibi ailenin diğer ocaklarıyla ilgili olarak işçiler, Çalışma Bakanlığı’na 124 ayrı şikâyette bulunmuş, ama bakanlığın kılı kıpırdamamış.
Uyduruk bir–iki ceza yazmışlar, geçmişler.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan, “Bize mektup yazsaydınız” diyor ya, işte bakın mektup değil resmi şikâyetlere yapılan işlemler bundan ibaret!

Haberin Devamı


En büyük ‘resmî’ palavra!

ÇALIŞMA Bakanı diyor ki “Yanlarına kalmayacak, bu ihmalin içinde olanlar cezalandırılacak, cart curt”!
İyi bir halkla ilişkiler uzmanı olduğu da anlaşılan Enerji Bakanı da diyor ki “Soru cevapsız, sorumlu cezasız kalmaz, cart curt”! Soma’da 301 işçinin öldüğü katliamdan sonra, iş müfettişlerinin o maden ocağıyla ilgili olarak “madende eksik ve noksan bulunmadığı” ile ilgili bir rapor yazdıkları ortaya çıkmıştı, hatırlarsınız.
Savcılık, katliam ile ilgili soruşturmasını yürütürken, madeni denetleyen 12 iş müfettişi ve İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürü için bakanlıktan soruşturma izni istedi.
Ve son katliamın ardından yine atıp tutan Çalışma Bakanı, savcılığa bu görevliler ile ilgili olarak soruşturma izni vermedi.
Bu katliamdan sonra da aynı şey olacak.
Bakmayın şimdi “Kanları yerde kalmayacak, sorumlular hesap verecek, kim sorumluysa sonuna kadar gideceğiz” diyenlere!
Bu, Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin, eskisinden devraldığı en büyük palavradır!
İşçiler ölür, kimse hesap vermez!


Hakkını arayan işçi dayak yer

Haberin Devamı

BÖYLE felaketlerden sonra sorumlu arayan yetkili gözler, önünde sonunda gelip felaketin kurbanlarına döner!
Cumhurbaşkanı “Bir mektup yazıp haber verseydiniz” der, sonra sendikaları göreve çağırır vs.
İşçilerin haklarını koruyacak sendikaların bir bölümü “sarı sendikadır”, onları geçiyorum.
Gerçek sendikalar bu hakkı savunmak için sokağa çıkarlarsa, madenin girişinde eylem yaparlarsa, işçileri iş bırakmaya teşvik ederlerse başlarına gelecek olan da şudur:
Sendikalı işçiler işten atılır. Haklarını aramak için gösterilere katılanları bekleyen şey de jandarma ya da polis dayağı, biber gazı ve TOMA suyudur!

Yazarın Tüm Yazıları