Mehmet Öz

İlk iki kiloyu vermenin 10 basit kuralı

17 Kasım 2012
Yalnızca iki kilo vermek bile hayatınızı değiştirebilir. Özgüveninizi artırmakla kalmaz, sağlığınız açısından da birçok fayda sağlar. Ama o baş belası ilk iki kiloyu vermek, bazen bu işin en zor kısmı. İşte kendinizden çok ödün vermeden hedefe ulaşmanızı sağlayacak 10 basit kural.

1. Porsiyonlarınızı ayarlayınFarkında mısınız? Yıllar geçtikçe porsiyonlar da büyüyor. Porsiyonlar büyüdükçe, sağlıklı yiyecekler söz konusuysa bile, daha fazla kalori almamıza sebep oluyor. Tüketiminizi porsiyonlarınızı ayarlayarak kısmaya çalışın. Bir porsiyon et, avuç içinizden veya iskambil kağıdından daha büyük olmamalı. Söz konusu atıştırmalıklarsa, ne kadar yediğinizi görmediğinizden, paketten asla yememelisiniz. Dışarıdan sipariş ettiğinizde yemeye başlamadan yemeğinizin yarısını pakette bırakın. Böylece tabağınız, hepsini bir anda bitirmeniz için sizi baştan çıkarmayacak.
2. ‘Düşük yağlı’ etiketine kanmayınDiyet yapan birçok kişi mutfaklarını paketlerin üzerinde ‘düşük yağlı’ veya ‘yağı azaltılmış’ yazan ürünlerle dolduruyor. Ancak üreticiler, tat kaybı olmaması için bu ürünlere daha fazla şeker, un ve kıvam artırıcı koyuyor. Bu da kalori içeriğini artırıyor. Yapılan araştırmalar insanların düşük yağlı gıdaları, normalde yediklerinden daha fazla yediğini gösteriyor. Üstelik normal olanlardan daha az kalori içermediklerinden habersiz bir şekilde...
3. Metabolizmanızı hızlandırınEğer kilo vermeniz duraksamaya uğradıysa metabolizmanızın biraz desteklenmeye ihtiyacı olabilir. Neyse ki vücudunuzun yağ yakma makinelerini hızlandırmak için yapabileceğiniz basit yollar bulunuyor.
 Diyetinize protein ve yeşillik ekleyin: Yüksek lifli yeşil sebzeler tüketmek metabolizmanızın daha iyi çalışmasını sağlar ve sağlıksız yiyeceklere olan düşkünlüğünüzü yok edebilir. Ayrıca vücudunuz, protein kullanarak, karbonhidrat aldığınızda yaktığı kalorilerin iki katını yakar. Her hafta iki kere balık öğünü içeren bir beslenme programıyla daha fazla protein tüketin. Pisi balığı veya somon gibi balıklar hem zengin birer protein kaynağıdır hem de vücuttaki yağ yakıcı enzimleri artıran omega-3 yağ asitleri içerir.
 Baharat kullanın: Bazı bitkilerde, yalnızca tatlarını acı yapmakla kalmayan, aynı zamanda yemeklerden sonra üç saat boyunca vücudunuzun enerji harcamasını iki katına çıkaran, kapsaisin adlı biyoaktif bir madde var. Yemeklerinizde kırmızıbiber ve tabasco kullanın. Zencefil de sağlıklı bir bitki. Bu baharat yalnızca sindirimi kolaylaştırmakla kalmaz aynı zamanda, yedikten sonra vücut sıcaklığını ve metabolizma hızını yüzde 20’ye kadar artırır. Enerji verici bir öğün için sebzelerin arasına taze zencefil rendeleyerek tavada pişirebilirsiniz.
4. Yapay tatlandırıcılara dikkat!Yapay tatlandırıcılar çoğunlukla kalorisi azaltılmış gıdalar, işlenmiş ürünler ve diyet ya da kafeinsiz içeceklerde bulunuyor. Ama araştırmalar, yapay tatlandırıcılarla kilo alımı arasında bir bağ olduğunu söylüyor. Her yemek yiyişinizde vücudunuz kalori bekler ama sıfır kalorili tatlandırıcıları kullandığınız zaman beklediği kalorileri alamaz. Daha çok yeme ihtiyacı duyarsınız ve tok hissedemezsiniz. Ayrıca, yapay tatlandırıcılar doğal şekerlerden 7 bin kat daha tatlıdır ve bu da tat alma organlarının hassasiyetini azaltabilir. Sonuç olarak da azaltayım derken daha fazla yemenize neden olabilirler. Yapay tatlandırıcıları hayatınızdan çıkarın ve meyve ya da bitter çikolata gibi doğal şekerlerin keyfini çıkarın.
5. Gazlı içeceklerden uzak durunKilo aldırmasının yanı sıra gazlı içecekler diyabet, kemik zayıflaması ve diş çürümesi riskinizi artırıyor. Diyet kola bile yapay tatlandırıcılarla dolu. Ayrıca gazlı içeceklerdeki o hoşumuza giden baloncuklar midede patladığında karın bölgemizin genişlemesine sebep oluyor. Bu da şişkinliğe yol açıyor.

Yazının Devamını Oku

Metabolizma tipiniz hangisi?

10 Kasım 2012
Bugün sizle tıp sihri yapacağız. Sorduğum dört soruya vereceğiniz yanıtlarla kişiliğinizle, sizinle ilgili bazı tahminlerde bulunacağım. Önce aşağıdaki testi çözün. Sonra oturup neden zaman zaman yorgun, zaman zaman sinirli olduğunuzu, niye kilo veremediğinizi veya sağlıksız göründüğünüzü konuşalım. Harika önerilerim var!

TESTİştahınız nasıldır?
a. Kuvvetli bir iştahım var
b. Zayıf bir iştahım var
c. Dengesiz bir iştahım var

En çok ne tür yiyecekleri canınız çeker?
a. Tuzlu yiyecekler
b. Tatlı yiyecekler

Yazının Devamını Oku

Kanser-savar alışveriş

3 Kasım 2012
Reyonlarda kanserojen ürünler çoğunlukta. Ama unutmayın akıllı seçimler yaparak kanser riskinizi önemli ölçüde azaltabilirsiniz. Bu hafta sizlere ‘anti-kanser beslenme programı’ vereceğim

Sabah yoğurduna hazır mısınız?KAHVALTI

Mesele kanvaltıysa yaban mersinini tanıyarak başlayalım işe. Bir kere, bilinen en güçlü antioksidanlardan. Durun bitmedi! Aynı zamanda, kanserojen maddelerin DNA’mıza yapışmasını da önlüyor. Biliyorum sabah sabah yoğurt pek alışık olduğumuz bir şey değil. Türkiye’de yoğunda yemek sosu muamelesi yapılıyor. Ama bu fikre ufak ufak alışsanız iyi olur. Yoğurtta sağlıklı hücreleri kansere çeviren enzimleri durduran bakteriler var. Az daha unutuyordum: Ve tabii ki yeşil çay... Günde en az bir fincan!

Tanıştırayım: TempehÖĞLE YEMEĞİ

Tempeh, hayvan ve insanlardaki östrojen hormonunu taklit eden izoflavon bakımından son derece zengin. Durun hemen sıkılmayın, bunun günlük dilde bizim için, özellikle de hanım okurlarım için ne anlama geldiğini anlatayım: Türkçesi, menopoz sonrası dönemde östrojen kaynaklı kanserleri azaltmaya yardımcı oluyor. Nereden mi bulacağız? Çok kolay, pazıya rengini veren kimyasallar işte bunlar! Öğle yemeklerimizde bir başka anti-kanserojen yardımcımız da domates. Yalnız en iyi şekilde faydalanabilmeniz için mutlaka zeytinyağında pişmiş olması gerek.
 
Peru’dan gelen şifaAKŞAM YEMEĞİ

Gelelim akşam yemeğine... Taa Peru’da yetiştirilen bir bikti var: Kinoa. Kalın bağırsaktaki kanserojen maddeleri temizleyerek kanser riskini azaltıyor. Amerika’da çılgınlık halinde. Türkiye’de internetten bulunabiliyor. Bulamazsanız ziyanı yok, eğer kanser riskinizi azaltmak istiyorsanız akşam sofralarında mutlaka bulundurmanız gerekenler listesinde sarımsak ve soğan da var. Mide, kolon, beyin, akciğer, prostat, meme kanserlerinin gelişimini durdurmaya yardımcı oldukları kanıtlandı.

MUTFAĞINIZDA BULUNSUN

Yazının Devamını Oku

Depresyona yenilmeyin siz daha güçlüsünüz

27 Ekim 2012
Mevsim sonbahar. Hava karanlık, ıslak. Depresyon kapıda zili çalıp duruyor. Kapıyı açmayın, onu dışarda bırakın. Nasıl mı? İşte tavsiyelerim

Sizce neden her gün yoga yapıyorum? Çünkü yoga, yalnızca vücudumu formda tutmakla kalmıyor, yoganın bir parçası olan mental konsantrasyon da beni rahatlatarak zihnimi dinç tutuyor. Her zaman, günlük yaptığım şeylerin zihnim ve bedenime bütünüyle iyi geldiğine inanmışımdır. Bu düşüncem bir bakıma, bir genel kanı haline dönüşse de bilim, bunu bir kez daha kanıtlamak için harekete geçti.
İngiliz tıp dergisi BMJ’ın yeni araştırması, psikolojik stres ve ani ölüm arasında bir ilişkinın varlığını bularak zihnin sağlıklı olmasının vücudun da sağlıklı olmasına yol açtığını ortaya koydu. Ruh sağlığınızı korumak adına yoga yapmak, müzik dinlemek, sevdiklerinizle iletişim kurmak veya ruh sağlığı uzmanlarıyla görüşmek, yaşam sürenizi uzatabilecek akıllı yatırımlar olabilir.

KAYGI, HASTALIKLARI ÇAĞIRIYOR

Bu çalışmayı yürüten araştırmacılar, 68 bin 222 sağlıklı yetişkini sekiz yıl boyunca takip etti. Daha az güven duygusuna ve daha fazla kaygı, depresyon, değersizlik, sosyal işlevsizlik seviyesine sahip kişilerin ölüm riskinin diğerlerine oranla daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Gözlemlenenler arasında kardiyovasküler hastalık veya kanser nedeniyle ölen çoğu kişinin başından beri hasta olmadığı, hastalıkların sonradan geliştiği görüldü.
Araştırmacılar, katılımcılara 12 basit soru sordu. O güne kadar endişe yüzünden uykularının kaçıp kaçmadığı, yeterince mutlu veya sürekli stresli ve baskı altında hissedip hissetmediklerini ölçtü. Şaşırtıcı şekilde, psikolojik stres yaşayan çoğu yetişkinin acil ihtiyaç duymadıkları için hiçbir şekilde, bir uzmandan psikolojik destek almadığı ortaya çıktı.
Tabii ruh sağlığının kontrolünü sağlamak adına herkesin terapi koltuğuna oturmasına gerek yok. Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) zihin sağlığının kontrolünü kendi sağlamak isteyenler için öneriler sunuyor.
Peki ne yapmalısınız?

Yazının Devamını Oku