Özellikle fakir, gelişmeyen ve nüfusun aşırı yoğun olduğu ülkelerde...
Hindistan ve Çin gibi...
Aş yokluğu yerini aşı yokluğuna bırakıyor...
İnsanlar açlık ile aşı arasında gidip geliyor...
*
Hindistan ve diğer yoksul ülkelerde yaşananları ajansların dünyaya geçtiği haberlerden öğreniyoruz...
Hindistan’da vaka sayısı 21 milyon 64 bin 862’ye, can kaybı ise 230 bin 10’a ulaşmış.
Ülkede günlük vaka sayısının 400 binin üzerinde olduğunu, günlük can kaybının ise 3 bine yaklaştığını bildiren uzmanlar, derin bir çaresizlik ve yoksulluğun yaşandığına dikkat çekiyor.
Örneğin yüz tarihçi bir araya gelip bir mektup yazmadı...
Ve 250 üniversite rektörü ve yönetimi de bir araya gelip bildiri yayınlamadı...
Emekli büyükelçiler ve emekli general ya da amiraller de...
Avrasya İncelemeleri Merkezi Başkanı emekli büyükelçi Ömer Engin Lütem Ermeni sorunu ile ilgili kapsamlı bir çalışma yapmış...
*
Soykırım yaptığı iddia edilen Osmanlı Devleti’nde 29 paşa, 22 bakan, 33 milletvekili, 7 büyükelçi ve 11 başkonsolosun çalıştığını vurgulayan emekli büyükelçi Ömer Engin Lütem 1912 ve 1913 yıllarında yani Balkan Savaşları sırasında dışişleri bakanının Gabriel Naroduncıyan adlı bir Ermeni vatandaşının olduğuna dikkat çekiyor...
Agop Kazakyan’ın maliye bakanı, Ohannes Sakız Paşa’nın ise hazine-i hassa bakanı olduğuna da...
Kim biliyor bu gerçekleri?
Fransız direniş hareketine katılınca Cezayir’deki kamplara sürülen Garaudy savaş sonrasında Fransız Komünist Partisi’ne girmiş ve senatör seçilmişti...
Aykırı çıkışlarıyla dünyanın dikkatini çekmeyi başaran Garaudy, 1970 yılında SSCB’nin Çekoslovakya’yı işgalini eleştirdiğinden dolayı Komünist Parti’den uzaklaştırılmıştı.
1982 yılında ise Müslüman olduğunu açıklayan Garaudy, 1996 yılında soykırımı reddettiğine dair yazdığı ‘İsrail: Terör ve Mitler’ kitabıyla kendisine bağlanmış olan bir fitili de ateşlemişti...
*
İfade hürriyetinin öncülüğünü yapan Fransız mahkemeleri Garaudy’i cezalandırmış ve kitabın basımını yasaklamıştı.
Soykırım diyenleri dünyanın her yerinde el üstünde tutan anlayış reddedenleri ise taşa tutuyor...
İfadesine bile tahammül yok.
Nasıl bir ifade hürriyeti ise...
Kendisi uzun zamandır 1915 olaylarını soykırım olarak tanımlıyor ve bu açıklaması da bekleniyordu...
Yani özür dilenmediği gibi normal bir şeymiş gibi karşılamamızı bekliyor...
Diplomasiyi de komediye çevirdiler...
*
Aykırı çıkışlarıyla gündeme gelen içimizdeki tuhaf koro hâlâ ABD’ye bir şey diyemiyor.
Daha doğrusu demek istemiyorlar...
İnsan haklarından dem vuranlar söz konusu Türkiye olunca meydanlara, sokaklara çıkıyorlar ama ABD olduğunda evlerinde oturmayı tercih ediyorlar...
Prof.
Sonuçta bir şey değişmedi...
71 yıl önce Kore’de uğruna savaştığımız müttefik ABD dostluğunun gerçek yüzü bu işte...
Her geçen gün ABD’nin kaybettiğimiz sevimli yüzünü ararken, beklerken onlar daha da çirkinleştirdikleri yüzünü bize göstermeye devam ediyor...
*
Kızılderilileri ve ülkesindeki siyahi vatandaşları yıllarca katleden ABD’nin katliam geçmişi ise şöyle:
Vietnam 4 milyon.
Kore 3 milyon.
Kamboçya ve Laos’da 1 milyon.
Ve Türkiye’yi 1915 olaylarından sorumlu tutuyor, sözde ‘soykırım’ yapmakla suçluyor...
Neden bugün?
Çünkü Türkiye kendi çıkarlarına aykırı davranınca ve katliamlarına ortak olmayınca eski bir alışkanlığını hatırlayan ABD, yüzyıldan beri başımızda boza pişirir gibi sürekli Ermeni olaylarını sopa gibi gösterip tehdit etmeyi sürdürüyor...
Güya 1.5 milyon Ermeni’yi tehcir etmişiz!
Katletmişiz...
İmha kampanyasıyla ölüme göndermişiz!
*
Düne kadar
Libya açıklarında lastik botun batmasıyla 100 kişi sularda öldü...
Uluslararası Göç Örgütü haberi verirken bunlardan düzensiz göçmen diye söz ediyor...
Kendi kurdukları sömürge düzeninin sonuçlarına böyle diyorlar...
Hesabını da yerlerinden ettikleri insanlara çıkarıyorlar...
Yaşadığı coğrafyadaki işsizlik, yoksulluk ve huzursuzluk yüzünden ülkesini, toprağını terk edip ekmeğin yolculuğuna çıkanların bu dramı hiç bitmiyor...
Ekmeklerine sularda kan tükürüyorlar...
*
Doğdukları yerde büyüyemeyen ve ölemeyen insanların dramını anlayan yok...
Yeni dünya düzeninde Y, Z ve Alfa kuşaklarının demokrasiyle bile yetinmeyen bir durumda olduğunu görmüyoruz galiba...
Teknolojinin imkânlarıyla dünyayı her an izleyen ve gören bu kuşakların hukuksuz sosyal medya adreslerinde nasıl davrandıklarını, düşündüklerini görüyor ve şahit oluyoruz...
Arap ülkelerinde dahi durum böyle iken hangi Osmanlı geri geliyor sorusuna da kimse bir cevap bulamıyor...
Bulamayacak da...
*
Ortadoğu araştırmalarıyla bilinen Prof. Bernard Lewis “Hata Neredeydi?” kitabıyla putları kırıyor...
Sadece Osmanlı’nın değil tüm İslam dünyasının neden ve nerede hata yaptığını yazan Lewis, neden kaybettiğini bilmeyenlerin nerede hata yaptıklarını da bulamayacaklarını ve yeniden geri dönüşlerinin de haliyle imkânsız olacağını belirtiyor...
Harvard Üniversitesi’nde tarih ve iktisat dersleri veren Prof.