Yarından sonra

Kasım ayının tüm hüznü Viyana’daki ağaçlara düşmüş gibi...

Haberin Devamı

Gri bir gökyüzünün altında ilk karın düşmesini bekleyen insanlar, sonbaharın renk yelpazesinini yansıtan ağaçların yapraklarını seyrederek vakit geçiriyor...

Biraz kızıl, biraz sarı ve biraz kırmızı...

Yaprakların yerlere dökülüp bir gazele dönüşünü seyretmek de güzelmiş...

Ve ölüp de gidenler gibi...

*

Bir sonbahar mevsimi daha geçip gidiyor herkesin ömründen...

Kaç kişi dışımızdaki hayatlarda, kaç kişi içimizde öldü, sayısını dahi bilmiyoruz.

Her sonbahar mevsiminde içimizin adeta bir büyük mezarlığa döndüğünü fark ediyoruz...

Ve her sonbahar hatırlıyoruz...

*

Viyana’daki eski imparatorlukların saraylarında Mozart, Beethoven, Schubert, Johann Strauss Senior, Johann Strauss Junior ve Franz Joseph Haydn’ın bestelerini dev orkestraların eşliğinde dinleyenler, gerçeklerin çok uzağında yaşıyor...

*

Haberin Devamı

“Saraydan Kız Kaçırma” eserini Viyana’da besteleyen Mozart bugün yaşasaydı savaşlar yüzünden ülkelerinden kaçıp gelenler için hangi eserini bestelerdi bilmiyoruz ama insanların dramını hiç unutulmayacak bir şekilde notalara dökeceğini iyi biliyoruz...

*

Franz Joseph Haydn yüz yıl önce demiş ki:

Benim lisanım tüm sınırların ardında konuşuluyor!

Ya bugün?

Dünyanın her yerinden büyük kalabalıklar başka ülkelerin sınırlarına koşuyor ve sadece tek şeyi konuşuyor; ekmek...

Ve tek şeyden korkuyor; savaş...

*

Lübnan ve Suriye’de kolera salgınından yüzlerce insan ölmüş.

Çünkü su kaynakları kirli...

Lübnan, Suriye ve daha birçok ülkede halk kolera salgınıyla savaşırken, ayakta durmaya çalışırken Viyana’da ise kolera günlerinden çok uzakta aşk, müzik ve keyif günleri yaşanıyor...

Sokaklarında ise mülteciler, evsizler, yurtsuzlar, göçmenler dileniyor...

*
Viyana’da her sonbaharın yeni bir başlangıç olduğuna inananlar da var, “Bir martıyım ben, yurdu belli olmayan” diyen Sissi gibi kendini yalnız ve yurtsuz hissedenler de...

Ve her şeyi yarından sonraki günlere erteliyoruz...

Yazarın Tüm Yazıları