Paylaş
Kahramanmaraş’ta da deprem olabilir. Kahramanmaraş bölgesinde en son deprem 1513. Anormal bir zaman geçmiş. O halde burası da depreme gebe bir yer. Buralara da özellikle dikkat etmek lazım.
Halk neye dikkat edecek?
Oturdukları evlerin ne kadar güvenli olup olmadığını öğrenmek için ilgili kuruluşların kapılarına dayanacak ve sırasını bekleyecek.
★ ★ ★
Ve Prof. Naci Görür devam ediyor:
Şimdi Elazığ ve yöresinde bu depremin kırıldığı yerlerde bir rahatlama oldu. Ama yerbilimci olarak bizler rahatlamadık. Doğu Anadolu fayı bir uyanış içerisinde. Belirli bir periyotta deprem üretmeye başlayabilir.
★ ★ ★
Doğu Anadolu fayı uyanmış belli de 1513 yılından beri ders almamışız...
Beş yüz yıllık bir uykudan uyanamamışız...
Sakladığımız gerçeklerin ağırlığıyla baş edebilecek miyiz?
Bilmiyoruz ama artık hayatımızın gidişatını değiştirecek gerçeklerle yüzleşmeliyiz...
Bizim kadar deprem konuşup da gereğini yerine getirmeyen başka bir ülke de yok...
Ve Prof. Naci Görür Elazığ’daki depremin sonucunu özetliyor:
Can kaybı yine şükrediyoruz görece olarak az ama yapısal hasar çok fazla.
★ ★ ★
Elazığ’daki akraba ve dostlarımızdan birçok evin hasarlı ve oturulamaz olduğunu öğrendiğimizde ise çok üzüldük.
Evet, deprem bu ülkenin ve fay hattı üzerine kurulu şehirlerin kaçınılmaz bir gerçeği...
“Depremle yaşamak zorundayız” sözünü söyleyip tedbirleri almamak da zorunlu değil.
Sosyal medyada ise büyük kalabalık olayı özetlemiş:
Depremin imtihan olduğu doğrudur ama din imtihanı değil, mühendislik imtihanıdır...
★ ★ ★
Allah kullarını elbette imtihan eder.
Ama beş yüz yıldan beri sabır da eder...
Beş yüz yıl boyunca şehirleri depreme hazırlamayan, dayanaklı yapıları yaptırmayan, bozuk durumu düzeltmeyen idarecilere de ihmalin hesabını sormak lazım...
★ ★ ★
Bütün tedbirleri aldıktan sonra başa gelen kaderdir...
Ve Allah’ın takdiridir...
Lakin beş yüz yıl boyunca uykuya dalarak çürük evlerde depremi beklemek kader değildir.
Yıkılan evinin önündeki Elazığlı depremzedenin isyanı da bu durumu özetliyor:
Ama biz buna müstahakız. Oturduğumuz evlere bak. Baksanıza şu oturduğumuz evlere, herkesin de parası var. Şahsen benim param var. Para çok toplayacağız ya, öbür dünyaya götüreceğiz ya...
★ ★ ★
Madalyonun diğer yüzüne baktığımızda ise halkın çoğunluğunun da alım gücü yeterli değil ve maddi imkânsızlıklar yüzünden önünde fazla bir çözüm yolu yok.
Yeni imar alanlarının ve yerleşim yerlerinin hızlıca belirlenmesi lazım.
★ ★ ★
Ve kooperatif evlerinin birçoğunun oturulamaz olduğunu biliyoruz.
Devlet TOKİ ile her şehirde bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Daha önceleri denetimsiz yapılmış binalarda oturmaya mahkûm edilmiş insanımızın bu gerçeğini de unutmayalım.
Diyoruz ki, beş yüz yıllık uykudan artık uyanalım...
Paylaş