Gri bir gökyüzünün altında ilk karın düşmesini bekleyen insanlar, sonbaharın renk yelpazesinini yansıtan ağaçların yapraklarını seyrederek vakit geçiriyor...
Biraz kızıl, biraz sarı ve biraz kırmızı...
Yaprakların yerlere dökülüp bir gazele dönüşünü seyretmek de güzelmiş...
Ve ölüp de gidenler gibi...
*
Bir sonbahar mevsimi daha geçip gidiyor herkesin ömründen...
Kaç kişi dışımızdaki hayatlarda, kaç kişi içimizde öldü, sayısını dahi bilmiyoruz.
Her sonbahar mevsiminde içimizin adeta bir büyük mezarlığa döndüğünü fark ediyoruz...
“Herkes için bir şeyler söyler” dedikleri Viyana bize de eski zaman hikâyelerine dair birçok şey söylüyor ama nereden başlayacağımızı bilmiyoruz...
- Farklı kültürlerin buluştuğu, müzelerin, tarihi yapıların, parkların ve eski taş dar sokak aralarında dolaştıkça sanki yüzyıl öncesine gitmişiz gibiyiz...
Ve bize sanki bir şarkı söylüyor:
- Hiç ışık yok farkındayım...
*
Farkındayız ama büyük kalabalıklar dikili bir taş gibi kentin meydanlarına dikilmişçesine anlamsızca dolaşmayı sürdürüyor...
- Dünyanın her yerinde sanki hayat günlük yaşanıyor...
- Kendi hayatlarının akıp gittiği nehirde ayakta kalabilmenin telaşına dalıp giden büyük kalabalıklar batan bir kayıktan geriye kalmış gibi çırpınıyor...
- Ve coğrafyanın halkını demokrasinin çok uzağında gezdiriyorlar...
*
Büyük Ortadoğu Projesi’ni rafa kaldırtan derin yapılar, coğrafyadaki savaşlardan ve terörden trilyonlarca dolar kazandıkları için demokratik sistem işlerine yaramıyor...
- Irak, Afganistan, Suriye, Yemen ve Libya’ya demokrasi götüreceklerini iddia edenler buradaki karışıklıktan petrol kaynaklarına nasıl çöktüklerini ve kaç milyar dolar para kazandıklarını hiç söylemiyor...
*
4 yıl önce İngiltere’de Derin Devlet (Deep State) adlı tv dizisi, ABD’deki derin yapıların eski alışkanlıklarını nasıl sürdürdüğünü adeta belgeliyordu...
- İstihbarat örgütleriyle emekli askerlerden oluşan derin yapının, dev şirketlerle İran, Mali ve daha birçok ülkedeki siyasi iktidarları nasıl yönlendirdiğini de...
*
ABD bu projeyi neden rafa kaldırmıştı?
İslam coğrafyasındaki tüm ülkelerin diktatörleşmesiyle sayısız terör örgütlerinin ABD ve AB ülkelerini tehdit ettiğini anlayanlar Obama’nın ilk seçildiği dönemde projeyi hayata geçirmeye çalışmışlardı...
*
“Açık Pazar” ülkeler haline getirmek istiyorlar ve bu durumdan daha kârlı çıkacaklarını düşünüyorlardı ama dünya kamuoyuna ise bu ülkelere demokrasiyi götüreceklerini söylüyorlardı...
Arap Baharı’yla başlayan süreç daha sonra durdu...
Çünkü Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidara gelmişti...
Bu gelişmelerden İsrail rahatsız olmuştu...
*
- ABD ve AB’deki düşünce kuruluşları ve derin devlet yapılanmaları önce Ortadoğu ülkelerindeki “otoriteleşme”yi büyük bir sorun olarak görmüş ve daha sonra “Arap Baharı” projesini hayata geçirmeye çalışmıştı...
*
Başkan Obama seçildiği ilk dönemde Büyük Ortadoğu Projesi’ni hayata geçirmek isteyişinin perde arkasında bu yol haritası vardı...
- Büyük Ortadoğu Projesi’yle demokrasiyi ihraç etmek isteyen güçlerin yol haritasındaki plana göre; Irak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Libya, Tunus, Cezayir, Suriye, Mısır, Yemen, Fas, Lübnan ve İran gibi ülkeler “açık pazar” ülke olacaktı...
Planda yaklaşık 25 ülke bulunmaktaydı...
- Afganistan, Sudan, Ürdün ve bazı Afrika ülkeleri de plana dahildi...
Ve projeyi hayata geçirmek için düğmeye basmışlardı...
- Bu ülkelerdeki derin yapılanmalara ve büyük kalabalıklara Türkiye rol model gösterilmişti...
Büyükler de bazen öyle şeyler yapıyor ki bir dakikada dünyayı yangın yerine çevirebiliyor ve milyonlarca insan ölebiliyor ya da öldürülüyor...
*
Kötülüklerin üzerine aylarca, günlerce ve saatlerce plan yapan büyükler bir dakikalığına da olsa güzel şeyler düşünemiyor...
Ya küçükler?
Bir dakikada öyle güzel şeyler yapıyorlar ki; gülebiliyor, ağlayabiliyor ya da düşünebiliyoruz...
*
ABD’de bir çocuk 911 numarasını arıyor...
Ve polisten yardım istiyor...
Raporlarına nedense hiç şaşırmıyoruz...
Çünkü yine Kavala ve Demirtaş’ın yargı süreçlerine müdahale edilmesini istemişler...
AB ülkelerindeki terör örgütü mensuplarının iadesi istendiğinde “Yargı bağımsız” masalı anlatılıyor...
İşlerine geldiğinde ise yargıya müdahale edilmesinde ısrar ediliyor...
*
Kendilerinin çizdiği çerçeveye ait bir ülke olmamızı isteyen AB, kendi çıkarlarına uygun davranılmasını istiyor...
Ayrıca bu ülkede yüz binlerce insan işledikleri suçlar nedeniyle yargılanıyor ama ne hikmetse AB’nin gündeminde sürekli bazı kişilerin olmasını da anlayamıyoruz...
*
- İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Hafiften bir rüzgâr esiyor,
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda
*
İstanbul’u artık kimse dinlemiyor, seyredemiyor, dinleyemiyor...
- Trafik yüzünden kimse bir yere gitmek dahi istemiyor...